91) ERMENİSTAN SINIRI ZORLUYOR -5

Yayin Tarihi 19 Ocak, 2008 
Kategori ERMENİ SORUNU, KATEGORİLENMEMİŞ

Ermenistan Sınırı Zorluyor -5-

Büyük Ermenistan’ hayalini kuruyorlar
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşması ile hükmünü yitiren Sevr’i hortlatmak isteyen diaspora, denize açılan ’Büyük Ermenistan’ hayali ile yaşıyor.

Osmanlı döneminde gerçekleşen tehciri soykırım iftirasına dönüştüren Ermeniler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşması ile hukukî geçerliliğini yitirmiş Sevr Antlaşması ile kurulması düşünülen ancak gerçekleştirilemeyen “Büyük Ermenistan” hayali ile yanıp tutuşuyor. O dönemde, Doğu Anadolu’nun bazı vilayetlerini de kapsayan Büyük Ermenistan’a kavuştuğunu zanneden Ermeniler, Sevr Antlaşması’nın hiçbir zaman yürürlüğe girmemesi nedeniyle yaşadıkları hüsranın acısından olsa gerek, aradan yıllar geçse de Türkiye’ye çamur atmaktan geri kalmıyorlar. Ermeniler, bu amaçla başta ABD olmak üzere dünyanın dörtbir yanında faaliyet gösteren güçlü lobileri ve küresel medya aracılığıyla, Türkiye’yi köşeye sıkıştırabilmek için her yolu deniyor.

Devlet politikası
Nitekim bazı ülkelerin parlamentolarından geçirilerek hukukî bir zemin kazandırılmaya çalışılan ve Avrupa Parlamentosu tarafından da Türkiye’ye kabul etmesi için ön koşul gibi sunulan soykırım yalanı tasarıları da dayatmaları da bu çabaların bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ermenistan, Türkiye’ye yönelik sözde soykırım iddialarını bir devlet politikası haline getirmiştir. Ermeniler, sözde zulme ve haksızlığa uğramış bir toplum imajı yaratarak, başta ABD ve Fransa olmak üzere belli başlı devletleri ve uluslararası kuruluşları, Ermeni davası lehine çekmeye çalışmaktadırlar. Soykırım iddialarının kabulü ve tesciline bağlı olarak, Türkiye’den yüklü bir tazminat almak ve son aşamada ise Türkiye sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ettikleri sözde Ermeni topraklarının, “Batı Ermenistan” ın iadesini sağlayarak Büyük Ermenistan’ı kurmak yönünde bir siyaset izlemektedirler. Soykırım iddiaları karşısında Türkiye, tehcir sırasında ve sonrasında gerçekleşen Ermeni ölümlerine, savaş koşulları, hastalıklar ve zorlu göçü kolaylaştıracak yeterli imkânın bulunmamasının neden olduğunu, dünya kamuoyuna belgelerle anlatıyor. Tüm gerçeklere karşın, Ermeni diasporasının, tehcir sırasında ölenlerin sayısını, hiçbir resmi kayda bağlı olmadan her geçen gün artırdığı da gözleniyor. Türkiye’nin, soykırım yalarının açıklığa kavuşturularak, gerçeklerin gün yüzüne çıkartılması için her iki ülkenin devlet arşivlerinin karşılıklı açılması ve tarihçilerce incelenmesi isteğine ise, Ermenistan olumlu cevap vermiyor. Türkiye’nin, insanlığa karşı işlenen en aşağılayıcı suç olan soykırım ile suçlanarak, tazminata mahkum edilmesi, diaspora Ermenilerinin ortak projesi. Batılı ülkelerin parlamentoları aracılığı ile hedeflerine ulaşmak bu siyasetin en tehlikeli ayağı.

Kan kaybediyolar
Ermeniler Birinci Dünya Savaşı esnasında bir hayal gördüler ve bağımsız ’Büyük Ermenistan rüyası kurdular.  Ancak bu rüyaları gerçekleşmedi. Ermeniler, bu kez soykırım iftirasını attılar. Ancak, bu yalanları da tutmadı. Buna rağmen, soykırım yalanının ardından yıllardır yas tutuyorlar. Ellerinde sadece bir tutam kinden başka bir şey yok. Ermenistan hızla kan kaybediyor. Çocuklarını Türk düşmanı olarak yetiştiren Ermeniler, bu kinin bedelini sürekli hız kazanan göçle ödüyor. Bugün Ermeniler dahi Ermenistan’da yaşamak istemiyor. Batı’ya açılan kapıları Türkiye ile ilişkileri yok. Türk-Ermeni sınırı  kapalı. Yalanlarından, toprak ve tazminat taleplerinden vazgeçmediği sürece de kan kaybetmeye mahkum.


Petrosyan’ın en büyük ideali

image001107.jpg

Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan, bağımsızlığa giden süreçteki baş aktörlerden olan Ulusal Hareketi’nin lideriydi.  Petrosyan, “Büyük Ermenistan” rüyasının yeniden filizlenmesinde rol alan önemli aktörlerden biri olmuştu. Dağlık Karabağ’da yaşanan olayların baş organizatörü olan Petrosyon, 1994 yılında ateşkes imzalandıktan sonra hız verilen barış sürecinde büyük tepki aldı. Diaspora destekli muhalefetin baskısıyla 1998’de görevinden istifa etmişti. Petrosyan, Nisan 1996’da AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile görüşerek Ermeni tezleri konusunda AB’nin desteğini istemişti.


image00240.jpg

Ermeniler, ABD’nin ve Batılı ülkelerin kışkırtması sonucu İstanbul’a kadar yayılan isyan hareketleri başlatmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin bir kısmı ihanet ederek düşman kuvvetlerinin yanında Türklere karşı savaşmıştı. Cephe gerisinde de komitacı Ermeniler, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın katliama girişmişler, yüzbinlerce Müslüman’ın hayatına kastederek Doğu Anadolu’yu harabeye çevirmişlerdi. Osmanlı devleti, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ermeni isyanının yoğun olduğu Doğu Anadolu’da, bir yandan cephede Rus ordularıyla ve Rusların yanında yer almış olan Ermeni kuvvetleriyle savaşmak zorunda kalmıştı. Diğer yandan da cephe gerisinde Türkleri katleden, Türk köy ve kasabalarını yakıp yıkan, ordunun ikmal tesislerine ve konvoylarına saldıran Ermeni çeteleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştı.


Hocalı’da masum bebekleri katlettiler
Azerbaycan’ın Hocalı kentine giren Ermeniler, 26 Şubat 1992 tarihinde insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek korkunç bir katliama imza atmıştı.

image00324.jpg

Resmi rakamlara göre toplam 613 kişi masızca öldürülmüştü. Katledilenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’ten fazlası ise yaşlıydı. Normalde en şiddetli savaşlarda dahi dokunulmayan bu kesim, önce akıl almaz işkencelere maruz kalmış, daha sonra gözü dönmüş Ermeni canilerce öldürülmüş. Tüyleri diken diken bu vahşetten sonra, cesetler üzerinde yapılan incelemelerde kurbanların bir çoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu görülmüştü.


Sözde kurbanlara tazminat
Fransız sigorta şirketi AXA, sözde soykırım kurbanı 7 bin Ermeni’nin varislerine ödemeler yapmıştı.
Fransız sigorta şirketi AXA, 1915 yılında öldürüldüğü öne sürülen 7 bin Ermeni’nin varislerine tazminat ödemeye başlamıştı. Temmuz 2007’de 7 bin kişilik bir liste yayımlayarak, bu kişilerin vârislerinden başvuru beklediklerini duyuran AXA, Fransa’daki 3 Ermeni derneğine 1 milyon dolarlık ilk ödemeyi yapmıştı.  AXA, 7 bin kişinin varislerine toplam 14.5 milyon dolar, Ermeni kuruluşlarına da 3 milyon dolar ödeneceğini taahhüt etmişti. Tüm ödemelerin 2008 yılı sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Bu arada, Ermenistan Adalet Bakanı danışmanı Tamara Şakaryan, AXA tarafından sözde soykırım kurbanları varislerine verilmek üzere tahsis edilen ve isimleri internet aracılığıyla ilan edilen listeden 3840 kişinin resmen başvuruda bulunduğunu açıklamıştı. Başvuru süresi 1 Ekim 2007’de dolmasına rağmen bir süre uzatılmıştı.


İsrail’i örnek aldılar
Ermeniler, tazminat talepleriyle Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Ermeni lobisi, sözde soykırımı kabul ettirdikten sonra, Almanya’nın İsrail’e ödediği “Holocaust Tazminatı” benzeri bir tazminatı Türkiye’den almaya çalışacak. 1952 yılında İsrail, Almanya’nın Holocaust’u tanıması ve özür dilemesi üzerine Başbakan David Ben Gurion zamanında Almanya’dan tazminat almaya başlamıştı. Almanya 1952’den bu yana yıllık ortalama 500 milyon dolar soykırım tazminatını İsrail’de yaşayan Yahudilere ödüyor. 1999’da Almanya tazminatlara “gelecekte yeni taleplerde bulunulmaması garantisi” koymuştu. 2030 yılına kadar toplam rakamın 70 milyar dolar olacağı hesaplanıyor. 2030 yılında ise son Holocaust gazisinin öleceği tahmin ediliyor. Almanya’nın verdiği rakam ise bu günün rakamları ile 85 milyar doları buluyor.


Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’ndan çağrı:

Ermeni arşivleri açılsın

image00416.jpg

Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, “Ermeni soykırımı” iddialarını sürekli Türkiye’ye karşı şantaj aracı olarak kullanan başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin, Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki kirli çamaşırları ortaya dökülmesin diye kontrollerindeki Ermeni arşivlerini açmadıklarını söyledi. Halaçoğlu, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, gerçeklerin ortaya çıkması için bu arşivlerin açılması çağrısında bulundu. Halaçoğlu, “Ermenistan’daki 1923 öncesi arşivi kapalı, Kudüs’teki Ermeni Patrikhanesi’nin arşivleri kapalı. ABD Boston’daki Ermeni Zodyan Enstitüsü’ne bağlı Taşnak arşivleri kapalı. Bu arşivler; Fransa Ermenilerin isyan etmesinde ve Müslümanlara karşı hareketinde ne kadar müdahil olmuştur, ne kadar silah yardımı yapmıştır, İngiltere, Rusya ve ABD Ermenileri nasıl kullanmıştır, Batılı ülkelerin Ermeni meselesindeki rollerini ortaya dökecek bilgiler olduğundan açılmıyor” diye konuştu. Türkiye’nin, Batılı ülkelere, “Konuyu tarihçiler tartışsın” önerisinin, Türkiye’nin kendi tarihiyle yüzleşme konusunda hiçbir endişe taşımadığının göstergesi olduğuna kaydeden Yusuf Halaçoğlu, “Bu çağrının ardından Osmanlı arşivleri tamamen açıldı. Ermeni iddiaları konusunda parlamentoların aldığı kararlar siyasi” dedi.


ASALA ile yıllarca terör estirdiler

image00512.jpg

Ermenilerin Türk vatandaşlarına yönelik terör saldırıları, 1973 yılında 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Ermeni Karakin Yanikiyan’ın, gerçekleştirdiği suikastle başladı. Karakin, Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir’i  şehit etti. Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra ASALA öncülüğünde bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu. Aralarında diplomatlar, güvenlik görevlileri ve işadamlarının da bulunduğu 41 Türk vatandaşı Ermeniler tarafından katledildi. Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine 1980’li yıllarda taktik değiştirerek, geri plana çekildi ve bölücü terör örgütü PKK ile işbirliğine girdi.

– BİTTİ –

KASIM AKDOĞAN

Paylaş:

Yorumlar

“91) ERMENİSTAN SINIRI ZORLUYOR -5” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. hasan oturgan yorum tarihi 1 Mart, 2008 14:49

    ermeni kilisesi´nin kayitlarnda (sizin kapali oldugunu söylediginiz arsiv!) 1914 yilinda anadolu´da yasayan ermeni sayisi 2.198.879 toplam osmanlinüfusu devletín verdigi resmi rakamla savas sonunda 13.500.000 simdi düsünüyorumda bugün 70 milyonuz, ermeni nüfusu 50-70bin.ne oldu bu insanlara kus olup kaf daginin ardindaki masallar diyarina mi göctüler.
    sevgi ve saygilarimla
    prof.dr.hasan oturgan

Yorum yap