87) ERMENİSTAN SINIRI ZORLUYOR -3

Yayin Tarihi 17 Ocak, 2008 
Kategori ERMENİ SORUNU, KATEGORİLENMEMİŞ

Ermenistan Sınırı Zorluyor -3-

AB Ermeni sorununu hep koz olarak kullandı
Avrupa Birliği, küstah baskılarla soykırım iftirasını kabullenmemizi istedi. Ermeni kozu, raporlara bir şantaj aracı olarak yansıdı. Bu da yetmezmiş gibi, ikili ilişkiler kurmamız ve sınırı açmamız için telkinlerde bulundu.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine bakıldığında, Ermeni sorunu Ankara’ya karşı hep koz olarak kullanılmıştır. Bu kurumun bir siyasi araç olarak kullanılması, bunların resmi ağızlar tarafından telaffuz edilmesi, resmi belgelere girmesi ve AB’nin dayatmalar uygulaması asla kabul edilemez. Zaten AB’nin böyle bir tavır sergilemesi de kendi mevzuatına aykırıdır. Bu çerçevede, sürekli başımızı ağrıtan soykırım belasının Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde sürekli karşılaşacağı muhtemel engellerden biri olacağı aşikardır. AB kurumlarından biri olan Avrupa Parlamentosu (AP), sözde Ermeni soykırım iddialarına yönelik olarak 18 Haziran 1987’de Türkiye’yi öfkelendiren bir karar almıştı. “Ermeni Sorununun Siyasi Çözümü” başlığı altında alınan bu karar, kurumun Türkiye hakkında aldığı ilk önemli karar olarak tarih sayfalarına geçmişti. Alınan tavsiye kararında, 1915-1917 döneminde Anadolu topraklarında yaşanan olaylar, 1948  Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre soykırım olarak nitelendirilmekte ve Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanımamasının üyelik yolunda bir engel teşkil edeceğini belirtilmekteydi. Söz konusu kararda ayrıca, AB Konseyi’nin Türkiye’nin sözde soykırımı tanıması ve Ermeni temsilcileriyle diyaloga girmesi için çağrıda bulunması da istenmekteydi.

Ablukayı kaldırın
Ermenistan’ın 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra AB tarafından tanınması ve 1992’de diplomatik ilişkilerin başlatılmasıyla bu soruna Türkiye-Ermenistan boyutu da eklenmişti. 2001 yılında Brüksel’de düzenlenen “AB-Ermenistan Parlamenterler İşbirliği Komisyonu” toplantısında Ermeni heyeti, Türkiye tarafından Ermenistan’a uygulanan ablukanın olumsuz etkilerinden yakınmıştı. Toplantının ardından AB üyeleri, Türkiye’ye bu ablukayı kaldırması için  çağrı yapmıştı. AB üyeleri, aksi takdirde Türkiye’nin AB’ye üyelik konusunda yeni engellerle karşılaşacağı tehdidini savurmuştu. Toplantıya katılan AB temsilcileri ayrıca, AP’nin, sözde soykırımın tanınması konusunda 1987 yılında onayladığı karara bağlı kalmaya devam ettiiklerini de ifade etmişlerdi. AP’nin 15 Aralık 2004 tarihli Türkiye raporu da konuya ilişkin alınan yüz kızartıcı kararlardan biridir. Raporun 39, 40 ve 41. maddelerinde de sözde soykırımın tanınması istenmişti. Ermeni iddiaları ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri Avrupa Komisyonu raporlarına da yansımıştı. 17 Aralık 2004 tarihindeki AB Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde de AP kararına atıfda bulunulmuştu.

Diaspora zorlaması
AB kurumlarının yanı sıra birçok AB üyesi ülke parlamentolarında da Ermeni iddialarına ilişkin benzer kararlar alınmıştı. Tarihi gerçeklere uymayan bu kararların alındığı veya AB’nin kurumlarında nasıl yer teşkil ettiği de üzerinde önemle durulması gereken bir noktadır. Bu noktanın başlangıcı ise Avrupa’daki Ermeni diasporasıdır.

Teslimiyet imzası
AB üyesi 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, 2009’da yürürlüğe girecek ve Avrupa’nın geleceğini şekillendirecek AB Anayasası’nı İtalya’da imzalamıştı. Conservatori Sarayı’nın Jül Sezar Salonu’nda Papa X. Innocenzıo’nun ayaklarının dibinde düzenlenen törende
Türkiye adına Başbakan Tayyip Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de AB’ye teslimiyet imzası atmıştı. İmza töreninin, Türk ve Müslüman düşmanı Papa X. Innocenzio’nun heykelinin önünde yapılması, AB’nin Haçlı zihniyetini belgelemişti.

Çirkin afiş
Ermeniler, Erivan’da bastırarak Avrupa ül- kelerine gönderdikleri afişte, Doğu Anadolu’yu kendilerine ait gibi gösterme cüretinde bulundu. 1915’te 1.5 milyon Ermeninin öldürüldüğü yalanı atıldı.

Süryani-Pontus soykırımları dayatması
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda 2006 yılında kabul edilen bir raporda, ilk kez Pontus ve Süryani soykırımı ifadeleri yer almıştı. Hollandalı Hristiyan Demokrat parlamenter Camuel Eurlings tarafından hazırlanan  raporda, “Türkiye AB üyeliğine hazır değil” mesajı verilmişti. Rapor, Yunan ve Rum kesimi parlamenterlerinin verdiği değişiklik önergeleriyle ağırlaştırılarak kabul edilmişti.
52 parlamenterin “evet”, 6 parlamenterin “hayır”, 8 parlamenterin de “çekimser” oy kullandığı raporda sözde Ermeni soykırımının kabulü Türkiye’nin üyeliği öncesi önkoşul olarak benimsenirken, “Pontus ve Süryani soykırımını da tanıyın” ifadesine yer verilmişti. Böylece, Pontus ve Süryani soykırımı iftirası da ilk kez AB kurumlarının resmi raporuna girmişti.

Abdullah Gül’le buluşmuştu
Dönemin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Abdullah Gül, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’la New York’ta görüşmüştü. Eylül 2003’te gerçekleşen buluşmada, iki ülke arasındaki sorunlar ele alınmıştı.

Vartan Oskanyan: Türkiye’ye baskı yapın
Ermenistan, Türkiye karar taslağına Ermeni soykırımını dahil ettirebilmek için AP’yi abluka altına almıştı.  Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan, Ekim 2007’de AP Dış İlişkiler Komisyonu’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanımasının önemli olduğunun altını bir kez daha çizmişti. Oskanyan, taslağa soykırımın dahil edilmesi çağrısında bulunmuştu. Oskanyan’ın konuşmasında, üç konu ön plana çıkmıştı. Bunlar sırasıyla, “soykırım”, “Ermenistan-Türkiye sınırının açılması” ve “Karabağ sorunu” idi. Türkiye’nin 1915 olaylarının tartışılması için önerdiği tarihçiler komisyonu önerisi ile ilgili TCK’daki 301. maddeye gönderme yapan Oskanyan, “Düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir ortamda komisyonda nasıl bu konuları tartışalım. 1915 olayları soykırımdır. O zamanki olaylar BM’nin soykırım konvansiyonunun tanımı içine giriyor. Soykırımın tanınması, Türkiye’ye geçmişi ile yüzleşmekte yardım edecektir” ifadesini kullanmıştı.

Ön şartları yokmuş
Türkiye’nin Ermeni sınırını açmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Oskanyan, şunları söylemişti: “Türkiye’nin sınırı açmaması için hiçbir gerekçe yok. Ermenistan Türkiye ile savaş halinde değil. Tek taraflı sınırı kapatmak kabul edilemez. AB Türkiye’ye baskı yapmalı. AP de bu konuyu ele almalı. Ermenistan, Türkiye ile ön şartsız diyaloga hazır.”

Bir millet iki devlet düşüncesi değişmeli
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmesi gerektiğin söyledi. Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ sorununun çözümünde arabuluculuk üstlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubunun eş başkanlarından Bryza, Rus ve Fransız eş başkanlarla birlikte Ermenistan’ı ziyareti sırasında, Erivan’da NATO ve AGİT’in bazı yerel kuruluşlarla birlikte düzenlediği “Genişletilmiş Karadeniz: Bölgesel ve Uluslararası Güvenlik Perspektifleri” konulu uluslararası konferansa katıldı. Bryza, burada yaptığı konuşmada, ülkesinin Karadeniz bölgesiyle ilgili politikasının, ekonomi, enerji ve bölgesel güvenlik gibi çeşitli alanları kapsayan bir işbirliğinin oluşturulmasını amaçladığını anlattı.

Diplomatik ilişki kurun
“Bu kapsamda en önemli konulardan biri, Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulması ve sınırların açılmasıdır. Böyle bir açılım, ekonomik ilişkiler ve ortak ekonomik projelerin üretilmesi sürecini güçlendirir” diyen Bryza, Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesinin ağırlıklı olarak Yukarı Karabağ konusuyla bağlantılı hale getirildiğini kaydetti. “Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi için bazı koşullar ortaya koyduğunu, ama ABD’nin bunların kaldırılacağını umduğunu” ifade eden Bryza, “Ermenistan, Türkiye’nin ön koşul koymaması isteğinde haklı, ama kendisi de bugünkü Türkiye ile olan sınırları tanımalı” diye konuştu.

Ön koşul aramayın
ABD’nin Türkiye’ye Ermenistan ile ilişkilerini, “Azerbaycan gibi üçüncü bir ülkeyi dahil etmeden geliştirmesi ve diplomatik ilişki için ön koşul koymaması” çağrısında bulunduğunu belirten Bryza, “Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerde ’Bir millet iki devlet’ düşüncesinin değişmesi gerekiyor” dedi. Bryza, “bu değişmenin hemen olamayacağını, belli bir zaman alacağını” kaydetti.

Sınırın kapalı olması hoş değil
AB Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi, Türkiye-Ermenistan sınırının açılması gerektiğini söylemişti. Eylül 2004’de Ermenistan’ı ziyaret eden Prodi, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, kapalı sınırlar konusunun, Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli ön şartlardan biri olabileceğini açıklamıştı. Prodi, “Türk-Ermeni sınırının kapalı olmasından ve Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki bulunmamasından hoşlanmıyorum” ifadesini kullanmıştı.

KASIM AKDOĞAN

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap