844) Mişer Tatarları

Yayin Tarihi 20 Şubat, 2015 
Kategori TÜRK DÜNYASI

Mişer Tatarları

image001

—————————————————————

Türk milleti tarihin tanıdığı en eski ve en soylu milletlerden biridir. Bu millet bugün Balkanlar’dan Büyük Okyanus’a, Kuzey Buz Denizi’nden Tibet’e uzanan geniş bir coğrafyada yaşamaktadır. Türk dünyası denilen ve Türklerin tarih boyunca yaşadığı bu coğrafya, 20-90 doğu boylamları ile 33-65 kuzey enlemleri arasında yer alır. Bu alan, kuş uçuşu, doğudan batıya 6-7 bin, kuzeyden güneye 3 bin kilometredir.

Yukarıda kabaca sınırları belirtilen bu alan içinde Çin, Moğolistan, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Moldavya, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan, Suriye, Irak, İran, Tacikistan, Afganistan, Polonya, Litvanya gibi yabancı ve Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi Türk ülkelerinde Türkler yaşamaktadır.1 Dünyanın en hareketli milletlerinden biri olan Türklerin coğrafyası, tarih boyunca durmadan değişmiştir. Dolayısıyla Türk dilinin yayılma alanları da bu hareketliliğe bağlı olarak bazen genişlemiş bazen daralmıştır. Türk dilinin tarihî yayılma alanları, bugünden daha geniştir. Günümüzde bu alan biraz daralmıştır. Ancak yine de Türk dili dünya dilleri arasında konuşulduğu coğrafyanın büyüklüğü bakımından birinci, ana dili olarak üçüncü ve en çok konuşulan dil sıralamasında beşinci sıradadır. Bütün bu alanda Türk nüfusu yer yer farklı yoğunlukta bulunmakta ve farklı lehçelerle konuşmaktadırlar.2

Bugünkü Tatar Türkçesinin temsilcileri olan Tatar Türkleri gerek nüfus, gerek, siyasî ve gerekse kültürel bakımdan Türk dünyasının en önemli boylarından birisidir. Türk dünyası ana hatlarıyla Kuzey, Doğu ve Batı Türklüğü diye üçe ayrılır. Kuzey Türklüğünün en önde gelen boyu ise Tatar Türkleridir.

Günümüzde Tatar adı hem Kazan Tatarları için, hem de Kırım Tatarları için kullanılmaktadır. Çarlık Rusyası devrinde hemen hemen bütün Türkler için bu ad kullanılırken, bugün bu adın kapsamı daralmış olup, Orta İdil ve Ural boyu Tatarları (Kazan Tatarları, Mişer Tatarları, Kreşin Tatarları vb.), Kırım Tatarları, Sibirya Tatarları (Tura, Tümen, İşim, Yalutor, İrtiş, Tobol, Tara, Buhara, Çat, Arinsk, Baraba, Tomsk) için Tatar adı kullanılmaktadır.3 Tatar grupları içerisinde en çok bilinenleri Kazan ve Kırım Tatarlarıdır. Bugün Kırım Türkleri kendilerini Kazan Tatarlarından ayırmak için “Kırım Tatarı” adını kullanırken, Kazan Tatarları doğrudan kendilerini Tatar diye adlandırmaktadırlar.4

Tatar adı ilk kez Orhun abidelerinde, Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarında Otuz Tatar ve Tokuz Tatar şeklinde geçer. Bu ad, Çin kaynaklarında ise “Tata” şeklinde görülür. Daha sonraları, Cengiz Han’ın idaresi altında bulunan bütün Moğol, Mançu ve Türk kavimleri Tatar olarak adlandırılır.5 Yakın döneme kadar ise Ruslar, Avrupa Rusyası’nda yaşayan bütün Türk soylu Müslümanlara, Batılı araştırmacılar da Türkistan ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türklere Tatar demişlerdir.6 Bugün ise Tatar denince daha çok İdil-Ural bölgesinde yoğunlaşmış olan Kazan Tatarları akla gelmektedir.7

Tatar Türklerinin yarısından fazlası İdil-Ural bölgesinde bulunmaktadır. Günümüzde coğrafi bir tabir olarak kullanılan İdil-Ural bölgesi, Türk nüfusunun (özellikle Tatar Türklerinin) yoğun olarak yaşadığı bir bölgedir. İdil-Ural bölgesi İdil boyu Türk Bulgar Devleti’nin (8-14. yüzyıl), Altınordu Devleti’nin (13­15. yüzyıl) ve bunların varisi olan Kazan Hanlığı’nın (1437-1552) sahasını kaplamakta olup, bugün bu bölgede Türk, Fin ve Rus halkları yerleşmiş bulunmaktadır. İdil-Ural bölgesinde şu anda Rusya Federasyonu’na bağlı üç Türk cumhuriyeti (Çuvaşistan, Tataristan, Başkurdistan), üç Fin cumhuriyeti (Mari, Udmurt ve Mordvin) ile on idari bölge (oblast) yer almaktadır.8

Bugün Tatar adını taşıyan Türk boylarını beş grupta toplamak mümkündür. Bu gruplar şu şekilde gösterilebilir:

I. İdil-Ural Tatarları

a. Kazan Tatarları
b. Mişer Tatarları
c. Kasım Tatarları
d. Kreşin Tatarları
e. Tipter Tatarları

II. Astrahan Tatarları

a. Yurt Tatarları
b. Nogay
c. Karagaşlar

III. Sibirya Tatarları

a. Baraba Tatarları
b. Tomsk Tatarları
c. Tobol Tatarları
d. Tümen Tatarları
e. İşim Tatarları
f. Yalutorovski Tatarları
g. Tara Tatarları

IV. Kırım Tatarları

a. Nogaylar (Çöl Tatarları)
b. Tatlar (Yalı Boyu Tatarları)
c. Üskütler
d. Dobruca Tatarları

a. V. Litvanya ve Polonya Tatarları9

Tatar Türkleri’nin etnik teşekkülünde ilk tabakayı, Bulgar Türkleri meydana getirmektedir. Atilla’nın 453’te ölümünden sonra, Hunlar başta Bulgar Türkleri olmak üzere bazı Türk boyları ile birleşerek Kuzey Kafkasya ve Karadeniz’de Bulgar adıyla bir devlet kurmuşlardır. Bu devletin VI. yüzyılda yıkılmasından sonra, Don-Kuban sahasındaki Bulgarlar, doğudan gelen Avar, Sabir ve Hazarların tazyiki ile üç kısma ayrılırlar. Söz konusu Bulgarların bir kısmı batıya çekilerek Tuna Bulgarları adını alır; bir kısmı Kafkaslar’a doğru giderek burada başka kavimlerle karışır; diğer bir kısmı ise, İdil boyunca ilerleyerek Kama civarına yerleşirler. Bugünkü Kazan Türklerinin etnik teşekkülünde ilk tabaka, Avarlarla birleşerek Orta İdil ve Kama nehri civarına gelen, işte bu Bulgar Türkleridir. Ayrıca daha önce (M.S.VII) bu bölgeye gelen Hazar Türkleri ile sonradan gelen Kıpçak-Kuman Türkleri birleşip diğerleriyle kaynaşması ve İdil-Kama Bulgarlarının da asimile edilmesiyle bölgenin etnik yapısı tamamlanmıştır.10

Bugün İdil-Ural Tatarları içerisinde Kazan Tatarlarından sonra ikinci büyük Tatar grubu Mişer Tatarları oluşturmaktadır. Mişerler, yaşadıkları bölgelere göre; Kuzey, Güney, Simbir, Batı-Ural ve Kuzeydoğu Mişerleri diye beş alt gruba ayrılırlar.11 Mişerler Gorkiy, Tambov, Penza, Ulyanovsk, Saratov, Volgograd, Ryazan, Orenburg bölgelerinde, çoğunlukla Mordva, Tataristan, Başkurdistan Cumhuriyetlerinde yaşamaktadırlar. Diğer cumhuriyetlerde, Özbekistan’da, Kazakistan’da, Kırgızistan’da, Türkmenistan’da, Azerbaycan’da ve Moskova, Leningrad gibi büyük şehirlerde yaşayan Tatarların da çoğu Mişer Tatarlarıdır.12 Bugün Finlandiya’da yaşayan Tatarların tamamına yakını da Mişer Tatarlarıdır.13 Bunların çoğunluğu eski Nijninovgorod eyaletinin Sirgaç köyünden Finlandiya’ya göç etmişlerdir.14 Finlandiya’daki Tatarların sayısı 1000 kadardır.15

Mişer Tatarlarının oluşumunda; Altınordu Türkleri, Kıpçak, Bulgar, Nogay ve Türk-Ugorlarının etkili olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Altınordu döneminde “Mogar-Meşera” adlarının kullanıldığı bilinmektedir. Türk Ugorlardan olması muhtemel Burtas halkının topraklarına Bulgar Türklerinin ve daha sonra Altınordu döneminde Kıpçak ve Nogay Türk boylarının yerleşmeleriyle Mişer Tatarları şekillenmeye başlar. Mişerlerin asıl oluşumu ise XIV-XVI. yüzyıllarda Kasım Hanlığı yönetiminde gerçekleşir.16 1445-1681 yılları arasında varlığını sürdüren Kasım Hanlığı’nın başkenti olan Kasım şehrinin Rusça adı da, Rus kaynaklarında “Meşçerskiy Gorodok” yani “Mişerlerin şehri” olarak geçmektedir.17 XVI. yüzyılın ikinci ve XVII. yüzyılın birinci yarısında büyük göçler yaşayan Mişer Tatarları, iyice kaynaşmış ve İdil nehrinin sağ kıyısında Kama nehri bölgesine ve Ural eteklerine yerleşmiştir.18

Mişerler, Tatar halkının şekillenmesinde rol oynayan en büyük gruplardan birisidir. Bununla birlikte onların Başkurtlar, Ruslar, Mordvalar vb. halkların oluşumuna katkıda bulunmuş olmalarından dolayı da etnik kökenleriyle ilgili birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Dil, din, örf, adet ve kültür bakımından Mişer Tatarlarıyla Kazan Tatarları arasında herhangi bir ayrım yapmak oldukça güçtür. Bu iki Türk boyunun aynı milletin mensubu olan iki kol olarak görmek gerekir. Fakat Sovyet Rusya’nın uyguladığı “böl-parçala-yönet” siyasetine uygun olarak aynı kökene mensup Türk boylarının, ayrı kökenlere dayandırılmasının bir sonucu olarak Mişerlerin kökeni üzerinde de farklı görüşlerin ortaya atıldığı görülmektedir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında V. Velyaminov-Zernov Mişer Tatarlarının kökenini, çok eskiden Oka nehri havzasında yaşayan Fin kökenli Mordvalara dayandırır. Zernov’a göre bu bölgelerde yaşayan Fin kökenli “Meşçera (Moçar, Mojar)’ların Tatarlaşması sonucunda Mişer Tatarları meydana gelmiştir.19 Hiçbir bilimsel delili olmayan bu fikri, daha sonra V. Radloff, A. F. Mojarovskiy, S. P. Tolstov, B. A. Kuftin gibi ünlü bilginler de destekleyip geliştirmeye çalışmıştır.20 S. P. Tolstov Mişerlerin Fin değil, Ugor kökenli oldukları görüşünü ortaya atar. Macaristan Macarları da bu ırkın bir dalıdır. Tolstov’un bu görüşüne B. A. Kuftin de katılır. Kuftin, Mişer ve Mojar terimlerinin Macar kelimesinden geldiğini söyleyerek “Meşçera” diye bir kabilenin varlığını kabul etmez ve bu yönüyle Zernov ve Tolstov’dan ayrılır. Kuftin’e göre eski Meşçera kabileleri Tatarlaşmış kabileler değildir. Çünkü tarihi kaynaklarda “Meşçera” diye bir isme rastlanmaz.21 Macar bilginlerinin görüşüne göre de, Mişerler Macar kökenli olup ilk zamanlarda Macarca konuşmuşlardır. Yalnız İdil boyundan şimdiki Macaristan’a göçen Macarlar öz dillerini korumuşlardır. İdil boyundakiler ise, Bulgar-Tatar etkisiyle Türkleşerek Türkçe konuşmaya başlamış ve Mişer Tatarlarına dönüşmüşlerdir.22

Mişerlerin Fin veya Macar kabilelerinden geldiğine dair görüşler tek taraflı ve hatalıdır. Bu görüşler ortaya atılırken Mişer Tatarlarının konuştuğu dil göz önünde tutulmamıştır. Çünkü bugün Mişer Tatarlarının konuştukları dilde Fince ve Macarca kelimeler görülmemektedir. Tam tersine Mişerler üzerinde geniş araştırmalar yapan G. Ahmerov, Mişer ağında pek çok Türkçe arkaik kelimenin olduğunu ortaya koyar.23 Ahmerov ayrıca, “eğer Mişerler önceleri Macar olup, daha sonra Türkçeyi Bulgar-Tatarlardan almış olsalardı, onların dili kuzey Türk lehçelerine değil, Bulgar-Tatarlarının diline benzerdi”24 diyerek bir gerçeği ortaya koymuştur. Bu da, Mişerlerin Fin ve Macar kökenli değil, Türk soylu olduklarının bir göstergesidir.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda da Mişerlerin gerek dil ve antropolojik tip olarak, gerekse maddi ve manevi kültür bakımından en çok Kazan Tatarlarıyla benzerlikler gösterdiği ortaya konulmuştur. Mişer kültürünün Kazan Türklerine çok yakın hatta aynı olması bu iki Türk boyunun aynı kökene dayandığının bir işaretidir. Mişer Tatarları ve Kazan Tatarları, Bulgar, Kıpçak ve Hazar Türklerinin katkısı sonucunda şekillenmiş Türk boylarıdır. Mişer kültüründe bazı Fin ve Mordva tesirlerinin görülmesi aynı coğrafyada yaşamanın getirmiş olduğu bir mecburiyetin sonucudur. Kazan Tatarları, Ruslardan kısmen etkilenmişken Mordva kabileleriyle aralarında herhangi bir etkileşim görülmez. Oysa Mişerler arasında Rusların ve Mordvaların etkisi görülmektedir. Fakat Mişerlerin kökeni Kazan Tatralarıyla aynı kökene dayanır.25

“Mişer” ismi üzerine uzun uzadıya duran Zekiyev, bu addan hareketle hem Mişer ismini Türkçeye, hem de Mişerleri Türk kökenine dayandırmaktadır. Zekiyev’e göre Mişer adı “Mişe+er” kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Bilindiği üzere,-ar,-er,-ur kelimesiyle biten isimler Türkçe konuşan kabileleri adlandırmak için çok eskiden beri kullanılmaktadır. Tat-ar (yabancı veya aşağı kabile kişileri), Av-ar (Avar, av ile uğraşan kişiler), Utrug-ur (göçebe olmayan, yerleşik kişiler), Uyug-ur (Uygur, toplanmış, birleşmiş kişiler), Su-ar (Suvar, su kişileri), Bolag-er (Bulgar, ırmak kişileri), Akats-er (Ağaçeri, orman kişileri) vb. Mişer isminin de, diğerlerinde olduğu gibi, son bölümü; er (erler, kişiler) kelimesinden oluşur.

Mişer isminin kökü, mişe (meşe) kelimesinden gelir. Bu kelime şimdiki Tatar ve Başkurt lehçelerinde iğneli ağaç, çam, yaş çam ağaçlığı anlamında kullanılır. Eski Türkçede meşe kelimesinin beşe varyantı orman anlamında kullanılmıştır. Azerbaycan Türkçesinde meşe halen daha orman anlamındadır. Böylece, meşe-orman, ve Mişer, orman kişileri anlamına gelmektedir. Mişer adı yerine kullanımları görülen “Mijer, Meşçer, Mojar, Maçar, Beçer, Modor, Madır” gibi isimler de Mişer isminin fonetik varyantları olarak kabul edilebilir. Ayrıca bundan hareketle Mişerlerin totemlerinin de “ağaç” olduğunu söylemek mümkündür.26 Yine Moğol lehçelerinde “mod, modo” kelimeleri “ağaç”; “modta” kelimesi de “ağaçlı” anlamına gelmektedir. Demek ki “ağaç” anlamındaki “mişe, mije, meşke, maça, modo, mad” varyantları Mişer isminin ağaçla olan ilgisini ortaya koymaktadır.27

Mişer sözünün etimolojisi hakkında başka görüşler de vardır. Mesela, P. D. Şestakov bu kelimedeki kökü, Arapça “madc” kelimesine dayandırır ve onun savaş anlamına geldiğini söyler. Şestakov’a göre, Madjar; savaş kişisi demektir. “İr”, “er” kelimesiyle biten bütün isimlerin birinci kısımlarının hepsinin de Türkçe olduğu dikkate alınırsa, yalnız Mişer isminin Arapça olduğunun düşünülmesi sakıncalıdır. Bundan dolayı Mişer sözünün etimolojisi yapılırken, orman anlamındaki meşe kökünün esas alınması gerekir.28

Tatar lehçesi, Türk lehçelerinin tasnifi yapılırken Kıpçak, Kuzey, Kuzeybatı, Tav grubu gibi adları taşıyan lehçe grupları altında gösterilmiştir. Belli başlı lehçe tasnifleri içerisinde Tatar ve Mişer lehçeleri hep aynı grup içerisinde verilmiştir. XIX. yüzyılın ortalarında yavaş yavaş şekillenmeye başlayan bugünkü Tatar edebî dili, XX. yüzyılın başlarında birbirinden çok uzak olmayan ağızların kaynaşmasıyla sağlam bir şekilde oluşumunu tamamlamıştır. Bugünkü Tatar edebî dili üç ağızdan oluşmaktadır: 1. Orta (Kazan) ağız, 2. Batı ağzı (Mişer), 3. Doğu ağzı (Sibirya Tatarları). Tatar edebî dilinin oluşmasında en çok orta ağız ve batı (Mişer) ağzı etkili olmuştur. Doğu (Sibirya) ağzı edebî dilin oluşumuna doğrudan doğruya katılmamıştır. Ancak, genel edebî dile oldukça yakındır.29 Mişer ağzı kendi içerisinde on iki alt ağızdan oluşmaktadır:

1. Sergaç ağzı (Nijnigorod bölgesinde), 2. Çistay ağzı (Tataristan’da ve Samara bölgesinde), 3. Çüpreli ağzı (Tataristan’da ve Çuvaşistan’da), 4. Melekes ağzı (Ulyanovski bölgesinde), 5. Hvalıy ağzı (Ulyanovski bölgesinde), 6. Temnikov (Tömen) ağzı (Mordova’nın kuzeybatısında), 7. Lembir ağzı (Mordova’nın kuzeydoğusunda), 8. Kuznetski ağzı (Penza, Saratov ve Volgograd’da), 9. Mordva-Karatay ağzı (Tataristan’da), 10. Baykıbaş ağzı (Başkurdistan’da), 11. Şarlık ağzı (Orenburg bölgesinde), 12. Sterletamak ağzı (Başkurdistan’da).30

Mişer ağzı, kendine has bazı özellikleriyle orta (Kazan) ağzından küçük ayrılıklar gösterir. Bu ağızlar kendi içerisinde ç ağızları ve ts ağızları olarak ikiye ayrılır. Temnikov, Lembir, Kuznetskiy, Hvalıy, Melekes, Mordva-Karatay ve Şarlık ağızları ç grubuna; Sergaç, Çüpreli, Baykıbaş ve Sterletamak ağızları da ts grubuna girer. Çistay ağzı ise hem ç, hem de ts ağızlarının özelliklerini taşımaktadır.31 Mişer ağzının edebî dilden ayrılan kendine has özelliklerini aşağıdaki şekilde göstermek mümkündür:

1. Edebî dilde a ünlüsünün o önlüsüne yakın şekilde söylenerek yuvarlaklaşması olayı Mişer ağzında görülmez. Edebî: baolaolar, Mişer: balalar.

2. Edebî dildeki bazı kelime başı c ünsüzleri Mişer ağzında y ünsüzü ile söylenir. Edebî: cir (yer), cin (yen), cilke (omuz), Mişer: yir, yin, yilke.

3. Edebî dilde kalın k, g ve x ünsüzleri, Mişer ağzında aynı kalınlıkta telaffuz edilmez.

4. Edebî dildeki ç ünsüzü, Mişer ağzında ts ünsüzüyle telaffuz edilir. Edebî: pıçrak (kirli), çeç (saç), açık, Mişer: pıtsrak, tsets, atsık.

5. Arapça kelimelerdeki ayın sesi Edebî dilde g ile telaffuz edilir, Mişer ağzında ise bu durum görülmez. Edebî: galim, gadet, Gosman, Mişer: alim, adet, Osman.

6. Edebî dildeki bazı kelimelerde bulunan -y- ünsüzü Mişer ağzında düşer. Edebî: kayrı (ağaç kabuğu), sayla-(seçmek), beyle-(bağlamak), koyrık (kuyruk), Mişer: karı, sala-, bele-, korok.

7. Mişer ağzında kısmen diftonglaşma olayı görülür. Edebî: dürt (dört), urman (orman), kolak, Mişer: düört, uorman, kıolak.

8. Edebî dildeki bazı yuvarlak ünlüler, Mişer ağzında daralmaya uğrar. Edebî: şulay (şöyle), on (un), ul (oğul), söt (süt), Mişer: şılay, ın, ıl, sit.

9. Edebî dilde buyı (boyu/boyunca) olarak kullanılan edatın yerine Mişer ağzında kata (boyu) edatı kullanılmaktadır. Edebî: tön buyı (gece boyunca), köz buyı (güz boyunca), cey buyı (yaz boyunca), Mişer: tön kata, köz kata, yaz kata.

10. Edebî dilde istek çekimi için kullanılan -ası/-esi+kil-ve-makçı/-mekçi+bul-yapıları yerine Mişer ağzında -gı/-gi+kil-,-ma/-me+kil-ve-ırga/-irge+kil-yapıları kullanılır. Edebî: barasım kile (gitmek istiyorum), barmakçı bulam (gitmek istiyorum), Mişer: bargım keli, barma kelim, barırga kelim.

11. Mişer ağzında şimdiki zamanın 3. tekil şahıs çekiminde fiilin sonuna -dır/-dir bildirme eki getirilir. Edebî: ul kile (o geliyor), ul bara (o gidiyor), Mişer: ul kiledir, ul baradır.

12. Edebî dilde anlatılan geçmiş zaman için -gan/-gen kullanılırken, Mişer ağzında 1. ve 2. şahıslarda -ıp/-ip şeklinde görülmektedir. Edebî: barganmın (gitmişim), bargansın, barganbız, bargansız, Mişer: barıpmın, barıpsın, barıpbız, barıpsız.

13. Emir çekiminde ikinci tekil şahıs ekine Mişer ağzında -gın/-gin eki getirilir. Edebî: bar (git), kil (gel), Mişer: bargın, kilgin.

14. -daç (ı) sıfat-fiili yalnız Mişer ağzında görülür. kilin buldaçı (gelin olacak), koda buldaç (dünür olacak).

15. Mişer ağzında -uk/-ük eki özel isimlerde küçültme fonksiyonuyla kullanılır. Zahide ve Zeyde-Zaguk, Mörşide-Mörşuk, Afife-Afuk, Halife ve Halil-Haluk, Hayrulla-Hayruk.32

Şimdiki Tatar edebî dilinin leksik ve fonetik kurallarının orta (Kazan) ağızdan, morfolojik kurallarının Mişer ağzından, sentaks kurallarının da eski Tatar yazılı edebî dilinden etkilendiği konusunda Tatar dilcileri hemfikirdir.33

Yukarıda verilen örneklere bakıldığında, Mişer ağzının Oğuzcayla bir ilgisinin bulunduğu görülmektedir. Bu yakınlık, Mişerlerin önceki devirlerde Oğuz boylarıyla aynı bölgelerde yaşaması ve komşuluk ilişkilerinde bulunmasıyla açıklanabilir. Arap ve Fars kaynaklarına göre Mişerler VII-VI11. yüzyıllarda İdil ve Don nehirlerinden başlayarak Roma İmparatorluğu’nun sınırlarına kadar olan yerlerde Peçenekler ve Bulgar kabileleri arasında yaşamışlardır. Bütün kaynaklardan hareketle Mişerlerin İdil çevresinden, Oka ve Sura nehirleri boyunca dizilip, Mişer düzlüğünden Oka-Don düzlüğüne, Kuzey Kafkasya’ya ve Karadeniz’in kuzeyine, Balkanlar’a kadar olan bölgelere yerleşip yaşadığını söylemek mümkündür.34 Mişer ağzının fonetik sisteminin Oğuzcanın fonetik sistemine yakın olması, Mişerlerin kökenini Balkan dolaylarına götürmektedir.35 Ayrıca Mişer kelimesi semantik bakımdan Ağaçeri ismiyle de aynı anlama gelmektedir. VII-VIII yüzyıllarda Balkanlar’da, Tuna-Don boylarında Ağaçeri (Akatsir) boylarının yaşadığı bilinmektedir. VIII. yüzyıldan itibaren Akatsir (Ağaçeri) isminin yerini Mişer isminin aldığı ve yoğun olarak kullanıldığı görülür. Zaten Arap ve Fars kaynaklarında da Mişer boyları, Tuna’dan İdil’e kadar olan bölgelerde gösterilir. Böylece Mişer ismi anlam bakımından önceki Ağaçerilerle birleşir. Onlar Tuna, Don, Oka, Sura boylarında yayılmış güçlü kabilelerden birisidir. Baştan beri Türk olarak, Türklüklerini şimdiye kadar korumuşlardır. Oğuzlarla da yakınlığı sabit olan Mişer Tatarları bugün de resmi olarak Tatarların bir kolunu teşkil etmektedirler.36

Mişer Tatarlarının bugünkü nüfusu hakkında kesin bir rakam söylemek mümkün değildir. Tatarların toplam nüfusu, 2000 yılı tahminlerine göre, 7.207.005’tir.37 Bu nüfusun 5.985.899’u Rusya’da38 (büyük çoğunluğu İdil-Ural bölgesinde), geri kalanı ise (1.221.106) Özbekistan, Kazakistan, Ukrayna, Tacikistan, Kırgızistan vb. gibi Birleşik Devletler Topluluğu’nun değişik cumhuriyetlerinde Tatar kolonileri olarak yaşamaktadırlar. Rusya ve BDT dışında Türkiye’de 100 bin kişi, Romanya’da 25 bin kişi, Polonya’da 5.500 kişi, Bulgaristan’da 5 bin kişi, Çin’de 4.200, ABD’de 4.000, Finlandiya’da 1000, Avustralya’da 500, Danimarka’da 150 kişi, İsveç’te 80 kişi, Japonya’da ise 30 aile kadar Tatar yaşamaktadır. Bunlar, Almanya, Fransa, Avusturya, Norveç, Kanada, Arabistan, Mısır ve Afganistan’daki Tatarlarla birlikte yurtdışı Tatar diasporasını oluşturmaktadırlar.39 Böylece bütün Tatarların nüfusu 7 milyon 500 bine yaklaşmaktadır.

Mişerler 1926 yılında Rusya’da yapılan nüfus sayımında diğer Tatarlardan ayrı olarak yazılmış ve toplam sayıları 242.640 olarak kaydedilmiştir. Bunlardan 135.960’ının da (%56) Başkurdistan Öz. SSC’de olduğu belirtilmiştir.40 Daha sonra yapılan nüfus sayımlarında Mişerler Tatarlarla birlikte yazılmışlardır. Yusuf Dönmez, 1995 verilerinden hareketle, Mişer Tatarlarının bugünkü nüfusunu 1.100.000 olarak vermektedir.41 Daha önceki dönemlerde kendilerini “Mişer” veya “Müslüman” olarak adlandıran Mişerler, sonradan kendilerini Tatar olarak isimlendirmeye başlamışlardır. Önceleri Tatarların milli bayramlarından olan Sabantoy ve Cıyın bayramlarını kutlamayan Mişerler, bugün bu bayramları kutladıkları gibi “Mişer” adını Tatar kimliğinden sonra bir alt kimlik olarak kabul etmektedirler.42

Tatar Türklerininin yalnız %25’i bugün kendi adlarını taşıyan Tataristan Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar. %75’i ise, Tataristan Cumhuriyeti’nin de yer aldığı İdil-Ural bölgesinde, bağımsız Türk cumhuriyetlerinde, BDT’de, Rusya federasyonunun değişik bölgelerinde,43 Avrupa’da, Amerika’da, Çin’de, Japonya’da vs. gibi yerlerde yaşamaktadırlar. Kısacası bugün dünyanın her yerinde Tatar Türklerine rastlamak mümkündür. Tatar Türklerinin bir arada olmayıp dağınık şekilde yaşamalarının çeşitli sebepleri vardır. 1552 yılında Rusların eline düşen ilk Türk ülkesi olan Kazan Hanlığı’nın varisi olan Tatar Türkleri bugüne kadar Rusların ağır zulmüne ve sürgün politikalarına maruz kalmışlardır. Bazen düşman elinden kurtulmak için ülkelerini terketmeye mecbur olmuş, bazen de Rus hükümetleri tarafından sürülmüşlerdir. XX. yüzyıldan itibaren de, ekonomik şartların elverişsizliği, rejim baskıları, iç savaşlar, açlık, Stalin terörü gibi sebeplerden dolayı birçok Tatar Türkü yurtlarını terketmiştir.44 Bugün dünyanın birçok yerinde bulunan Tatarların önemli bir kısmı Mişer Tatarıdır. Ancak Mişer Tatarlarının kesin nüfusu hakkında bir rakam vermek yanıltıcı olabilir. Zira, resmi rakamlara göre Tatar Türklerinin nüfusu bugün 7.500.000 civarında verilirken, bazı iddialara göre 20 milyonun üzerindedir.45 Ancak Mişer Tatarlarının, İdil-Ural Tatarları arasında Kazan Tatarlarından sonra ikinci büyük grubu oluşturduğu düşünülürse Tatar nüfusu içerisinde önemli bir orana sahip oldukları anlaşılabilir.

Yaklaşık 450 yıldır Rus hakimiyeti altında bütün maddi ve manevi varlıkları yağmalanmış olan Tatar Türkleri herşeye rağmen bugün Türk dünyasının en önemli temsilcilerinden biri olarak varlıklarını devam ettirmektedirler. Mişer Tatarları da büyük Türk dünyasının Tatar grubu içerisinde varlığını sürdüren ve geçmişin aksine Tatar adını benimseyerek Tatar Türklüğü içerisinde yerini almış olan önemli bir Türk boyudur.

Dr. Ercan Alkaya

1 Ahmet Buran-Ercan Alkaya, Çağdaş Türk Lehçeleri, Akçağ Yay., Ankara 2001, s. XV.
2 Ahmet Buran-Ercan Alkaya, a.g.e., s. 30.
3 A. X. Xalikov, Kim Biz-Bolgarlarmı, Tatarlarmı?, Kazan 1992, s. 23.
4 Nadir Devlet, Çağdaş Türkiler; Doğuşundan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Ek cilt, İstanbul 1993, s. 226.
5 P. Jyrkankallio, “Günümüzdeki Türk Kavimlerine Umumi Bir Bakış”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Çev. Kemal Aytaç), Gündoğan Yay., Ankara 1992, s. 29.
6 Nevzat Özkan, Türk Dünyası Nüfus, Sosyal Yapı, Dil,
Edebiyat, Geçit Yay., Kayseri 1997, s. 143.
7 Ahmet Temir, “Tatar” maddesi, İslam Ansiklopedisi, C. 12-I, İstanbul 1979, s. 56.
8 Ali Yiğit, Türk Ülkeleri ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin Coğrafyası, TİSAV Elazığ Şubesi Yay., Elazığ 2000, s. 32.
9 Tasnif için bkz. Yakup Deliömeroğlu, Tatarlar ve Tataristan, Avrasya Kalkınma Derneği Yay., Ankara 1997, s. 17; Nadir Devlet, a.g.e., s. 226-227; Shirin Akiner, Sovyet Müslümanları, İstanbul 1995, s. 51-92.
10 Fatma Özkan, “Kazan Tatarları”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1446; Ahmet Temir, a.g.m., s. 56-57.
11 Yakup Deliömeroğlu, “Tatarlar ve Tataristan”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1435.
12 M. Z. Zekiyev, Tatar Xalkı Tilinin Barlıkka Kiliwi, Kazan 1977, s. 167.
13 Nadir Devlet, Mişerler, Kazan Dergisi, Yıl: 3, S. 10 (Aralık 1973), s. 22.
14 P. Jyrkankallio, a.g.m., s. 31.
15 Naile Binark, “Finlandiya’da Yaşayan Kazan Türkleri”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1483.
16 Yakup Deliömeroğlu, Tatarlar ve Tataristan, Avrasya Kalkınma Derneği Yayınları, Ankara 1997, s. 22.
17 Ahmet Temir, “Kasım Hanlığı”, Türk Dünyası El Kitabı, C. I, TKAE Yay., Ankara 1992, s. 417-419.
18 Yakup Deliömeroğlu, a.g.e., s. 22.
19 R. G. Muhamedova, “K Probleme Etnogeneza Tatar-Mişarey”, Tatarica (Studia in Honorem Umar Daher), Vammala 1987, s. 242-243.
20 M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 168.
21 R. G. Muhamedova, a.g.m., s. 243.
22 F. S. Safiyullina-M. Z. Zekiyev, Xezirgi Tatar Edebi Tili, Kazan 1994, s. 15.
23 R. G. Muhamedova, a.g.m., s. 243-244.
24 F. S. Safiyullina-M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 15.
25 R. G. Muhamedova, a.g.m., s. 245-251.
26 M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 169-170.
27 M. Z. Zekiyev, Törki-Tatar Etnogenezı, Kazan 1998, s. 295.

28 M. Z. Zekiyev, Tatar Xalkı Tilinin Barlıkka Kiliwi, s. 170­171.
29 F. S. Safiyullina-M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 17.
30 M. Z. Zekiyev-F. A. Ganiyev-K. Z. Zinnetullina, Tatar Grammatikası, C. I, Kazan 1998, s. 37.
31 H. B. Kubratov, L. T. Mahmutova, L. P. Smolyakova, E. R. Tenişev, Sovremennıy Tatarskiy Literaturnıy Yazık, Moskova 1969, s. 9-10.
32 H. B. Kubratov, L. T. Mahmutova, L. P. Smolyakova, E. R. Tenişev, a.g.e., s. 10-11.
33 F. S. Safiyullina-M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 18.
34 M. Z. Zekiyev, Törki-Tatar Etnogenezı, Kazan 1998, s. 296.
35 M. Z. Zekiyev-F. A. Ganiyev-K. Z. Zinnetullina, a.g.e., s. 35.
36 M. Z. Zekiyev, a.g.e., s. 296-298.
37 Nadir Devlet, Çağdaş Türkiler; Doğuşundan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Ek cilt, İstanbul 1993, s. 179.
38 Nadir Devlet, a.g.e., s. 198.
39 Yakup Deliömeroğlu, a.g.e., s. 16.
40 Shirin Akiner, Sovyet Müslümanları, İstanbul 1995, s. 88­89.
41 Yusuf Dönmez, “Türk Dünyasının Coğrafyası”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı I), S. 15, s. 61.
42 Yakup Deliömeroğlu, a.g.e., s. 22.
43 Nadir Devlet, “Türk Dünyasının Demografik ve Ekonomik Yapısına Toplu Bir Bakış”, Türk Dünyası El Kitabı, C. I, TKAE Yay., Ankara 1992, s. 65.
44 Nadir Devlet, a.g.m., s. 66; Abdullah Battal-Taymas, Kazan Türkleri, TKAE Yay., Ankara 1966, s. 109-111.
45 Yakup Deliömeroğlu, a.g.e., s. 2

Akiner, Shirin, Sovyet Müslümanları, İstanbul 1995.

Battal-Taymas, Abdullah, Kazan Türkleri, TKAE Yay., Ankara 1966, s. 109-111.

Binark, Naile, “Finlandiya’da Yaşayan Kazan Türkleri”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1483-1487.

Buran, Ahmet-Ercan Alkaya, Çağdaş Türk Lehçeleri, Akçağ Yay., Ankara 2001.

Deliömeroğlu, Yakup, “Tatarlar ve Tataristan”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1430-1445.

—, Tatarlar ve Tataristan, Avrasya Kalkınma Derneği Yay.,
Ankara 1997.

Devlet, Nadir, “Mişerler”, Kazan Dergisi, Yıl: 3, S. 10 (Aralık 1973), s. 22-24.

—, “Türk Dünyasının Demografik ve Ekonomik Yapısına Toplu
Bir Bakış”, Türk Dünyası El Kitabı, C. I, TKAE Yay., Ankara 1992, s. 55-101.

—, Çağdaş Türkiler; Doğuşundan Günümüze Büyük İslam
Tarihi, Ek cilt, İstanbul 1993.

Dönmez, Yusuf, “Türk Dünyasının Coğrafyası”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı I), S. 15, s. 60-73.

Jyrkankallio, P., “Günümüzdeki Türk Kavimlerine Umumi Bir Bakış”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Çev. Kemal Aytaç), Gündoğan Yay., Ankara 1992, s. 9-40.

Kubratov, H. B. -L. T. Mahmutova – L. P. Smolyakova-E. R. Tenişev, Sovremennıy Tatarskiy Literaturnıy Yazık, Moskova 1969.

Muhamedova, R. G., “K Probleme Etnogeneza Tatar-Mişarey”, Tatarica (Studia in Honorem Umar Daher), Vammala 1987, s. 242-253.

Özkan, Fatma, “Kazan Tatarları”, Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), S. 16, s. 1446­1451.

Özkan, Nevzat, Türk Dünyası Nüfus, Sosyal Yapı, Dil, Edebiyat, Geçit Yay., Kayseri 1997. Safiyullina, F. S. -M. Z. Zekiyev, Xezirgi Tatar Edebi Tili, Kazan 1994.

Temir, Ahmet, “Kasım Hanlığı”, Türk Dünyası El Kitabı, C. I, TKAE Yay., Ankara 1992, s. 417­419.

—, “Tatar” Maddesi, İslam Ansiklopedisi, C. 12-I, İstanbul
1979, s. 56-58.

Xalikov, A. X., Kim Biz-Bolgarlarmı, Tatarlarmı?, Kazan 1992.

Yiğit, Ali, Türk Ülkeleri ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin Coğrafyası, TİSAV Elazığ Şubesi Yay., Elazığ 2000.

Zekiyev, M. Z., Tatar Xalkı Tilinin Barlıkka Kiliwi, Kazan 1977.

—, Törki-Tatar Etnogenezı, Kazan 1998.
110

—, -F. A. Ganiyev-K. Z. Zinnetullina, Tatar Grammatikası, C. I,
Kazan 1998.

http://www.tarihtarih.com/

image002

Fotoğraf: Vikipedi

mişer

 

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap