782) Avuç İçi Taramaları ve Parmak İzleri Ne Oldu?

Yayin Tarihi 26 Ekim, 2015 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Avuç İçi Taramaları ve Parmak İzleri Ne Oldu?

image001

Haklı çıkmaktan sıkıldık. Her gün endişelerimizi gerçeğe çeviren yeni uygulamalarla karşılaşıyoruz.

Güvenli değil dedik, sağlık hizmeti almayı, sosyal güvenceden faydalanmayı kişisel verileri, parmak izini, avuç içi damar izini vermek mecburiyetine bağlayamazsınız dedik, insan haklarına, hasta haklarına aykırı dedik… Duymak istemediler, bildiklerini okudular.

Tüm itirazlarımıza rağmen SGK tarafından kişisel veri niteliğindeki “biyometrik veriler” aylarca hukuksuz biçimde toplatıldı. Özel sağlık kuruluşları da yurttaşlar da potansiyel dolandırıcı muamelesi gördü. Oy verirken, sınır kapısından geçerken, sınavlara girerken resimli kimlik, pasaport yetti de göz muayenesine, kalp muayenesine yetmedi.

Özel hastanelerde, polikliniklerde, tıp merkezlerinde hastalarımıza sağlık hizmeti alabilmek için parmak izi ya da avuç içi damar izi vermek zorunlu tutuldu. Bu verileri vermeyi haklı olarak güvenli bulmayıp itiraz eden yurttaşlarımızın SGK kapsamında hak ettikleri sağlık hizmetine erişimleri engellendi. Çok sayıda yurttaş TTB’ye yaşadıkları mağduriyetleri iletti.

Uygulamaya geçtiğimiz ay Danıştay tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilinceye kadar aylarca devam edildi. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla yaklaşık 20 milyon yurttaşın biyometrik verileri özel sağlık kuruluşları tarafından toplandı, SGK’ya iletildi. Kuşku var, başka yerlere de “sızmış” olabilir.

Parmak izi, avuç içi damar izi gibi biyometrik veriler kişisel veriler olup gelişmiş ülkelerde bunların hangi koşullarda ve kim tarafından toplanabileceği konusunda ciddi titizlik gösterilmektedir. Aslında bizde de öyle(ydi). Ne acı, SGK kişilerin sağlık hizmeti alabilmek için kendilerini ispat etmelerinde biyometrik bilgilerini vermesini şart koşmuş ve bunu da özel hastanelerdeki kayıt sekreterlerine yaptırmıştır. Hastane giriş desklerinde insanlarımızın biyometrik verileri yurttaşlarımızın kim olduklarını dahi bilemedikleri hastane personelleri tarafından toplanmıştır.

Milyonlarca insanın bu kişisel verileri nerede depolanmıştır? Kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olabilir mi? Türkiye’de elektronik verilerin güvende olmadığını ortaya seren Devlet Denetleme Kurulu raporundan sonra, ne yazık, bir kez daha haklı çıktık, ciddi bir hak ihlali ve güvenlik sorunuyla daha baş başa kaldı yurttaşlarımız.

Yurttaşların kişisel sağlık verilerinin onayları alınmadan toplanıp pazarlanması

Sorun biyometrik verilerle de bitmiyor. Yine tüm itirazlarımıza, açtığımız davalara, yargıdan çıkan yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen tüm hastanelerden, aile sağlığı merkezlerinden yurttaşların kişisel sağlık verileri kendilerinin onayı olmadan SGK ve Sağlık Bakanlığı tarafından toplanmaya devam ediyor. Bu alanda sık sık kamuoyuna yansıyan skandallar patlak verebiliyor.

Bilgiler nerede depolanıyor? En mahrem kişisel sağlık verilerinin güvende olduğunu kim söyleyebilecek durumda? İnsanların onayı olmadan bu verileri toplamaya, hekimleri bu verileri iletmeye zorlamaya kimin ne hakkı var?

Daha da fecisi, ipuçlarını veren düzenlemeler vardı, yurttaşların toplanan bu sağlık verilerinin SGK tarafından 2013 yılında 5 şirkete toplam 65 bin TL’ye satıldığını ortaya koyan Sayıştay raporuyla ortaya çıktı. Sayıştay raporunda da değinildiği gibi bu “satış” hem hukuksuz, hem de bedelinin belirlenmesi sorunlu idi.

***

En temel hasta haklarının, sağlık hizmetine erişimin ve kişisel sağlık verilerinin sır olarak saklanması gereğinin ihlal edilmesinin örnekleri bunlar.

Diyeceksiniz ki, hak mı kaldı? Sen paradan haber ver!

Öyle ya, “sağlıkta dönüşüm”ün  içinde bunlar da vardı değil mi? Parayı basan veriyi alır… 

Dr. Bayazıt İlhan

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı

http://www.tipdunyasi.dr.tr/2015/01/avuc-ici-taramalari-ve-parmak-izleri-ne-oldu/

Avuç İçi Tarama Uygulaması İptal, Cihazlar Elde Kaldı

image002

Danıştay 15. Dairesi, halk arasında ‘avuç içi tarama’ olarak bilinen ‘Biyometrik Kimlik Doğrulama’ uygulaması hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Türkiye’de hizmet veren 576 özel hastane yaklaşık 24 milyon TL ödeyerek ortalama 13’er adet avuç içi tarama cihazı satın almıştı. Uygulamanın iptaliyle 24 milyon TL’lik cihazlar özel hastanelerin elinde kaldı. 

Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkan Dr. Mehmet Altuğ, yaptığı açıklamada, “SGK sektörle istişare etmeden bu uygulamayı mecbur kıldı. Ve şimdi uygulama iptal edildi. Özel hastanelerin 24 milyon TL’lik zararı ne olacak? SGK bu mağduriyeti telafi etmeli:” dedi.

SENDİKA DAVA AÇTI, DANIŞTAY İPTAL ETTİ
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Aralık 2013 tarihinde ‘Biyometrik Kimlik Doğrulama’ sistemini özel hastanelerde ve sağlık merkezlerinde uygulamaya başladı. Yeni uygulama, özel hastanelerde muayene olmak isteyen hastalara avuç içi tarama zorunluluğu getiriyordu.

Bir sendika, Danıştay 15. Daire’ye başvurarak sisteminin kaldırılmasını istedi. Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişilik haklarını koruyan maddelerine atıf yapan Danıştay 15. Daire’si Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi’ni hukuka aykırı bularak sistem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi. 

ÖZEL HASTANELERİN SİTEMİ
Uygulamanın başlamasıyla büyük sıkıntı yaşayan özel hastaneler, uygulamanın iptaliyle yine sıkıntıya girdi. Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkan Dr. Mehmet Altuğ, sistemin uygulamaya başlanması ve iptalinin en çok özel hastaneleri mağdur ettiğini söyledi. 

Altuğ, şunları kaydetti: “Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi 2013 yılı Aralık ayında özel hastaneler için mecbur kılındı. Türkiye’de en fazla muayene kamu hastanelerinde yapılmasına rağmen uygulama sadece özel sektörü kapsadı. Bu karar alınırken sektörle hiçbir istişarede bulunulmadı. 576 özel hastane ortalama 13’şer adet cihaz satın almak zorunda kaldı ve bunun için yaklaşık 24 milyon TL ödedi. Şimdi sistem iptal edildi ve cihazlar elimizde kaldı. Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki (SUT) rakamlar yıllardır yerinde sayarken, sektöre her gün yeni yükler yükleniyor. Cihazların maliyeti 24 milyon TL’yi geçiyor. Şimdi bu cihazlar ne olacak? Biz sektör olarak bunu merak ediyoruz. Sektörün bu mağduriyetinin önlenmesini talep ediyoruz. Yetkililerin bu konuda duyarlı olacaklarına inanıyoruz.”

http://www.hukukihaber.net/saglik/avuc-ici-tarama-uygulamasi-iptal-cihazlar-elde-kaldi-h49574.html

Paylaş:

Yorumlar

“782) Avuç İçi Taramaları ve Parmak İzleri Ne Oldu?” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Extinct yorum tarihi 27 Ekim, 2015 12:44

    https://yahuditehlikesi.wordpress.com/2015/09/13/turkler-uzerinde-biyolojik-saldiri-ve-genetik-soykirim/

    Türklerin tarihi ve genetiği aynı anda değiştirilip yağmalanıyor. Gezegende ki varlığımıza karşı savaş açmış durumda yahudi ve kontrol ettikeri köle ülkeleri.

  2. TEKNİK TAKİP DOSYASI : Avuç İçi Taramaları ve Parmak İzleri Ne O ldu ? | Strateji yorum tarihi 28 Ekim, 2015 02:43
  3. Extinct yorum tarihi 7 Kasım, 2015 11:37

    Küçük bir not: Genetiğimizle ilgili bilgi edinmek ve veri toplamak için Oktar babuna için kan iliği topluyorlardı – ki özellikle islamcı geçinen, ümmetçi müslüman yayınlar, oluşumlar yahudilrce (ülkemizde kürd adı altında yaşayan milyonlarcası var) ve onların gönüllü askerleri çerkez gibi yabancılarca işgal edildiğinden kolaylıkla yönlendirme, propaganda yapabiliyorlar – anımsıyorsunuzdur. İlginçtir Avustralya’ya bile giden yahudiler nedense milyonlarca Türk’ün yaşadığı söylenen Avrupa’ya (özellikle Almanya) bakmadı bile. İlginçtir Türklerle ilgili genetik araştırma yapmak istediklerinde onlarla (Almanya’da gibi yerlerde ki Türk olduğu söylenenlerle) ilgilenmeyi bile düşünmüyorlar. Yahudilerin Japonya’ya gönderdiği kürd adı altında yaşayan yahudi dolandırıcı akademisyenin adımıza yapmaya çalıştığı imaj operasyonundan, Avrupa’da suç işleyen kürd adıyla yaşayan yahudilerin suçlarının üzerimize yıkıldığından bilginiz varsa (şimdi var) sormadan edemeyeceğim, yahudiler Türk diye kimleri oraya gönderdi? Yahudi; İsveçlinin, Danimarkalının, Almanın Türk adına olumsuz bakması için elinden gelen zorbalığı yapıyor nedendir bilmiyorum ancak bunun için çok uğraşıyorlar bu nedenle her türlü olasılığı düşünmekte yarar var.

    Ve bu arada Balkanlarda Oğuz ve Kuman Türklerinin yok edilişlerinin, Anadolu’da melezleşene kadar yapılan katliamların baskıların rastlantı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Yorum yap