742) LİMNİ ADASI’NIN MÜHÜRLÜ TOPRAĞI “TIYN-I MAHTUM”

Yayin Tarihi 15 Şubat, 2014 
Kategori TÜRK DÜNYASI

Limni Adası’nın Mühürlü Toprağı “Tıyn-ı Mahtum”

image001 

ABD’li tarihçi Prof. Heath Lowry anlatıyor:

Limni Osmanlı’ya nasıl katıldı?
Çok ilginç. 1456’da Limni Adası’ndan bir heyet geliyor İstanbul’a ve adayı kendi istekleriyle Osmanlı’ya veriyorlar. Adadaki garnizona çoğu Rum kökenli 19 yeniçeri atanıyor. Bir yıl sonra Papa’ya ait güçler işgal ediyor ama ada halkı Osmanlı idaresini istiyor. 3 yıl içinde Osmanlı güçleriyle birlikte adanın yönetimini geri alıyorlar. Bu kez Venediklilere geliyor sıra. Senaryo değişmiyor ve halk yine Osmanlı’dan yana tavır koyuyor. 1479’da Venediklilerle yapılan anlaşmayla da Limni tamamen Osmanlı idaresine geçiyor. Ancak Fatih’in Limni Adası’na ilgisi ne vergiyle ne de adanın stratejik önemiyle açıklanabilir. “Neden” derseniz, adadan toplanan vergi İstanbul’a gelmiyor, adadaki tımar sahiplerine gidiyor. Zaten topu topu 19 yeniçeri göndermiş Fatih ama Venediklilerle yaptığı anlaşmanın ilkmaddesi Limni. “Osmanlı’ya verilecek” diyor, neden?  

Evet, neden? 
Sadece Limni Adası’nda bulunan Tin-i Mahtumyani “mühürlü toprak”la ilgili çok eskilere dayanan bir inanç var. Başlangıçta bu özel toprağın yılan sokması ve zehirlenmelerin devası olduğu düşünülüyormuş. 15. yüzyıla gelindiğindeyse başta veba olmak üzere salgın hastalıklara karşı da önleyici bir etkisi olduğunu düşünmeye başladılar. Fatih’in ise en büyük düşmanı veba, biliyorsunuz. Onun döneminde 1455 ve 1467’de İstanbul’da iki büyük veba salgını oldu. On binlerce insan öldü. O tarihlerde Balkanlardan adam yolluyormuş, veba salgınının geçip geçmediğini öğrenmek için. Geçmedi haberini alınca da Balkanlar’da dolaşmaya devam ediyormuş.  

Tin-i Mahtum nasıl çıkarılıyor?
Limni Adası’ndaki bir tepecikten çıkarılıyor. Yılın sadece bir günü, Hz. İsa’nın dirildiği gün olduğuna inanılan 6 Ağustos’ta… O toprak bir Hıristiyan ailesinin sorumluluğunda. Tepenin hemen yanına da bir çeşme yapılmış. Her 6 Ağusos’ta dini törenle tepede 2-3metrelik kazı gerçekleştiriliyor ve bir miktar rengi kızıla çalanmühürlü toprak çıkarılıyor. Çıkarılan toprak önce çeşmede yıkanıyor, sonra bezlere sarılıp ağaçlara asılıyor. Süzme yoğurt gibi… Ardından da mühürlenip İstanbul’a, saraya gönderiliyor. Satılması yasak. Kaçak olarak çıkarmaya çalışanın ise kellesi vuruluyor.  

Fatih Sultan Mehmed ne yapıyor o toprağı?
Vebaya karşı hap gibi de yutuluyor. Fatih bu topraktan bardaklar yaptırıyor. Topkapı Sarayı’nda hâlâ birkaç tane var onlardan. diyelim ki şarap ya da başka bir içecek sunulacak Fatih’e, önce bu bardağa konuluyor, bir süre sonra da şaşaalı bir kadehe. İçinde zehir varsa o bardak çatlıyor!  

Bardak çatlıyor? 
Eğer çatlamazsa içinde zehir yok demektir. O yüzden mühürlü toprak çok değerli. diyelim Hollanda elçisi padişaha hediye olarak kürkler, mücevherler getirdi. Padişah da ona bazı hediyeler gönderecek. İşte o değerli hediyeler arasında bazen Tin-i Mahtumda bulunuyor. 

(Bu açıklama; Sayın Bülent GÜNAL’ın, Prof Heath Lowry’nin “On Beşinci Yüzyıl Osmanlı Gerçekleri-Limni Adası’nda Yaşam” adlı son kitabı üzerine yaptığı söyleşiden alınmıştır.)

‘Tıyn-ı Mahtum’ hakkında geniş bilgi için sayın  Prof. Dr. Yasemin Demircan’ın makalesi (pdf) halinde sunulmuştur: IV_21 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap