736) DOKUZ OĞUZLAR

Yayin Tarihi 5 Şubat, 2014 
Kategori TÜRK DÜNYASI

Dokuz Oğuzlar

image001

(Haritayı büyütmek için üzerine tıklayın)

Oğuzlar’ın Tula boylarına kesin olarak ne zaman ve hangi nedenlerle geldikleri bilinmiyor. Bir malumata göre, Kutluk Hakan II. Göktürk Devleti’ni kurduğu sırada Oğuzlar bu bölgede bulunuyorlardı. Bu göçün, F. Sümer’e göre, 630 yılında 1. Göktürk Devleti’nin yıkılışından sonra gerçekleşme olasılığı çok yüksektir. Oğuz göçlerinin tesadüfi olmadığını, aynı tarihte Kemçik’e akan Çırgak çayı boylarında oturan Ediz boylarının güney-batıya inerek Oğuzların yakınından bir yerde yurt tuttukları kanıtlamaktadır. Anlaşılan bir etki bunları buralara kadar kovalamıştı.

Oğuzlar Tula ırmağı boylarına yerleştikleri zaman onlara bazı katılmalar olmuş ve sayılan altıdan dokuza çıkmıştır. Dokuz Oğuzlar olarak karşımıza çıkan Tula boyu Oğuzlar’ının başında bu dönemde bir hakan bulunmaktaydı. Eski Türk Yazıtlarında bu hakandan Baz Kağan olarak söz edilmektedir. Muhtemelen, Tula boylarına geldikten sonra burada kendilerine özgü bir idare tesis eden Oğuzlar başlarında bulunan bir kağan emrinde Dokuz Oğuz Beyliğini kurmuşlardı. Bazı araştırmacılar Oğuzlar’ın Tola-Selenga ırmakları bölgesini ele geçirerek Dokuz Oğuz Kağanlığını kurduklarından söz etmektedir. Ancak, bu pek mantıklı gözükmemektedir. Muhtemelen, bu görüşün ortaya çıkma nedeni Oğuz liderinin ‘kağan’ unvanı taşımasıdır. Kanaatimizce, Oğuz beyi Baz Kağan’ın adındaki ‘kağan’ ünvanı Çinliler tarafından verilmiş olmalıdır ve buradaki amaç Göktürkler arasında bir karışıklık çıkartmaktır. Nitekim, Kutlık Kağan Oğuzlar’ı sıkıştırmaya başladığı sırada, Oğuzlar’ın Kunı ve Tonra boylarından birer elçi Çin’e ve Kitaylar’a sefaret etmiştir. Adı geçen kavimlerin Dokuz Oğuzları oluşturan iki önemli boy oldukları anlaşılmaktadır. Dokuz Oğuz Beyliğinin bağımsızlık dönemleri Kutluk Kağan’ın onlar üzerinde Göktürk hakimiyetini tesis etmesine kadar sürmüştü. Oğuzlar’ın ittifak aramak amacıyla bir haberciden Çin ve Kitay’a elçiler gönderdiklerinin duyan Kutluk Kağan vezir Tonyukuk’a “gönlünce ordu sevk et” talimatını vermiş, taraflar arasında meydana gelen İnekler Gölü’ savaşında Oğuzlar ağır bir darbe almıştı. Bu olaylar 682 yıllarında olmalıdır. Yapılan savaşta Baz Kağan’ın sağ kurtulduğu ve Göktürkler’e tabi olmayı kabul ettiği bilinmektedir. Yenilginin ardından Oğuzlar direkt merkezi idareye bağlanmışlar. Yazıtlarda hakanın kendi ulusuna Türk ve Oğuz beyleri’ diye hitap etmesi, Oğuzlar’ın Göktürkler arasında Türkler’den sonra ikinci büyük ve önemli unsur olduklarını göstermektedir. 

Ancak 682 ile 691 yıllan arasındaki on senelik kısa dönemde Dokuz Oğuzlar ile Göktürkler arasında yedi savaşın olması dikkat çekicidir. Anlaşılan, Oğuzlar sık sık Göktürk idaresine karşı baş kaldırıp, savaşmışlardı. Bunun nedeni Dokuz Oğuzlar’ın kendilerinden değil, hakan tarafından atanan bir idareci tarafından yönetilmesinden duyulan memnuniyetsizlik olmalıdır. Ancak, bu olaylardan sonra Dokuz Oğuzlarla Göktürkler arasında ki 715 yılına kadar sakin geçmişti. Muhtemelen, Oğuzlar beylik statülerini geri kazanmışlardı. Kapagan Kağan döneminin sonlarında ağır Göktürk idaresinden bunalmış Türk boyları sırasıyla isyan etmeye başladılar. Bunlar arasında Oğuz ve Ediz boylarının da adlan geçmektedir. 715-716 yılları arasında taraflar arasında peş peşe çok sayıda çatışmalar gerçekleşmişti. İlk çatışma Toğu Balık’ta cereyan etti. Tula nehri kıyılarından küçük bir şehir olan Toğu Balık çevresinde vuku bulan bu savaştan bir netice husule gelmemişti. Taraflar pozisyonlarını koruduklarından çözüme gitmek için Andırgu’da bir kez daha karşılaştılar. Ancak yine bir sonuç ortaya çıkmayınca Çüş Başı denilen bir yerde bu zamana kadar yapılanlar arasında en ciddi çarpışma gerçekleşti. Kıran kırana geçen bir muharebenin sonucunda Oğuzların ciddi kayıplar verdiği anlaşılmaktadır. Savaş sonucunda Göktürk birlikleri Oğuz Tonra boyundan Alpagut ve on akrabasını esir olarak ele geçirmişti. Şubat-Mart 715 yılında yapılan (muhtemelen Mart ayının ortasında gerçekleşmiştir) ulusal Yug/Yuğ törenlerinde esirler idam edilmişlerdi. Ancak bu savaş Göktürkler’e öne geçme şansı tanımışsa da henüz Oğuzlar pes etmemişlerdi. Bunun üzerine taraflar bir kez daha Ezgenti Kadaz mevkinde karşı karşıya geldiler. Ancak, sonuç namına ortada yine bir olay yoktu. İşi inada bindiren Göktürkler hasımlarını yenmeyi kafalarına iyice yerleştirmişlerdi. 715 yılı sonunda Oğuz birliklerine yaklaşmaya çalışan Göktürkler, kışı Amgı sığınaklarında geçirdiler. 716 yılı başlarında buradayken muhtemelen kışın aşırı soğuk geçmesinden dolayı hayvanları ölmeye başladı. ‘Yut’ veya hayvan ölümü adı verilen bu olay korkulacak düzeyde olmadığından Göktürkleri pek etkilemişe benzememektedir. Bahar mevsiminde Kül Tigin tekrar Oğuzlar’a karşı sefere geçti. Ancak, Oğuzlar da tetikteydiler. Ordunun harekete geçtiğini gören Oğuzlar, muhtemelen farklı bir taktik geliştirip aniden Kül Tigin’in bulunduğu karargaha saldırdılar. Kül Tigin bu saldırı karşısında inanılmaz bir cesaret sergilemişti. Sonuçta Oğuzlar bazı kayıplar verdirerek geri çekildiler. Sinirleri iyice gerilen Göktürkler, Oğuz yurtlarına saldırarak bazı obaları yağmaladılar. Bunun üzerine Oğuzlar eskiden beri beraber oldukları Dung-hu/Tunguz boylarından Tokuz Tatarlarla ittifak oluşturup Göktürk yağmalarının önüne geçmeye çalıştılar. Ağu yakınlarına Oğuz-Tatar birlikleriyle Göktürkler arasında ardarda iki savaş gerçekleşti. Ancak her iki savaşta Göktürkler lehinde sonuçlandı. Bu yine Oğuzlar’ın tabi olduğu anlamına gelmiyordu. Nitekim, kaybedenler meydanı bırakarak kaçmak zorunda kalmışlardı. Bu olayların ardından Oğuzlar’ın Çin’e sığındıkları bilinmektedir. 717 yılında gerçekleşen bu olay üzerine Göktürkler Oğuzlar’ın bu ihanetine sinirlenip onlara karşı sefere çıkarak, çocuk ve kadınlarını esir olarak ele geçirmişlerdi. Muhtemelen bu olay üzerine Oğuzlar tekrar hakimiyet altına alınmıştır. Nitekim, 726 yılında dikilen veya bu tarihte dikildiği tahmin edilen Tonyukuk Kitabesinde Türk hakanın ‘Türk ve Oğuz boylarını iyi yönettiği’nin yazılması bunu teyit etmektedir.

Yazıtlarda ve Oğuzlar’la ilgili anlatılan olaylarda Tonra boyunun öne çıkması düşündürücüdür. Anlaşılan bu dönemde Dokuz Oğuz boylan arasında hakimiyet onların elinde bulunuyordu. Tonra boyundan sonra en etkin kabile Kum olmuştur. Bu bir anlamda Dokuz Oğuz Beyliğinde ‘Yabgu-Subaşı’ sisteminin olduğunun habercisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Yabgu Devleti’nde böyle bir sistem mevcuttu. Buna göre, ‘yabgu’ hakim boydan, subaşı ise ikinci dereceden bir boydan seçiliyordu. Dokuz Oğuz Beyliğinde Tohra-Ka-nı boyunun siyasal konumlan böyle olsa gerek.

Oğuzlar, Göktürk Devleti’nin sonuna kadar tabi pozisyonlarını korumuşlardı. Ancak bu bağlılığın Göktürk Devleti’nin sonlarına yakın sarsıldığı ve aradaki iplerin koptuğu bilinmektedir. Göktürkler’e aşırı sadık kalan bazı Oğuz grupları ise onlarla birlikte devletin çöküşü üzerine Çin’e gitmişlerdi.

742 yılında üç büyük Türk boyu: Uygurlar, Basmıllar ve Karluklar anlaşarak II. Göktürk Devleti’ne son verdiler. Hakimiyet, Basmılların eline geçti. Ancak 744 yılında bu defa Uygurlarla Karluklar bir araya gelip Basmıl hakimiyetine son verince tahtın yeni varisleri Uygurlar oldular. Her iki savaşta da hakimiyet dışına itilen Karluklar bu defa Basmıllar’ı yanlarına alıp Uygurları bertaraf etmek istediyseler de başarılı olamayınca yurtlarını terk edip On-ok sahasını işgal ettiler. Uygurlar’ın bir diğer başarısı bu savaşlarda Dokuz Oğuzlar! kendi saflarına çekmeleridir. 

Şine Usu yazıtında Uygur Devleti’nin kurucusu Moyunçur şöyle demektedir: 

“Su… orada kalmış [olan] halk On Uygur, Dokuz Oğuz üzerine yüz yıl [hakim] olup”. 

Bir başka yerde ise, “Dokuz Oğuz kavmimin hepsini topladım” denilmektedir. Bu durum, devletin kuruluşu aşamasında Dokuz Oğuzlarla Uygurlar’ın birlikte hareket ettiğini göstermektedir. Araştırmacılara göre, bu durum Göktürkler döneminde olduğu gibi, Uygurlar döneminde de Oğuzlar’ın ikinci asli unsur olduklarını göstermektedir. Ancak, Uygur-Oğuz birliği fazla sürmedi. 

Şine Usu yazıtlarında Moyunçur’un onlarla savaştığı anlatılmaktadır: 

“Tuttum… bir… orada ormanlığa yetiştim. Gece ışık batarken harbettim. Orada mızrakladım. Gündüz [dağılmışlar], gece derlenmişlerdi. Ormanlıkta Sekiz Oğuz, Dokuz Tatarlar kalmadı. İkinci gününde gün doğarken harpettim”. Burada ilginç olan Oğuzlar’ın dokuz değil sekiz boy halinde zikredilmesidir. Nitekim, Moyunçur Oğuzlarla yaptığı ikinci savaşında da onlardan Sekiz Oğuz olarak söz etmektedir. Bu olaylarda Oğuzlar’ın bir boy haricinde Uygurlar’a karşı ayaklandıkları görülmektedir. Bir diğer açıklama ise, ilk iki savaşta Oğuzlar’ın sekiz boy olarak zikredilmeleri, bir boyun daha önce Çin’e gitmesinden ileri gelmektedir. Üçüncü savaş arifesinde bunlar geri dönerek tekrar Oğuzlar arasına katılmışlardı. Nitekim, bir sonraki olaylarda Oğuzlardan yine Dokuz Oğuz olarak söz edilecektir. Oğuzlar’ın Uygurlar’a karşı savaşlarda yanlarına çeşitli boyları da aldıkları bilinmektedir. Başından beri sanki kader birliği yapmışcasına Oğuzlar’la Dokuz Tatarlar’ı ittifak halinde görmekteyiz. Yine bu savaşlarda Kırgızlar ve Çinliler de Oğuzlar’ın yanında yer alarak Uygurlar’a karşı çetin savaşlar vermişlerdir. Ancak bu savaşların hepsi Uygurlar lehinde sonuçlanmıştı.

Kaynakça
Kitap: HAZAR ÖTESİ TÜRKMENLERİ
Yazar: EKBER N. NECEF ve AHMET ANNA BERDlYEV

image002

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap