72) EKONOMİK KRİZ (Yeni çağın ayak sesleri)

Yayin Tarihi 21 Kasım, 2008 
Kategori SOSYAL

Ekonomik Kriz
“Yeni Çağın Ayak Sesleri”

image00134.jpg 

Astroset olarak soruyoruz? Dünyanın baş döndürücü bir hızla değiştiği bu dönemde tüm dünya ülkelerinde yaşayan milyarlarca insanın “Yarın ne olacak, ortak iyilik ve kardeşlik için ne yapabilirim? Ekonomik krizdeki kişisel hatalarımız neler? Çok mu aç gözlü olduk acaba? ” sorularına yanıt aramaları gerekiyor mu sizce de?

  Yeni Parametreler
  Hepimizin görüp izlediği gibi bugünkü ekonomik sistem üretimi değil spekülasyonu ve tüketimi teşvik ediyor. Gelirinin üstünde yaşama çabası, lüks tüketim ve sürekli alış-veriş yapma tutkusu orta sınıfı yok etti, yoksulluk sınırına dayandırdı. Piyasa daima haklıdır görüşü de son yaşananlardan sonra artık tarihe karışıyor. Yeni ve ahlaki bir yapı için dünya liderleri acilen toplanma çabası içinde, umarsızca kár peşinde koşmanın sonuçlarını hepimiz fark etmeye başladık ama olan oldu. Şimdi kurulacak yeni çok kutuplu bir sisteme acil gerek duyuluyor; ancak çok kutuplu bir sistem ihtiyaçlara yanıt verebilir, dünya ciddi bir sarsıntı içinde. Artık hiçbir ülke süper güç iddiası taşıyamayacak, yeni parametrelerle tüm sistemin mecburi bir değişime yöneldiği çok hareketli günler bekliyor gezegenimizi…
  Dünya üzerindeki pek çok kurum ve lider değişik görüşler ileri sürüyorlar birkaç örnek verecek olursak nasıl da çarpıcı bir değişim ile karşı karşıya olduğumuzu gözlemlemek daha rahat olur.

Anglikan Kilisesi: Karl Marx haklıymış. Kapitalist sistem dünyayı bu hale getirdi.
İngiltere Başbakanı Brown: IMF ve Dünya Bankası yeniden yapılandırılmalı. Dünya finansal sistemi değişmeli.
Financial Times: Finansal sistemi bu duruma getiren zengin New Yorklu bankerlere yüz milyarlarca dolar yardım planı Amerikan halkında öfke yaratıyor.
Washington Post: Kapitalizm ölmüyor, değişim yaşıyor. Cebimizdeki paranın artık güvende olmadığını kabul edip daha iyi bir finansal demokrasi yaratmamız gerek.
New York Times: Önce Avrupalı liderler kapitalizmi topa tutmaya başladı, şimdi din adamları. Tartışalım ama kapitalizmi çöpe atmanın zamanı değil.
Warren Buffett: Ekonomik Pearl Harbor’ı yaşıyoruz.
Papa 16, Benedikt: Kriz bir ilahi uyarı. Papa’nı bu sözü insanın kendi kendine yaptığı uyarının bir sembolü gibi ve diyor ki: “Büyük bankaların çöküşünde, paraların yok oluşunda, tüm bunların bir hiç olduğunu görüyoruz kumdan kaleler gibi bir dalga gelip hepsini bir anda götürüveriyor. Yaşanan kriz maddiyata aşırı bel bağlamanın,  açgözlülüğün ve bitmek, doymak bilmeyen bir egonun ürünü.
  Yaşamlarını sadece başarı, kariyer ve para gibi gözle görülür ve hissedilebilir şeyler üzerine bina edenler, evlerini kum üzerine kurarlar, gerçekmiş görünen bu şeyler dalgalara açıktır ve eninde sonunda denize, toza, toprağa karışırlar.”

image00210.jpg  Görülen o ki, Maya kehanetleri doğruyu söylüyor Dünya 2010 hatta 2012 yılının sonuna dek ekonomik açıdan duraklama, hatta gerileme yani düşüş dönemi yaşayacak. Dürüstçe kendimize itiraf edelim, kehanetler bir bir çıkmaya başladı, aslında görünen köy kılavuz istemezdi ama gören iç gözümüz açılamadı maalesef… Belli ki, kriz küresel kriz olduğu için bütün ülkeleri şu veya bu şiddette etkileyecek ve süper güç dediğimiz ülkelerin göreceli gücünü değiştirecek.

  Değişim-Dönüşüm
 
 Dünya liderleri, ülke sorumluları ve çeşitli yayın organları tüm gezegen için “yeni ve ahlaki bir yapı”dan söz etmeye başladı, demek ki hepimizi bunalıma ve ekonomik krize taşıyan bu yapı ahlaki değilmiş. Müthiş bir itiraf bu! Dünya liderleri bir anda Doğu Bilgelik okullarının önderleri gibi konuşmaya başladılar…
  Oysa, 1990’ların ilk yarısından itibaren daha “dün”e dek tek kutuplu, tek pazarlı, teknolojinin yön verdiği, temel çelişkilerin aşıldığı liberal bir dünyanın egemen olduğuna inanıyorduk. Ana parametrelerimizde devlet  kavramını tartışıyor, ekonomiden elini eteğini çekmiş bir devletin ekonominin daha verimli çalışmasına yardımcı olacağını düşünüyor, atıp tutuyor, özel girişimcinin kârı hep kendine yontma kapasitesini göz ardı ediyorduk, meğerse öyle değilmiş, bu yol çıkmaz sokak yoluymuş ve tüm dünya ülkeleriyle hep birlikte çıkmaz bir sokakta büyük bir aile gibi karşılaşmak varmış. Süper güç niteliği taşıyan devletler önderliğinde uluslar arası  işletmelerin yön verdiği, finansal yapının tamamen küreselleştiği, muazzam bir teknoloji ve her gün yenisi keşfedilen finans modelleri ile dünyanın her yerinde paradan para kazanılan bir dünya kurulmuştuk da ne oldu?  Sonuç açık ve net “hep birlikte battık, iflas ettik” kimbilir belki bu kez gemisini kurtaran kaptan deyiminin tamamen gerçek dışı olduğunu öğreniriz…

  Yeni Dünya Düzeni
  Bu olanların olumlu bir yanı yok mu? Elbette var! Tüm bu karmaşa bizleri Yeni dünya düzenine yönlendirecek ve yeni parametrelerle genel paradigmanın yön verdiği tüm eski ön kabuller değişime uğrayacak, yeni anlayışlar, yeni ilkler oluşacak. Değişim ekonomiden başladı yani isterseniz buna mutfaktan başladı da diyebiliriz. Açgözlülük, hırs, bencillik ve yaşamı sadece daha çok kazanmak, kar elde etmek üzerine kuran tüm sistemlerin batmaya mahkum olduğu; binlerce yıldır söylense de bunu anlamak, uygulamak hiç de kolay değil izlediğimiz gibi döne döne aynı gerçeklerle karşılaşmaya ve krizlere gerek duyuluyor demek ki…

  Gerçek şu ki: Bir ülkenin kudretini gösteren gerçek ölçü, halkının, doğruluk temellerine dayanan ahlaksal ve zihinsel yapılanması içinde gayrısafi mili gelirinin ya da diğer deyişiyle ekonomisinin artışıdır. Karakter yozlaşması ülkelerin ruhsal ve maddesel gelişimleri açısından düşüşü gösterdiği için çok önemli bir göstergedir. Bencillik ve doymak bilmeyen bir hırs yüzlerce yıldan beri tüm dünya ülkelerinde toprak elde etti ve kâr amaçlı büyüme histerisi milli bir hastalık halini aldı ve işte dünyamızın şimdiki hali hepimizin el emeği, göz nuruyla oluştu… Mortgage krizinin asıl nedeni ihtiyaçtan fazlasını tüketme arzusu değil de ne? 700 milyar dolarlık paketle ABD hükümetinin Wall Street’e aktardığı kaynak 1.7 trilyon dolara çıkıyor. Bankalara 10 trilyon dolar mortgage borcu olan sokaktaki ABD’li öfkeli ama sadece devleti suçlamak mümkün mü? Bugün elde edilen bu sonucun ilmiklerini hepimiz tek tek örmedik mi? Bugünü hep birlikte hazırlamadık mı, şimdi ise de hep birlikte çıkmanın yollarını aramanın tam zamanı değil mi?… Bu sarsıcı kriz uzun vadede, “Birlik” bilincimizi arttırmaya ve bize gezegen üzerinde yaşayan herkesin özde kardeş olduğunu hissettirmeye yarayacak, küreselliğin gerçek anlamını tanıtacak, kelebek etkisinin gerçekten ne demek olduğunu daha iyi anlayacağız…

  Şöyle bir baktığımızda süper devlet denilen toplumlarda bu büyüme hırsını, egoizmasını görmemek mümkün değil. Bu tüketim kökenli  genişleme sonucu vergilerin korkunç derecede artması, buna paralel olarak fantastik bütçelerle yapılan delicesine harcamalar, uzay araştırmaları, güzellik ürünlerine harcanan paranın trilyonları geçmesi, giyim, eğlence ve giyecek masraflarının da aynı paralelde artması ve bir de insanların ihtiyaç fazlası ev sahibi olmak arzusu üst üste çakışınca bugünkü sonuçla karşılaştık. Gezegende akmakta olan yeni enerjilerle birlikte akamadık, bilişim sektörü gibi daha akışkan ve küresel alanlara yatırım yapmak yerine, çok klasik ve demode bir yönteme yatırım yaptık yani olmak yerine sahip olmak ve mal-mülk arttırmak üzerine yapılan yatırımlar, çağın enerjileri ile uyumlu olmadığı için geri tepti. Mal ve mülke aşırı yüklenmenin gezegen halklarının gelişimi ile birebir bir bağlantısı olmadığının anlaşılması için yaşanıyor bütün bunlar. Çünkü bir halkın karakteri bir ulusun ekonomik büyüklüğünden, zenginliğinden çok daha önemlidir. Babil, İran, Yunan, Roma, İspanya, Osmanlı ve Fransa gibi çeşitli ülkeler tarih içinde, sırayla dünyanın en zengin ülkeleri oldular. Bu onları kurtaramadı ve sonunda, zenginlikleri onlara bazı yıkıntılar getirdi. Tarih şunu gösteriyor ki, vergi, borç ve enflasyonun anlamsız artışı gururlu Roma İmparatorluğu’nun ve diğer ona benzeyen tüm imparatorlukların da yıkılmasını da hazırlayan sebeplerdendi.

  İnsanların seviyelerinin üstünde yaşamak arzuları düzenli olarak borçlanmalı ve sık sık yaşanan iflaslar değişimin ve dönüşümün kesinliğinin ekonomik ifadesi… İnsanoğlunun bu sahte gerçekler peşinde koşmasının diğer adı da, suni ve gerçek ihtiyaçları ayıramamaktır. Tüm bu aldım-verdim-biriktirdim-sakladım hesapları burada yaşarken çok gerçekmiş gibi görünse de, evrensel gerçekler karşısında gerçeklikleri ikinci derecede ve bunlar üzerine bina yapmak, kum üzerine ev kurmaya benzer gerçekten…

  İdeal Düzen
  Beyaz göçmenlerin Kuzey Amerika kıtasına ve beğenmedikleri amerikan yerlilerine taşıdıkları ‘Kapitalist Ahlak’ yaşamakta olduğumuz “para ve ekonomi” krizinin ilk mayası oldu. Kontrolsüz para kazanma hırsı, sınırsız özgür girişim ruhu ve piyasalara tapınma ahlakının doğal sonuçlarını yaşayarak yeni bir düzene geçme şansı ile karşı karşıyayız. “Sınırsız ve denetimsiz bireysel girişim ve mülkiyet özgürlüğü”, demokrasinin temel ilkeleri olan eşitlik ve kardeşlik’i de nerede ve nasıl kökten sarsar, onu da hep birlikte izleme şansımız var. Denetlenmeyen özgürlüğün kaos getirmesinden daha doğal ne olabilir ki? İstediğini yapmak; piyasa ekonomisinin ve “
özgür girişimciliğin önünü ardına kadar açarsa ülkelerin tüm organları ve bireyleri yara alabilir ve aldı da…  Birey/devlet çelişkisi kuşkusuz belli bir yere kadar birey lehine desteklenebilir; ancak devlet niyetine toplumsal ve kamusal olanı bireyin karşısına koyarsanız anarşi başlar. Şu anda yaşamakta olduğumuz parasal-ekonomik bunalım bu anarşinin sonucudur.

  Demokrasi için, toplumsal barış ve refah için özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin bir arada bulunması gerekmiyor mu?. Sosyal hukuk devletini ancak bu üçlünün ortak gücü yaratmaz mı? Bu sorulara hepimizin tek tek yanıt arama zamanı değil mi?!… Bu yanıtlar değişimin, dönüşümün ve insan olmanın gerçek mucizesinin de ilk adımları olacak bize göre…

  Son günlerde yine hepimizin gözü önünde bir mucize gerçekleşiyor. Ekonomik bunalımın ceremesini çeken süper güçlerden birinin halkı, sistemi sorgulayıp politikasını yeniledi ve kendi yorumuna göre bir mucize, bir devrim gerçekleştirdi. ABD’de kadınlar, gençler, zenciler ve ezilen halkın yarattığı bu devrimi ülke çapında doğru okuyabilirse artık çok kutuplu dünyanın bir örneğini yaşayabilir. Yeni dünya düzenine gidişin ilk mucizesini yaratan ülke konumunda diğer ülkelere de umut olabilir! Kelebek etkisi gibi bundan etkilenen diğer ülkelerde kendi mucizelerini yaratmak için yeni paradigmaların peşine düşebilirler… Değişim rüzgarları 2009 da tüm dünyada etkisini gösterecek. Ülkemizde de gençler anneler ve kadınlarımıza her zaman olduğu gibi çok daha fazla iş düşüyor.

  Dönüştürücü Etki: Umut ve Yeni bir Yol
  Astroset olarak diyoruz ki,
1960’lar dan bu yana dünya üzerinde etkisi giderek hissedilen Yeni Çağ-Kova Çağı’nın doğuşuna tanıklık ediyoruz. İnsanlığın anlayışında “Devrim” niteliğinde değişimlere hazır olma zamanındayız. Bildiğimiz tüm kuralları ve teorileri yerle bir edecek anlayışlar son 50 yıldır tek tek açığa çıkıyor. Bilim’de, teknoloji’de ve hatta gündelik yaşantımızda bile hızlı değişimler yaşıyoruz. Bundan 30 sene önce hayal olarak düşündüklerimiz artık günlük hayatımızın bir parçası durumunda. İnsanlık sınırlarını her anlamda aştı.
  Şimdiler de insanlığı içine almaya hazırlanan bu yeni çağ karşısında öncelikle üzerinde yaşadığımız gezegen ve yaşayan diğer canlılar ile barışarak, eşitlik ve kardeşliği yok etmeyen özgürlüğe, yeniden yapılandırılmış ahlaklı bir düzene gereksinim var. Bu ideal düzen ancak BİR’lik, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ilkelerini doğru okuyarak sağlanabilir.

  Her şey mümkündür. Ülke olarak giderek yaklaşan yeni çağın ilk modelleri içinde yer almamız da mümkün. Sahip olduğumuz değerlerimiz, tarihimiz ve kültürümüz bu anlayışa bizim çoktan hazır olduğumuzu söylüyor. Yeter ki korkmadan açık olalım, uyanalım ve kendimizi hatırlayalım…

ASTROSET

Paylaş:

Yorumlar

“72) EKONOMİK KRİZ (Yeni çağın ayak sesleri)” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 21 Kasım, 2008 05:34

    İMF, Ab, Abd vs.
    Cart curt.
    Bize dayattıkları bütün dayanaklar çöküyor.
    Nelerimizi feda ettiğimiz AB çatıdıyor.
    Gafletin dalaletin neresindeyiz.
    Evet, uyanmak vaktidir.

  2. ibrahim DOĞAN yorum tarihi 12 Mart, 2009 17:12

    btp aksaray akçakent belediye başkanı adayı yazınızı okudum teşekkürler

Yorum yap