563) UÇAN İLK TÜRK KADINI: BELKIS ŞEVKET HANIM

Yayin Tarihi 11 Mayıs, 2011 
Kategori TÜRK DÜNYASI

UÇAN İLK TÜRK KADINI:

BELKIS ŞEVKET HANIM

image00121.jpg

Tarih:30 Kasım 1913.Yer: Ayastefanos Tayyare Meydanı.. Göklere yükselen ilk Türk kadını olarak havacılık tarihimize geçen muharrir Belkıs Şevket Hanım ve Türk havacılık tarihinin ilk şehitlerinden Tayyareci Fethi Bey’in uçuş öncesi çekilmiş fotoğrafları

1900’lü yılların başlarında, “Kadınlar Dünyası” dergisinde, yenilik ve kadın modası üzerine makaleler yazmış olan muharrir Belkıs Şevket Hanım, Sultan II. Mahmut’ un vezirlerinden Ali Namık Paşa’nın torunu, yine bir asker olan Ata Paşa’nın da kızıdır.. Özel okullarda eğitim görmüş, İngilizce’ yi çok iyi bilen bu örnek Osmanlı kadını aynı zamanda 1913 yılında kurulan “Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan” Kadın Haklarını Koruma Cemiyeti’nin kurucu üyelerinden olup, cemiyetin en etkin bireyleri arasında yer almıştır. O dönemde, Donanma Cemiyeti tarafından Balkan Savaşı’nın hemen ardından başlatılan orduya yeni uçak ve gemi alım kampanyasına Türk milleti canı yürekten katılmış, elinden gelen yardımı yapmaya çalışmıştı. Bu genç muharrir Türk kadını da, bağış kampanyasını tüm gayretiyle destekliyor, kampanya içinde de etkin bir görevde bulunuyordu.. .

Nitekim, kampanya süreci döneminde aklına çok güzel bir fikir gelmişti. İstanbul semalarında uçarak, Türk kadınının cesaret ve soğukkanlılığını göstermeyi arzuluyor, aynı zamanda İstanbul üzerinde uçarken aşağıya, kampanyayı destekleyen propaganda kartları atmak istiyordu. Bunun için ordudan gerekli izin alındı ve 30 Kasım 1913 tarihinde, Belkıs Şevket Hanım, Fethi Bey’in kullandığı “Osmanlı” isimli Deperdussin tipi “tayyareye” binerek on beş dakika kadar süren bir uçuşla, İstanbul semalarında dolaştı, iki yüz metre irtifadan propaganda kartlarını attı ve bu uçuş sonunda “Göklerde Uçan İlk Türk kadını” ünvanıyla havacılık tarihimize geçti. Belkıs Şevket Hanım’ın attığı propaganda kartları üzerinde şunlar yazılıydı:

“Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvân” cemiyeti azasından ve Kadınlar Dünyası muharrirlerinden Belkıs Şevket Hanım, Osmanlı ve İslam kadınlığı namına havada tayerân ederken Kadınlar Dünyası ismi ile muhterem ordumuza bir tayyare ihdasını bilâ tefriki cins ve mezhep Osmanlı kadınlığından bekler.”

Belkıs Şevket Hanım, gerçekleştirdiği bu uçuştan sonra “Kadınlar Dünyası” dergisindeki sayfasına şunları yazmıştı:

 

 “TAYERAN EDERKEN”                   

Teşebbüsümüz her tarafta ve bahusus Birinci Kolordu Kumandan Vekili Cemal Paşa nezdinde memnuniyetle karşılandı ve derhal tayyare okulu müdürü Veli Bey’e haber verildi. Pazar günü yapılması kararlaştırılan uçuşu sabırsızlıkla bekliyor ve daima yazı odamdaki barometreye bakıyordum.. Off !.. Barometre düşüyordu..

Evet, birkaç saat sonra şiddetli lodosla yağmur yağıyordu. Artık üzüntümü sormayınız.. O gece, hemen hiç kesilmedi denecek kadar yağmur yağdı, fakat barometre yükseliyordu.. Sonra rüzgâr durdu, yağmur dindi ve bulutlar sıyrıldı. Gece birkaç defa kalkıp penceremden dışarıya baktım. Sabah ezanı okunurken kalktım. Biraz sonra latif bir sonbahar gününü müjdeleyen günün ilk ışıkları odamın pencerelerini yaldızlıyordu. Ohh!. Ne güzel, tam bir tayyare havası.. Öğleden sonra saat birde cemiyetimizin bayrağını ve üyelerini taşıyan ve kırmızı rozetlerle süslenmiş otomobillerle Yeşilköy’deki okula gidildi.

Uçuş esnasında şiddetle çarpan rüzgârdan sakınmak için pilot beylere mahsus yeni bir tayyareci muşambasını ve başıma da büyük bir başlık giydim; gözlerimi korumak için de gözlük taktım. Beni, bu halimle gören arkadaşlarım gülüyorlardı. Uçuş vakti yaklaştığından erler, tayyarenin etrafında muntazam dizildiler. Bir kumanda ile tayyarenin her iki tarafından posta teşkil ettiler. Gayur (becerikli)  ve cesur Fethi Bey arkadaşımız, atlayarak yerine geçti. Tayyare yerden yüksekçe olduğundan ben de bir iskemle ile pervanenin arkasında rasıt subaylarına mahsus örme ağaçlı ufak bir iskemleye  ayaklarımı ileri doğru uzatarak ve içi kart dolu sepeti alarak oturdum. Tayyarenin hareketi için bir erimiz pervaneyi eliyle ve Fethi Bey kumandası ile çeviriyordu. Makinenin vazifesini hakkıyla yapacağına ait malûmatı veren Fethi Bey, oturduğum yerin arkasında ve benden yüksekçe olan yerinde, yanında ve önünde bulunan dereceli aletlere bakıyor ve elinde, otomobillerde olduğu gibi daire şeklindeki kumanda aletini tutuyordu. Bir anda şiddetli gürültülerle pervane müthiş bir şekilde dönmeye başladı. Alet sabırsızlandı, olduğu yerden fırlamak istiyor, fakat askerler tarafından tutuluyordu.

Nihayet, gayur Fethi pilot beyin kumandasıyla bıraktılar ve biz otomobil gibi yirmi otuz metre kadar yerde bir müddet gittikten sonra alkışlar arasında yavaş yavaş yükselmeye başladık.. Gittikçe yükseliyor ve Makriköy istikametini takip ediyorduk. Buradan geri dönerek okula ve oradan da İstanbul cihetine doğru uçuyor uçuyorduk.. Uçuş hızımız her dakika artıyordu. Yeşil tarlalar, ufak köyler, derecikler.. Hakikaten güzel manzaralar.. İstanbul’umuzun üzerinden uçarken sepetten kartları aşağıya atıyordum.. Harbiye nezaretini, yangın kulesini, daha bazı büyük binalarımızı gördükçe bilmem de ne gülüyordum. Minareler, şamdanlar içindeki mumlar gibi görünüyor; binalar fennî çocuk eğlencelerindeki küçük evler gibi göze çarpıyordu. Koyu mavi canfes atlaslar gibi kıvranarak uzanan Boğaziçi ve iki tarafındaki zümrüt gibi Anadolu ve Rumeli kıyıları ve bütün bunların havadan kuşbakışı görünüşü hakikaten çok güzeldi…

O kadar sür’atle uçuyorduk ki, kartları attıkça kolumu tekrar yanıma getirmek için epeyce müşkülât çekiyordum. Bazen benzin, gözlüklerimin üstüne sıçrıyor, etrafımı görmek için tekrar siliyordum.. Dört tane yün fanilâ ile üşüyordum. Başım daha çok üşüyordu. İstanbul’dan ayrıldıktan beş on dakika sonra karargâha döndük, yere indiğimiz zaman gönlümde bir mahzunluk vardı.. Kalbim, ruhum daha çok gezmek, hatta uzaklara, ötelere gitmek istiyordu. Evet, keşke bu seyahat  daha çok devam  etseydi”                   

Belkıs Şevket Hanım’ın gerçekleştirdiği bu uçuş büyük yankı getirmiş, Kadın Hakları Koruma Cemiyeti’nin adı da çok güzel bir şekilde duyurulmuştu. Bu uçuşun ardından Şehbal Dergisi’nden Servet-i Fünun’a, hatta Almanların Berliner-tageblatt gazetesine kadar birçok gazete ve dergide yazılar yazılmış, fotoğraflar yayımlamıştı.

www.denizce.com

 

image0024.jpg

Belkıs Şevket Hanım’ın uçuş sonrasında çekilmiş fotoğraflarından biri.

image0031.jpg

Şehbal Dergisi’nden : “Bir Türk hanımının ilk hadise-i teyyerânına dâir irtisamlar: Müdâfa-i Hukuk –i Nisvân Cemiyeti Erkânından bazıları Ayastefanos’ta Tayyare Mektebi civarında.”  (sağ başta oturan hanım Belkıs Şevket Hanım’dır)

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap