525) KIRIM GİRAY SUİKASTI

Yayin Tarihi 14 Şubat, 2011 
Kategori TÜRK DÜNYASI

 

KIRIM GİRAY SUİKASTI

image00115.jpg

Kırım Giray 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı çıkması üzerine Osmanlı Devleti tarafından Rusya üzerine büyük bir akın ile görevlendirilmişti

Çariçe II.Katerina’nın en büyük hedefi Çar Petro’nun sıcak denizlere inme hedefini gerçekleştirmekti. Ancak Rusya’nın bunun için önce Kırım Hanlığını bertaraf etmesi ve Karadeniz’e ulaşması gerekiyordu. O tarihlerde Kırım Hanlığının başında cesareti ve yeteneği ile tanınan Kırım Giray bulunuyor ve Rusya için büyük tehdit oluşturuyordu.

Hatta Kırım Giray 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı çıkması üzerine Osmanlı devleti tarafından Rusya üzerine büyük bir akın ile görevlendirilmişti. Kırım Giray yaklaşık 100 bin kişilik bir kuvvetle Ukrayna üzerinden Rusya taraflarına büyük bir akın gerçekleştirmiş ve çok yüklü miktarda ganimet ile geri dönmüştü. Kırım Giray Ruslar için Osmanlı ordusundan daha büyük bir tehlike oluşturmuştu.

Çariçe II.Katerina Kırım Hanı ile savaş yoluyla baş edemeyeceğini bildiği için başka bir yöntem seçti. Bu yöntem Kırım Giray’ın bir şekilde ortadan kaldırılması temeline dayanıyordu. Bu işi yapacak kişi olarak Osmanlı Devletinin Eflak eyaleti Voyvodasının Rum doktoru seçilmişti.

Kırım Giray’a yapılan suikaste o sırada Kırım’da Fransız konsolosu olarak bulunan Baron De Tott bizzat şahit olmuştu. Anadolu Türkleri ve Osmanlı Devlet yöneticilerinden pek olumlu bahsetmeyen Baron De Tott Kırım Giray ve Kırım Türklerinden gayet olumlu şekilde bahsetmektedir. Bunun sebebi Kırım Giray’dan özel bir yakınlık ve dostluk görmüş olmasıydı. Bu sayede Kırım Giray’ın en yakınında bulunan kişilerden birisi haline gelmişti. Hatta Kırım Giray’ın Rusya akınına da eşlik ettiğini eserinde anlatır. Baron De Tott Kırım Giray’ı doktor konusunda uyarmış fakat Kırım Giray kendisine kimsenin bir şey yapamayacağını düşünerek bu uyarıyı hiç dikkate almamış. Hanın kötüleşmesi üzerine çevresinde ki devlet adamlarını da uyarmış ama onlarda bu uyarıyı ciddiye almamışlar. Bu olayı üzüntülü bir şekilde eserinde şöyle anlatmaktadır: “Bir sürü meşguliyeti arasında Kırım Giray sağlığı hakkında son derece titiz tutumlara hedef oluyordu. Sabırsızlıkla tahammül ettiği sıkıntılarından birinde olur olmaz ilaçları kullanmamasını kendisine öğütlerken Siropolo adındaki hekim dairesine girdi. Korfu’da doğan mezhep bakımından Ortodoks olan büyük kimyacı, Eflak Prensi’nin başhekimi ve bu Bey’in Kırım elçisi Siropolo, ünvanları sayesinde Han’ın yanına serbestçe girip çıkabiliyordu.

Bu fırsattan istifade ederek, tadımı gayet hoş olan bir ilaçtan bir damla  aldığı takdirde hiçbir şikayeti kalmayacağı hakkında Kırım Giray’ı ikna etti. Bu şartla söylediğinizi kabul ederim, dedi  Han; hekim dışarı çıkarak ilacı hazırlamaya gitti. Endişemi o şekilde belli etmişim ki farkına varan Kırım Giray tebessüm ederek ne o dostum, endişe mi ediyorsun? diye sordu. Hem de nasıl diye, hararetle cevap verdim, bu adamın ve kendinizin durumlarını bir düşünün ve haklı olup olmadığıma karar verin. Ne lüzum var düşünmeye dedi, bir ona bakın, birde bana, bu kafirin öyle bir şeye cesaret edebileceğini mi sanıyorsun? Hekimin geri gelmesine kadar bütün gayretimle Han’ı kararından caydırmaya çalıştım. Ertesi gün endişelerim daha da arttı. Bitkinliği yüzünden pek halk arasına çıkamayan Han’a gelen ikinci bir kriz, hekim tarafından iyileşme belirtisi olarak yorumlandı ve kabul ettirildi.

Bu arada Kırım Giray hareminden dışarı çıkmıyordu; onun hayatı ve vezirlerinin güvenliği bakımından duyduğum endişeyi dile getirmek bakımından vezirlerin Siropolo’ya kendi hayatının Han’ın hayatına bağlı olduğunu ihtar etmelerini sağladım. Ancak bu Rum hekim, efendilerinin Han’ın ölümünden ziyade kimin tahta geçeceği meselesi ile ilgilenecekleri iyi bildiğinden yapılan tehditlere pek aldırış etmiyordu. Artık umudumuzu kaybetmiş bir şekilde Han’ı bir daha göremeyeceğimi düşünürken kendisiyle konuşmak üzere beni çağırttığını öğrendim. Haremine girdiğimde üzüntü ve şaşkınlık yüzünden yanımdan çekilmeyi unutan Han’ın kadınlarını gördüm. Kırım Giray’ın yatırıldığı daireye girdim. Divan efendisi ile bir sürü iş yapmıştı. Etraftaki kağıtları göstererek, son yaptığım iş bu, dedi, size de son anımı ayırdım. Fakat bir müddet sonra sarf ettiğim büyük gayrete rağmen duyduğum acıyı bastıramadığımı fark edince, artık ayrılalım, hassasiyetiniz beni de kedere boğuyor, dedi, halbuki ben son anımda neşeli olmak istiyorum. Sonra odanın bir köşesinde yer almış olan musikişinaslara bir işaret yaparak çalmalarını istedi. Bir saat sonra Kırım Giray’ın melodiler arasında son nefesini verdiğini öğrendim. Keder bir anda herkese yayıldı ve korku öylesine zihinleri sardı ki, bir gün önce tam bir güven içinde uyuyanlar düşmanın kapıya dayandığını sanıyorlardı.’’(1)

Baron De Tott Kırım Giray’ın ölümünden son derece müteessir olmuş ve etkilenmiş. Hatıraların da Kırım Giray’ın ölümü sonrası yapılanları ise aşağıda ki gibi nakletmektedir: “Toplanan Divan ulaklar gönderip ara dönemi bir Sultan’ın otoritesini terk ederken ve Kırım Giray’ın cenaze töreni hazırlıkları yapılırken Siropolo Eflak’a geçmesi için gerekli olan pasaportu ve posta biletini aldı ve sükun içinde çekip gitti. Bu arada, Han’ın vücudu mumyalanırken verilen zehrin etkisi ortaya çıktı; fakat Kırım sarayının şu anda dikkati tamamen başka şeylere çevrilmiş olduğundan suçlunun izlenmesi ve cezalandırılması meselesi kimseyi meşgul etmedi. Kırım Giray’ın cenazesi  Kırım’a kara haşalı altı at tarafından çekilen kapalı bir arabayla yollandı. Cenaze arabasına eşlik eden elli atlı ve bir sürü Mirza ile bir Sultan da matem giysileri taşıyorlardı; bu geleneğin Doğu’da sadece Kırım’da olduğuna dikkati çekerim.’’(2)

Şüphesiz Kırım Giray’ın ölmesi Rusya’yı büyük bir tehditten kurtarmıştı.  1768-1774 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı Devleti Kırım Giray’ın yokluğunu oldukça derinden yaşadı. Bu savaştan Rusya büyük bir galibiyet ile çıktı. Artık Kırım Rusya için tehdit değil, Rusya Kırım için büyük bir tehlike idi.

İsmail Çal – Dünya Bülteni

Kaynak:

1)18.Yüz Yıl’da Türkler (Baron De Tott, Çev: Mehmet R. Uzmen, sahife:222-223-224-225, Terc.Yay.)
2)18.Yüz Yıl’da Türkler (Baron De Tott, Çev: Mehmet R. Uzmen, sahife:224, Terc.Yay.)
3)Rusya Tarihi (Prof.Dr.Akdes Nimet Kurat, TTK yay.1987)

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap