48) TÜRK’ÜN İNANCI ( İTİKADI )

Yayin Tarihi 2 Temmuz, 2008 
Kategori SOSYAL

TÜRK’ÜN İNANCI (İTİKADI)

Hakikati, Konuşmaktan Korkmayınız” ATATÜRK

Türk Milleti, tarihi sürecinde bilimin her dalında önemli şahsiyetler yetiştirmiştir. Bu Alimler, İnsanlığa hizmet ettiği gibi “Türklük Bilinci’nin” yaşatılması hususunda önemli hizmetleri olmuş ve eserler bırakmışlardır.

Ancak, birçok siyasi ve dini sebeplerden dolayı bu Şahsiyetlerin tanıtılmasında aksaklıklar olmuştur. Böylelikle, en önemli mirasımız olan “Bilgi ve Kimlik” zenginliğimiz insanımıza anlatılmamış ve sevdirilmemiş oldu.

“Bilgi olmadan fikir,

Fikir olmadan inanç olmaz!”

Fikir sahibi olmak için, akli delillere dayanarak sormak-araştırmak-incelemek-öğrenmek gerekir…

Türklerin İslamiyet’i kabulünde ve yaşayışında Büyük Türk Alimi İmam Maturidi’nin  ilmi çalışmaları esas oluşturmaktadır.

İmam Maturidi Kimdir?

Türk Kenti Semerkant’ta doğmuştur. Doğum tarihi ihtilaflıdır. Ancak vefat tarihi miladi 944 yılıdır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin düşüncesini takip ederek, Akıl’a önem veren dini itikat mezhebinin kurucusudur. (Maturidilik)

Kısaca Görüşleri:

1- İman; “Kalp ile tasdik, dil ile ikrardır”

Diliyle söylediği halde kalbi ile kabul etmeyenler inanan değildir. Kur’an-ı Kerim’de “İnanç, henüz gönüllerinize yerleşmedi” (Hucurat Suresi 14)

Ve “İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış…” (Mücadele Suresi  22)

Ayetlerinde İman kelimesi kalplere izafe edilmiş olduğunu belirtir.

İman tasdik etme onaylamadır. İnkar, ise küfürdür.

İman ve Küfür insanın hür tercihi ile olur.

Bilgi İmanın oluşmasında etkilidir.

Cehalet, bazen inkarcılığa ve sapkınlığa götürür…

2- İman ve Amel ilişkisi:

İman ve amel birbirinden ayrıdır.

“…Allah’a iman eden ve faydalı iş yapan…” Talak Suresi 11

Ayetinde İman edenle yararlı iş işleyen “ve” kelimesi ile ayrılmıştır.

Günah işleyen kişi dinden çıkmaz. Günahkar olur. Allah tövbe edenleri af eder.

İman ile ibadet ayrıdır. İbadetini yapmayan İman eden insan günahkardır. Kafirlik, inkar ve şirkle olur.

3- Allah’ın Varlığı:

Allah’ın varlığı ve Birliği akılla ispatlanabilir. Kainattaki varlıkların hareketlerini düzenleyen, bir nizam ve ahenk içinde bulunmalarını ve her birinin diğerine zarar vermeden yaşamalarını sağlayan mutlak kudret vardır ki o da Yüce Allah’tır.

4- Bilgi, Akıl ve İrade Hürriyeti:

Farklı görüşlere karşı herkesin kendi görüşünün doğruluğunu kanıtlayan karşı durulmaz bir delile sahip olması gerekir. Akıl, bilgi edinilmesine kılavuzluk eder. Bilgi, doğuştan gelmez. Sonradan kazanılır. Allah insana aklını kullanma yeteneği vermiştir. İnsan eşrefi mahlukattır.

5- Şeriat, Tarikat, İbadet:

Din Allah’ı bilmek ve ona ibadet etmektir.

Bütün Peygamberler Tevhid dinine mensuptur. Ancak değişik şeriatları vardır.

Din Kalbin ve İnancının fiilidir. Şeriat ise organların(vücudun) fiilidir.

Dinin kaynağı “Akıl”, Şeriatın kaynağı ise “İşitme ve nakil” dir.

Kelam Alimi İmam Maturidi’nin görüşlerinden bazılarını kısaca arz ettim. Ancak doğru ve geniş bilgiye ulaşmak için, yazılmış eserlere bakmakta yarar vardır. Bu konuda sayın Ahmet Vehbi Ecer’in “Büyük Türk Alimi Maturidi” adlı eseri değerli bir çalışmadır.

Anadolu’nun fethini yapan, Selçuklu’yu ve Osmanlı’yı kuran Türkler Maturidi itikadını yaşayan Müslümanlardı. Yani akli delillere değer veren, yorumlayan, soran, araştıran, öğrenen, bilime önem verenlerdi… Bundan dolayıdır ki, 17. yüzyıla kadar Dünya’ya hükmetmişlerdir…

17. yüzyılda ne oldu da Maturidilik  İtikadı bırakıldı?

İmam Maturidi’nin ilmi çalışmalarına karşı, döneminde Arap dünyası “İmam Eşari’yi” çıkarmışlardır. Maturidi’nin Akılı esas alan görüşlerine karşı Eşarilik “Nakili” esas almıştır. Eşarilik itikadında yorum yoktur. Kesin itaat vardır. Devlet yönetiminin şeri hükümlere göre yönetilmesi vardır. İnsan hayatının en ince ayrıntılarına kadar şeri hükümlere göre uyulması zorunluluğu vardır.

Sosyal ve siyasi hayatı düzenleyen bu düşünce “Siyasal İslam’ı” oluşturmuştur.

Siyasal İslam’ın 20. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri Seyyid Kutub’dur.

16. yüzyılın sonlarında Şeyhülislam Ebus Suud Efendi’den sonra Maturidilik itikadı Osmanlı’da terk edilmiştir. Artık Eşarilik düşüncesi hakim olmaya başlamış… Ve bu düşünce yapısı ile yönetim acze düşmüş, cemaatleşmeler çoğalmaya başlamıştır…

Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğunda, İnanç sistemi olarak Hanefi-Maturidilik üzerine dini hizmetler verilmesini emretmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu ölçülerde eserler hazırlamış ve Yurdun her yanına göndermiştir.

Bazı Cemaatlerin, Atatürk’le kavgasının önemli sebeplerinden biride budur.

Bir tarafta Türk Milleti’nin, Türklük Bilinci kaybolmadan Maturidi inancıyla İslamiyet’i yaşamasını isteyen Atatürk,

Diğer tarafta, Eşari inancıyla Seyyid Kutub’un belirtmiş olduğu Siyasal İslamcılar…

Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. … İslam’ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz

(Atatürk”ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90

Yılmaz KARAHAN

www.yenidenergenekon.com

image001321.jpg

Paylaş:

Yorumlar

“48) TÜRK’ÜN İNANCI ( İTİKADI )” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Samet Acar yorum tarihi 2 Temmuz, 2008 13:45

    Sayın Yılmaz Bey,dediğiniz gibi “din akıl işidir,şeriat:nakletme yoluyla bir başkasının akıl almaz düşüncelerininin etrafında dönmektir.Söz konusu “kavli fiili yani aklı çalıştırmamak,tembel uyuşuk insan tipi olmak,başkası düşünsün tembel uygulasın.Din akla ve mantığa hükmedendir.Bu ülkede cahil sarıklılar oldukça daha çok zorluklar çekilir.Dindarlar ,köktendincilerin yanında elzemdir.Onlara saygımız sonsuzdur.ABD’nin din üzerine yeni anlamdırmalar,islamı çeşitli hallere sokturmaktadır.Bizim zavallı ilahiyat din bilginleri ağızlarını kerpeten bile açmıyor.Çünkü konuşaçak bilgilerine güvenleri yoktur.Hele biri var ki,Kur’anı anlatamadığı içindirki,Arap öykülerine daha çok yer vermektedir.Bu konuda çok şeyler konuşulabilir.Allah bunları doğru yoldan ayırmasın!Acaroğlu

  2. Tegin Öztürk yorum tarihi 3 Temmuz, 2008 11:56

    Devlet olmadan,dini neyleyim.
    Çanakkale savaşında üretilen bir sürü saçma sapan dini hikayelerlemi vatanı kurtacağız.
    Önce vatan sonrada vatan…

  3. derya eroğlu yorum tarihi 10 Temmuz, 2008 00:17

    Bu ezanlar sınır bütünlüğümüz var ise var olduğu
    bu halkın bu sınırlar var iken dünya çapında tanındığı
    bu topraklar sınır bütünlüğü olmadan anlam kazanmadığını anlamak ne den bu kadar zor.

    dünyada var olabilmek için toprak bütünlüğü şart olmaz ise başka milletlerin emrinde yaşamanın şart olduğunu anlamak çok mu zor.

    kardeşlikten ve müslümanlıktan % 80 bahsederken
    ortalıkta din ve ibadet özgürlüğünden sesleri çıkarken neden anlaşılmıyor,TOPRAK VE VATAN BÜTÜNLÜĞÜ DÜNYAMIZ VE YAŞAMAMIZ İÇİN ÖNEMLİ OLDUĞUNU .

    DÜNYA ÜLKELERİ SAVUNMASINI OLABİLDİĞİNCE GÜÇLENDİRME ÇABASI İÇİNDE İKEN

    MİLLET OLARAK BİZİM SAVUNMAMIZI TEMSİL EDEN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ NEDEN YOK ETME ÇABASI İÇİNDEYİZ
    BU ÇABALARI KİM VE KİMLER DESTEKLİYOR OLABİLİR BUNU ANLAMAK ÇOK MU ZORR.

Yorum yap