435) Türk Edebiyatında Sembol Tipler (Bilge, Alp, Gazi, Veli, Ahi, Aşık)

Yayin Tarihi 9 Ağustos, 2022 
Kategori KÜLTÜREL

Edebiyatta Sembol Tipler

Türk edebiyatında edebi türlerin içerisinde oluşturulmuş sembolize tipler vardır. Bunda, edebiyat ürünlerini oluşturanların toplumun değer yargılarını yansıtma çabasının sonucunda, günlük hayatta var olan değerleri ürünlerde gösterme, temsil ettirme ve bir arada sunma isteği yatmaktadır. Bu değerler, edebiyat ürünlerinde kahramanların kişilikleri üzerinden yansıtılır. Ortak değerlerin bütün halinde bir kahraman üzerinde yansıtılması “tip” kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Mehmet Kaplan’a göre “Eski çağlara ait destanlar ile mesnevilerde, umumiyetle, karakterleri aynı kalan kişilere rastlanılır. “Tip” adı verebileceğimiz bu basit ve sabit karakterli kişiler küçük farklarla, aynı devirde yazılan başka eserlerde de görülür. Tip kelimesi bu bakımdan da onlara uygun düşer” (Kaplan, 1996: 6). Yine Kaplan’a göre bu tipler” toplumun inandığı temel kıymetleri temsil ederler”(Kaplan, 1996: 6) .

Edebiyatta tip kavramının ortaya çıkışı, farklı edebi ürünlerde ortak veya benzer değerler taşıyan karakterlerin oluşturulması ile ilişkilidir. Edebi eserlerde “Tip, tarihi bir şahıs olabileceği gibi hayalî biri de olabilir. Fakat eser içindeki macerasına devam ettiği sürece tarihi ya da hayalî olsun artık kendine ait söz hakkı kalmamıştır” (Kara Düzgün, 2007: 21). Edebi eserlerde yer alan tipler, eserle sınırlı kalmayarak, toplumsal bir yapıya da sahip olmalıdır. Aksi halde sadece bir karakter veya şahsiyet olarak var olabilir. Bu durumun farkında olan dönemin toplum mühendisleri edebi ürünleri oluştururken toplumsal yapıyı ve bu yapının ideal noktasını da göz önünde bulundurmuştur. Böylelikle oluşturulan tipler toplumsal bir şahsiyet kazanarak toplumda örnek insan modelini de ortaya koymuştur. Bu örnek insan modeli dönemin koşullarının etkisi ile dönem dönem farklılık göstermiştir. “Tipin yaratılması ve tip olarak kabul edilmesinde en önemli etken, halkın yarattığı tipe sahip çıkması ve onu zamanın şartlarına göre yenileyebilmesidir (Yıldırım, 1999: 18). Edebi türler incelendiğinde görülecektir ki karakter ve şahsiyet sayısı oldukça fazla olmasına rağmen, tip sayısı sınırlıdır.

Edebi türler içerisinde değineceğimiz tipler dönemin özelliklerini yansıtan ve birtakım vasıflara sahip olanlarıdır. Her birisi toplumsal değerlerin yaşatılmasında birer timsaldir. Edebi türlerde ele alınan ve “tip haline dönüşen eser kahramanları sadece içinde bulunduğu eser ile değil, toplumun yaşadığı dönem ve geleceğine tekabül eden sınırlar içinde sosyal bir olgu haline dönüşür” (Kara Düzgün, 2007: 15) Bu yönü ile edebi ürünlerde yer alan tipleri ve bunların neleri simgelediği konusu üzerinde durulmuştur.

Bilge Tipi

Dede Korkut | TopragizBiz.com

Bilge tipi daha çok öğüt veren, küskünleri barıştıran, topluma bilgisi ile önderlik eden bir tipleme olarak edebiyatımızda yer etmiştir. Toplum içerisinde “Aksakal” olarak nitelenen bu tipleme adeta toplumun sağduyusudur. Aksakal ifadesinin temelini oluşturan “Ak” renk, kendisine yüklenen anlamlar bakımından yaşlılık, deneyimle dolu olma ve “koca”lık, büyüklüğü ifade etmektedir (Ögel,1991: 377-378). Edebi ürünlerde görülen Bilge tipi, rüya görme ve rüya yorumlama, fala bakma ve bilicilik yapma, ad bulma ve ad koyma, hastalıkları tedavi etme ve dua ederek kötülüklerden koruma gibi işlevlere sahiptir. Bilge tipi ak saçlı, aksakallı, ihtiyar, dede gibi ifadelerle anılmaktadır.

Bilge tipine en güzel örnek Korkut Ata, yani Dede Korkut’tur. Aksakalıyla destanlarda ortaya çıkar ve topluma yol gösterir. Oğuz Kağan, Oğuz Kağan’ın veziri Uluğ Türk, Manas, Bekay ve Irkıl Ata, böyle biridir. Bilge tipi edebiyatımızda “yaşlılığı, bilgeliği, deneyimi, kocalığı” simgelerken, bilge tipinin simgesi ise “aksakal”dır.

Alp Tipi

Kürşad için 7 fikir | asya tarihi, bayrak, savaşçılar

Edebi metinler içerisinde karşımıza çıkan en önemli tiplemelerden birisi Alp tipidir. Cihan hâkimiyeti düşüncesinin somut temsilcisi olan Alpler, bireysel değil toplumsal menfaatin koruyucusu ve savunucusu konumundadır. Yiğitliğin simgesi olan Alplerin fiziksel görünüşleri heybetlidir. Alp tipini temsil eden “Bu kişiler fiziksel olduğu kadar, ruhsal açıdan da derin bir kişiliğe sahiptir. O, halkının öz gücünü sembolize eder. Mücadelesi uğruna geri çekilme, kaçma, yılma gibi davranışlar göstermez” (Yardımcı, 2007: 50). Daha çok destanlarda ve destan parçalarında görülen alp tipine en iyi örnek “Oğuz Kağan”dır. Mehmet Kaplan’a göre Alp Tip, İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası Türk cemiyet hayatında bulunan ideal insan tipinin edebiyata yansımasıdır. Özellikle Oğuz Kağan destanı ve Dede Korkut hikâyelerindeki tiplemelerin çözümlenmesi bu gerçeği açığa çıkaracaktır (Kaplan, 2002: 11-40). Alp tipinin destan ve destan parçası metinlerde olduğu gibi Oğuz Kağan destanında da kahraman, manevi bir güç tarafından desteklenmektedir. Alp tipinde gücün, kudretin sahibi ve onu kahramana bağışlayan Tanrı’dır. Tanrının bu gücü ve kudreti kahramana daha doğuştan bahşettiği görülür. Oğuz Kağan’ın ana sütünü bir kere emmesi, kırk günde yürümeğe başlaması, ad koyma törenlerinde birden bire “Benim adım Oğuz’dur.” demesi Tanrı kudretinin göstergeleridir. Kaplan’a göre “Tipler, çoğu kez edebi eserlerin anahtarı vazifesini görürler. Eski Türk destanlarındaki benzetmeler bile, “alp tipi”nin şahsiyetine bağlıdır”(Kaplan, 1996:6).

Alp tipi yeryüzünde töreyi hâkim kılarak, yeryüzünde ilerlemeyi, gelişmeyi ve yayılmayı ön plana çıkarır. Bunu yaparken törenin gereği olan Tanrı’nın yeryüzünde gölgesi olmak ve onun adaletini yaymak ülküsü dairesinden de ayrılmaz. Bu yönü ile madde ve mana bir bütünlük içerisindedir.

Gazi Tipi

13) SEYİD BATTAL GAZİ DESTANI - Yeniden Ergenekon : Yeniden Ergenekon

Türklerin İslamiyet öncesi edebi ürünlerinde karşılaştığımız Alp tipine ait olan savaşçılık, kahramanlık gibi özelliklerin İslamiyet’ten sonraki taşıyıcı şekli olarak nitelendirebileceğimiz bir tiptir. Kaplan’a göre “Gazi tipi, esas itibarıyla alp tipinin bir devamı gibi görünmekle beraber, din unsuru, bu tipi tasvir eden edebi eserlerin yapısı ile beraber, üslubuna da tesir etmiş ve her yönüyle yeni bir dünya vücuda getirmiştir” (Kaplan, 1996: 6). Kendi bünyesinde İslamiyet öncesine ait meziyetlerden yiğitlik, kahramanlık, milletin menfaatine uygun bir Türklük ülküsü ile cihana hükmetme idealini, İslamiyet’in cihat anlayışı ile kaynaştıran bir karakterdir. Savaşlarda büyük bir kahramanlık gösteren, sağ dönen karakterdir. “Gazi tipi de alp tipi gibi dünyayı fethetmeyi gaye edinen bir kahramandır” (Kaplan, 1996, 112). Alp tipinden dönüşen bu tip, Battalname aracılığı ile Gazi tipine dönüşmüş olmalıdır. Cihat ederek İslam’ın yayılmasını sağlayan bir karakterdir. Edebiyatımızda Battal-nâme kahramanı Battal Gazi bu tipe en güzel örneklerdir. Battal Gazi, Anadolu’nun Müslümanlaştırılmasında önemli bir rolü olan, idealist bir halk kahramanıdır.

Veli Tipi

Yunus Emre Kimdir? - Ayşegül Lanen Nurcan

İslamiyet’in yayılması için çalışan ve sosyal yaşam içerisinde önemli bir yeri olan veli tipi, toplumun İslamiyet’ten sonraki sağduyusu gibidir. Onları aydınlatan, yol gösteren bir mahiyettedir. “Türk İslâm kültür ve medeniyetinin teşekkülünde önemli rol üstlenen bu tipin en belirgin hususiyeti, İslâm Dini’nin kaide ve kurallarını, tasavvufî duyuş ve düşünüşün prensiplerini yaşamak, yaşatmak ve yaymaktır. Aynı zamanda bir nazargâh-ı ilâhî olan gönüllü, gönül ocağında sevgiyle, sevdayla, aşkla okuyan, gönül tanıyan, gönül yapan bu iç âlemin fatihleri, sırf Allah’ın(cc) rızasına erebilmek için, gönül yolunda gönülleri kazanmayı şiâr edinmişlerdir” (Araz, 2006, 35). İslam öncesi bilge tipinin İslam sonrası karşılığı gibidir. Özellikle “Osmanlı fetihlerinde savaşlara katılan “Gazi Tipi”nin yanında; fethin gerçekleşmesine zemin hazırlayan ve fetih sonrası Türk-İslam kültürünün yerleşmesini sağlayan “Veli Tipi”dir” (İyiyol, 2010: 27). Veli tipi aynı zamanda madde dünyasına karşılık mana dünyasını da savunandır. Bu yönüyle “İslami devir Türk toplumunda veli, manevi gücü ile maddi iktidara karşı koyar (Kaplan, 1996: 7). Bu yüzden de “Veliler kendilerini umumiyetle maddi iktidar sahiplerinden üstün görmüşlerdir. Halk da kendilerine daha yakın ve yardımcı olduklarına inandıkları velileri, maddi iktidar sahiplerinden üstün tutmuştur” (Kaplan, 1992: 121).

Veli tipine sahip insanlar günlük hayatta halkla iç içe olduklarından sosyal, kültürel alanda daha etkili olmuşlardır. Halkın sosyal düzen içerisindeki ahlaki eğitimi ile de ilgilenen veliler yaptıkları ile halk içerisinde önemli bir yere sahip olmuşlardır.

Ahi Tipi

AHİLİK NEDİR? AHİ EVRAN KİMDİR? AHİLİK TEŞKİLATI VE ÖZELLİKLERİ | İlim ve  Medeniyet

Edebi ürünlerde karşılaşılan sembol tiplerden birisi de Ahi tipidir. Başlı başına bir toplumsal düzenin sembolü konumunda olan Ahi tipi, kendisine yakın olan Veli tipinden şu yönleriyle farklılık arz eder. Veli tipi daha çok ilim irfanla uğraşarak halkı doğru yola sevk ederken, ahilerin asıl amaçları “çalışan esnaf sınıfını, şehir halkını dış ve iç düşmanlardan” (Kaplan, 1996:132) korumaktır. Ahi tipinde esnaf ve sanatkârlık vardır. Gündüz sanatını veya esnaflığını yapan Ahi gece de ilim ve irfanını arttırır. Edebi eserlerde karşılaştığımız Ahi tipinin yetişmesi bir gelenek çerçevesinde, usta çırak ilişkisi içerisinde gerçekleşmektedir. Çıraklıktan ustalığa giden bu yolculukta birey, içerisinde bulunduğu grubun hassasiyetlerini görerek, uygulayarak öğrenir. Çıraklık uygulaması günümüze kadar devam eden önemli bir meslek edindirme yöntemidir.

Ahi tipi halk arasında dürüstlüğün sembolü olmuştur. Esnaflıkta kendisi kadar komşusunu da düşünen ve bu amaçla kendisi siftah etmişse gelen müşterisini siftah etmemiş komşusuna yönelten bir ticari ve ahlaki anlayışa sahiptir.

Ahi tipinin oluşmasını sağlayan inançlar ve davranış kalıplarını Mehmet Kaplan Burgazi’ye dayandırarak Ahilerin bütün davranışlarını dini bir geleneğe, eski mitik denilebilecek bir yapıda olduğunu; Ahilikte yiğitlik, ahilik ve şeyhlik gibi üç mertebenin bulunduğunu; Ahilikte esas olanın cömertlik ve yardımseverlik olduğunu, bunun için de helalinden kazanmanın gerektiğini; Ahinin İslam’ı bilen ve bütün yönleri ile yaşayan olması gerektiğini, bunu yaparken de kendisini toplumdan soyutlamaması gerektiğini vurgulamaktadır. Ahi ayıpları örten ve daima şükreden olmalıdır. Ahinin kılık kıyafeti temiz olmalıdır. Ahi Tanrı, peygamber ve evliyalara hizmet etmelidir (Kaplan, 1996:138-143).

Âşık Tipi

Osmaniyeli bir halk aşığıdır Karacaoğlan

Halk anlatıları içerisnde âşık tipine sıkça raslanmaktadır. Âşıklık geleneğinin eskiliği konusunda Köprülü “Âşıkların kökü İslâmiyet öncesi ozanlara kadar dayanır. Ozanlar İslâmiyet’ten sonra da bir müddet işlevlerini sürdürmüşlerdir. Selçuk ordularında 9., 12. yüzyılda ozanlar kopuz denen müzik aletlerini çalarak epik şiirler söylerler, askerleri eğlendirirlerdi.” (Köprülü, 1989: 131) demektedir. Kökleri çok eskilere dayanan ozanlık- baksılık geleneği âşıklık geleneğini ve halk anlatılarında âşık tipini doğurmuştur. Ozanıktan âşıklığa geçişte Allah aşkını dile getiren Âşıklar, saz çalmaları ve saz eşliğinde hece ölçüsü ile şiirler söylemeleri ile özdeşleşmiştir. Sonraki dönemlerde konularda dünyevi duyguları da işleyen aşıklar, söyledikleri şiirleri kendilerine özgü oluşturdukları nazım biçimleri ile dile getirimişlerrler. Hikâye tasniflerinde aşk hikâyeleride bulunmaktadır. “Aşk hikâyelerinin bir kısmı gerçek olmakla beraber, bir kısmı da bir âşık tarafından tasnif edilmiş muhayyel bir hikâyedir” (Kaya,2003:2).

Halk hikâyelerinde karşılaşılan âşık tipinin oluşma yolları çeşitlilik göstermektedir. Kahramanın hikâyede âşık olması dört başlık altında değerlendirilmiştir. Bunlar: Bade İçerek Âşık Olma, Aynı Evde Büyüyen Kahramanlar Kardeş Olmadıklarını ÖğrenincAşık Olma, Resme Bakarak Âşık Olma, İlk Görüşte Âşık Olm (Oğuz, 2008:5-6).

Sevdiği kız için verdiği mücadele

Dağlar delmesi

Çöllere düşmesi

Arzu ile Kamber, Âşık Garip, Derdiyok ile Zülfüsiyah, Leyla ile Mecnun, Hurşit ile Mahmihri, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Asuman ile Zeycan, Elif ile Mahmut, Latif Sah ile Mihriban Sultan, Sevdakâr Sah ile Gülenaz Sultan, Salman Bey ile Turnatel Hanım vb. hikâyelerde karşılaştığımız aşık tipinde olduğu gibi sevdiği için bin cefaler çeken ve yine de yılmayan bir yapıya sahiptir.

Kaynak: Selçuk Kürşad Koca’nın; Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde hazırlamış olduğu “Türk Kültüründe Sembollerin Dili” başlıklı doktora tezi

https://acikerisim.sakarya.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12619/77430/T05542.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Düzenleyen: Yılmaz Karahan 

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap