393) Vehhabilik

Yayin Tarihi 6 Mayıs, 2015 
Kategori SİYASİ

Vehhabilik

image001

Giriş:

18. yüzyılda Arabistan’ın Necd bölgesinde ortaya çıkan Vehhabilik, dini, coğrafi, siyasi, sosyo-kültürel arka planının etkisiyle bölgesel bir hareket olmaktan çıkarak Arabistan’ın tamamını etkisi altına alan bir hareket haline dönüşmüştür. İlk dönem Vehhabiliğinin yayılmasında sıralanan unsurların yanında hareketin lideri Muhammed b. Abdilvehhab’ın kişisel özellikleri de önemli bir etken olarak karşımıza çıkar. Başlangıçta Arabistan içerisinde yayılan hareketin daha sonraları dünyanın değişik bölgelerinde önemli ölçüde taraftarlarının oluştuğu dikkati çeker. Vehhabilik bugün Suudi Arabistan’ın resmi mezhebidir. Hint müslümanları içinde bu mezhebin yolcuları, Mısır’da ve bazı yerlerde taraftarları vardır. “Vehhâbi” ismi, kurucusunun hayatında muhalifleri tarafından verilmiştir. Bugün bu isimle anılmaktadır. Vehhâbiliğe Türk tarihinde “Haricilik” hareketi olarak bakılmış ve o şekilde isimlendirilmiştir. Vehhâbiler, kendilerine “Muvahiddûn” derler ve Ahmed b. Hanbel’in mezhebini devam ettiren Sünniler olarak görürler. Amelde ve itikadda Hanbeli olarak kendilerini nitelendirirler. Müstakil bir mezhep durumundadır. Tevhid konusunda tartışmalarda bulunmuş olan Muhammed b. Abdülvehhab dinin, doğrudan Kur’an ve Sünnet’ten öğrenilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Çalışmamızda Vehhabiliğin ortaya çıkışından, ideolojisinden, Arabistan Yarımadası’nda girdiği mücadeleden ve günümüz Vehhabiliğinden bahsedeceğiz.

Vehhabiliğin Ortaya Çıkışı ve İdeolojisi :

Arabistan’ın Necd bölgesinde Muhammed b. Abdülvehhab’ın (1206/1792) liderliğinde gelişen Vehhabi hareketi, “Müslümanların İslam’dan uzaklaşıp bidatlere sarıldıklarını” iddia edip, Kur’an ve Sünnet’e dönülmesi gerektiği söylemiyle ortaya çıkmıştır.[1] Bazı dînî hareketler, Vehhâbilikle benzer görüşlere sahip olduğu için Vehhâbiliğe benzetilmişlerdir. Bu noktada Vehhâbiliğin Lideri Muhammed b. Abdilvehhâb’ın görüşleri ön plana çıkmaktadır. İbn Abdilvehhâb’ın görüşlerinin temelini tevhîd anlayışı oluşturmaktadır. Onun şirk, bid’at, dua, kabir ziyareti, şefaat gibi diğer bütün düşünceleri tevhîd anlayışına göre şekillenmiştir.[2]

Ehli sünnet ile aralarındaki temel farkın tevhid anlayışı konusunda olduğunu savunan vehhâbîler, bu hususu belirtmek için kendilerini muvahhidûn (muvahhidler) olarak adlandırırlar. Onlara göre tevhîd inancı; kalble, dille ve amelle gösterilmelidir. Bunlardan biri eksik olursa, o kişi müslüman değildir. Yâni amel ve ibâdet, îmânın parçasıdır. Bir farzı yapmıyan, meselâ farz olduğuna inandığı hâlde bir namazı kılmayan dinden çıkar. Vehhabilere göre bunlar öldürmeli, malları da vehhâbilere taksim ettirilmelidir.

Vehhabiler, Kur’ân-ı Kerîm ve sünnet dışındaki her şeyi bid’at olarak vasıflandırmışlardır. Kur’ân-ı kerîm ile hadîs-i şeriflerden sonra delillerin iki kaynağı olan icmâ ve kıyâsı reddedetmektedirler. En büyük bid’at olarak mezar ve türbe yapılmasını, buraların ziyaret edilmesini kabul ederler. Vehhabi anlayışına göre mezarlar üzerine türbe yapmak, türbelerde namaz kılmak, orada hizmet ve ibâdet edenlere kandil yakmak ve ölülerin ruhuna sadaka adamak uygun değildir. Bu yüzden Arabistan’daki mezar ve türbeleri yıkmışlardır. Namazın mutlaka toplu ve mescidde kılınması gerektiği inancındadırlar. Zikri ve nafile namazı yasaklamışlar, vakıf kurumunu da bâtıl saymışlardır.

Vehhabiliğin ana ilkeleri aşağıdaki maddelerde toplanabilir:[3]

*Tevhide, yani Allah’ın birliğine inanmayanın malı, canı helaldir.

*İbadet imanın içinde gizlidir, ibadet yapılmaz ya da eksik yapılırsa iman olamaz.

*İbadet etmeyen veya eksik ibadet edenin kestiği yenmez. Bu kişinin canı da malı da helaldir. Bu kişilere karşı cihad ilan edilir.

*Kuran kesin delildir. Kuran ayetlerini yorumlamak küfürdür.

*Allah’a aracısız ibadet şarttır. Mürşid, şeyh, veli, aracı, hoca, evliya ve dervişlik küfürdür.

*Dört hak mezhep; Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli dışındaki mezhepler; kelam, tasavvuf, tarikat yasaktır.

*Kur’an ve hadisten başka her şey hurafedir, batıl inançtır.

*Mezar, türbe yapmak, adak adamak, kabir ziyareti puta tapmakla eştir.

*Namazı cemaatle kılmak şarttır.

*Sigara, nargile, içki ve kahve içene kırk değnek vurulur.

*Vakıf kurmak batıldır. Vakıf kuranlar servetlerini kaçıranlardır.

*Muska, tespih, zikir, sünnet ve nafile namaz batıldır.

*El öpmek, boyun kırmak, evliya kabri ve sakalı şerif ziyareti, mevlit ve kaside okumak, çalgı dinlemek, eğlenmek yasaktır.

Vahhabiliğe bir mezhep denir mi, yoksa bu, Selef mezhebine dönmek ve İbn-i Teymiyye mesleğini ihya etmek midir? Vahhabiler: biz itikatta Selef, amelde Hanbeli. mezhebindeyiz; esasen Ahmet b. Hanbel. itikat hususunda Selef mezhebinin nasçı (Eseriye) kolunu temsil eder, onun amelde de yolu budur, binaenaleyh biz amelde ve itikatta Hanbeli’yiz, Vahhabilik diye bir şey yoktur, Muhammet b. Abdülvahhap ilmen ve fiilen bu mezhebi yenileyen bir şeyhülislam olmaktan başka bir şey değildir, derler. Ancak, bunların, amelde ve itikatta yeni bir takım esaslar kabul ettiklerini, taassupta kan dökecek derecede ifrata vardıklarını,fikir ve vicdan hurriyeti tanımadıklarını, birçok yerlerde Ahmet b. Hanbel’den de, İbn-i Teymiyye’den de ayrıldıklarını söyleyenler vardır.[4]

İbn Abdilvehhab, Der’iyye’de “Kitabu’t-Tevhid” kitabındaki görüşlerini yaymaya, insanları şirk ve bi’atlerden kurtararak dine girmeye davete başladı. Kendilerine uymayanları, yani ona göre hak dine girmeyenleri kılıçla yola getirmenin gereği üzerinde duruldu. O, insanların dalâlete düştüklerini, mezar ve türbe ziyaretleri, tarikatlara girme ve benzeri işler yüzünden tevhidin bozulduğunu; dolayısıyla onların şirke batmış müşrikler olduğunu ileri sürerek, kan ve mallarının kendilerine inanan muvahidlere helal olduğunu ilan etti. Necd bölgesinde bu görüşler yaygınlık kazanmıştır.[5] Necd’deki doğduğu yer olan Uyeyne kasabası ve çevresindeki eğitim faaliyetleri yanında Hicaz ve Yemen gibi uzak bölgelerdeki ulemalara mektuplar göndererek kısa sürede ismini duyurdu. Özellikle bedevi çevrelerinden birçok taraftar buldu. Necd’de  fikirlerine karşı ortaya çıkan muhalif grup nedeniyle bu bölgeden ayrıldı ve Bağdat’ın güney batısında bulunan Der’iye şehrine yerleşti. Burada kendisinin en büyük destekçisi ve mezhebin siyasi kanadının kurucusu Muhammed b.Suud ile tanıştı. İkisi birbirlerine yardım etme hususunda anlaştılar. 1744 yılında yapılan ve Der’iye Sözleşmesi olarak bilinen bu anlaşma ile Muhammed b.Abdülvehhab fikirlerini savunacak maddi güç elde etmiş oldu. İbn Suud ise bu mezhep sayesinde nüfuz ve hakimiyet bölgesini genişletecekti.[6]

Osmanlı-Vehhabi Savaşları :

İslami prensipleri esas alan bir devlet kurmak, bu devletin gücünü kullanarak Arabistan’daki müşrik ve bidatçı unsurları ortadan kaldırmak, halka gerçek tevhit inancını kabul ettirmek ve bütün bunları gerçekleştirmek için güç birliğine gitmek Der’iye sözleşmesinin temellerini oluşturuyordu. Bu hareketin dini lideri İbn Abdülvehhab , İbn Suud’u meşru bir siyasi lider olarak kabul ediyor ve ona biyat ediyordu. İbn Suud, Abdülvehhab’ın dini daveti için gerekli olan siyasi ve askeri gücü temin etmekle görevliydi. Bu anlaşma kısa sürede meyvesini verdi. İbn Suud’un ölüm tarihi olan 1765 yılına kadar bütün Necd Suudilerin yönetimi altına girdi.[7]

İbn Abdülvehhab, 1206/1792 yılında öldüğü zaman, bu hareketin Muhammed İbn Suud tarafından zaten başlatılmış bulunan siyasi cephesi, daha bir ağırlık kazanır. İbn Suud zamanında başlayan toprak kazanma faaliyetleri, onun ölümünden sonra oğlu Abdülaziz zamanında da sürdürülür. Bu kadar süratle toprak kazanıp Necd’e hâkim olmalarında, şüphesiz Osmanlı hükümet merkezinden uzakta oluşları ve en önemlisi Osmanlı Devleti’nin Rus ve İran savaşları ile uğraşma mecburiyeti iyi bir fırsattı. Osmanlı Devleti’nin bu zayıf halinden istifade ile faaliyetlerini arttıran Vehhâbiler, Basra Körfezi civarında hâkimiyet kurdukları gibi, Necef’de Şiilerle geçen bir tartışma sonucu bazı Vehhâbilerin öldürülmesini bahane eden Abdülaziz b. Suud, 1802’de Kerbela törenlerine katılan binlerce insanı kılıçtan geçirdi ve Hz. Hüseyin’in türbesi yağmalandı.. Taif, Mekke ve Medine ele geçirildi.[8]

Mekke Şerifi Galip kısa bir süre  sonra Mekke’yi geri alınca Abdülaziz, Necd’e geri dönmek zorunda kaldı. 4 Kasım 1803’te de Kerbela olayının intikamını almak isteyen bir Şii tarafından öldürüldü.[9] Abdülaziz’in ölümü üzerine yerine geçen oğlu Suud bin Abdülaziz, 1805 yılında ordusuyla Hicaz’a girerek Medine ve Mekke’yi ele geçirdi. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1812-1813 yılları arasında Mekke, Medine ve Taif’i Vehhabilerden geri aldı ve 1818’e kadar savaşa devam edildi.

Suudi ailesinden Türki b. Abdullah, Der’iye’nin işgalinden sağ kurtulmuştu. Türki, Necd’in Suud ailesi adına tekrar kontrolü için 1820’den itibaren çalışmalara başladı. 1822’de Riyad’ı ele geçirerek faaliyetlerinin merkezi haline getirdi. Osmanlılar yanında İngilizlerin de bölgeye ilgisi artmakta idi. Süveyş Kanalı’na ve Hindistan’a yakın olmasından dolayı Arabistan Osmanlılar ile İngilizler arasında nüfuz mücadelesinin yaşandığı bir bölge olmuştu. Türki bazen Osmanlılara bazen de İngilizlere yakınlaşarak siyasi hedeflerinden pek çoğunu gerçekleştirdi. 1834’de ailesinden birisi tarafından öldürülünceye kadar, Necd dışında Ahsa ve Bahreyn’i de ele geçirmişti. Bu nedenle Türki 1892 yılına kadar devam edecek olan II. Suud Devleti’nin kurucusu sayılmaktadır. Türki’nin yerine oğlu Faysal geçti, Faysal babasının yayılmacı siyasetini devam ettirdi. Arabistan’ın değişik bölgelerinde Mısır ordusu ile savaşmak zorunda kalan Faysal yenildi ve 1838’de esir düştü. Kahire’de hapsedildi.[10]

1840’lardan itibaren Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı ile ilişkileri bozulmaya başladı. Paşa bağımsızlığını ilan edince Mısır ordusu merkezi güçlendirmek için Arabistan’dan çekilmek zorunda kaldı. Faysal bu karışıklıklardan yararlanarak beş yıllık esaretten sonra kaçmayı başardı ve devletin başına yeniden geçti. Faysal 1865’de öldükten sonra Suudi ailesi içerisinde iç çekişmeler ve taht kavgaları başladı. Bu da aileyi zayıflattı. Aynı zamanda kuzey Necd’in bedevi kabilerlerinden biri olan Şemmar’ın lideri Muhammed b.Reşid, güçlü bir siyasi yapı kurmuştu. Reşid, Suudi ailesinin içinde olduğu durumdan yararlanarak, Ahsa, Necd ve Riyad’ı ele geçirdi. Fakat Suudi ailesine dokunmadı. Ailenin başına Faysal’ın oğullarından biri olan Abdurrahman’ı geçirdi. Bir süre sonra Abdurrahman, Reşid’in kontrolünden çıkmak için girişimlerde bulununca Reşid 1891’de Riyad’ı tamamen kendi kontrolüne aldı. Suud ailesi Riyad’dan çıkmak zorunda kaldı. Önce Bahreyn’e oradan da Kuveyt’e geçtiler, Osmanlı Devleti tarafından Abdurrahman ve ailesine maaş bağlandı. Aile bu maaşla ve Kuveyt emirinden aldıkları yardımla geçimini sağlıyordu.[11]

 Bugünkü Suudi Arabistan devletinin kurucusu olan Abdülaziz ibn Suud, Abdurrahman’ın oğludur. Babası ile geçirdiği sürgün hayatından sonra 1902’de ailesinin eski topraklarını ele geçirmek için harekete geçmiş ve 15 Ocak 1902’de Riyad’a hakim olarak, Suudi hakimiyetini yeniden canlandırmıştı.[12] “Emirliğin başına geçen Abdülaziz, bölgedeki hakimiyetini genişletmek için Reşidoğulları ile mücadele etti. Reşidoğullarının bölgeyi Osmanlı himayesi altında yönetmesi Suudileri ve Osmanlılar karşı karşıya getirdi. Suudiler ile Osmanlılar arasında ilk temas 1904 Haziranında gerçekleşti. Bu savaşta yenilen Abdülaziz, aynı yılın sonbaharında yapılan savaşta Osmanlılara ve İbn Reşid’e karşı başarı kazandı. Bu savaşın sonunda ilginç bir gelişme yaşandı. Osmanlıların Necd’de yaptığı askeri takviyeden çekinen İbn Suud Osmanlı padişahına yazdığı mektuplar ile olayın sorumluluğunu İbn Reşid’e atıyor, af diliyor ve bağlılığını bildiriyordu. Bunun sonucunda 1905’de bir Osmanlı temsilcisi ile Abdülaziz’in babası Abdurrahman bir araya geldi. Abdurrahman, kuzey Necd’de bir Türk garnizonunun bulunmasından memnunluk duyacaklarını, tek istedikleri şeyin de İbn Reşid’in bölgeden uzak tutulması olduğunu temsilciye bildirdi. Bu görüşmenin sonucunda bir Osmanlı birliği bölgeye yerleştirildi. Bu arada İbn Suud, ezeli düşmanı İbn Reşid’i 1906’da yenmeyi ve öldürmeyi başardı. Reşid’den kurtulan İbn Suud’un Osmanlı birliğine ihtiyacı kalmamıştı. Çevredeki kabilelere Türk garnizonuna giden kervanlara yol vermemelerini emreden Suud, Türk birliğini savaşmadan bölgeden çıkarmayı başardı. Açlık, hastalık, ardından da firarlar başlayınca Türk garnizonu bir daha dönmemek üzere Necd’i terk etti.[13] Necd’den sonra İbn Suud’un yeni hedefi, ahsa oldu ve burada da Osmanlılar ile karşılaştı. 1913’de Osmanlı birliğini teslim olmaya mecbur etti ve bütün Ahsa bölgesini ele geçirdi. Osmanlı Devleti, İbn Suud’u yanına çekmek, en azından Onu İngilizlerin yanına itmemek gayesiyle Ahsa’daki bu oldu bittiye tepkisiz kaldı. Nitekim 1914 Mayısında Osmanlı ile Abdülaziz ibn Suud arasında imzalanan anlaşma gereğince Abdülaziz’e Bab-ı Ali’ye bağlı kalmak ortak düşmanlara karşı ittifak yapmak şartıyla Necd valiliği ve paşa unvanı verildi.[14]

1914’te I.Dünya Savaşı’nın başladığı sıralarda hanedanın başında olan Abdülaziz İbn Suud, Doğu Arabista’a kadar hakimiyetini genişletti. Osmanlı’ya karşı Basra Körfezi şeyhlikleri ve Aden’i elinde bulunduran İngilizlerle ilişkiler kurdu. I.Dünya Savaşı sona erdiğinde fetihlerini sürdürerek Kuzey ve Güney Arabistan’da yeni yerler ele geçirdi.

İngiltere’nin Doğu ve Güneydoğu Arabistan’a ilgisinden haberdar olan Abdülaziz ibn Suud, doğuda bulunan prenslikler ve şeyhliklere karşı hiçbir şey yapmayıp yalnızca iki önemli rakibinin kaldığı Batı ve Güneybatı Arabistan’a konsantre oldu. Bu rakipler, Türkler’e karşı olan Arap isyanının kahramanı Şerif Hüseyin’in Hicaz Krallığı ile yarımadanın güneybatı köşesindeki Yemen İmamlığı idi.[15]

Savaşla beraber, Necd Sultanı Abdülaziz ile Mekke Şerifi Hüseyin arasında bir rekabet başladı. Hüseyin, İngiltere ile yaptığı anlaşmalara dayanarak 1916 Ekiminde kendisini “Arap Memleketleri’nin Kralı” ilan edince, bu rekabet daha da şiddetlendi. Savaştan sonra, Hüseyin’in bir oğlunun Irak, diğer bir oğlunun Ürdün ve kendisinin de Hicaz Kralı olması, Haşimi ailesine arap dünyasında büyük bir ağırlık sağlıyordu. Abdülaziz bundan da hoşlanmadı. Nihayet, 3 Mart 1924’te Türkiye’de Hilafetin ilgası üzerine Hicaz Kralı Hüseyin’in 7 Mart 1924’te kendisini Halife ilan etmesi bardağı taşıran damla oldu. Abdülaziz 1924 Ağustosunda Hicaz’a savaş açtı. Ekim ayında Suud kuvvetleri Mekke’ye girdi. Hüseyin, oğlu Ali lehine tahttan feragat ederek İngilizlerin yardımı ile Kıbrıs’a kaçtı. 1931 de de öldü. Oğlu Ali Abdülaziz’e karşı bir süre dayandıysa da , 1925 Aralık ayında Cidde’nin de Suudların eline geçmesiyle bütün Hicaz Abdülaziz’in eline düşmüş oluyordu. Abdülaziz İbn Suud, 1926 Ocak ayında kendisini “Hicaz Kralı ve Necd Sultanı” ilan etti. 1932 de de bütün bu topraklar üzerindeki Suud egemenliği Suudi Arabistan Krallığı adını aldı.[16] Krallığın Suudi Arbistan olarak değiştirildiği 1932 yılının Eylül ayına dek İbn Suud bu unvanını korudu. Bu gelişmelerin ardından barışçı süreç başladı. İbn Suud, İran, Irak, Türkiye ve uzun tartışmaların ardından da Trans-Ürdün’le dostluk anlaşmaları yaptı.[17]

Vehhabiliğin Arabistan Dışındaki Etkileri:

Vehhâbîliğin Arabistan dışındaki etkileri asıl XX. yüzyılda belirginleşmiştir. Gelişen ulaşım ve iletişim imkânları farklı ülkelerdeki değişik cemaat ve kuruluşların Necidli ulemâ ile irtibatını kolaylaştırmıştır. Bunlar arasında Hindistan Ehl-i hadîs cemaati ile Mısır’daki Ensârü’s-sünneti’l-Muhammediyye cemiyeti en eski oluşumlar diye zikredilebilir. Nijerya’da İzâle cemaati, Mali’de Subbanu hareketi ve Moritanya’da Müceydirî ekolü, Mâlikî medreselerine ve ülkelerindeki tarikatlara karşı duruşlarıyla Batı Afrika’daki diğer İslâmî akımlardan farklılaşmıştır. Yemen’deki Demmâc Dârülhadîsi, Suudi Arabistan okulları dışında Vehhâbî akımının günümüzde varlığını sürdüren en önemli öğretim kurumu sayılabilir. Diğer İslâm ülkeleriyle Avrupa ve Amerika’da kurulmuş olan çeşitli davet teşkilâtları, yayınevleri, cami vakıfları ve öğrenci dernekleri bulundukları bölgelerde Vehhâbî öğretilerinin propagandasını üstlenmiş durumdadır. Koyu Batı kültürü aleyhtarlığı söz konusu kuruluş ve cemaatlerin en belirgin ortak karakteridir. Bu aleyhtarlığı siyasî alanlarda ve militer usullerle yürütmeyi hedefleyen, Batı kaynaklarınca “cihâdîler” diye nitelendirilen, Vehhâbîlik etkisindeki büyüklü küçüklü şiddet yanlısı organizasyonlar da çeşitli yerlerde varlıklarını sürdürmektedir. Cezayir’deki Cemâatü’s-Selefiyye li’d-da‘vâ ve’l-kıtâl, Endonezya’daki Leşger-i Cihâd bu tür teşkilâtlardandır.[18] 

Sonuç :

Vehhabîler’in ana muhalifi Osmanlı hükümetiydi. Çünkü onlar bu hükümetin yetkisine meydan okumuş ve onu bir tarafa itmişlerdi. Nitekim Vehhabi isyanında İslam’ın ilk yıllarındaki Harici isyanını hatırlatan, izlere rastlanmaktadır. Bir başka deyişle onlar da bir idealizmin zorlayıcı etkisiyle kaba ve dar görüşlü usullere baş vurarak islahat yapmak istemişlerdi. Fakat alışılagelmiş olan İslam geleneği daha önceleri Hariciler’in usûllerine nasıl karşı koymuşsa Vehhabi usüllerine de öylece karşı koydu. İslam tarihinde görülen birçok aşırı muhafazakar ıslahat hareketlerinin yol açtığı ilginç ve sık görülen bir garabet vardır. Onlar ıslahatçı bir gaye için bütün ümmeti birleştirmek amacında yola çıktıkları halde, çok geçmeden mevcut birliği bile bozmaya ve ona karşı silaha sarılmaya yönelmişlerdir. Mesela Abdülvahhab önemli tenkitlerinden birinde İslam öncesi Arap toplumunun-zımnen de kendi yaşadığı devirdeki İslam toplumunun- yeteri kadar birlik içinde olmadığını ve baştaki yöneticiye itaat edilmediğini ifade etmektedir. Buna rağmen kendi başlattığı hareket daha ilk safhalarında bile silahlı başkaldırmalara yöneldi ve toplumun birliğini daha çok bozdu.[19]

İslâm’da kişinin mal ve can emniyeti sağlam bir şekilde koruma altına alınmış ve toplumun huzurunu bozan hareketler yasaklanmışken; Vehhâbîlerin Müslümanları basit sebeplerle şirke nispet ederek katletmeleri ve mallarını yağmalamaları müslümanların büyük çoğunluğu tarafından tasvip edilmemiştir. Farzları yerine getirmeyen Müslümanları Vehhâbîlerin küfre nispet etmesi veya işlediği bir günahtan dolayı Müslümanlara müşrik muamelesi yapıp onları öldürmesi, İslâm dünyasının huzurunu bozmuş ve sosyal barışa zarar vermiştir.

Vehhâbîlerden esinlenerek “İslâm’da reform” iddiasını gündeme getirenler, İslâm dünyasında genel mânada kabul görmemiştir. Zira İslâm’ın temel kaynağı olan Kur’an ve Sünnet, Asr-ı Saâdet’ten günümüze kadar orijinal haliyle geldiğinden “İslâm’da reform” söz konusu olamaz. Nitekim reform, aslı bozulan Hıristiyanlıkta yapılmaya çalışılmıştır.

Müslümanlar arasında sosyal barışın tesisinde ve devamında doğrudan akaid ile alakası olmayan ve bazen günlük olarak değişen siyasi olaylara itikadi bir renk vermeden değerlendirmeye tabi tutulması durumunda daha doğru bir karara ulaşılabileceğini söyleyebiliriz. Bu kararın ferdî ve ictimaî huzura katkı yapacağı esasından hareketle bir meselenin imanla alakasının kurulmasında son derece hassas hareket edilmesinin önemli olduğunu değerlendirebiliriz. Bu itibarla kalpteki tasdiki ortadan kaldırmayan amelinden dolayı bir Müslüman’ı küfre nispet etmekten uzak durmak, ferdin huzuru ve toplumun barışı açısından çok önemli hale gelmektedir. Ayrıca günahından dolayı bir Müslüman’ı öteleştirmek ve yabancılaştırmak yerine; onun İslam dairesinde tutularak eksik veya yanlışlarının düzeltilme yoluna gidilmesinin daha sağlıklı bir netice vereceğini değerlendirilmektedir.

Osmanlı’nın dağılmasından sonra emperyalist güçlerin istilasında kalan İslam dünyasındaki bazı ilim adamları, batı medeniyeti karşısında eziklik hissine kapılarak buhrandan çıkış yolları aradılar. Müslümanların geri kalma sebepleri, bilim ve fende, sanayi ve teknolojide aranması gerekirken dinî değerleri sorgulandı. Müslümanların tarihte kurdukları büyük medeniyetler göz ardı edilerek bazı insanlar, geri kalmışlığın sebeplerini İslâm’da veya Müslümanların İslâm’ı anlama ve yaşama şeklinde arama gayretlerine girdiler. Hâlbuki tarihte Müslümanların gerçekleştirdiği ilmî ve kültürel ilerleme, onların geri kalmışlığının sebebinin İslâm’ın ve dinî anlayışlarının dışında başka yerlerde aranmasını zorunlu kılar.

11 Eylül saldırılarından sonra batılıların Vehhâbîliğe bakışında köklü değişikliğe gidilmiş ve Vehhâbîliğin radikal hareketleri beslediğine dikkat çekilmiştir. Nitekim Vehhâbîlerin baştan beri Müslümanlara uyguladıkları şiddet, batılılara karşı da kullanılmaya başlayınca Vehhâbîliğin bir şiddet hareketi olduğu batılılar tarafından dikkate alınmak zorunda kalınmıştır. Özellikle Arap dünyasındaki Müslümanların şiddete yönelmesinde ilham kaynağı olan Vehhâbî-Yeni Selefî anlayış ve siyasî yaklaşım, teknolojinin aletlerini kullanarak dünyanın birçok yerinde Müslümanlar arasında taraftar bulabilmiştir. Yeni-fundamentalizm olarak da isimlendirilen bu hareket, batı dünyasında Müslüman göçmenler arasında veya yeni müslüman olmuş kişiler arasında yayılabiliyor, üniversiteli gençlerin düşüncelerini etkileyebiliyor. Dolayısıyla bunların tesirinde kalan gençler şiddet kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Vehhâbî-Yeni Selefî yaklaşım, batının karşısında geri kalmışlık psikolojisine kapılarak İslâmî birikim ve tecrübeyi reddedip, batılı değerlerin aslında İslam’da var olduğun göstermek için bazı âyetlere batılı hukuk ve siyaset göre yeni manalar yükledi.91 Vehhâbî-Selefî ikliminde yetişen “Siyasal İslamcılar”, özel hayatlarında birçok eksikleri olduğu halde, değişken ve kaygan bir zemin olan siyasî arenada İslam’ı ön plana çıkardılar. Halbuki siyasetin icapları günlüktür ve birçok prensibi belli bir zaman diliminde geçerlidir. Siyasetçi başarısız olabilir ama İslam için başarısızlık söz konusu değildir. Bu itibarla İslam’ı siyaset kavgalarında taraflardan biri halinde getirmek sosyal barışa zarar vermiştir.[20]

Mekke Şerifi Hüseyin 1916’da Osmanlı’ya başkaldırıp kendisini Arap ülkelerinin kralı ilan etmişti. 1919’da Batılı ülkelerin, Suriye, Ürdün ve Irak’ta kurdukları manda yönetimlere karşı çıkarak buraların kendilerine verileceği konusunda söz aldıklarını belirtip Versailles Anlaşması’nı tanımadı. Mart 1924’te kendisini halife ilan etti. Bu arada Arabistan’ın ikinci gücü konumundaki Vahhabî-Suud kabileleriyle savaş halında idi. Suud II.Abdülaziz, Eylül 1924’te İngiltere’nin yardımıyla Şerif Hüseyin’i Hicaz’dan kovdu. Londra, Şerif-Suud çekişmesinde Suud tarafını tutmuştu. Böylece bölgedeki petrol çıkarma ve işleme konularında önemli gelirler elde edecekti. II. Dünya Savaşı sonunda ABD’nin tüm dünyada etkinliğini artırmasıyla beraber Suud yönetimi İngiltere himayesinden ABD taraftarlığına geçerek iktidarını kuvvetlendirdi. 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi sonrasında ABD silahlı kuvvetlerinin Suudi silahlı kuvvetlerini desteklemek amacıyla ülkeye konuşlanmalarına izin verildi. Ancak bir süredir Velihad Prens Abdullah’ın şahsi özellikleri ve daha dindar ve milliyetçi çıkışları ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini yeni bir yol ayrımına getirdiği şeklinde yorumlanıyor. 11 Eylül terör olayından sonra Velihad Abdullah’ın ABD’yi eleştiren açıklamaları olmuş ve bu ABD tarafından hoşnutsuzlukla karşılanmıştı. Kral Fahd’ın yerine geçecek olan Veliahd Abdullah’ın bu tür çıkışları önemli sinyaller olarak değerlendiriliyor.[21]

 Raşit Kıyak

[1] Hasan Gümüşoğlu, “Ehl-i Sünnet, Şia ve Vehhabilik Arasındaki İnanç Farklılıklarının Sosyal Barış Açısından    Değerlendirilmesi,” Hikmet Yurdu Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Yıl:4, Sayı:8,162 

[2]  Ahmet Vehbi Ecer, Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri, (Ankara: Asam yay.,2001),64

[3] Miray Vurmay, İslamın En Katı Yorumu, Cumhuriyet, 12 Eylül 2005.

[4]  http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/740/9450.pdf 

[5]  Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, (İstanbul: Selçuk yay., 1980),67.

[6]  Ahmet Vehbi Ecer, a.g.e., 54-55

[7]  Mehmet Ali Büyükkara, Suudi Arabistan ve Vehhabilik, (İstanbul: Rağbet yay., 2004), 33.

[8]  Ethem Ruhi Fığlalı, a.g.e., 67.

[9]  Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 33.

[10] Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 35.

[11] Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 37.

[12] Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 37.

[13] Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 45.

[14] Mehmet Ali Büyükkara, a.g.e., 45.

[15] Bernard Lewis, Ortadoğu : İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi, çev.: Selen Y.Kölay, (Ankara: Arkadaş yay. 2013), 431.

[16] Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1990), (Ankara: Türkiye İş Bankası yay., 1991), 206.

[17] Bernard Lewis, a.g.e., 431-432.

[18] Mehmet Ali Büyükkara, Vehhabilik. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C:42. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Genel Müdürlüğü, İstanbul: 1988-2013, 613-614.

[19] Fazlur Rahman, İslam, çev.: Mehmet Aydın, (Ankara: Ankara Okulu yay., 2008), 252.

[20] Hasan Gümüşoğlu, a.g.m., 167-168

[21]http://www.davetci.com/akaid_vehhabiyye2.htm

KAYNAKÇA

1.Kitaplar

Lewis, Bernard. Ortadoğu: İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi. çev.: Selen Y.Kölay. Ankara: Arkadaş yay.,2013.

Ecer, Ahmet Vehbi. Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri. Ankara: Asam yay., 2001.

Fığlalı, Ethem Ruhi. Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri. İstanbul: Selçuk yay., 1980.

Büyükkara, Mehmet Ali. Suudi Arabistan ve Vehhabilik. İstanbul: Rağbet yay., 2004.

Armaoğlu, Fahir. 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1990). Ankara: Türkiye İş Bankası yay., 1991.

Rahman, Fazlur. İslam. çev.: Mehmet Aydın. Ankara: Ankara Okulu yay., 2008.

2.Makaleler

Gümüşoğlu, Hasan.“Ehl-i Sünnet, Şia ve Vehhabilik Arasındaki İnanç Farklılıklarının Sosyal Barış Açısından Değerlendirilmesi,” Hikmet Yurdu: Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Temmuz-Aralık 2011, yıl:4, sayı:8.

3.Elektronik Kaynaklar

Yörükan, Yusuf  Ziya. Vahhabilik. Erişim tarihi: 26.10.2014 saat:21:00 http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/740/9450.pdf  

Uzel, Nezih. Vehhabilik. Erişim tarihi: 29.10.2014 saat:22:00 http://www.davetci.com/akaid_vehhabiyye2.htm

4.Ansiklopedi Maddesi

Büyükkara, Mehmet Ali. Vehhabilik. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C:42. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Genel Müdürlüğü, İstanbul: 1988-2013, 613-614.

5.Gazete Yazısı

Vurmay,  Miray.  İslamın En Katı Yorumu. Cumhuriyet, 12 Eylül 2005.

http://www.tarihtarih.com/

Paylaş:

Yorumlar

“393) Vehhabilik” yazisina 11 Yorum yapilmis

  1. Anonim yorum tarihi 16 Mayıs, 2015 16:47

    […] […]

  2. Mojekler Mekany: Turkmenistan yorum tarihi 12 Haziran, 2015 14:42

    Akla zarar takim.. kiyameti’de bunlar getiriyor işte.. IŞID Boko Haram Taliban hepsi vehhabi legionlari.. Bugün muslimanlar gavurlerden degil onlardan korkuyorlar…

  3. Nurullah Aydın yorum tarihi 8 Ekim, 2016 21:02

    Batının İslamı Ayrıştırma Projeleri ve Vahabi Mezhebi
    http://www.acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=8557

  4. Has Türkmen yorum tarihi 26 Ekim, 2017 21:39

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ IÑLISLER WAHHABYLYK MEZHEBINI
    NÄME ÜÇIN DÖRETDILER?

    ♣ Imanyny şeýtana satanlar…

    Tanymal türk ýazyjysy Arslan Bulut “Musulman Doganlar haçparaz goşunyň emrinde” ady bilen ýazan makalasynda wahhabylyk mezhebi we wahhabylar barada şeýle ýazýar: 

    “İňlisler wahhabylyk diýen täze bir mezhep döredip araplary Osmanly imperiýasyndan bu täze din bilen aýra salmagy başardy. Türkiýede hem muňa meňzeş hereketleri geçirmek islediler. Bu pikiri 25.12.1919-njy ýylda iňlis içalysy Rýan öz hökümetine ýazan habarnamasynda şeýle beýan edýär:  

    “Biz hakyky idealy din ýaly bolup görünýän peýdakeş topary agalyk ediji gatlaga çekmäge çalyşarys. Şol sanda yslamçylyga hem päsgel bermeris. Bu göýä Günbatardaky milletçilik ýalydyr. Biziň häzirki maksadymyz dost ýaly çemeleşip ynamlaryny gazanmak we soňra olara höküm etmekdir”.

    ♣ “Gerek bolsa gaýtadan agdarlyşyk ederis!”

    Hulky Jewizoglynyň “Kolonializm we azat edijilik; 1919 we  Bu gün”  eserinde berilen bu maglumat yslam dünýäsiniň we Türkiýäniň (şol sanda wahhabylygyñ ýaýratmaga çalşylýan her bir ýurdunyñ) häzirki ýagdaýynyñ aç-açan delilidir.
    Yslamy ezip bilmejeklerine göz ýetirýändikleri üçin ýewropalylar yslam toparlarynyň häkimiýetlerine syzdylar we käbir toparlara bolsa hut özleri gurmaga ýardam etdiler. Edil Müsürde bolşy ýaly!
    ANKA Habarlar agentliginiñ berýän habarynda Müsürdäki “Musulman Doganlar” guramasynyň syýasy ganaty bolan “Garaşsyzlyk we Adalat” Partiýasynyň Internet saýtynda “Gerek bolsa gaýtadan agdarlyşyk ederis” diýip aç-açan  aýdylýar!
    Gorkusyz-ürküsiz yglan edilen bu Jarnama Hüsni  Mübarege garşy başlanan nägilelikleri “Musulman Doganlar” guramasynyň gurnandygynyň aýdyň subutnamasydyr.

    ♣ “Musulman doganlar” guramasynyñ asyl hemaýatkäri Amerikadyr!

    “Musulman Doganlar” guramasyny bu iş üçin kim gönükdirdikä? Aslynda ABŞ “Musulman Doganlar” guramasyna pul kömegini etdi. Türkiýe bolsa arap ýurtlaryndaky dürli maksatly toparlary Stambulda 2005-nji ýylda bir ýere toplap hemmesini amerikan strategiýasyna bähbidine görä gönükdirdi.
    Bu hem az bolýan ýaly Rejep Taýýyp Ärdogany Türkiýäniñ adyndan Hüsni Mübärege we Muammar Kaddafä garşy aç-açan küşgürdiler.
    Hatda Liwiýadaky ýaragly oppozisiýany türkiýeli ýörite toparlar taýýarlady…

    ♣ Siriýadaky ýaragly toparlara goldawlar nireden barýar?

    Häzir bolsa, Siriýadaky “oppozisiýa” diýilýän amerikan soýuzdaşlary bolan terrorçylaryñ salgysyna Türkiýäniň içinden barýan kömekleriñ (ýarag, egin-eşik, azyk, ýag-ýangyç serişdeleri we ş.m…) yzy üzülmeýär. Sebäbi näme üçin? Sebäbi kömekleriñ üsti bilen birgiden adam kisesini puldan doldurýar. Baryp 2012-nji ýylda Türkiýäniñ hökümeti Siriýadan 100 müňden gowrak bosgunyñ gelmek ähtimallygynyň bardygyny bildirdi. Adatdan daşary ýagdaýlar baradaky ministrligi bolsa öz hasabyna 1,5 million çadyr öñünden aýryp goýdy. Diýmek hakykatdan hem 100 müňden agdyk adamyň Türkiýäniň çäklerine gelmegine garaşylypdyr. Has dogrusy meýilleşdirilen ekeni!

    ♣ Öñünden planlaşdyryldy!

    “New York Times” gazeti Barak Obama bilen R.T.Ärdoganyň Seuldaky duşuşygynda Siriýaly başbozarlara aragatnaşyk serişdeleri we saglygy bejeriş enjamlary ýaly ýaragdan başga ýardamlary çaltlaşdyrmak barada ylalaşandyklaryny aýtdy. Gazet Seuldaky üýtgeşmeleriň Siriýaly “Musulman Doganlar” guramasynyň Stambulda metbugat duşuşygyny geçirip Siriýa üçin dini erkinlikleri bolan “demokratik döwlet”  bolmaga çagyryş eden günlerinde bolup geçendigini ýazdy. İňlisleriň “Telegraph” gazeti bolsa ABŞ-nyň Trampdan öñki prezidenti Barak Obamanyň Siriýaly oppozisionerlere kömek etmek kararyna gelen Türkiýäniň Siriýa döwletiniň içinde tampon sebit döretmek meýilnamalaryny işläp düzmegi bilen bir wagtyň özünde bolup geçendigine ünsi çekdi. Gazet Türkiýäniň Stambulda geçiriljek “Siriýanyň dostlary” ýygnagyny “takmynan çäklendirilen adatdan daşary bir operasiýa kömek etmek maksady bilen ulanyljagy barada hem aýtmakdan çekinmedi. Şeýlelikde Türkiýe Damaskda ýerleşen öz türk ilçihanasynyň alyp barýan işlerini howp astyna aldy. Türkiýäniň Damaskdaky ilçisi maşgalasy we ilçihananyň şahsy düzümi Türkiýä gaýdyp geldi.   Bu bolýan zatlar nämäniň alamaty? Yslam dünýäsine hyzmat etmekmi ýa-da haçparazlar dünýäsine?

    ♣ Aslynda haçly ýörişler täzeden başlady…

    “11-nji sentýabr” teraktyndan soňra ABŞ-nyň prezidenti Jorj Buş “Haçly ýörişlere başlaýarys”  diýip Owganystana we Yraga goşun saldy. Bu täze haçly ýörişi “Musulman Doganlar” guramasynyň üstünden “Arap bahary” ady bilen dowam etdirildi. Her näçe gynansak-da, Türkiýäniñ “Adalat we Galkynyş” (AKP) partiýasy häkimiýete gelen ilkinji ýyllarynda bu haçly ýörişiň Angliýa we Ysraýyldan soňky iň uly kömekçisi boldy. Bu ýagdaýda käbir dindarsumaklaryñ, hamala iňlis içalysy Rýanyň aýdyşy ýaly halkyň öňünde dawaly dini meseleleri gozgansyran bolup, ýewropaparazlaryň goldaýan ugurlaryna garşy çykyş edensirän bolup, hakyky idealy din ýaly görünen, emma aslynda haçparaz goşunynyň koalizasiýasyna hyzmat edýändiklerine akyl ýetirmeklik kyn däl.

    ♣ Goltugyñda ýylan saklasañ, bir gün özüñi çakar!

    Ýylany iýdirip-içirip goltugyñda saklap ýörseñ, ahyr bir gün aýlanyp-dolanyp özüñi çakýar. Amerikanlaryñ, ýewreýleriñ we ýewropalylaryñ asyl maksadyna düşünmän, birwagtky Osmanly imperiýasynyñ çäginde bolan ýerleri ýañadandan täsiri astyna almak bilen özüçe manýowr etmek islän we dünýäniñ täze global güýjüne öwrülmek islän Türkiýe bu howply plandan diñe zyýan çekdi. Eýranam bu howply planyñ bir gyrasynda. Olaram sünni ýurtlarda şaýy oligarhiýasyny döretmek üçin etmeýän pyssy-pyjurlygy ýok. Ýemendäki husileriñ ýaragly çaknyşyklarynyñ, Yrakdaky şaýy-sünni konfliktleriniñ, Eýran-Saud Arabystan syýasy krizisiniñ bir gyrasynda hökman pars kontrrazwedkasynyñ oýny ýatandyr.

    Internet materiallary esasynda taýýarlanyldy.

    Has TÜRKMEN.

  5. Has Türkmen yorum tarihi 26 Ekim, 2017 21:40

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ “ÝETIŞIÑ, MUSULMANLAR HUDAÝLARYMYZY GURBAN ETJEK BOLÝARLAR!..”

    Iñlisleriñ bütin yslam dünýäsinde ýöreden syýasaty şu üç prinsipe esaslanýar:

    1). Parçala, agzyny alart;
    2). Agalyk et, höküm sür;
    3). Dinlerini ýok et.

    Olar bu bu prinsipi üstünlikli ýöretmek üçin ellerindne gelenini gaýgyrmadylar.
    Iñlisleriñ Hindistandaky ilkinji işi özlerine gulluk etjek adamlary tapmak boldy. Olar bu satlyk adamlary ulanmak arkaly agzalalygyñ oduny kem-kemden tutaşdyrdylar. Munuñ üçinem musulmanlaryñ häkimiýeti astynda ýaşap ýören induslary ulandylar. Musulmanlaryñ adalaty astynda ýaşaýan induslara Hindistanyñ asyl eýesiniñ induslardygyny, musulmanlaryñ hindi hudaýlaryny öldürýändigini, muña garşy gitmegiñ gerekdigini wagyz etdiler. Şeýdibem induslary öz ellerine alyp, olardan hakyna tutma esgerler taýýarladylar. Beýik Britaniýanyñ şa aýaly Ýelizawetanyñ görkezmesi bilen goşun düzülende, indus nadanlygy bilen iñlisleriñ yslam duşmanlygy pula bolan höwesde birleşýärdi. Musulman begzadalar bilen hindi maharajalarynyñ aralaryny bulamak üçin çaknyşyklar guraldy. Musulmanlaryñ içinde-de imanyny şeýtana satan we iñlisleriñ bähbidine hereket edýän ejiz ygtykatly kişiler az däldi.
    Angliýanyñ Hindistandaky dikmesi ser Jon Straç musulan-indus gapma-garşylygy barada şeýle diýýär:

    “Agalyk etmek we agzalalyk döretmek üçin her bir edip bolaýjak zat hökümetimiziñ syýasatyna laýykdyr. Hindistandaky syýasatymyzyñ iñ añsat ýeri, bu ýerde iki gapma-garşy ýagynyñ bir ýerdeligidir”.

    Bu gapma-garşylygy hasam ýitileşdiren iñlisler 1750-nji ýyldan 1870-nji ýyla çenli yzygiderli induslary goldadylar we olar bilen birlikde musulmanlara garşy uly gyrgynçylyklary amala aşyrdylar.
    1858-nji ýylda başlan musulman-indus uruşlary gitdigiçe möwç alýardy. Iñlisler induslary musulmanlaryñ üstüne küşgürip, özleri tomaşa görýärdiler. 1990-njy ýylda-da serbleri Bosniýada musulmanlaryñ üstüne küşgürdiler. Köçelerde musulman çagajyklaryñ ganlary sil bolup akýarka, iñlisler ýene-de tomaşa edýärdiler.
    Hindistanyñ gurbanlykda sygyr öldürmek meselesi bilen baglanyşykly ýüzlerçe we müñlerçe musulmanyñ öldürilmän we pajygaly wakasyz geçen bir ýyly-da ýokdur. Iñlisler bu gapma-garşylygy ýitileşdirmek üçin musulmanlaryñ arasynda bir sygyr öldürmegiñ ýedi sany goýun keseniñden has sogaplydygy barada pikiri wagyz etdirýärler. Beýleki tarapdan bolsa, induslaryñ arasynda sygyr hudaýlary ölümden halas etmegiñ sogaplygyny propoganda edýärler. Olar bu gapma-garşylygy Hindistandan çekilensoñlaram dowam etdirdiler. Muña mysal hökmünde premýer-ministr Musaddygyñ döwründe Eýranda neşir edilen “Ittilaat” žurnalynda şeýle hadysa beýan edilýär:

    Gurban baýramynyñ bir gününde sakgally-sarmykly, selleli we donly iki sany musulman gurbanlyk etmek üçin bir sygyr satyn alýarlar. Soñam sygyry yzlaryna tirkäp, induslaryñ ýaşaýan ýerinden geçýärler. Birdenem olaryñ öñünden bir indus zompa çykýar we sygyry näme etjek bolýanlaryny soraýar. Olar sygyry gurbanlyk üçin alanlaryny aýdýarlar. Indus bolsa aýagaldygyna zörledip başlaýar:

    “Eý jemagat! Ýetişiñ musulmanlar biziñ hudaýlarymyzy gurban etjek bolýarlar!

    Sygyry alyp barýan iki musulmanam indusdan kem galman gykylyga başlaýarlar:

    “Eý musulman doganlar! Ýetişiñ induslar gurbanlyk malymyzy elimizden aljak bolýarlar!”

    Induslar we musulmanlar toplanýarlar we nämäniñ nämedigine düşünmän biri-birlerine garşy elleri taýakly, pyçakly topulyp, uruşmaga başlaýarlar. Ýüzlerçe musulman we indus wepat bolýar…
    Emma dawa gyzyşan badyna sygyry indus mähellesiniñ içinden geçiren iki “musulmanyñ” assyrynlyk bilen iñlis ilçihanasyna girip gidendigini görerler. Bu ýagdaý bu pajygaly pitnäni döredenleriñ iñlislerdigini görkezýär. Bular ýaly wakalary gözi bilen gören ýazyjy Gurban baýramynda Hindistandaky musulmanlara nähili pajygaly wakalaryñ sowgat edilýändigini gynanç bilen belläp geçýär. Musulmanlary ýok etmäge çalşylan sütemleri we pitneleri ýatlanyñda, ýokarda agzalan bu fakt olaryñ ýüzlerçe, hatda müñlerçesinden biridir.

    M.Syddyk GÜMÜŞ “Iñlis jansyzynyñ ýatlamalary” (“Hemper syrlaryny açýar”), “Hakykat” neşirýaty, Stambul-2012, 90-91-nji sahypalar.

    Terjime eden: © Has TÜRKMEN.

  6. Has Türkmen yorum tarihi 26 Ekim, 2017 21:41

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ WAHHABYLYGYÑ DÜÝBÜNI TUTUJY MUHAMMET IBN ABDYLWAHHABYÑ ASLY BURSALY ÝEWREÝDI…

    Hormatly agzalar, birnäçe gün bäri yslam dininiñ içine parazit gurçuk bolup giren wahhabylar sektasy barada birnäçe gyzykly postlary goýduk.
    Ynha, häzirki goýjak postumyzy doly okanyñyzda hem orta atylýan zatlar siziñ aklyñyzy haýrana goýsa gerek. Elbetde imanyny şeýtana satan wahhabylar muny hiçem boýun almazlar. Sebäbi olar bu akymy esaslandyran tersokan messepsizi özleriniñ ruhy halypasy hasap edýärler.
    Gepi süýndürip oturman, faktlara geçeliñ…

    ♣ Arhiwlerden çykan ajy hakykat

    Baryp 2008-nji ýylda Amerikanyñ “Washington Post” gazeti ABŞ-nyñ goranmak ministrliginiñ Saddam Hüseýin döwründäki arhiwleri boýunça geçirilen gizlin barlaglaryñ dowamynda iññän ähmiýetli we yslam dünýäsini haýrana goýjak maglumatyñ üstünden bardy.
    Ol maglumatda wahhabylyk akymynyñ esaslandyryjysy şeýh Muhammet ibn Abdylwahhabyñ atasynyñ Bursaly bir ýewreý bolandygy aýdylýar.
    Türkiýäniñ “Hürriyet” gazetiniñ işgäri, žurnalist Al Kamen Pentagon tarapyndan Saddam döwrüne degişli möhüm arhiw maglumatlaryny bäş tomluk kitap görnüşinde iñlis diline terjime edilendigini ýatladýar.
    Al Kamen “El Kaide” bilen Saddamyñ arasynda “göni baglanyşyk” bolmadygam bolsa, ideologik taýdan baglanyşygyna degişli haýran galdyryjy detalyñ bu maglumatlarda orta çykandygyny, emma metbugat tarapyndan muña göz ýumulandygyny öñe sürýär.
    Yrak kontrrazwedkasynyñ terjime edilen resminamalarynda aýdylşy ýaly Şeýh Abdylwahhabyñ atasynyñ hakyky ady Süleýman däl-de, Şulman ekeni. Ýagny Şulman ýalandan yslam dinine geçensiräp, adynam Süleýman diýip üýtgeden kezzabyñ biridir.
    XVI asyrda Bursada ýaşan ýewreý täjiri Şulman soñra Damaska göçýär. Ol Damaskda ýaşan döwri sakgalyny ösdürýär, selle dakynýar. Emma ol jadygöýlük bilen aýyplanyp Osmanly şäheri bolan Damaskdan kowulýar.
    Amerikan alymlarynyñ federasiýasy (FAS) wahhaby ynanjyndan täsirlenen we birnäçesi Saud Arabystanda okadylan yrakly söweşjeñ toparlara garşy täze strategiýalary işläp düzmek islän ABŞ-nyñ Goranmak ministrligi üçin taýýarlanan 50 sahypalyk arhiw analiziniñ “birnäçe adamlaryñ añynda öwrülişik döredendigini” belläp geçýär.

    ♣ Wahhabylyk näme?

    Germaniýaly türkmen alymy Begmyrat Gereýiñ wahhabylar baradaky makalasynda belläp geçişi ýaly, iñlis imperializmi musulman dünýäsiniñ üç uly döwleti bolan Osmanly imperiýasyny, Eýrandaky Gajarlar döwletini we Hindistandaky Gürkanylar döwletini ýykmak we biri-birine ýardamy ýetmez ýaly derejede ýok bolup gitmekleri üçin inçeden-inçe meýilnamalary işläp düzýärdiler. Munuñ netijesinde Hindistanda kadyýanyçylyk akymy döredi, Eýranda behaýylar sektasy ýüze çykdy. Osmanlylarda bolsa ters akymlaryñ iñ aýylganjy bolan wahhabylyk döredi.
    XII asyrda ýaşap geçen Ibn Teýmiýäniñ garaýyşlaryna esaslandyrylan we yslamyñ iñ reaksioner häsiýetlere bürendirilen wahhabylyk akymy hanbaly ynanjyna eýeren Muhammet ibn Abdylwahhab tarapyndan XVII asyrda guruldy. Iñlis jansyzy bolandygy öñe sürülýän Muhammet ibn Abdylwahhab häzirki Saud Arabystan patyşalygynyñ Saudlar dinastiýasynyñ atasydyr.
    Anadoly türkmenleriniñ “ylymly yslam” garaýyşyna garşy gurulan wahhabylyk Osmanlylara garşy başy başlanan arap gozgalañlarynyñ hem ideologiýasynyñ oñurgasyny emele getiripdi.
    Wahhabylyk (şol sanda selefilik hem) häzirki wagtda arap ýurtlarynda hereket edýän terroristik guramalaryñ, aýratynam “El-Kaide”, “Boko Haram”, “YŞYD” (IGL), “Taliban” ýaly kellekeser we ganojak terrorçy toparlaryñ resmi ideologiýasy bolup durýar.

    ♣ Peýdalanylan edebiýat:

    1). “Hürriyet” gazeti, 26.03.2008 ý;
    2). Begmyrat GEREÝ “Wahhaby hereketi” mezhepmi? ýa-da halkymyza garşy howply “dildüwşükmi“, 2014 ý.

    © Has TÜRKMEN.

  7. Has Türkmen yorum tarihi 30 Ekim, 2017 10:00

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ OWADAN SÖZLI NADANLAR

    Hezreti Pygamberimiziñ (s.a.w) “Bir möminiñ gabryny zyýarat eden, Hak tagalanyñ huzurynda bir hajdan zyýada sogaba eýe bolar!” diýen sözlerine eýerip, Allatagalanyñ razylygy üçin gonamçylyklara zyýarat etmek we ol ýerde ýatanlaryñ ruhlaryna aýat-dogalar okamak bütin gonamçylykda ýatan bendeleriñ sogabyça sogap gazanmagyna sebäp bolar.
    Wahhabylyk diýlen bozuk pyrkany Abdylwahhabyñ ogly Muhammet Nejdliniñ iñlisleriñ hemaýaty bilen esaslandyrandygyny eýýäm köpüñiz bilýän bolsañyz gerek. Ol iñlis meýilnamalaryny üstünlikli amala aşyrmak üçin birnäçe kitaplary hem ýazypdyr. Muhammet ibn Abdylwahhanyñ “Kitab-üt-tewhid” kitabyny onuñ agtygy Abdyrahman şerh edip “Feth-ul-mejid” adyny berýär. Bu kitapda şeýle diýilýän ýeri bar:

    “Öli duýmaýar. Ruhy ylahy huzurdadyr. Mülhitler ölülerden ýardam, şepagat hantama bolýarlar. Olatyñ bu hereketleri şirkdir. Perişde, pygamber, weli, bularyñ hiç biri ýardam edip bilmeýärler. Öli ýa-ha Hezreti Hüseýin kimin Jennet nygmatlaryndadyr, ýa-da Muhiddin ibn Araby, Omar ibn Faryd kimin azapdadyrlar. Öli özüne edilen dogadan habary ýokdur. Öli eşidýär, ýardam edýär diýýänler dinden we imandan çykýandyrlar. Allanyñ ejaza beren adamy şepagat edilmesi ejaza berlene şepagat etjekdir. Ölä doga edeniñ, ýalbaranyñ bilen ejaza berilmeýär. Müsürlileriñ iñ uly hudaýy bolan Ahmet Bedewiniñ kimdigi belli däldir. Ölüleriñ mazarlaryna kümmet galdyrmak, tagzym etmek şirkdir. Abdylkadyr Geýlany özüne ýykylany eşidýär, kömek edýär diýýärler. Bu sözler küfürdir. Bularyñ kümmetleri bolsa put öýleridir. Hemmesini ýykmak gerekdir”.

    Bu ýokardaky ýazgylar wahhabylyk akymynyñ kemala gelmegine, yzyndanam Saud Arabystany döwletiniñ gurulmagyna we iñlisleriñ yslamyýete eden hüjümleriniñ ýeñiş gazanmagyna getirdi. Wahhabylar ehli-sünnet ýoluna eýerenlere kapyr diýmek bilen birlikde “Kümmetler bidgatdyr. Resulallanyñ zamanasynda kümmet ýokdy. Soñra edildi” diýen pikiri öñe sürýärler.
    Wahhabylara jogap hökmünde ehli-sünnet ýoluna eýerýänler ygtykatlarynyñ dört çeşmä: Kitaba, Sünnete, Kyýasy fukaha, Ijmaýy ymmata esaslanýandygyny bilmelidir. Kitap “Gurhandyr”. Sünnet Hadysy-şeriflerdir. Kyýasy fukaha dört sünni mezhebiñ fykh kitaplarydyr. Ijmaýy ymmat ilkinji iki asyryñ alymlarynyñ biragyzdan makullan pikirleridir. Bu alymlaryñ hiç birisi-de kümmetlere garşy kelam agyz söz aýtmandyr. Fykh kitaplary kümmetleriñ jaýyzdygyny ýazýarlar. Hut şonuñ üçin kümmet galdyrmak we kümmete zyýarat etmek dinimizde gadagan edilenok. Ony diñe wahhabylar inkär edýär. Yslam dini diýilsenadan wahhabylaryñ we “dini reformist” diýilýän mezhepsizleriñ bozuk pikirleridir we owadan sözleridir öýtmäñ. Yslam dini ýokarda agzalan dört esasy çeşmeden edinilmelidir.
    Wahhabylaryñ atasy Muhammet ibn Abdylwahhabyñ dogany Süleýman ibn Abdylwahhab doganynyñ tersine ehli-sünnet alymlaryndan birisidi. Ol doganynyñ tutan ýolunyñ bozukdygyny we musulmanlaryñ oña aldanmazlygy üçin birnäçe kitaplary ýazdy. Onuñ “Sawaik-ul-ilahiýýe fireddi-alel-wehhabiýe” kitabynda wahhabylaryñ ýalñyş ygtykatdadyklaryny subut edýär. Ol kitapda şeýle diýilýär:

    “Hawa, wahhabylaryñ şeýhul-yslam diýip atlandyrýan we ýazgylaryny depelerine täç edýän adamlary bolan Ibni Teýmiýe we onuñ şägirdi Ibnulkaýýum Jewziýe gaýypdan, ölüden kömek islemek, onuñ üçin hudaýýoly etmek ýa-da Alladan başgasyna gurbanlyk kesmek, gabry ogşamak, topragyny alyp bereketlenmek haramdyr diýdiler. Emma şirk diýmediler. Hiç bir alymam muny eden müşrik bolar diýmändir. Dört mezhebiñ alymlary küfüre alyp barýan zatlaryñ barsyny ýazypdyrlar. Olar muny edenleriñ “mürted” boljakdyklaryny aýtmandyrlar. Muny edenleriñ musulmanlykdan çykmajagyny ýazypdyrlar.
    Ýusup Nebhany “Şewahid-ül-Hak” kitabynda şapygy alymy Şyhabeddin Remliniñ fetwasyndandan mysal getirip, “Pygamberleriñ bakyýete göçenlerinden soñra mugjyzalarynyñ, welileriñem keramatlarynyñ dowam edýändigini, munuñ üçinem olara aradan çykanlaryndan soñ ýüzlenmegiñ bolýandygyny” aýdýar. Abdylheý Şernblaly hem pygamberlere we welilere (öwlüýälere) ýykylmagyñ jaýyzdygyny subut edýär. Ibni Abidin hem kitabynyñ 1-nji tomunda:

    “Alymlaryñ, seýitleriñ, welileriñ guburlarynyñ üstüne kümmet galdyrmak jaýyzdyr” diýýär we ol kitabynyñ 5-nji tomunda:

    “Öwlüýäniñ, salyhlaryñ guburlarynyñ üstüne mata dañmak örtgi örtmek mekru däldir. Biziñ üçin meýide tagzym we hormata sebäp bolmak, olara edepsiz sözleri aýtdyrmazlyk we nadanlaryñ edepli bolmaklary üçin bular gerekli zatdyr. Amallar niýete görädir” diýip ýazýar.

    Wahhabylar “Gurhana” we Hadyslara ýalñyş many çaýmak bilen birlikde öz pikirlerine eýermeýänleri “kapyr” diýip atlandyrýarlar. Şonuñ üçin dinimizi dogry çeşmelerden öwrenmek isleýänler okaýan we okajak bolýan kitaplaryna ünsli bolmalydyrlar. “Feth-ul-mejid” atly wahhaby taglymatyny beýan edýän kitap bu şarlatanlaryñ ýalan-ýaşryklaryndan we töhmetlerinden doludyr.

  8. Has Türkmen yorum tarihi 30 Ekim, 2017 19:39

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ TERS AKYMLAR: “Wahhaby hereketi“
    mezhepmi? ýa-da halkymyza garşy
    howply “dildüwşükmi“ ?!.

    Taryh boýy, adamlaryñ hem halklaryñ arasynda agzalalyk hem duşmançylyk döretmek, dünýäniñ talañçy we basybalyjy güýçleriniñ iñ täsirli ýaraglarynyñ biri bolup gelýär. Bilşimiz ýaly „Haçly ýörişler“ ady bilen tanalýan iñ gazaply hem weýrançylykly uruşlaryñ biri, hristianlar bilen musulmanlaryñ arasynda ýüze çykyp adamzat üçin uly pajygalara sebäp bolupdy. Aslyna seredeñde welin, bu dinleriñ ikisi hem adamlary bir Tañra gulluk etmäge, parahatçylyga hem doganlyga çagyrýar.
    Musulman ýurtlarda-da mezhepler arasynda agzalalyk döretmek, basybalyjy kolonialistleriñ iñ kesgir ýaragy bolupdy. Onuñ iñ meşhur nusgasy bolsa, Sefewiler döwründe yüz beren şaýy-sünni mezhebara ganly uruşlardyr.
    Hakykatda, täsipkeş hem dönük sefewi şaýylygy, Ýewropa kolonialistleriniñ yslam ülkelerini basyp almaklarynyñ garşysynda iñ güýçli böwet bolan Osmanly türkmen döwletini arkadan hanjar bilen uran gullukçysy bolupdy.
    Soñky ýüzýyllykda, has hem öñki sowet yurdy dargap sowuk uruş gutarandan soñ, bu mesele täze bir sepgide girdi. Biz häzir her günde diýen ýaly ganly hem gorkunç wakalaryñ şaýady bolýarys, yzygiderli şübheli hem öñ bize duş gelmedik ýok zatlar ýüze çykýar…
    Biziñ medeniýetli hem parahat milletimizi nyşana alan şeýle hereketleriñ biri-de wahhabylar akymydyr. Bu akym ençe ýyllar öñ Türkmensährada-da orta atylýardy, emma halkymyz oña hiç-hili üns bermän tiz hem unudylýardy.
    Mysal üçin, birwagtlar Annagylyç Ahun Nagyşbendi öz bäsdeşi bolan Muhammet Ahun Nurizady wahhabylykda aýyplap:

    “Ol mukaddes öwlüyäleri zyýarat etmegi günä hasap edýär“ diýip myş-myş ýayratdy.

    Emma halkymyz oña üns-de bermedi. Sebäbi ol “Kyrk öwlüýä ýalbarandan bir Hudaýa“ diýen atalar sözünden başga bir üýtgeşik zat däldi. Türkmen milleti uzak taryhynyñ dowamynda dürli dini ynançlary kabul etse-de, her hili öte geçmelerden, täsipkeşlikden we beýleki dinleri-dir halklary ýigrenmekden uzak durupdyr. Men bu barada aýratyn bir makalada, güýjüm çatdygyndan durup geçerin.
    Emma öñki sowet häkimiýetiniñ dargap Garaşsyz Türkmenistan Döwletiniñ ýüze çykmagyndan soñ, kesekiler tarapyndan belli maksatlar bilen maddy hem syýasy taýdan goldanýan bu „mezhep” gaýtadan janlanyp başlady. Olar Türkmensährada hatda öz yörite metjitlerini-de saldylar.
    Türkmenistana-da her edip hesip edip aralaşmaga başladylar.
    Mysal üçin, ýoksulrak oglanlary ýanap olary özlerine çekmek üçin “eger-de biziñ mezhebimize girseñ, sizi öýli-işikli ederis“ diýýändikleri aýdylýar.
    Şol bir wagtyñ özünde-de halkara habar beriş serişdelerinde hamana “Türkmenistanda ýüzlerçe terrorist baryp Siriýede söweşýänmiş!“ diýen myş-myşy ýaýradýarlar.
    Emma her bir türkmen ýa-da türkmeniñ medeniýeti hem däp-dessurlary bilen tanyş bolan her bir adam, halkymyzyñ terrorizm diýilýän zatdan düýbünden habarsyzdygyny we bu habarlaryñ howply niýetler bilen ýaýradylýan bihaýaçylykly ýalandygyna doly göz ýetirýändir. Elbetde, käýarym özlerini pula satan birnäçe türkmensumak oýnatgy we dikme gullaryny orta çykarmaklary-da
    Ŷokarda agzalan hakykatlary göz öñünde tutmak bilen biz, elýeterimizde bolan maglumatlara daýanmak arkaly, bu ters akymy paş edip, onuñ döredip biljek howply netijelerinden mähriban halkymyzy habardar etmäge çalyşarys. Wahhabylygyñ geçmişi hem oýnan roly hakynda dürli çeşmelerden örän gysgaldylyp alynan aşakdaky maglumatlary görýäris:

    “Biz wahhabylygyñ başyny ýola goýan diñe kolonialistlerdir diýip düşünmeli däldiris. Beýle zat bolup bilmez, taryhy hakykatlar-da bu pikiri nygtamaýar (Elbetde olary sistemalaşdyran we yslam dünýäsiniñ başyna bela edenler ýene-de iñlisler boldy). Bu düşünjäniñ yzlary belli geçmişe daýanýar. Hakykatlara ýüzleý düşünmek yslam dünýäsinde hemişe öñden bäri dowam edip gelýän zatdyr.

    Wahhabylyk XVIII asyrda Muhammet ibn Abdylwahhabyñ Arabystanda düýbüni tutan mezhep hereketidir. Muhammet ibn Abdylwahhabyñ ynanjyna görä yslam dini hijri 3-nji asyrdan (X asyrdan) ýoluny üýtgedip başlady we dürli zatlar artdyrylyp üýtgetmeler girizildi. Ol ölüleriñ mazarlaryny zyýarat etmek hem-de dini we mezhep şahsyýetleri gaty ulaldyp mahabatlandyrmak ýaly meseleleri, soñ girizilen şeýle üýtgetmeler hasap edýär…
    Dinler we mezhepler uniwersiteti tarapyndan ýörite çagyrylan sosiologiýa ylymlarynyñ profesory doktor Jewad Miri bu düşünjäniñ köklerine hem ýüze çykyşyna degip geçip şeýle diýýär:

    “Köp kitaplarda Muhammet ibn Abdylwahhabyñ işleri hakda umumy görnüşde aýdylypdyr. Emma gysgaldyp aýtsak, bu proýektiñ ösüşi XIX asyryñ kolonializmi bilen ýakyn baglanşygy bardyr diýip bileris.
    XIX asyryñ kolonializminiñ gözi üç sany uly imperiýadady:

    1). Hindistanyñ demirgazygyndaky Gürkanylar; 2). Beýik Osmanly imperiýasy;
    3). Eýrandaky Gajar (türkmen) şalygy.

    Olaryñ üçüsinde-de XIX asyrda belli hadysalar boldy. Biz Eýranda babylar we behaýy akymy bilen garşylaşýarys.
    Osmanly döwletine girýän ýurtlarda bolsa, wahhabyçylygyñ ýüze çykandygyny görýäris.
    Çöküp barýan Gürkany imperiýasynda bolsa, kadyýanyçylyk ýa-da ahmadiýýa diýen pikir akymy ýüze çykýar.

    Bu akymlaryñ üçüsi-de, hereketini uly oýunlar bilen XIX asyr kolonializmi bilen baglanyşyklylykda ösüp hem ýaýrap başlapdylar. Başga bir söz bilen aýdanymyzda, wahhabyçylygy biz ýönekeý bir proýekt hökmünde görmeli däl-de, eýsem wahhabyçylygyñ imperialistler tarapyndan taýýarlanan köp taraplaýyn bir proýektdigine düşünmelidiris.
    Imperializmiñ wahhabyçylyk bilen baglylygy Osmanly imperýasynyñ ýaýramagy we ýewropalylar bilen aralarynda ýüze çykan bäsleşige öwrülýär. Olar Osmanly imperýasyny daşardan çökermegi başarmansoñlar, içinden güýçden düşürmeli diýen karara gelýärler…”

    Doktor Jawad Miri wahhabylyk düşünjesiniñ köküni has irräkden alyp gaýdýandygyny aýdyp şeýle ýazýar:

    “Muhammet ibn Abdylwahhabyñ düşünjesi Ibni Teýmiýýeden başlanýar. Ol “Gurhany” öte geçme ýorumlamakda meşhurdyr. O öz düşünjesi bilen ylalaşmaýan her kimi “dinden çykan kapyr” hasap edýär. Ol hatda yslam dünýäsiniñ uly alymy bolan Hoja Nasyreddin Tusyny hem kapyrlaryñ sanawyna goşýar. Muhammet ibn Abdylwahhabyñ ruhy halypasy Ibni Teýmiýýäniñ düşünjesinde; rowaýatlar diniñ esasy daýanjy hasaplanýar. Bu düşünjede akyla hem pikir ýöretmäge hiç hili ýer berilmändir. Wahhabylygyñ onçakly ýaýramadyk ýurtlarynda bu düşünjäniñ dürli taraplaryna kän üns berilmeýär…“

    Wahhabylygyñ ýasama hem ýoýujy ýoly, iki asyr bäri edil güýe ýaly, dini bozup içini boşatmak bilen meşguldyr. Onuñ akyl hem adamzadyñ mylaýym tebigaty bilen ilteşigi ýokdur. Wahhabylyk yslamyñ täze döredilen mezheplerinden (has dogrusy sekta) bolup, yslamyñ dogan ýurdy bolan Arabystanda ösýär hem-de syýasy we ykdysady goldawlar arkaly beýleki musulman ýurtlaryna ýaýramakdadyr…
    Bu mezhebiñ gaty geñ hem akyla sygmaýan tarapy, Muhammet ibn Abdylwahhabyñ beren fetwasy, ýagny dini permanydyr. Ol bu permanda dünýäniñ ähli musulmanlaryny kapyrçylyk hem butparazlykda aýyplap, özüne ynanýanlary olary (ýagny “kapyrlary” we “butparazlary”) gyryp ýok etmäge bolan gazaply uruşa çagyrýar. Bu perman soñky iki ýüz ýyllykda pajygaly hem jan ýakyjy sahnalary ýüze çykardy. Şeýle perman ylahy dinlerde örän seýrek bolan zatdyr…
    Wahhabyçylygyñ musulman ýurtlarda propaganda edilmesi örän ähmiýetli meseledir. Munuñ sebäbi bolsa, bu mezhebiñ Ibni Teýmiýýe we Muhammet ibn Abdylwahhab ýaly selefiçiler tarapyndan dogry ýoldan çykmagynyñ üstesine, musulmanlaryñ arasynda agzalalyk döretmekde amerikan we iñlis imperializmi tarapyndan örän täsirli ýarag hökmünde ulanylmagydyr…

    (dowamy bar)…

    Begmyrat GEREÝ,
    Germaniýaly türkmen alymy.

  9. Has Türkmen yorum tarihi 30 Ekim, 2017 19:40

    TARYHYÑ TERS ÝÜZI

    ▶ TERS AKYMLAR: “Wahhaby hereketi“
    mezhepmi? ýa-da halkymyza garşy
    howply “dildüwşükmi“ ?!. – 2.

    (dowamy)…

    Özboluşly sopyçylyk yslamy yörgünli bolan Merkezi Aziýa we Demirgazyk Kawkaz ýurtlarynda wahhabizm ady bilen täze döredilen bir hereketiñ başy başlandy. Wahhabyçylygy bu ýurtlarda ýaýratmaga çalyşýanlar arap we käbir beýleki musulman ýurtlaryndan gelen wagyzçylardyr. Olaryñ yzyna düşenleriñ ilkinjileri “perestroýka” (üýtgedip gurmak syýasaty) başlanandan soñ daşary ýurtlardaky dini okuwlarda okamak mümkinçiligini tapan ýa-da belli bir şahsy ýa sosýal meseleler üçin ýurtlaryndaky syýasy režime garşy bolan ýaşlardyr.
    Wahhabyçylygyñ ýüze çykmagyny öwrenen köp sanly Garaşsyz Döwletleriñ Arkalaşygy (GDA) ýurtlarynyñ ýazyjylary bu akymy maddy taýdan üpjün edýän Saud Arabystanyñ rolunyñ bardygyna degip geçýärler. Bu ýurtlaryñ garaşsyzlygyndan başlap, metjitleri salmak we yslamy öwretmek, daşary ýurtlardaky dini okuwlara okuwçy ibermek, dini kitaplary neşir etmek, arap dilini okamak we musulmanlary haja ibermek ýaly işleriñ ähli çykdaýjysy Saud Arabystany tarapyndan üpjün edilipdir. Şonuñ üçin hem käbir ýazyjylar wahhabylyk hereketiniñ diñe Arabystanyñ goldamagynda bilen ýüze çykandygyny öñe sürýär…

    “Jorj Buşyñ hökümet başyna geçmegi hem-de 2001-nji ýyldaky “11-nji sentýabr” teraktynyñ amala aşyrylmagy 2001-nji ýylda Amerikada we halkara gatnaşyklarynda täze bir özgerişleriñ başlangyjy boldy. Bu hadysa Amerikanyñ daşary syýasatyna birhili düzgün getirdi; çünki amerikanlar Waşingtonyñ dünýä agalyk etmeginine garşy bolan ähli güýçleri terrorizme ýardam berýänleriñ hataryndan diýip yglan etmäge başladylar.

    “11-nji sentýabr” terakty ABŞ üçin terrorizm diýen täze bir duşman döretmek arkaly öz güýjüni synap görmäge bahana barsyny döredip berdi. Täzeki ýüze çykan şertleri göz öñünde tutmak bilen Ak Tamyñ ýolbaşçylary bu günki we geljekki döwüre uýgun strategik bir düzgün-tertip döretmegiñ ugruna çykdylar. Onuñ netijesi bolsa „Amerikanyñ XXI asyr üçin milli parahatçylygy“ ýaly strategiýalaryñ düzülmegi boldy.
    11-nji sentýabrda Dünýä söwda merkeziniñ goşa binasyna bolan terroristik hüjümiñ yzyndan Amerika dessine günäkär hökmünde El-Kaide, Taliban, Bin Laden ýaly radikal yslamçy toparlary görkezdi we yzysüre bolsa söweşjeñ kerwenler terrorizme garşy uruş yglan edip Owganystana we Yraga tarap ýola düşdüler…

    Iñlis imperializmi şeýle düşünjäni döretmegi has irräkden başlapdy. 1920-nji ýylda Faýsalyñ ogullarynyñ birini Arabystandan getirip Yraga, Faýsalyñ ýene bir ogly Abdyllany Iordaniýa, üçünjisini bolsa Siriýa häkim edip bellediler. Şonuñ ýaly-da 1782-nji ýylda “Al-Halyfa” wahhaby toparyny Bahreýne häkim etdiler, olaryñ hemaýaty bilen 1820-nji ýylda bolsa, “Al-Halyfa” topary Saud Arabystanyñ wahhaby döwletiniñ kömegi bilen sünni wahhabylary Bahreýne göçürip ol ýerdäki şaýylary bolsa köpçülikleýin gyrýarlar. (Dowani, 1366, s. 58)

    ♣ „ Wahhabizm we Al-Saud amerikanlar bilen iñlisleriñ gujagynda”

    Amerikanyñ içalylyk (şpionlyk) guramasynyñ öñki ofiserleriniñ biri özüniñ gyzgyn seslenme döreden kitabynda, radikal yslamçy terrorizmiñ Orta Aziýada ýüze çykyşy hakda durup geçipdir.
    “Al-alem” adyndaky habarlar merkezi ilkinji gezek bu kitabyñ iñ ähmiýetli bölümlerini terjime we neşir etdi.
    “Al-alem” habarlar merkeziniñ açyklamagyna görä, “Şeýtan bilen ýatmak“ kitabynyñ awtory Robert Baýer Amerikanyñ habarlar merkeziniñ öñki aktiwist ofitserlerindendir. Ol MRU-da dürli wezipelerde işläpdir. Olardan biri-de bu guramanyñ Liwandaky bölüminiñ we 1983-nji ýylda „Ber-al-abd“-y partladan toparyñ başlygydyr…
    MRU-nyñ bu öñki işgäri öz kitabynda Arabystan bilen Amerikanyñ radikal yslamçy terrorizmi döretmekdäki hyzmatdaşlygy meselesine-de degip geçýär.
    Kitap 2003-nji ýylda neşir bolsa-da, onuñ arapça ýa-da parsçasy neşir edilmedi.
    Bu kitap jurnalistleriñ arasynda „Ak Tam we Gara altyn“ ady bilen hem tanalýar…

    1970-nji ýyldan başlap, Arabystanyñ häkim urugy hem-de bu ýurduñ haýyr-sahawat fondlary özleriniñ nebitden gazanan dollarlaryny, Arabystan hem daşary ýurtlarda iñ gazaply, yslam ynanjyny aşa täsipkeş düşündirýän nesil ýetişdirmek maksady bilen, dini mekdep-medreseler gurmak ugrunda sarp edýärler.
    Şeyle ýagdaýda iñ radikal yslamçylar hökmünde ýene-de wahhabylar orta çykdy. Dini medreseler uruşmaga meýilli ganojak adamlary ýetişdirmek üçin iñ mynasyp mekana öwrüldi. Bu medreselerde ýetişdirilen ýetişdirilen radikal hem zalym, gazaply adamlar 1980-nji ýylda Owganystana giren sowet basybalyjylaryna garşy „mukaddes söweş“ (jihad) yglan edildi. söweşijiler Amerikanyñ ýaraglary bilen ýaraglanyp, bu ýurduñ ykdysady we lojistiki hemaýaty bilen doly üpjün edildi. Şeýlelik bilen „owgan-arap“ koalizasiýasy Moskwa garşy ganly söweşi alyp barmagy öz boýunlaryna aldylar we taryhyñ ýoluny üýtgetdiler.

    Hormatly okyjylar!
    Bolup geçýän hadysalaryñ perde arkasyny belli derejede düşündirýän bu hakykatlar, hemmämiziñ örän hüşgär bolmalydygymyzy talap edýar. Mähriban milletimiziñ bular ýaly howply duzaklaryñ pidasy bolmazlygy üçin elimizden gelenini etmelidiris. Bar mümkinçiligimiz bilen ýaşlarymyza göz-gulak bolmaly, bilmän duzaga düşenleri düşündirip halas etmeli, bile-bile özlerini pula satanlary bolsa aramyzdan çetleşdirmelidir diýip düşünýärin. Oba ýaşulylarymyzyñ ogrulyk-jümrülige ýa-da narkotik serişdelere garşy şeýle ýollary ulanmakda oñaýly tejribeleri bardyr.
    Özüñize mälim bolşy ýaly halkymyzyñ hanafy (Ymam Agzam) mezhebiniñ esasynda binýady tutulan örän arassa hem adamkärçilikli dini ynanjy bardyr. Taryh boýy biziñ aramyzda hatda ruhanylarymyzyñ arasynda nagyşbendilik, ýasawylyk ýaly sufistik akymlary-da bolupdyr, olar henizem bar we hiç hili meselesiz ýaşaýarlar.
    Türkmen topragy, dogry niýet bilen gelen ähli dinlerdir mezheplere ynanýanlar üçin iñ arkaýyn hem parahat ýurt bolupdyr, şu gün hem şeýle we elmydama şeýle bolup galmalydyram.
    Her milletiñ taryhynda her hili ýagdaýlar ýüze çykyp biler. Emma duşmanyñ duzagyna düşüp, “o mezhep, bu mezhep” diýip bir-birimizi çapsak taryhy ýüzigaralyk bolar.
    Bu gysga makalamy, iñ agyr günlerimizde ruhy arkadagymyz hem ýol görkeziji parlak ýyldyzymyz bolan milli şahyrymyz hem Beýik akyldarymyz Magtymgulynyñ bir bendi bilen gutarýaryn:

    “Bir-biriñi çapmak ermes ärlikden,
    Bu iş şeýtanydyr, belki körlükden,
    Agzalalyk aýrar ili dirlikden,
    Döwlet dönüp, nobat duşmana gelgeý”.

    Begmyrat GEREÝ,
    Germaniýaly türkmen alymy.

    ýanwar, 2014-nji ýyl.

  10. Nurullah Aydın yorum tarihi 17 Ekim, 2018 18:53

    BATI’NIN İSLAMI AYRIŞTIRMA PROJELERİ

    Makam hırsı, şöhret hırsı, para hırsı ile kişilik bozukluğu olan tipler; ajanlık, işbirlikçilik için en uygun tiplerdir. Hele bir de birazda statü kazandırıldı mı, salyalı tipleri bir bakarsınız ki siyasi lider, din adamı hocaefendi şeyh görüntüsü ile saygınlık kazandırılmaya çalışır..
    Biat ettirici psikolojik yöntemler de uygulanınca alın size siyasi ya da din önderi..

    Aynı uygulama her alanda geçerli.. Siyasi iktidara getirilenlere bir bakın! Hangi tipler İslam ülkerinin yöneticileri..

    Tarih boyunca yaşanan bu gerçeklik şimdi de İslam dünyası için uygulanıyor.. ABD sahte dinler oluştururken özellikle İslam dünyasına ucube tipleri, din adamı olarak lanse etmeye ağırlık veriyor. CIA himayesinde okullar zinciri ile İslam dünyasında zehir kusucu faaliyetlerine devam ediyor..Bazı pskolojik sorunu olan tipler de peşinden gidebiliyor..

    Dün böyleydi bugün de böyle ne yazık ki! Müslümanlar kurtuluş simidi olarak nedense lanse edilen kişilik bozukluğu olan tiplere biat etme zaafiyetinde bulunabiliyor.

    Geçen yüzyılda; İngilizlerin İslam ülkelerindeki vahdaniyeti bozma girişiminde uyguladığı yöntemi, bu kez ABD ılımlı İslam dinlerarası diyalog safsataları ile uygulamaya çalışıyor.

    Peki ama neden;
    Bakın; Osmanlı İmparatorluğunun şemsiyesi altındaki Ortadoğu coğrafyasını, İngilizler hangi stratejik planla ele geçirdiler?

    Yaşanan tarihi gerçekler doğru değerlendirilirse, bugün yaşananların pek de farklı olmadığı görülecektir.

    İngilizler; Hz. Muhammed’in anne ve babasının kabrini yok eden, Peygamberimizin kabrini yıkmayı isteyecek kadar sapkın bir mezhep olan Vahabi Mezhebinin (ki bu yıkıma Atatürk engel olmuştur) Arap yarımadasını ele geçirmesini sağlayarak; Arapların Osmanlıyı arkadan vurmasının temellerini atmıştır.

    Dört hak mezhepten biri olmayan ve kendi dışında diğer mezhep inananlarını dışlayarak kafir ilan eden Vahabi mezhebinin; bugün Kutsal topraklara sahip olması İngilizlerin sayesinde olmuştur. Haçlı zihniyetinin neler yapabildiğine örneklerden biridir Vahabilik mezhebi.

    Bu mezheple ilgili en ilginç bilgi ise Saddam arşivlerinin Amerika’ya götürülüp tercüme edilmesi ile gün yüzüne çıkmıştır. Mart 2008’de Washington Post gazetesinde yayınlanan bu haberde Vahabiliğin KURUCUSU olan Şeyh Muhammed bin Abdülvahhab’ın dedesi BURSALI bir Yahudi. Washington Post’un köşe yazarı Al Kamen Pentagon’un; Saddam dönemine ait kamyonlarca yer tutan arşiv belgelerinden önemli bulunanları, İngilizce’ye çevirterek beş cilt
    halinde bir araya getirilmesini sağladığını yazdı.

    Tercüme edilen bu belgelere göre, Şeyh Abdülvahhab’ın dedesinin adı Süleyman değil Şulman’dı.
    16. Yüzyılda Bursa’da yaşayan Yahudi bir TÜCCAR olan Şulman, daha sonra Şam’a göç etti. Sakal bıraktı, Müslüman sarığı sardı; ancak büyücü olduğu suçlamasıyla Osmanlı yönetimi tarafından Şam’dan kovuldu.

    Batı öteden beri; kendisi savaşmak yerine ülkeleri ve halkları birbirine düşman etmeyi ve onları savaştırmayı başarmıştır.
    Yüzlerce yıl Doğu topraklarını istila etme teşebbüsünde bulunan emperyalist Batı; savaşla elde edemediğini hile ile elde etmiştir. Batı akılcı, Doğu ise kadercidir. Bu yüzden Doğu insanlarını birbirine düşürmek için en iyi yöntem; din olarak
    belirlemiş ve bu konuda da başarılı olunmuştur.

    İngilizler; toplumları birbirine düşürme hedeflerini gerçekleştirmek için Arabistanlı Lawrence’den çok önce İngiliz ajan Humpher’ı görevlendirmişti. Humpher; kaleme aldığı hatıralarında görevini açıkça yazmış:
    “1710 yılında İngiltere Sömürgeler Bakanlığı beni Mısır, Irak, Hicaz ve Osmanlı Halifelik merkezi İstanbul’da CASUSLUK yapmak ve gizli bilgiler toplamak için gönderdi.
    Benim görevim Müslümanları birbirine düşürmek ve sömürüyü İslam ülkelerine sokabilme yollarını aramak için yeterli bilgileri toplamak idi.
    Bu amaçla Ebu Hanife’den çok bildiğini ve Sahih-i Buhari kitabının yarıdan fazlasının hiçbir işe yaramadığını iddia eden Abdülvahhab’la dost olmuştum; Sürekli olarak onu, Allah seni büyük bir dahi olarak yaratmış, sana Ali ve Ömer’den daha fazla akıl vermiş diye tahrik edip, eğer sen Peygamber zamanında yaşasaydın, kesin olarak onların yerine geçerdin diyerek yüreklendirdim.”.

    Batı’nın 1700’lü yıllardaki istila ve SÖMÜRÜ isteği; günümüze kadar artarak devam etmiştir.
    Her biri EMPERYALIST BATI’nın AJANI olarak çalışan misyonerlerin başkanı Samaul Zouimer; sömürgeci Hıristiyanların fikirlerinde bir değişiklik olmadığını 1935 yılındaki beyanında açıkça göstermiştir: “Sizden Müslümanları Hıristiyan yapmanızı istemiyorum.
    Sizin ASIL GÖREVINIZ
    Müslümanları İslam’dan UZAKLAŞTIRMAKTIR. Eğer bunda başarılı olursanız, İslam memleketlerinin SÖMÜRGE haline gelmesi için Fetih yollarını aşan
    ileri karakollar
    kurmuş olursunuz”

    Bugün Katolik/Protestan misyoner çok yönlü faaliyetlerine devam ediyor. Devasa mali kaynağa sahip yeni dini örgütlenmeleri görünce tarih tekerrür ediyor demek lazım.

    İslam dünyasnının kurtuluşu MÜSLÜMANLARIN kendilerine ÖNDER diye seçtiklerini gözden geçirmelerine bağlıdır..
    Tabi psikolojik sorunu olanlar
    bunun ne anlama geldiğini düşünemez bile. Çünkü gözler, kör kulaklar sağır kapler mühürlü ise yapacak birşey yoktur.

    GünüN SözÜ: Rakibinin ne yaptığını ve ne yapacağını bilmezsen, oyuna her zaman gelirsin.

  11. Nurullah Aydın yorum tarihi 19 Ekim, 2018 06:28

    BATI’NIN İSLAMI AYRIŞTIRMA PROJELERİ

    Makam hırsı, şöhret hırsı, para hırsı ile kişilik bozukluğu olan tipler; ajanlık, işbirlikçilik için en uygun tiplerdir. Hele bir de birazda statü kazandırıldı mı, salyalı tipleri bir bakarsınız ki siyasi lider, din adamı hocaefendi şeyh görüntüsü ile saygınlık kazandırılmaya çalışır..
    Biat ettirici psikolojik yöntemler de uygulanınca alın size siyasi ya da din önderi..

    Aynı uygulama her alanda geçerli.. Siyasi iktidara getirilenlere bir bakın! Hangi tipler İslam ülkerinin yöneticileri..

    Tarih boyunca yaşanan bu gerçeklik şimdi de İslam dünyası için uygulanıyor.. ABD sahte dinler oluştururken özellikle İslam dünyasına ucube tipleri, din adamı olarak lanse etmeye ağırlık veriyor. CIA himayesinde okullar zinciri ile İslam dünyasında zehir kusucu faaliyetlerine devam ediyor..Bazı pskolojik sorunu olan tipler de peşinden gidebiliyor..

    Dün böyleydi bugün de böyle ne yazık ki! Müslümanlar kurtuluş simidi olarak nedense lanse edilen kişilik bozukluğu olan tiplere biat etme zaafiyetinde bulunabiliyor.

    Geçen yüzyılda; İngilizlerin İslam ülkelerindeki vahdaniyeti bozma girişiminde uyguladığı yöntemi, bu kez ABD ılımlı İslam dinlerarası diyalog safsataları ile uygulamaya çalışıyor.

    Peki ama neden;
    Bakın; Osmanlı İmparatorluğunun şemsiyesi altındaki Ortadoğu coğrafyasını, İngilizler hangi stratejik planla ele geçirdiler?

    Yaşanan tarihi gerçekler doğru değerlendirilirse, bugün yaşananların pek de farklı olmadığı görülecektir.

    İngilizler; Hz. Muhammed’in anne ve babasının kabrini yok eden, Peygamberimizin kabrini yıkmayı isteyecek kadar sapkın bir mezhep olan Vahabi Mezhebinin (ki bu yıkıma Atatürk engel olmuştur) Arap yarımadasını ele geçirmesini sağlayarak; Arapların Osmanlıyı arkadan vurmasının temellerini atmıştır.

    Dört hak mezhepten biri olmayan ve kendi dışında diğer mezhep inananlarını dışlayarak kafir ilan eden Vahabi mezhebinin; bugün Kutsal topraklara sahip olması İngilizlerin sayesinde olmuştur. Haçlı zihniyetinin neler yapabildiğine örneklerden biridir Vahabilik mezhebi.

    Bu mezheple ilgili en ilginç bilgi ise Saddam arşivlerinin Amerika’ya götürülüp tercüme edilmesi ile gün yüzüne çıkmıştır. Mart 2008’de Washington Post gazetesinde yayınlanan bu haberde Vahabiliğin kurucusu olan Şeyh Muhammed bin Abdülvahhab’ın dedesi Bursalı bir Yahudi. Washington Post’un köşe yazarı Al Kamen Pentagon’un; Saddam dönemine ait kamyonlarca yer tutan arşiv belgelerinden önemli bulunanları, İngilizce’ye çevirterek beş cilt
    halinde bir araya getirilmesini sağladığını yazdı.

    Tercüme edilen bu belgelere göre, Şeyh Abdülvahhab’ın dedesinin adı Süleyman değil Şulman’dı. 16. Yüzyılda Bursa’da yaşayan Yahudi bir tüccar olan Şulman, daha sonra Şam’a göç etti. Sakal bıraktı, Müslüman sarığı sardı; ancak büyücü olduğu suçlamasıyla Osmanlı yönetimi tarafından Şam’dan kovuldu.

    Batı öteden beri; kendisi savaşmak yerine ülkeleri ve halkları birbirine düşman etmeyi ve onları savaştırmayı başarmıştır. Yüzlerce yıl Doğu topraklarını istila etme teşebbüsünde bulunan emperyalist Batı; savaşla elde edemediğini hile ile elde etmiştir. Batı akılcı, Doğu ise kadercidir. Bu yüzden Doğu insanlarını birbirine düşürmek için en iyi yöntem; din olarak
    belirlemiş ve bu konuda da başarılı olunmuştur.

    İngilizler; toplumları birbirine düşürme hedeflerini gerçekleştirmek için Arabistanlı Lawrence’den çok önce İngiliz ajan Humpher’ı görevlendirmişti. Humpher; kaleme aldığı hatıralarında görevini açıkça yazmış: “1710 yılında İngiltere Sömürgeler Bakanlığı beni Mısır, Irak, Hicaz ve Osmanlı Halifelik merkezi İstanbul’da casusluk yapmak ve gizli bilgiler toplamak için gönderdi. Benim görevim Müslümanları birbirine düşürmek ve sömürüyü İslam ülkelerine sokabilme yollarını aramak için yeterli bilgileri toplamak idi. Bu amaçla Ebu Hanife’den çok bildiğini ve Sahih-i Buhari kitabının yarıdan fazlasının hiçbir işe yaramadığını iddia eden Abdülvahhab’la dost olmuştum; Sürekli olarak onu, Allah seni büyük bir dahi olarak yaratmış, sana Ali ve Ömer’den daha fazla akıl vermiş diye tahrik edip, eğer sen Peygamber zamanında yaşasaydın, kesin olarak onların yerine geçerdin diyerek yüreklendirdim.”.

    Batı’nın 1700’lü yıllardaki istila ve sömürü isteği; günümüze kadar artarak devam etmiştir. Her biri emperyalist Batı’nın ajanı olarak çalışan misyonerlerin başkanı Samaul Zouimer; sömürgeci Hıristiyanların fikirlerinde bir değişiklik olmadığını 1935 yılındaki beyanında açıkça göstermiştir: “Sizden Müslümanları Hıristiyan yapmanızı istemiyorum. Sizin asıl göreviniz Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmaktır. Eğer bunda başarılı olursanız, İslam memleketlerinin sömürge haline gelmesi için fetih yollarını aşan ileri karakollar kurmuş olursunuz”

    Bugün Katolik/Protestan misyoner çok yönlü faaliyetlerine devam ediyor. Devasa mali kaynağa sahip yeni dini örgütlenmeleri görünce tarih tekerrür ediyor demek lazım.

    İslam dünyasnının kurtuluşu Müslımanların kendilerine önder diye seçtiklerini gözden geçirmelerine bağlıdır..Tabi psikolojik sorunu olanlar bunun ne anlama geldiğini düşünemez bile. Çünkü gözler, kör kulaklar sağır kapler mühürlü ise yapacak birşey yoktur.

    GünüN SözÜ: Rakibinin ne yaptığını ve ne yapacağını bilmezsen, oyuna her zaman gelirsin.

Yorum yap