381) Amerika’da İslamofobi

Yayin Tarihi 13 Ağustos, 2014 
Kategori SİYASİ

Amerika’da İslamofobi

image001

Tarihsel, ekonomik, siyasi, dini ve sosyolojik nedenleri olan İslamofobi 11 Eylül olaylarından sonra artışa geçmiştir. Günümüzde antisemitizmin yerini alan İslamofobi Müslümanlara yönelik ayrımcılık, nefret, sözlü ve fiziksel saldırılara neden olmaktadır.

Soğuk Savaş bittiğinden beri, dünyada bir sonraki ideolojik mücadelenin ‘İslam’ ile ‘Batı’ arasında olacağı söyleniyordu. Bu söylemin temelinde  ise, Batılı ülkelere meydan okuyacak bir ‘izm’ in ortaya çıkması gerektiği inancı yatıyordu. Batı’nın özellikle de ABD’nin kültürel, siyasi, ekonomik ve askeri arenada ortaya koyduğu simgesel ve reel güç, ürkütücü ve müdahaleci bir nitelik taşıyor. Batı’nın dünya’daki varlığı, neredeyse tanım gereği, bir tür karşılık yaratmaya  mahkum oluyor.[1]

Bu makalede öncelikle İslamofobi’nin tanımına, tarihine ve nedenlerine kısaca değinildi. Daha sonra Amerika’da İslamofobi, İslam Dünyası’nın ABD’nin önüne koyduğu ikilimler, ABD’nin İslam Dünyası önüne koyduğu ikilemler, günümüzde ABD’de İslamofobi’nin boyutları ayrıntılı bir şekilde ele alındı.

İslamofobi’nin  Tanımı ve Tarihi

İslamofobi kelimesi “İslam” ve Yunanca “phobos” kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Terim olarak İslamofobi İslam’a karşı önyargı ve Müslüman azınlığa karşı gösterilen ırkçılık şeklinde anlaşılabilir.[2]

İslamofobi, eski bir korku için üretilen yeni bir kelimedir. O, yüzyıllar boyunca devam eden savaşlar, haçlı seferleri ve soykırımlarla kendini gösteren dini hoşgörüsüzlüğün bir biçimidir. İslam’ın çok kısa bir zaman diliminde geniş alanlara yayılması diğer dinlerin İslam’ı kendileri için tehdit olarak algılamalarına ve dünya için bir problem olarak görmelerine neden olmuştur.  İslamofobik görüşe göre İslam’ın yaygın kültürler arasında bir değeri yoktur. İslam, batı kültüründen aşağıdadır ve şiddet içerikli siyası bir ideolojiye sahihiptir. İslamofobi genel olarak Müslümanlara yönelik olumsuz tutumlar, ayrımcılık, fiziksel rahatsızlık ve medyadaki iftiralar, sözlü ve fiziksel saldırganlık eylemleri ile gösterilmektedir.[3]

İslamofobi’nin tarihi İslam’ın başlangıcına kadar gitmektedir. İslam’ın ortaya çıkması Mekke’de ki Putperestlerin menfaatlerine bir tehdit olarak algılaması, İslam’ın hızlı yayılması üzerine korku ve kaygı duyarak Müslümanlara yönelik saldırılarda bulunması ile başlamış, Ortaçağ’da İslam bir komplo teorisi olarak görülmüş ve Haçlı Seferleri ile de İslamofobi  büyük bir artış göstermiştir. Bir dönem Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında tanışıklığın artması dolayısıyla İslamofobi’ nin azaldığı iddia edildiyse de 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra bu iddianın geçerliliği kalmamıştır. Günümüzde ise Batılılar neredeyse Ortaçağ derinliklerinde bile yaşamayan bir hırs ve istekle İslam’ın ne kadar ‘temelsiz’ Müslümanların ise ne kadar ‘ilkel’ olduklarını kanıtlamak ve böylece kendilerinin ne kadar yüksek bir kültür ve gelişmişlik düzeyinde olduklarını ortaya koymak için test atışları yapıyor ve kendi kamuoylarında da oldukça başarılı oluyorlar.

Amerika’da İslamofobi

Amerikalı siyahi önderlerden Martin Luther King 4 Nisan 1968’de Memphis’de bir motelin balkonunda uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Martin Luther King’in mücadelesiyle ABD’de siyahlar eşit vatandaşlık hakkına kavuşma yolunda önemli adımlar attı fakat ülkede son 15 yıldır ırkçılık yerini İslamofobi’ye  bıraktı.[4]

İki dönemdir ABD’de bir siyahi olan Barack Obama başkanlık koltuğunda oturuyor fakat ne yazık ki beyaz siyah ayırımı, ülke genelinde yerini İslamofobi’ye bırakmış durumdadır. 11 Eylül 2001′de ikiz kulelerin vurulması ile başlayan süreçte ülkede göçmenlere, özellikle Ortadoğulu Müslümanlara yönelik kin ve öfke her geçen gün büyüdü. Ortadoğulu Müslümanlar ülkede potansiyel terörist olarak görülüyor. Ülke polisi, şüpheli gördüğünü iddia ettiği Ortadoğuluları öldürüyor.[5]

Jonathan Schanzer[6] , Wall Street  Journal’da ki bir yazısında ABD’de İslamofobi’nin olmadığını iddia etmiştir. Yazar Bush döneminde ABD hazine bakanlığına danışmanlık yapmaktaymış. Yani Bush “İslam dünyasına” savaş ilan ettiğinde, ABD’nin savaş ekonomisinden beslendiği dönemde o da “ekonomi uzmanı” imiş. Herhalde ABD ekonomisinin bekaası için savaşlara girip çıkmasını, bunun da en iyi İslam coğrafyasındaki savaşlar ile yürütüleceğini düşünüyor demektir. [7] Jonathan Schanzer’in  bu iddiasının elbette ki gerçekliği söz konusu değildir. Makale’nin ilerleyen bölümlerinde vereceğim örnekler, ABD’de İslamofobi’nin olduğunun somut  bir kanıtını oluşturmaktadır.

ABD’li yazar Mark Perry[8] ise ABD’de İslamofobi’nin olduğunu ancak kriz yaratacak kadar derin olmadığını savunmaktadır. Ancak Mayıs 2014 tarihinde başlayan Amerika sokaklarında gezen bazı otobüslerin üzerindeki reklam afişlerinde Müslümanlara karşı provokatif  ifadeler vardı. Amerikan Özgürlüğü Savunma Girişimi adlı bir STK’nın düzenlediği reklam çalışmasıydı. ABD’nin karar mekanizmalarını etkileyen araçlardan biri de  STK’ların olduğu bilindiğine göre İslamofobi konusunda ABD’de derin bir kriz oluşmuştur.

Özgürlükler ülkesi ABD’de fikir özgürlüğü cenneti Avrupa’da konu İslam ve Müslümanlar olunca çifte standart refleksi devreye giriyor. Amerika’da bir ‘Derin Devlet’ kurgusu olan 11 Eylül 2001 saldırılarıyla İslamofobi zirve yaptı ve Müslümanlara yönelik cadı avı başladı.11  Eylül olaylarının yıl dönümüne denk getirilen ‘Müslümanların Masumiyeti’ adlı filmin yapımcısı İsrail asıllı ABD vatandaşı  Sam Bacile tahrikçi komplosunu itiraf etti ve filmi provokaktif bir tutum için yaptığını, İslam’ın kanser olduğunu ve Müslümanların yok edilmesi gerektiği söyledi.

11 Eylül saldırıları bahane edilerek, radikal İslamcı terör örgütü el-Kaide üzerinden Afganistan’la ilişkilendirilerek global terörizmle mücadele ve Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında önce Afganistan sonra da kitle imha silahları  bulundurduğu bahanesiyle Irak ABD ve Batılı koalisyon güçleri tarafından kanlı bir şekilde işgal edildi. İslam’dan kaynaklanan fundamentalist terörü temizleyip bölgeye demokrasi ve özgürlük getireceklerdi. Hedefte Suriye, İran ve Pakistan vardı. ABD başkanı Bush İslami terörizm’e karşı Haçlı Seferi’ni ilan etmişti. [9]

ABD’de yaşayan  Müslümanlara karşı önyargılardan biri, ABD’de en büyük azınlık topluluğu olmalardır. Ayrıca Amerikan halkına göre Müslümanlar’da önce dinleri sonra vatandaşlıkları gelmektedir.

Obama’nın İslam dünyasına yönelik açılımı Müslüman halka samimi gelmemektedir. Çünkü medya’nın yaptığı ya da bazı STK’ların yaptığı saldırgan, aşağılayan, hakaret eden tutumlarını fikir özgürlüğü olarak tanımlamaktadır.

Sonuç olarak, ABD’de İslamofobi yok değildir hatta İslamofobi psikolojik bir savaş aracı olarak kullanılmaktadır. Amaçları, İslamı terörizmle damgalamak, İslam ile demokrasinin bir arada olamayacağını kanıtlamak, Müslümanların gayri medeni olduklarını pekiştirmek, provokasyonların tetiklediği şiddet dalgasının kargaşasıyla müdahale ve işgallere zemin hazırlamaktır.

Batı ülkelerinin yasalarına göre yahudi düşmanlığı yapanlar, insanlık suçu işlemiş sayılmaktadır ve gerekli cezaya çarptırılmaktadır. Dolaysıyla, ABD’de “antisemitizm”de olduğu gibi “İslamofobi”de bir insanlık suçu sayılmalıdır. ABD medya organları İslamofobi’yi daha fazla yayma konusunda haber yapmaktadır.      

ABD’nin yapması gereken ilk iş İslamofobi olaylarına karşı yasal düzenlemeler getirmesi olmalıdır. Çünkü “ifade özgürlüğü” adı altında yapılan bu eylemlerin Batılılara getirisi yalnızca bayraklarının yakılması, kendi elçilerinin yaşamını yitirmesi ve zarar görmeleri olacaktır.

BÜŞRA DEMİRTAŞ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

http://akademikperspektif.com/

Dipnotlar

[1] Fuller Graham ve  Lesser Ian, Kuşatılanlar İslam ve Batı’nın Jeopolitiği, çev. Arıkan Özde, İstanbul, Gençlik Yayınları, 1986,s.1

[2]  Necmi Karslı ,”İslamofobi’nin Psikolojik Olarak  İncelenmesi” http://www.dinbilimleri.com/Makaleler/66436380_1301040806.pdf (Erişim Tarihi:12.06.2014), s. 75

[3] Necmi Karslı ,”İslamofobi’nin Psikolojik Olarak  İncelenmesi” http://www.dinbilimleri.com/Makaleler/66436380_1301040806.pdf (Erişim Tarihi:12.06.2014), s. 81

[4]“ABD’de Irkçılık yerini İslamofobi’ye bıraktı”, Dünya Bülteni ,14 Nisan 2014,http://www.dunyabulteni.net/haber/294353/abdde-irkcilik-yerini-islamofobiye-birakti(Erişim Tarihi:12.06.2014)

[5]  “ABD’de Irkçılık yerini İslamofobi’ye bıraktı”, Dünya Bülteni ,14 Nisan 2014,http://www.dunyabulteni.net/haber/294353/abdde-irkcilik-yerini-islamofobiye-birakti(Erişim Tarihi:12.06.2014)

[6] Jonathan Schanzer Amerikalı yazar ve akademisyen olan Ortadoğu çalışmaları ve araştırma yapmakta, Demokrasiler Savunma Vakfı’nda Başkan yardımcısı

[7] http://haricihaber.com/2014/03/28/wall-street-journala-gore-abdde-islamofobi-yokmus/

[8] Mark Perry  Amerikalı , istihbarat ,dışişleri analizi ve askeri konularda uzmanlaşmış bir yazar

[9] Bolat Aydın, “Batı’nın Paranoyası:İslamofobi”,Stratejik Düşünce Dergisi,Sayı 35,2012,s.15

 

Paylaş:

Yorumlar

“381) Amerika’da İslamofobi” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. Seyfullah FIRAT yorum tarihi 25 Aralık, 2014 00:20

    Tarihin en büyük soykırımcısı ABD’dir
    Tarih boyunca insanlığın başının belası olan bazı kavimler ne yazık ki her alanda olduğu gibi, insanlığın ortak belleği olan tarihi kayıt ve gerçeklerle de oynamışlar, birçok konuda yanlış bilgilendirmelerle insanlığı aldatıp kandırmışlardır. Avrupa’nın denizle kıyısı olan çeşitli ülkelerinden kopan zamanın hırsız insanları yeni kıtanın keşfiyle ABD denilen toplumu meydana getirmişler ve o gün bugündür insanlığın başına bela etmişlerdir. Amerikan toplumunun ataları bu bahsettiğimiz Avrupa’dan giden korsanlar, kaçakçılar, altın arayıcıları, eşkıyalar ve yamyam sürüsünden başkaları değildir. Bu eşkıyalar Amerikan kıtasını keşfettiklerinde Amerika’da yaşayan ve o toprakların gerçek sahipleri olan Kızılderililer ile zencilere karşı tarihin en vahşice katliamlarını yapmışlardır. Tarihin en ırkçı ve kan emici örgütü olan “Klu Klux Klan” gibi örgütlere yataklık eden Amerika Birleşik Devletlerinin başka birilerini ırkçılıkla ve soykırımı yapmakla suçlamaya kalkmaları gülünç olmanın çok ötelerinde iğrenilecek bir iki yüzlülüktür. 1915 Yılında Ermenilerin bu millete isyan etmeleri ve en vahşice cinayetleri işlemlerinin arkasında da aynı Amerika ve aynı batı dünyası vardır. Bu günde aynı şeytanlar etrafımıza fır dönmektedirler. Türk’ü yine Türk’e kırdıran, Müslüman’ı Müslüman’a boğazlatan da aynı şeytanlardır. Bunların dümen suyunda olup bu milleti çeşitli bahanelerle kandıranlar da, köşelerinden her gün bu millete bin bir yalan ve iftiralarla saldıranlar da aynı şeytanların devamıdır. Bunlara göz yuman, bunlara hadlerini bildirmeyenler de bu şeytan değirmenlerine su taşıyan teslimiyetçi ve onursuz yaratıklardır. Tarih her şeyin en sadık tanığıdır. Tarihle oynamaya kalkanlar bir gün kendi hile ve yalanlarında boğulacaklar, insanlığın ortak nefreti karşısında yok olup gideceklerdir. Tarih ve kader bugün kendini icra ediyor. Bu dünya hep böyle gitmeyecek ve mutlaka doğrular bir gün yalanlara karşı galebe çalacaktır.
    Bütün insanlığın hafızasında Vietnam, Afganistan, Kore, Meksika, Nikaragua, Guatemala, Endonezya, Kamboçya ve Irak katliamları tazeliğini korurken, aynı ABD Türkleri soykırım yapmakla suçlarken bunların hiç mi yüzleri kızarmamaktadır. ABD 1898’de Meksika’yı işgal etmiş ve oradan da Küba’ya girerek binlerce masum insani katletmiş bir ülkedir. İşin dahası var, aynı ABD Nikaragua da yalnız Sandino kentinde üç bin tane sivili bir gecede katletmiştir. Aynı ABD 1950-1953 yıllarında binlerce Koreliyi boğazlamıştır. 1950-1959 yıllarında yalnız Küba da 60.000 kişi Batista birliklerine katlettirilmiş binlerce erkek ve kız çocuklar tecavüz kurbanı olmuşlardır. 1975’de Vietnam’da 170.000 ölü, 80.000 sakat insan, on binlerce tecavüz olayı tarihin yüzünü kirletmiştir. 1989 yılında Panamaya çıkan ABD birlikleri 5000 insani bir iki gün içerisinde katletmişler ve küçük çocuklara bile tecavüz edecek kadar alçaklaşıp köpekleşmişlerdir. Bugün Irak’ta aynı vahşetler yaşanmakta, on binlerce kız hamile bırakılarak intiharla yüz yüze bırakılmaktadır. Amerikanın gerçek sahipleri olan masum Kızılderililer gerçek anlamda bir soy kırımına tabi tutulmuş ve 80 milyon Kızılderili bu gün on milyon kalmıştır. Amerikalıların en büyük rezilliklerinden birisi de zencileri köle olarak dünya pazarına çıkarıp satmalarıdır. Amerikanın yerli halkının % 75’i öldürülerek veya köle ticareti yoluyla satılarak yok edilmiştir. Böylesine korkunç katliamlar yapmış ABD’nin ayak bastığı topraklara ot dahi bitmemiştir. Yer kürenin bugün % 60’i ABD emperyalizminin güdümündedir. Dünya nimetlerini asırlarca kendi midesine indiren bu canavar ülke şimdi yalan ve iftiralarla iyilik melekliğine soyunmaktadır. İkiyüzlülüğün ve arlanıp utanmazlığın bu kadarına da pes doğrusu. Böylesine büyük günahların sahibi, böylesine gaddar ve vahşi bir ülkenin Türkiye’yi soy kırımı yapmakla suçlamaya kalkması resmen iğrençliktir ve arlanmazlıktır. Bugün Güneydoğumuzda akan kanların arkasında da aynı Amerika vardır. Dünya’nın her neresinde bir hile, bir şeytanlık varsa hepsinin arkasında aynı Amerika vardır. Amerikan toplumu bugün hiç de iyi idare edilmemektedir. Dünya ömrünün 2018 yılında sona ereceğine inanan ve kıyameti aceleye getirmek isteyen sapık bir tarikat olan Evanjelistler Amerika’yı yönetmektedirler. Bu batıl inanca sahip olan bu zırdelilerin önümüzdeki yıllarda neler yapabileceklerini düşündükçe uykularımız kaçmaktadır. Allah her şeyi gören ve bilendir. Mutlaka onun da bir hesabı vardır. Unutmayalım ki Allah her hesabına bazı milletlerin varlığını vesile kılar. Bize düşen vazife şimdi nedir sorarsanız ben şunu söyleyebilirim. Bir gün yeni bir takım görevlerle yeniden yüklenirsek, o göreve ne kadar hazır olduğumuzu bir saniye dahi unutmamız gereken günleri yaşıyoruz. Allah doğruların ve ona yakın duranların yar ve yardımcısı olsun.
    http://www.pazar53.com/tarihin-en-buyuk-soykirimcisi-abddir-607yy.htm

Yorum yap