37) Kazaklarda Destanlar ve “Er Sayın” Destanı

Yayin Tarihi 12 Ocak, 2016 
Kategori TÜRK VE DÜNYA DESTANLARI

Kazaklarda Destanlar ve
Er Sayın Destanı

image001

—————————————————————

Kazak Türklerinin çok zengin bir sözlü edebiyatı vardır. Kazak Türklerinin bu zengin sözlü edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rus Türkologları (Radloff, Potanin vb.) ve Kazak folklorcuları (Ebubekir Divayev, Meşhür Cüsip Köpeyulı, Ahmet Baytursınulı vb.) tarafından derlenerek yazıya geçirilmiş ve yayınlanmıştır.

Kazak sözlü edebiyatının en yaygın türlerinden birisi de destanlardır. Kazak destanları konuları bakımından ikiye ayrılır :

a) Kahramanlık destanları (Batırlar Cırı)
b) Büyük aşk hikayeleri (Liro – Epostıq Cırlar)

a) Karhramanlık destanlarının başlıcaları şunlardır :

1 – Qobılandı Batır Destanı,
2 – Alpamıs Batır Destanı,
3 – Qambar Batır Destanı,
4 – Er Tarğın Destanı,
5 – Er Sayın Destanı,
6 – Köruğlı Destanı.

b) Büyük aşk hikâyelerinin başlıcaları şunlardır :

1 – Qız Cibek,
2 – Qazı Körpeş – Bayan Suluw,
3 – Ayman – Şolpan .

Kazak Kahramanlık Destanlarının Mahiyeti

Kazak destanlarının temeli, eski devirlerde Üysin , Kanglı, Kerey ve Kıpçak boylarının uruk hanlıkları şeklinde yaşadığı çağlarda , bu boyların yaptıkları savaşlarda ortaya çıkan büyük kahramanların (batırların) yiğitliklerini anlatmak için söylenen şiirlere dayanır. Bu şiirler daha sonra yapılan yeni ilâvelerle uzun destanlar haline gelmişlerdir.

Bu destanlar umumiyetle sadece Kazakların değil aynı zamanda Karakalpak, Nogay, Özbek ve Kırgızların da eski devirlerden kalmış olan ortak mirasıdır. Yani Kazaklarda görülen kahramanlık destanları, bu boylarda da görülebilir.

Kazak âlimi Şokan Velihanoğlu’na göre bu destan metinlerinin ilk şekilleri, 13. yüzyıldan başlamak üzere 15-16. yüzyıllarda meydana gelmiştir. Şokan Velihanoğlu’nun bu tespitleri, bütün Kazak destanları için geçerli olmasa bile, bir çoğu için geçerli sayılmaktadır. Daha sonraki araştırıcılar da Şogan’ın bu fikirlerini yerinde bulmuşlardır.

Bugün bilinen Kazak kahramanlık destanlarının çoğunda, Kazak batırlarının Moğolların bir kolu olan Kalmaklar’a (Cungarlar’a / Kalmuklar’a ) karşı yürüttükleri mücadeleler söz konusu edilir.

Kazak destanlarındaki kahramanlar, çoğunlukla ihtiyarlayana kadar çocuğu olmayan ve bundan şikayetçi olan karı-kocanın Allah’a yalvarması sonucunda dünyaya gelen tek oğludur. Bazı destanlarda ise çocuksuz karıkocanın bir evliyanın mezarı başında gecelemesinden sonra çocukları olur.

Kahraman oğul, doğar doğmaz başka çocuklardan farklılığıyla göze çarpar. Bu çocuk, bazı destanlarda yıllarla değil, aylarla ve günlerle büyür. Destan kahramanlarının hepsi de gençliklerinden başlayarak kahraman olduklarını belli ederler. Bu kahramanlar, halklarını düşman sladırısından korumayı kendilerine gaye edinirler. Bu yolda karşılaştıkları güçlükleri yenerek başarıya ulaşırlar. Karşılaştıkları güçlükleri, bazen üstün güçleri ve kahramanlıklarıyla bazen de zekâlarıyla ile yenerler.

Kazak kahramanlık destanlarının en önemlilerinden birisi Er Sayın Destanıdır. Bu destanın bir varyantı, büyük Kazak âlimi Ahmet Baytursınulı tarafından derlenip, 1923 yılında Moskova’da Arap harfli olarak kitap halinde yayınlanmıştır. Bu yayın, Er Sayın Destanı’nın en tam ve en güzel metinlerinden birisini vermektedir. Bu Ahmet Baytursınulı metni, ikinci defa olarak 1991 yılında bu sefer Kiril harfli olarak Almatı’da yayınlamıştır1. Biz burada Kazak kahramanlık destanlarının bir örneği olmak üzere Kiril harfli baskıdan faydalanarak Er Sayın Destanı’nın bir özetinin vermek istiyoruz.

Ferhat TAMİR

http://www.kardeskalemler.com/

ER SAYIN DESTANI’NIN ÖZETİ

Çok eskiden, Müslümanlığın kuvvetli olduğu devirde üç şehirli, üç kaleli Nogaylı adı verilen bir halk yaşamıştır.

Bu Nogaylı yurdunda Bozmunay isimli zengin ve dindar bir kimse vardır. Bozmunay, yaşı altmışı geçtiği hâlde çocuk sahibi olamamıştır. Hanımının yaşı da elliye ulaşmıştır. Bozmunay’ın yılkısına bakan doksan tane hizmetçisi vardır. Bu doksan hizmetçi, bir gün aralarında anlaşarak Bozmunay’a karşı gelip onu öldürmek ve mallarını aralarında paylaşmak isterler. Bozmunay’ın oğlu olmadığını, bu sebeple de kendilerine kimsenin karşı çıkmayacağını düşünürler. Ertesi gün Bozmunay, hizmetçilerinin yanına gittiğinde ona selam vermezler. Bozmunay, hizmetçilerden birini yakalayıp dövmeye kalktığında da hepsi birden ona saldırır ve döverler. Bozmunay, ellerinden zor kurtulur ve evine kaçar.

Bozmunay, evine kapandıktan sonra hanımıyla birlikte gece gündüz ağlar. Kim gelirse gelsin ağlamaktan vazgeçmez. Ağlarken Allah’ın kendilerine ne bir oğul ne de bir kız vermediğini anlatarak Allah’tan ölüm ister. Bozmunay, günler boyu dışarı çıkmadan evinde ağlar. Nihayet bir gün sabah ezanı vaktinde uyumaktayken kendisine beyaz sarıklı bir pîr görünerek ona dileğini sorar. Bozmunay da bir çocuğu olmasını istediğini söyler. Pîr, Bozmunay’a «Sayın» isimli bir erkek çocuğunun olacağını müjdeler. Bozmunay uyanınca bu durumu hanımına anlatır. Halkı toplayıp koç keserek ziyafet verirler. Dokuz ay geçtikten sonra bir cuma sabahı, Bozmunay’ın hanımı Sayın’ı doğurur. Kadınlar Bozmunay’a müjdeyi verirler. O da müjde verenlere 100 atını bahşiş olarak dağıtır.

Bozmunay, kurbanlar kesip büyük bir ziyafet verir. Bu ziyafet esnasında Bozmunay baş köşede oturan önde gelenlere, doğan çocuğunun adının kendisine rüyasında bildirildiğini, bu adı bulanı 90 ipekli ipekli elbise ve 9 yorga at ile ödüllendireceğini söyler. Önde gelenler uğraşmalarına, hatta birbirleriyle vuruşmalarına rağmen ismi bulamazlar. Üç gün sonra 130 yaşında, azı dişleri dökülmüş fakir bir ihtiyar, çocuğa verilen ismin Saym olduğunu bulur. Böylece Sayın’ın ismi konulmuş olur. Ödülü de bu ihtiyar alır.

Bozmunay, oğluna gümüş beşik yaptırır, onu yumuşak deriden beleklerle beletir. Sayın, annesinin sütünü emmez; et de yemez. Bunun üzerine Bozmunay şehre gidip molla ve âlimlere danışır. Bu danışmadan sonra Nogaylı halkı her gün bir kısrak kestirip Er Sayın’ı üç günde bir pazı kemiğinin yağı ile doyurur.

Er Sayın olağanüstü bir şekilde büyür. Yedi yaşına geldiğinde Nogaylı yurdunun idaresine el koyar, yurdu düzenli bir şekilde idare etmeye başlar. Sekiz yaşma geldiğinde ise silahlanıp Nogaylı yurdunu düşmanlardan korumaya başlar. Halk Er Sayın’a hayrandır.

Halkın hayranlığını kazanmış olan Er Sayın’ın böylesine büyük bir kahraman olmasından babasının doksan hizmetkârı memnun değildir. Er Sayın’ın, babasını dövdüklerini öğrenirse kendilerini öldüreceğini düşünürler. Bir gece seçme atlara binerek yurttan kaçarlar.

Er Sayın, ertesi gün doksan hizmetkârın kaçtığını anlar. Kara-ala atına binerek onları cezalandırmak üzere arkalarından gider. Karatöbe’nin başına ulaştığında, onların az ileride güle oynaya gitmekte olduklarını görür. Bu durumda kendisinin tek başına, hizmetkârların da doksan kişi olduğunu düşünerek Allah’tan yardım ister, daha sonra hizmetkârlara saldırır. Doksan hizmetkâr, Sayın’ın saldırdığını görünce atlarından inerler. Yere baş koyarak ağlayıp yalvarırlar. Ancak Er Sayın onları affetmez ve hepsini öldürür. Bindikleri atları alıp yurda döner.

Er Sayın, yurduna döndüğünde yaptıklarını babasına anlatıp övünmez. Evde uzanıp yatmaz. Yılkı bakmaya, yurdunu düşmanlardan korumaya devam eder.

Bu arada ünü dünyanın dört bir tarafına yayılmış olan Kara Kıpçak Kobılandı Batır, Er Sayın’ın kahramanlığını duyar. Bin kişilik bir ordu ile Er Sayın’la görüşmek üzere yola çıkar. Gayesi onunla birlikte uzaktaki düşmanları olan Kalmaklar’a sefer yapmaktır.

Kobılandı Batır, Er Sayın’ın yılkısını bulur. Er Sayın da yılkısının başındadır. Er Sayın, gelen bin kişilik ordudan korkmaz. Kobılandı Batır, onun Er Sayın olduğunu anlar. Er Sayın ile Kobılandı tanışırlar. Kobılandı, Er Sayın’a Kalmaklar’a birlikte sefer yapmayı teklif eder. Er Sayın buna babasının karar vereceğini söyleyerek Kobılandı’yı bin kişilik askeriyle babasına götürür.

Kara Kıpşak Kobılandı, Bozmunay’ın üç gün misafiri olur. Er Sayın altmış hayvan kestirip Kobılandı ve askerlerine qonaq ası verir. Kobılandı, Bozmunay’dan Kalmaklar’a birlikte sefer yapmaları için Er Sayın’a izin vermesini ister. Ancak Bozmunay; Kalmaklar’ın kuvvetli bir düşman olduğunu, oğlunun henüz on yaşına gelmediğini ve iyice kuvvetlenmediğini ileri sürüp üç yıl vade ister. Kobılandı Batır kabul edip yurduna döner.

Kobılandı Batır gittikten sonra hanımı Bozmunay’a: “İki üç yıl sonra Er Sayın sefere gidecek, biz yine zor durumda kalacağız. Bu arada Er Sayın’ı evlendirelim.” der. Bozmunay da uygun görür; Nogaylı içinde Er Sayın’a lâyık kız aramaya çıkar, ancak Er Sayın’a denk bir kız bulamaz. Bunun üzerine Nogaylı halkı toplanıp bu konuyu görüşür ve Er Sayın’a Kambar isimli yerde yaylayan ve cesur bir kimse olan Köbikti isimli zenginin güzel kızı Ayuwbike’nin istenilmesine karar verir. Bu karar üzerine Bozmunay, Köbikti’nin sarayına gidip Ayuwbike’yi oğluna ister. Köbikti kızını vermeyi kabul etmez. Bozmunay kızgın bir şekilde geri dönmek üzere yola çıkar. Bu sırada Köbikti’nin sarayına, ülkenin altın tahtlı hanı gelir. Köbikti’ye “Kızını Er Sayın’a vermemesinin yanlış olduğunu, Er Sayın gelirse yurtlarını darmadağın edeceğini” söyler. Bunun üzerine Köbikti hizmetçileriyle Bozmunay’a haber gönderip kızını Er Sayın’a vereceğini bildirir. Bozmunay yoldan geri dönüp Köbikti’nin sarayına tekrar gider. Dört beş arkadaşıyla birilikte Ayuwbike’yi alıp getirirler. Er Sayın ile Ayuwbike büyük bir düğünle evlenirler.

Er Sayın bir gece uyurken rüyada pîrini görür. Pîri ona hanımı Ayuwbike’den Bökenbay ve Kiyikbay isimli iki oğlu olacağını, bunlardan Kiyikbay’ın kendisinden daha kahraman olacağını ve her düşmanı yeneceğini haber verir. Zamanı gelince Ayuwbike ikiz doğurur. Sevinen Bozmunay büyük bir toy düzenler. Toyda Bökenbay ve Kiyikbay’a isimleri verilir.

Er Sayın’ın çocukları bir yaşına geldiğinde Kobılandı Batır’ın daha önce verdiği üç yıllık müddet dolar. Kobılandı Batır, Er Sayın’a haber gönderip Kalmaklar üstüne yapacağı sefere çağırır. Er Sayın yanına 40 yiğit alıp sefere katılır. On iki gün sonra öncüler Kalmaklar’a yaklaşıldığını haber verirler. Kobılandı Batır, savaşa başlamadan önce falcısına danışır. Falcısı, “Kalmaklar’la savaşmanın tehlikeli olduğunu” söyler ve ülkesine geri dönmesini ister. Kobılandı Batır, falcının düşüncesini uygun bulur. Durumu Er Sayın’a haber verir. Şimdilik düşmanla savaşmadan geri dönmeyi teklif eder. Er Sayın geri dönmeyi kabul etmez. Kobılandı Batır 1000 askeriyle geri döner.

Er Sayın, kırk yiğidi ile Kalmaklar’a doğru ilerler. Kalmaklar; Kobılandı Batır’ın geri döndüğünü, Er Sayın’ın üzerlerine gelmekte olduğunu haber almışlardır. Er Sayın’ın kırk yiğidi de bu işe şaşırır. Er Sayın, korkuyorlarsa onların da geri dönmesini ve gizlenmesini ister. Kendisi tek başına Kalmak ordusuna saldırıp Kalmaklar’ı darmadağın eder, çoğunu öldürür. Kalmaklar’ın iki yiğidi Elaman ve Colaman korkudan gizlenirler. Ancak akşama doğru Er Sayın başarısından sarhoş olup Allah’ı hatırlamaz ve pîrine sığınmaz. Bu yüzden vücuduna oklar isabet eder ve vücudu yaralarla dolar. Durumu gören Er Sayın, atının başını döndürüp kırk yiğidinin yanına kaçar. Kalmaklar kovalasa da ona yetişemezler. Er Sayın; kırk yiğide annesi, babası ve hanımına durumunu haber vermemelerini, arkadan gelmekte olduğunu söylemelerini ister. Ayrıca çam ağacından tabut hazırlamalarını, başına atını sağlamca bağlamalarını, bunlarla beraber kendisini Kalmaklar’ın bulamayacağı bir yere bırakmalarını ister. Onlar da Er Sayın’ın isteklerini yerine getirip yurda geri dönerler.

Kırk yiğit yurda dönmeden önce Er Sayın’ın hanımı Ayuwbike bir rüya görür. Bu rüyayı kayınvalidesine anlatır. Er Sayın’ın annesi bu rüyadan korkar, fakat gelinine olumlu şekilde yorumlar.

Kırk yiğit, yurda geldiklerinde Bozmunay’a “Er Sayın’ın arkadan gelmekte olduğunu, Kalmaklar’dan ganimet aldığı yılkıyı getirmekte olduğunu” söylerler. Bozmunay da bu sözlere inanıp teselli olur. Bozmunay’dan kırk yiğidin geldiğini öğrenen Ayuwbike, hemen onları karşılamaya çıkar. Kırk yiğide “onların Bozmunay’a anlattıklarına kendisinin inanmadığını” söyler ve kendisine gerçek durumu anlatmalarını ister. Onlar da gerçek durumu anlatırlar. Ayuwbike ağlar, ağıt yakar.

Aradan on beş yıl geçer. Bökenbay ile Kiyikbay büyürler. Babalarını düşman karşısına götürüp yalnız bıraktığı için Kobılandı Batır’a kızmaya başlarlar.

Bir gün Ayuwbike, kayınvalidesine gidip “bu hasrete dayanamayacağını, Er Sayın’ı aramaya çıkacağını, annesinin verdiği ayı ilacıyla onu iyileştirebileceğini düşündüğünü” söyler. İkisi birlikte Sayın’ı aramaya çıkarlar. Allah’ın yardımıyla yolda izde kalmayıp Karatöbe’ye gelirler. Ayuwbike burada önden gidip Er Sayın’ı bulur. Ayı ilacı ile onu diriltir. Çok sevinirler. Hasret giderdikten sonra üçü de orada uyurlar.

Fakat yaralı Er Sayın’ın yurduna geri dönmediğini öğrenen Kalmaklar, onu aramaktadırlar. Üçü orada uyumaktayken onları bulurlar ve etraflarını sararlar. Önce Er Sayın uyanır. Kalmaklar’ın etraflarını sardıklarını görür. Kalmaklar’ın eline düşmemek için Allah’tan yardım ister, pîrine sığınır. Hızla atına binmek üzere yanına gider. O sırada atı ve zırhı dile gelerek “Er Sayın’a korkmamasını, düşmanla savaşmasını, kendilerinin de yardımcı olacaklarını” söyler. Er Sayın, annesi ile hanımına “arkasından gelmelerini” söyleyerek etraflarını saran Kalmak askerlerine saldırır ve onları yararak kurtulur. Ancak Kalmak yiğitleri olan Elaman ve Colaman, annesi ile hanımını yakalayıp esir eder. Er Sayın, Kalmak ordusuna saldırıp annesini ve hanımını kurtarır. Üzerine gelen bütün Kalmaklar’ı öldürür. Üçü hep beraber, büyük ganimetle yurtlarına dönerler.

Er Sayın yurda dönmeden önce oğulları Bökenbay ile Kiyikbay, Kobılandı Batır’a giderek Kalmaklar üzerine sefer yapıp babasının intikamını almasını isterler. Kobılandı Batır kabul eder. Bin kişilik bir ordu ile üçü birden Kalmak şehrine saldırırlar. Kalmaklar şehrin etrafına hendek kazmıştır. Bökenbay’ın atı hendeğin üzerinden atlarken ayağı takılır ve Bökenbay hendeğe düşer. Kiyikbay, atı üstünde sekiz gün tek başına Kalmaklar’la savaşır. Şehirlerini talan eder, intikamını alır. Bökenbay da düştüğü hendekten kurtulur. Savaş bitip askerlerine öğle yemeği verdikleri bir sırada, arkasında ordusuyla Er Sayın, Kalmaklar’la savaşmak üzere onların bulunduğu yere doğru gelir. Kobılandı Batır, bu gelenin kim olduğunu öğrenmesi için Kiyikbay’ı gönderir. Kiyikbay, babasını tanımaz, onu mızrakla yaralar. Ancak Er Sayın oğlunu tanır. Kiyikbay, yaraladığı kişinin babası olduğunu görünce çok üzülür. Geri dönerek babasının geldiğini Kobılandı Batır’a haber verir. Kobılandı Batır, Er Sayın’ı karşılar ve kurtulmasına şükreder. Hep beraber Nogay ülkesine geri dönerler.

Er Sayın’ın babası Bozmunay, onların geri gelmesi şerefine bir toy düzenler. Toydan sonra Er Sayın, oğulları Bökenbay ile Kiyikbay’ın Kobılandı Batır gibi kahraman olduklarını, Kobılandı Batır’ın onlara dua etmesini ve batırlığı onlara bırakmasını ister. Kobılandı Batır da bunu kabul eder ve onlara dua eder.

Bundan sonra Nogaylı ülkesini Bökenbay ve Kiyikbay idare eder. İki oğul zamanında ülkeye hiçbir düşman saldıramaz. Halk rahat içinde yaşar.

Faydalanılan kaynaklar :

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap