356) Türk Değerleri Üzerine Bir Değerlendirme (Konferans)

Yayin Tarihi 9 Nisan, 2018 
Kategori KÜLTÜREL

TÜRK DEĞERLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

image001

————————————————————————————

Bir ulusu var eden ve onu sonsuza kadar yaşatacak olan onun değerleridir. Değerlerin kaybeden ulusların ulusal kimliklerini de kaybettiklerini tarih bize göstermektedir. Dünyada bunun en acı örneklerini veren yine Türklerdir. Örneğin; Türk akınlarıyla başa çıkamayan Çinliler, Türklere karşı kendini savunmak için Çin Seddini yapmışlar fakat bu,  sorunlarını çözmeyince Türklerle baş etmenin yolunu kültür emperyalizminde bulmuşlardır. Çin kültür emperyalizminin etkisiyle Türkler Çince adlar almış ve Çin kültürünü benimseyerek Türklüklerini kaybetmişlerdir. 

Köklü bir tarihe ve çok güçlü kültür değerlerine sahip olan Türk ulusunun en zayıf taraflarından birisi, içinde yaşadığı toplumların kültürleri içinde asimile olmasıdır. Nitekim Türkler, Orta Asya’da Çinlilerin, İran’da Farsların, Arabistan’da Arapların Avrupa’da çeşitli kavimlerin kültürlerini benimseyerek yok olup gitmişlerdir. Avrupa’da Peçenekler ve Atilla’nın torunları artık bugün yoktur. Sadece Anadolu’da yaşayan Türkler bin yıldır Anadolu’da varlıklarını sürdürmektedirler. 

Batı kültür emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileri Türklere o kadar düşmandırlar ki, Türklerin adını bile kullanmalarına tahammülleri yoktur. Çünkü son günlerde bunlar,  “Türk” değil de “Türkiyeli” diyelim demektedirler. Araba Arap, Fransız’a Fransız, Alman’a Alman, İngiliz’e İngiliz denecek sadece Türk’e Türk denmeyecektir. Dünya insanlık ailesi içinde üvey evlat kabul edilen Türkler, kendi adlarını kullanma hakkına bile  sahip olamayacaklardır. Bunlar Türkiye’den başka  dünyanın hangi ülkesinde söz konu edilmektedir.

Türk düşmanları ve onun yerli işbirlikçileri en çok Türk’ün dilini hedef seçmişlerdir.  Dil giderse diğer bütün kültür öğeleri de yok olur. Bundaki amaç, Türklüğü yok etmektir. Onun için yabancı dilde eğitimi teşvik edilmektedir. Oysa Atatürk’ün dediği gibi “Türk demek Türkçe demektir” Türkçe’den vazgeçmek Türklükten vazgeçmek demektir. Onun için yabancı dilde eğitime, kendisini Türk hisseden, herkesin şiddetle karşı çıkması gerekir. Çünkü yabancı dil öğrenme, yurtdışındaki  bilimsel gelişmelere ulaşmak için bir araçtır, amaç değildir. Oysa kültür emperyalizmi yabancı dilde eğitim yapılmasını sağlayarak  yabancı dil öğrenmeyi bir araç olmaktan çıkarıp bir amaç haline getirmiştir.

 Milletlerin büyüklüğü tarihlerinin eskiliği ile anlaşılır. Bir milletin kökleri ne kadar derinlere iniyorsa o millet o kadar büyük millettir. Türk düşmanları bizi tarihimizden de utandırmak istemektedirler. Uyum yasaları çerçevesinde Batılı emperyalistler tarih yazımına da el atmışlardır. Amaç bizi geçmişimizden utandırarak bir aşağılık duygusu yaratmak ve ülkeyi çökerterek el koymaktır. Bundan yaklaşık 2-3 yıl önce TC. Devletinde MEB. yapmış bir zatı muhterem “Bizim miladımız Cumhuriyettir” diyebilmiştir. Bu ya çok derin bir cehaletten ya da bilinçli bir ihanetten kaynaklanmaktadır. Bunun bir de Atatürkçülük adına yapılması ise  daha vahim bir durumdur. Çünkü Atatürk,  Dil, Tarih kurumlarını  ve DTCF’ni iş olsun diye açmamış, Türk dilini araştırıp geliştirmek ve Türklerde tarih bilinci uyandırmak amacıyla yapmıştır.  Tarih toplumların hafızası olduğu için yeni nesillere Türk tarihini doğru öğretmek ve gençlere Türk tarihinden modeller sunmak zorundayız. 

Hepimizin bildiği gibi Türkiye’de bir ahlak buhranı yaşanmaktadır.  Ülkedeki yolsuzluk, hırsızlık, hayali ihracat gibi olaylar sıradanlaştığı için adeta kanıksanmaktadır. Herhangi bir ülkede bir kurumda meydana gelen bir bozulma, öteki kurumlarda da kendisini gösterir. Örneğin ahlaki yozlaşma beraberinde ekonomik çöküntüyü getirmektedir. Gerekli önlemler alınmazsa ekonomik çöküntü, ülkenin çökmesini de hazırlayabilir. 

Laik bir ülkeyiz, onun için T.C. Devleti bir din devleti değildir. Fakat Türk halkı sosyolojik anlamda Müslüman’dır. Müslümanlık, Türk dili ile birlikte bu ulusunun kimliğini  korumaktadır. Bireysel olarak herkes istediği dini seçmekte serbesttir ve hatta dinsiz olma hakkına da sahiptir. Fakat her birey, inançsız dahi olsa, Türk kimliğini koruduğu için Türk halkının inançlarına saygılı olmak zorundadır. İslam dinine saldırarak Türkiye’de din alanında bir boşluk yaratmak Hıristiyan misyonerliğine hizmettir. Çünkü doğa boşluk kabul etmez, nitekim Sovyetler Birliğinde rejimin dini yasaklaması sonucu Rus köylüsü putlara tapmaya başlamıştır. Türkiye’de de din konusunda yaratılabilecek bu boşluğu doldurmak için Hıristiyan misyonerleri sabırsızlıkla  beklemektedirler.

Toplum değerlerinin olumsuz anlamda değişmesi onun kimliğinin de değişmesi demektir. Türk toplumunda doğruluk, dürüstlük, fedakarlık, cömertlik vb değerler, Batı kültür emperyalizminin etkisiyle yok olmaya yüz tutmuş onun yerine köşeyi dönme, yorulmadan para kazanma, açık gözlülük, yükselen değerler haline gelmiştir. Ne acıdır ki, yolsuzluk yaparak kendi şehrine giden bazı insanlar, toplum tarafından alkışlarla karşılanabilmektedir. Bu durum ülkenin ahlaki açıdan ne kadar gerilediğinin bir göstergesi olsa gerektir. 

Toplumun değerlerini bilirsek onu olumlu anlamda değiştirip güçlü, kalkınmış bir ülke yapabiliriz. Aksi halde toplum olumsuz yönde değişir ve ahlak, hukuk ve ekonomik olarak çökerek başka toplumların kulu kölesi olabilir. Bunda eğitimin rolü büyüktür. Atatürk der ki: “ Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı ve yüce bir toplum halinde yaşatır ya da onu köleliğe ve yoksulluğa sürükler.” Türkiye’deki sorunlarımızın çoğunu eğitimle çözülebiliriz. Onun için eğitimimizi Batı emperyalizminin etkisinden kurtararak Atatürkçü ulusal eğitime dönülmelidir. 

Prof.Dr. İbrahim Arslanoğlu     

G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Felsefe Grubu Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Konferansın tam metni (pdf) dosyası halinde sunulmuştur: 

turkdegerleriuzerine

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap