296) Anadolu’nun 10 bin Yıllık Yapı Kültürü TOKİ’ye Terk Edildi

Yayin Tarihi 7 Temmuz, 2020 
Kategori KÜLTÜREL

Anadolu’nun 10 bin yıllık yapı kültürü TOKİ’ye terk edildi…

Kırsaldan kente, üretimden ibadete yaşamın bütün alanlarını biçimlendiren geleneksel mimarinin insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi var. Anadolu coğrafyası bu konuda dünyanın en zengin bölgelerinden biri. Neolitik çağdan itibaren gelişen toplu yaşam kültürü, giderek kentlere ve ticaret kolonilerine, oradan da eski çağın görkemli kentlerine evrildi.

Çatalhöyük, Hacılar, Gözlükule, Çayönü, Arslantepe, Altıntepe, Lidar höyük gibi batıdan doğuya, güneyden kuzeye Anadolu coğrafyasının dört bir yanında yaşam ve mimari kültürünün yükseldiği büyüklü küçüklü yerleşimler doğdu. Bugünkü köy, kasaba ve kentlerin temelleri işte bu erken yerleşimlerde atıldı.

Ancak kimi bölgelerde yerleşim, konut ve üretim kültürü neolitikten beri benzer şekilde ya da çok az değişime uğrayarak sürüp geldi. Bu görüş biraz iddialı ve zorlama gibi görünse de, Anadolu kırsalında bugün bile dolaştığınızda örneğin bir Çatalhöyük evlerinin mimari formunun ve kullanılan malzemenin hala yaşadığını görebiliyorsunuz…

Coğrafyanın kültürü, kültürün de yaşama biçimini belirlediği bu çizgide Anadolu’nun hemen her bölgesinde yörenin malzemesi ve olanaklarıyla biçimlenen ama aynı zamanda iklim, üretim ve kültüre göre son sözün söylendiği yapı geleneği, konuttan ağıla, ibadethaneden ortak kullanım alanlarına kadar benzer bir dil içeriyor.

Bu paylaşımdaki görseller, Anadolu’nun batısından, Karadeniz’İn iç kesiminden ve Doğu Anadolu’dan örnekler içeriyor. Yaklaşık 120 ile 140 öncesine ait Anadolu kentleri ve köyleri. Her zaman altını çizdiğimiz bir konu var: Mimari de tıpkı yemek ve müzik gibi halkların değil coğrafyanın belirlediği bir kültür. Bu çok değerli olan, olabildiğince eskiye ait fotoğraflarda da kendini gösteren yaklaşım, esas olanın coğrafyanın malzemesi, iklimin koşulları ve kültürün sınırları olduğunu ortaya koyuyor.

ll. Abdülhamid döneminde oluşturulan ünlü Yıldız Albümlerinin arşivinden seçtiğimiz bu fotoğraflarda, neolitik çağdan beri süregelen bir yapı kültürünün izlerinin yanında aynı zamanda coğrafyanın, yörenin imzasını da görmek mümkün. Altaylardan Horasan’a, Kıpçak coğrafyasından İran’a, Kafkaslardan Mezopotamya’ya kadar çok çeşitli ve akıl almaz zengin bir coğrafi ve kültürel çeşitliliğin içinden süzülüp gelen insanlar, ellerinde ve zihinlerinde geldikleri yerin izlerini de taşımışlar.

Bu fotoğrafların başka türlü bir okuması da aslında Anadolu halkının uzun süren savaşlar, yokluklar ve ağır vergiler altında ezilmişliğinin izlerini yansıtıyor. Kimi köylerde dikkat çeken şey, yerleşimlerin çevresindeki ağaçların sadece ulaşılması zor taç kesimlerinin kalmış olması. Hemen her türlü yapının taş, ahşap ve kerpiçten inşa edildiği bir dönemde ormancılık konusundaki korumacılıktan uzak bir anlayışın olması büyük bir tahribatın yapılmış olduğunu da gözler önüne seriyor.

Çevredeki ağaçların gövdeleri adeta merdivenler gibi kesilmiş dallarla dolu. Evler, bahçeler, ağıllar, avlular hemen her türlü üretim ve yaşam alanı bitişikteki ormanlık alanların ürünü olan ağaçlardan elde edilen malzemeyle inşa edilmiş.

Osmanlı’nın tükeniş dönemlerinin izlerini taşıyan bu kırsala ait fotoğraflarda dikkat çekici bir başka yan ise yapılardaki saz kullanımının yaygın olması. Anadolu’nun sulak alanlarının kültürü ve mimariyi nasıl etkilediğinin de bir kanıtı bu. Konuttan ahıra, samanlık-ot deposundan ağıla kadar bir çok yapının üzeri sulak alanlardan elde edilen sazlıklarla kapatılmış. Bugün Hollanda’daki geleneksel yapıların birçoğunda bu sazlıklar önemli bir izolasyon malzemesi olarak kullanılıyor.

1950’lerden itibaren sıtmayla mücadele gerekçe gösterilerek ya da tarla açmak amacıyla düzenli olarak kurutulan sulak alanların aslında ormanların üzerindeki baskıyı da azaltan bir etkisi olduğunu söylemek mümkün. Çünkü hızlı büyüyen ve çok yıllık olan sazlıklardan elde edilen malzeme tükendikçe, ormanların üzerindeki baskı da artıyor.

Sonuç olarak Anadolu’nun kırsal mimarisi binlerce yılın ve onlarca farklı coğrafyanın kültürü, malzemesi ve insanıyla biçimlenmiş ve geçtiğimiz yüzyılın ortalarına kadar kendini sürdürebilmiş zengin bir mirastı. Ancak son yıllarda hemen her bölgede tek tipleştirici bir betonarme kültürü bu zenginliği yok etti.

Bugün TOKİ’nin kentlerin yanında köylerde bile toplu konut inşa etmeye soyunması ve üstelik bir köy evini 60 ile 190 bin TL gibi değişen fiyatlara ve köylüleri borçlandırarak yapması, binlerce yıllık bu yaşam kültürü ve mirasının sonsuza kadar yok olmasına neden oluyor.

Anadolu’da halen kıyıda köşede kalmış, modern zamanlara direnen yapıların hem malzeme, hem de mimari bakımdan yaşatılması, yerel kültürün geleceğe taşınmasının da en önemli yollarından biri. Çünkü coğrafya ve mekan, kimliktir…

(Yusuf Yavuz)

*Fotoğraflara tıkladığınızda nerelere ait olduğuna ilişkin bilgileri bulabilirsiniz.

**TOKİ’nin köylerde yaptığı konut projeleri, ne mimarlık meslek örgütlerinin ne de sosyal bilimcilerin çok da katılımı olmadan sessiz sedasız Anadolu coğrafyasının binlerce yıllık kırsal mimari dokusunu, kültürünü değiştiriyor. Geleneksel dokunun ve üretim kültürünün bir parçası olan kırsal mimari, yerelin malzemesi ve dilinden koparılarak bir Müteahhitlik kalemi haline dönüştürülüyor. Üstelik bir köylü için alım gücünün çok ötesinde bir maliyetle.

TOKİ KÖY KONUT PROJELERİ VE FİYATLARI İÇİN BAKINIZ:
https://kosgebkredisi.com/toki-koy-konut-projeleri/

Fotoğraflar: (Yıldız Albümleri, İÜ. Sayısal arşivi)

Garbi Karaağaç (Acıpayam, Denizli) Hamidiye köyü. 1800’lerin sonları.

Hamidiye köyü (Çal, Denizli) 1800’lerin sonları

Fatih köyü, (Çal, Denizli) 1800’lerin sonları

Tevfikiye köyü (Çal, Denizli) 1800’lerin sonları

Hayriye köyü, (Garbi Karaağaç, Denizli) 1800’lerin sonları.

Arıkbaşı köyü, (Bayındır, İzmir) 1800’lerin sonları

Aziziye köyü (Denizli) 1800’lerin sonları.

Hamidabad köyü (Nif, İzmir) 1800’lerin sonu.

Bugünkü Kemalpaşa ilçesine bağlı Beşpınar köyü.

Söke Kazasında Mamuret-ül Hamid karyesi (köyü).

Söke Hamidiye köyü, 1800’lerin sonları.

Söke Yeniköy, 1800’lerin sonları.Palu, Elazığ. 1800’lerin sonları

Tokat, 1800’lerin sonu.

Elmalı, Antalya. Ömer Paşa Camii ve çevresi. 1800’lerin sonu.

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap