29) SARUHANOĞULLARI BEYLİĞİ

Yayin Tarihi 8 Şubat, 2014 
Kategori ANADOLU BEYLİKLERİ VE ATABEYLİKLER

Saruhanoğulları Beyliği 

image001
Selçukîler tarafından Bizans hududuna iskân edilen Türk aşireti reisi Saruhan Bey tarafından ondördüncü asır başlarında Lidya’da Hermon (Gediz) nehri vadisinde kurulmuş olan beyliğe Saruhan Oğulları Beyliği denilir. 
Beyliğin müessisi olan Saruhan’ın, Celalettin Harzemşah’ın (Harezmşah) ölümünden sonra 629 H./1232 M. de büyük Alâüddin Keykubad tarafından hizmete kabul edilen Harezm Emirlerinden Saruhan Bey’in torunu olması kuvvetli ihtimal dahilinde olup Alaşehir ve havalisinde Harezm (Horzom) isimli köyler de bulunmuş olması bunu gösterir. Germiyan beyliği müessisi olan ailenin de Harezm Türkmenlerinden olmaları ihtimalini de o kısımda göstermiştik. Bundan dolayı bir faraziye olarak Saruhan Bey’in de Aydınoğlu gibi Germiyan oğulları’yle az çok bir münasebetleri olacağı hatıra gelmektedir. 
1305’den itibaren diğer Türk aşiretleri gibi Lidya’nın batısına Ege denizi sahillerine doğru ilerleyen Saruhan Bey 1313’de Sipil Manisası denilen şimdiki Manisa’yı zabtetmiş ve sahile kadar hududunu dayamış ve bu kuruluş devri esnasında denizciliği de ele alarak donanma yapıp korsanlığa başlamıştır. 
Cami-üd-düvel, Saruhan Beyliği’nin Manisa’dan başka Güzel-hisar (Menemen), Akhisar, Tarhanyat, Marmara, Gördek, Gördes, Kayacık, Atala, Demirci, Nif, İlıca, Turgutlu (Kasaba), Karacalar ve Foça’ya sahip olduklarını beyan ediyor; şu halde bunların doğu hududu Germiyan beyliği oluyor. 
Mesalik-ül-ebsar’a göre XIV. yüzyıl ortalarına doğru Saruhanlı Beyliği’nin onbeş şehri, yirmi kalesi, on bin askeri ve Saruhan’ın kardeşi olan Nif (Kemal Paşa) beyi Ali Paşa’nın da sekiz şehri, otuz kalesi, okçulukta mahir çok yaya askeri ve sekiz bin de atlı askeri ve bir hayli da donanması varmış. 
1335’de Midilli ve Foça’daki Cenevizliler Bizans Imparatoruna karşı muhalif cephe almaları üzerine Üçüncü Andronikos donanmasiyle o taraflara gelmiş ve Saruhan bey’den de yardım istemişti. Saruhan Bey, oğlu Süleyman ile memleketinin yirmi kadar ileri gelenlerinin Cenevizliler tarafından esir edilmelerinden dolayı Cenevizlilere muğber olduğundan imparatorun teklifini kabul ile bizzat muhasaraya iştirak etmiş ve bu suretle Cenevizliler itaate mecbur olmuşlardır. 
1333’de Anadolu’yu gezen îbn-i Batuta Manisa’da Saruhan Bey’i ziyaret etmiştir. Saruhan Bey, büyük oğlu olup Aydınoğlu Umur Bey’le Kantagüzen’e yardım etmek üzere Rumeli’ye geçip vefat eden Süleyman adındaki oğlunun ölümünden müteessir olarak az sonra yani 746 H./1345 M. de vefat etmiştir. 
Saruhan Bey’den sonra yerine oğlu Fahreddin İlyas bey geçmiştir. Bunun zamanında yani 1356 da Osmanlı hükümdarı Orhan Bey’in oğlu Halil’i İzmit limanında bir deniz gezintisi yaparken Foça Cenevizlileri yakalayıp Foça’ya götürmüşlerdir. Bunun üzerine Orhan Bey, imparatora müracaat ederek oğlunun kurtarılmasını rica etmiş ve o da Halil’in verilmesini bildirmiş ise de Foçalılar bu teklifi red eylemişlerdi. Bunun üzerine İmparator Yuannis Paleolog bir donanma ile Foça’ya gitmiş ve orayı muhasara altına almıştı. Foçalıların müttefiki olan Saruhan oğlu İlyas Bey’i bir takım vaidler ve rütbelerle kendisine celbeden imparator, onu Foçalıların ittifakından ayırmış ve bu suretle Foça’nın karadan da muhasarası mümkin olmuştu. 
İmparatorla pek samimî dost olan îlyas Bey, kendisini sık sık ziyaret eden İmparatoru yakalayarak külliyetli bir fidye-i necat almağı kurmuş ve bu tasavvurunu bilen bir adamı, keyfiyetten Yuannis’i haberdar etmişti. İmparator bunu bilmemezlikten gelerek bir müzakere zımnında İlyas Bey’i donanmasına davet etmiş ve gelir gelmez geminin demirlerini alıp açılarak İlyas’ı tuzağa düşürmüştür. Nihayet Îlyas Bey teşebbüsünü itirafa mecbur olmuş ve zevcesinin fidye-i necat olarak verdiği bir miktar parayı kabul ve bakiyesi için de Îlyas Bey’in çocuklarını rehin alarak kendisini serbest bırakmıştır. 
Zamanı vekayiine dair bu kadar bilgimiz olan İlyas Bey 766 H./ 1364 M. de vefat ederek yerine oğlu Muzafferüddin İshak Bey geçmiştir. 
İskenderiye’nin Kıbrıs kıralı tarafından işgali üzerine Memlûk Sultanı tarafından Frenklerle cihad için Anadolu beylerine gönderilen 767 Şevval 1366 Haziran tarihli olarak İshak beye yazılan nâmeden onun bu tarihte hükümdar olduğunu öğreniyoruz. Manisa’da yaptırmış olduğu tesislerde kendisine Sultan-ı azam ve sair tumturaklı elfaz ile Mücahid gazi unvanı verilmiş olan îshak Bey hakkında bir bilgimiz yoktur. 790 H./1388 M. de vefat ederek Manisa’da medresesi yanındaki türbesine defnedilmiştir. Orhan ve Hızırşah isimlerinde iki oğlu vardı. Yerine oğlu Orhan geçmiştir. Kosova muharebesinden sonra Yıldırım Bayezid 1390’da Anadolu’ya geçerek Germiyan, Aydın ve Saruhan beylikleri üzerine yürümesi üzerine Orhan bey kaçmış ve memleketi Karası sancağiyle beraber Bayezid’in oğlu Ertuğrul’a verilmiştir. 
Ankara muharebesinden sonra Timur tarafından Orhan’a eski beyliği verilmiştir (1402). Orhan’ın 806 H./1403 M. tarihli bir bakır sikkesi vardır. Orhan’ın biraderi Hızırşah ile mücadele ederek Osmanlılara iltica ettiği zan olunur. Hızırşah Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat kavgasında Aydınoğlu Cüneyd Bey’le beraber Çelebi Mehmed’le mücadele eden kardeşi Isa Çelebi’ye yardım etmişti; Çelebi Mehmed, İsa’yı mağlup etmiş ve daha sonra Emir Süleyman Çelebi’nin katli dolayısiyle Anadolu’da tamamen tehlikesiz vaziyette kalan Çelebi Mehmed, Cüneyd Bey üzerine yürüyüp onu yola getirdikten sonra birden bire Manisa’ya taarruz ile kaçmasına meydan vermeden Hızırşah’ı hamamda yakalayarak yalvarmasına bakmayıp katlettirmiştir (813 H./1410 M.). 
Hızırşah, öldürüleceğini anlayınca iki vasiyette bulunmuş. Birisi babasının yanına defn edilmesi diğeri yapmış olduğu vakıflara riayet olunması. Katlinden sonra Çelebi Mehmed her ikisini de yerine getirmiştir. Manisa sancağı tapu kayıtlarında Hızır Bey’in hayli vakfı görülmektedir. 
Hızırşah’ın katliyle Saruhan beyliği Osmanlı idaresine geçmiştir. Saruhan Bey’in kardeşi Ali Paşa Nif (Kemal Paşa)’de Devlet Han oğlu Yakup Demirci’de Yusuf ve İdris Çelebilerin Gördes ve Kayacık’da bulundukları vesikalardan anlaşılıyor. 

image002
Saruhan Oğulları Beyliği’nin Lâtinlerle ticarî münasebetleri dolayısiyle Jigliyati sikkeleri vardır. Bunlardan şimdiye kadar İshak ve Hızırşah ve Orhan Beylerin islâmî sikkeleri elde edilmiştir. Saruhanoğulları Beyliği’nin Manisa, Gördes, Demirci, Menemen’de bazı tesisleri vardır. Nasir-i Tûsî’nin “Bahnâme-i Şâhî” isimli eseri Saruhan oğulları’ndan Sultan Yakub bin Devlet Han adına tercüme edilmiştir. 

Kaynak: e-tarih.org

Saruhanoğulları Beyliği

Saruhanoğulları Beyliği (Saruhan Beyliği veya Saruhanlılar da denir), Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında Batı Anadolu’da Manisa ve çevresinde, Gediz Nehri havzasındaMenemen, Gördes, Demirci, Kemalpaşa, Turgutlu, Ilıca ve Akhisar gibi kent ve kasabalarda ağırlıklı olarak kurulmuş bir Türkmen beyliğidir.

Saruhanoğulları, Avşar (Afşar) boyunun Saruhanlı kolundandır. Bazı kaynaklar Er Saru veya Saruhan adlı bir Harezmli emirin Selçuklu Devleti’nde görev yaptığını iddia ederler. Bu şahsın oğlunun adının Alpagu olduğu; Anadolu’ya geçiş yaptığı ve Alpagu’nun Saruhan Bey, Cigu Bey ve Ali Paşa adlarını alan oğulları olduğu bilinmektedir.

Ebu’l Gazi, Er Saru oymaklarınının 10. yüzyılda günümüz Türkmenistan’da ve Kazakistan’da Balkhan, Üstyurt ve Mangışlak bölgesinde yaşadıklarından söz eder. Bu gün Ersarılar olarak tanımlanan büyük türkmen boylarindan biri çoğunlukla Türkmenistan’ın güneýinde, güneydoğusunda,Afganistan’ın kuzeyinde, Pakistanda ýaşarlar.

Saruhan Bey Anadolu Selcuklu sultanlarından Aleaddin Keykubat ile II. Mesut maiyetinde bir emir olarak görev yapmıştır. Sonra II. Mesut tarafından bir Bizans şehri olan Manisa ve civarını ele geçirmekle görevlendirilen bir Türkmen emiri olduğu bilinmektedir. Bu dönemde doğuda Moğol istilası dolayısıyla birçok Türkmen Anadolu’ya göçmeye başlamıştır ve bunlardan Batı Anadolu’ya yönelenler Bizans elinde bulunan arazilere girmeye başlamışlardır.

Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologos (1282-1328) 1300 civarlarında bu gelişmelerin önüne geçmek ve bu bölgede Bizans topraklarının kaybını önlemek için ortak imparator olan oğlu Mikhail emrinde Alan asıllı paralı askerlerden oluşan birliklerle bu bölgeye göndermiştir. Mikhail ordusununun idare merkezi olarak Manisa’yi seçmiştir. Fakat Mikhail bu kentte pasif davrandığından onun buyruğu altında bulunan Alan asıllı paralı askerler orduyu terk etmeye başlamışlardır. Bunun üzerine Mikhail Türkmen girişlerini önleyemeceğini anlayarak Manisa’yi terk etmiştir. Fakat Bizans İmparatoru, bu sefer 1302’de Türkmenlerin girişini önlemek üzere “Roger de Flor” adlı, paralı asker olan bir Katalan komutanı ile idaresi altında bulunan İspanyol Aragon ve Katalan asıllı paralı askerlerden oluşan Katalan Paralı Asker Birliği adlı bir askeri birlik kiralamış ve bu birliği Batı Anadolu’ya göndermiştir. Bahsi geçen birlik bir Bizans şehri olan Alasehir’i kuşatmış olan Türkmen’lere karşı yürümüş ve kent önünde yapılan muharebeyi kazanmıştır. Fakat sonra bu birlik de yine savunma hareketine başlamıştır. Manisa civarındaki Türkmenlerin emiri olan Saruhan Bey, Katalan Birliği’nin elinde bulunan “Danya” kalesini kuşatmıştır ama kaleyi alamamıştır. Bu ve diğer Türkmenlerle olan çatışmalar sonucunda “Roger de Flor” başarılı olamayacağını anlayarak Bizans İmparatoru’nun iznini bile beklemeden Katalan Birliği’ni Ege Denizi kıyısına geri çekmiş ve oradaki gemilerle Trakya’ya gidip Bizans İmparatoru’na büyük sorunlara neden olmuşturlar.

Katalan Birliği’nin bölgeden ayrılması ile Saruhan Bey, Manisa şehri ve civarındaki harekatını daha da şiddetlendirmiştir. Civardaki kasabaların ve köylerin Türkmenlerin eline geçmesinden sonra 1313’de Saruhan Bey, Manisa’yı ele geçirmiş ve bu şehri beyliğinin merkezi yapmıştır.

Saruhan Bey’in 1346’ya kadar süren uzun beylik döneminde Saruhanlılar, Aydınoğlu Beyliği ile ittifak hâlinde İzmir’in alınmasına destek olmuşlardır. Ayrıca Aydınoğlu Umur Bey’in Bizans İmparatorluğu ile karmaşık ilişkiler zinciri çerçevesinde Trakya ve civarına düzenlediği seferlere katılmışlar ve Ege Denizi’nden akınlar düzenlemişlerdir. Saruhan Bey’in büyük oğlu Süleyman Bey, Bizans İmparatoru VI. Yannis Kantakuzenos’un çağrısı ile Umur Bey ile katıldığı Trakya seferinde Dimetoka bölgesinde faal olan Bulgar Şaki Momçilo’nun Haziran 1345’de bertaraf edilmesi ile sonuçlanan savaş sonrası hastalanarak ölmüştür. Babası Saruhan Bey de ertesi yıl bu olayın üzüntüsünden vefat etmiştir.

Saruhan Bey’in hayatta kalan oğullarından İshak Bey ve torunu İlyas Bey daha ziyade imar faaliyetleri ile isimlerini duyurmuşlardır. Beylik ilk kez 1390’da Yıldırım Bayezid tarafından, kesin olarak da I. Mehmed tarafından 1410’da Beyliğin son Saruhan beyi Hızır Bey’den alınmasıyla Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Manisa ve geniş anlamda çevresi Osmanlı’nın son dönemlerine kadar Saruhan Sancağı olarak anılmıştır. Manisa 1595’e kadarki Osmanlı döneminde ayrıca, (Amasya gibi) pek çok şehzadenin padişahlığa dönük olarak yetiştirildiği ve eğitimlerinin verildiği merkez olarak seçilmiştir.

Kaynak: Vikipedi

image003 

Saruhan Beyliği tarafından 1366’da inşa edilmiş Manisa Ulu Camii

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap