287) ABD VE TSK’NİN GÖRÜŞ AYRILIKLARI

Yayin Tarihi 18 Ekim, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

ABD ve TSK’nin Görüş Ayrılıkları

ABD’nin Türkiye ve Ortadoğu’ya yönelik politikaları, 2000’li yıllarda daha da netleşmeye başladı. Açık ve örtülü politikaları gerçekleşen uygulamaları göz önüne aldığımızda bunu, kuşkuya meydan vermeyecek bir biçimde görebiliyoruz.

Öte yandan TSK‘nin BOP, Kürdistan, mikro milliyetçilik, laiklik, sosyal devlet, dinci oluşumlar, AB süreci, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik politikalar, Atatürkçülük ve Kıbrıs konularındaki görüşleri de biliniyor. TSK; bazen “resmi açıklamalarıyla, bazen yarı resmi beyanlarıyla”, kimi zaman da fiili tutumu ile görüşlerini kamuoyuna ve ilgili kurumlara yansıtmaktadır.ABD’nin politika, uygulama ve tutumu ile TSK‘ninkileri karşılaştırdığımız zaman çok önemli ayrılıkların ortaya çıktığını görüyoruz. Bunların başlıcalarını aşağıda sıralayalım;

1) Ilımlı İslam (siyasal İslam) ve dinci yapılanmalar konusundaki farklar çok büyük.. ABD Türkiye’de,“Ilımlı İslam devletini” resmi politikası haline getirmiştir.

Köktendinci siyasal partiler aracılığı ile Cumhuriyetin çağdaş değerleri yerine,“İslamcı değerleri ve yapılanmayı” tercih ettiğini açık olarak göstermiştir. Bu seçenek, “ABD, İngiltere ve İsrail‘in” ortak tutumunu yansıtır.

ABD ve İngiltere‘nin “telkinleri ile”, Avrupa Birliği de 2004’ten beri bu çizgiye iyice yakınlaştı.

ABD’nin siyasallaşmış İslam (Ilımlı İslam) modeline,TSK şiddetle karşı çıkmaktadır. NATO içinde, “nesnel ve teknik anlamda Batılılaşmak isteyen TSK”, ABD’nin “öznel olarak İslamcı tercihi karşısında” zorlanmaktadır. (*)

2) TSK, ABD’nin BOP’sine karşıdır. Özellikle 2003-2008 döneminde Bağdat’ta ve Irak‘ın kuzeyinde izlenen Amerikan politikalarının,“Türkiye’yi hedef almaya başlaması karşısında”, TSK’de rahatsızlık artmıştır.

BOP’nin esasında, Lozan‘ı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almakta oluşu, bu rahatsızlığı derinleştirmektedir. Washington; Ankara‘yı Irak‘ın kuzeyindeki ayrılıkçı oluşumu tanımaya ve onu desteklemeye zorluyor. TSK, buna karşı tavır alıyor.

3) ABD PKK‘nin siyasallaşmasını ve DTP‘nin “kabullenilmesini” istiyor.TSK aynı görüşte değildir.

Çekiç Güç’te değişim


4) Pentagon Çekiç Güç’ün daha kapsamlı hale getirilmesini istiyor. Buna karşılık TSK, Çekiç Güç’ün kabulünün büyük hata olduğunu açık açık söylemeye başladı (Büyükanıt’ın 2003 ve 2007’deki konuşmaları).
5) ABD Ankara‘dan NATO çerçevesinde asker istiyor. Afganistan, Lübnan, Baltık ve Afrika’da kullanmak amacıyla yapılan bu taleplere TSK karşı çıkıyor. Lübnan kararı TSK’ye rağmen AKP tarafından Meclis’ten geçirildi.

6) “AB sürecine” karşı TSK’nin duruşu AKP, Brüksel ve Washington’dan farklı.

– Büyükanıt Nisan 2007’de yaptığı konuşmalarda,“AB’nin Türkiye’ye karşı bölücü ve ayrıştırıcı politikalar izlediğini” ifade etti. İlker Başbuğ ise, “AB Türkiye için bir amaç değil sadece bir araçtır” dedi (Eylül, 2008).

7 Mart 2002’de, AKP‘nin iktidar hazırlıkları, ABD tarafından yapılırken” MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç tarihi açıklamasını yaptı: “AB bizi bölecek, dış politikada denge gerekiyor” dedi.

7) ABD İran‘a saldırı konusunda, Ankara‘nın kendi yanında olmasını” istiyor. TSK ise buna karşı çıkıyor.

8- Kıbrıs konusunda, TSK’nin ABD planlarına sıcak bakmadığını iyi biliyoruz.

AKP ile dengeleme


TSK üzerinde önemli bir oyun oynanmaktadır.

– Bir yanda ABD, TSK’yi “içerde AKP ile sıkıştırmak istiyor”.– Dışardan da Talabani, Barzani ve PKK‘yi kullanıyor.

– Ayrıca, “AB süreci” ile TSK’yi etkisiz duruma getirmeye çalışıyor.

Kamuoyu yoklamalarına bakıldığında halkın büyük çoğunluğunun TSK’ye destek verdiği görülür.“Güvenilirlik açısından” TSK en ön sırada bulunuyor. Buna karşılık halkın yüzde 90’ı, ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye operasyonlarına karşı.

ABD (ve AB) açısından çözüm “TSK’nin güvenirliğinin ortadan kaldırılmasından geçiyor”. Bölgede, “haritaların değiştirilmesinin ve Amerikancı sivil darbelerin yapılmasının önündeki en büyük engel olarak”, TSK’yi görüyorlar. İşte bu nedenlerle;

– Siyasal İslam TSK’yi hedef almış durumda“AB süreci” ile TSK köşeye sıkıştırılıyor

– Talabani, Barzani ve PKK kullanılarak TSK yıpratılıyor.

ABD’nin Türkiye planları ile TSK’nin tutumu arasındaki farklar ülkemizdeki kutuplaşmaları derinleştiriyor. Çünkü bir kesim, Amerikan planlarının savunucusu durumuna gelmiş bulunuyor.


Prof. Dr. Erol MANİSALI


(*) Erol Manisalı, “Batı’nın Yeni Türkiye Politikası”, Cumhuriyet Kitap, 2008

Paylaş:

Yorumlar

“287) ABD VE TSK’NİN GÖRÜŞ AYRILIKLARI” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Mübeccet üzey yorum tarihi 18 Ekim, 2008 18:21

    Türkiye’yi düşünenler neden çok az? Nerde bu Yurtseverler NEREDE???????

  2. Ünal Öncel yorum tarihi 20 Ekim, 2008 14:24

    Sayin Okuyucular,

    Malesef toplum olarak cok, hem´de cok suskunuz.

    Bu gibi yazilari okudukca, icim yaniyor.
    Ama elden hic, ama hic bir sey gelmiyor.
    Milletce susuyoruz.

    En ufak meselelerimizde hep beraber olup problemlere bir cözüm arayip bulamiyoruz.
    Her türlü saldirilari icimize aktarip, gelip gecistiriyoruz.
    Su an yasadigim melmeketin (Avusturya) basini, politikacilari bile kendi tarihlerine bakmadan, utanmadan, Türk halkina olamadik hakaretleri yapiyorlar.
    Dünya’da büyük kolanialist ülkeler ile bir olup
    ellerinden geldigi kadar onlara destek veriyorlar.
    Ve arzuladiklari tek sey her hangi bir ic karisikliginin olusuvermesi.
    Tipki Eski Yugoslavya’da yasananlar gibi bir seylerin olusmasi tek gayeleri.

    Ama bizim bu memlekette yasayan halkimizda hala susmakla yetinip gidiyor.
    Icimiz yansada sesimizi biraz cikarmiyoruz.

    Bana göre, her konu aktualitesini kayip etmeden cözümlenebilir.
    Her problem ufak parcalar halinde ele alinmali ve cözüm aranmalidir.
    Matematik ve fizikte de cözüme problemin ufak parcalarindan baslanir.

    Evet nedense bizim halkimiz malesef hep suskundur ve sesiz kalmayla yetinir.
    Bu duruma karsi bayrak yürüyüslerimiz disinda daha etkin ne yapilmali.

    Ben bütün problemlerin parcalar halinde cözümlenebilinecegi inancindayim.
    Her seyi icimize atarak büyüyen bir kartopunun bir cig haline dönümesine imkan vermememiz lazim.

    Malesef suskunluklarimiz bizi daima suclu durumada düsürmekte ve halkimizi fena yönde etkilemektedir

    Gecen hafta die Presse’de Ilisu barajinin yapmamasi icin bir yazi vardi.
    Bilmem okuyanlar oldumu?
    Bu Avusturya’lilar bizden hem ihale alacak, hemde devamli bizi karalayacak.
    Ve bizlerde susup oturacagiz.
    Sanki babalarinin hayrina bu ihaleye talip oldular ve bedavaya hibe yapiyorlar.
    Burada tek söleyecegim sey;
    -Bu Baraj yapilmalimi, yapilmamalimi?
    -Eger lüzumlu ise buna bu nefret insanlarmi karar vermeli?
    -Yoksa bizim uzmanlarimiz ve vatandaslarimiz bunun iyi ve zararlari hakkinda görüs verecek kadar cahilmidirler?
    -Sanki bizleri Afrika’li veya Avusturalya yerlilerin yerine sayiyorlar.

    Eger bu yazimda bir kusurum olmus ise ve imla hatalarim icin özür dilerim.

  3. esraünal yorum tarihi 10 Mart, 2009 21:02

    abd ile tsk nın görüs ayrılıkları sadece tektir.Eskiden abd tsk nın darbe yapmasına izin veriyordu.Suan buna izin vermiyor.Yani sıkıntı burdan kaynaklanıyor.gerisi ayrıntıdır.Ana sorun budur.

Yorum yap