219) TÜRK HALK İNANÇLARINDA, “HZ. ALİ” KÜLTÜ

Yayin Tarihi 13 Mayıs, 2008 
Kategori TÜRK DÜNYASI

 

TÜRK HALK İNANÇLARINDA

HZ. ALİ” KÜLTÜ      

image00133.jpg

Biz bu bildirimizde Şehriyar Haydar Baba Nevruz İlişkisinden yola çıkarak Türk Halk inançlarında Hz. Ali  Kültü üzerinde duracağız. Bize göre Hz. Ali etrafında oluşan kült, Sünni, Şii – Caferi ve Heterodoks İslam kesimler arasında, bizim çalışma alanımız itibariyle bu inançlara mensup Türk kesimler bakımından çok ciddi bir halk kültürü köprüdür.

Biz konuyu işlerken Hz. Ali ile halk inançları Yenigün, Hızır, su, dağ, gök, toprak kültleri itibariyle bağlantılayarak incelemeye çalıştık. Bu arada, Düldül, Zülfikar ile tespitlerimize yer verdik. Ehli-i Beyt’e Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hüseyin ile ilgili bulgularımızı sıralamaya çalıştık. Diğer imam zadelerle ilgili inançları aktardık. Bu kültün doğum, evlilik ve ölüm dönemlerindeki yansımalarını açıklamaya çalıştık.

Hz. Ali posterleri çok kere Düldül’ün üzerinde ve elinde Zülfikar olarak resmedilmiştir. Bunları afişlerde, kartpostallarda çeşitli gelin çeyizlerinde, camilerin kutsal örtülerinde görmek mümkündür. Hz.Ali, Ehli-i Beyt’ten, sahabeden, İslamiyete olan büyük hizmetleri ve ilim erbabı oluşunun yanı sıra Türk halk inançlarında kahramanlığın, adaletin, efsanevi gücün, cesaretin de simgesi olarak bilinir.[1] Anadolu’da Ali can ismindeki “can” son eki ve Alim ismindeki “m” harfi Ali ismine ve Hz. Ali’ye duyulan saygı ve sevgiden kaynaklanmaktadır.[2]

Tunceli yöresinin Alevi inançlı Müslüman Zaza Türkleri güneşi Hz.Ali’ye teşmil ederler. Bunlar sabahleyin güneşe yüzlerini dönerek ibadet  ve tazim ederler. Bu esnada ağlanır, gözyaşları dökülür. Güneşe dönülmesine rağmen niyaz Allah’adır. Bir dua ederken “Hz. Muhammet yüzü suyu hürmetine O’nun ruhu için bizi bağışla dileklerimizi kabul eyle” demektedirler. Kıyamdan sonra ruküye gitmeden, secdeye gidilir. İbadet, tazim bir rekat olup bu ibadet genellikle abdest alınarak yapılır.

Tunceli’de Alevi inançlı Zaza Türkleri Ay’ın ilk doğuşunu da sevinç ve heyecanla karşılarlar. Güneşin doğuşu ile yeryüzünde beliren aydınlığı Hz. Ali’nin yüzünün nuru olarak bilirler. Ay’a bakarak dua ederler.[3] Kars yöresi Alevi/Bektaşi inançlı Müslüman Türklerine göre Güneş Hz. Muhammed, ay ise Hz. Ali veya güneş Hz. Ali, ay da Hz. Muhammed’dir.[4]

 Mezar-i Şerif‘de bulunan Hz. Ali’nin türbesindeki ak güvercinlerin kutsal oldukları inancı vardır. Bu türbede Ak olmayan güvercin yoktur. İnanışa göre bu beyaz güvercinlerin arasına katılan Kara güvercinler bir süre sonra aklaşmaktadır.[5]

 Türbelerde kilit açtırmak suretiyle kısmetin açılacağı inancı Üsküp – Makedonya Türklerinde de vardır. Mezar-ı Şerif’e Güney Türkistan Müslüman Türkleri Hz. Ali türbelerindeki kilitlere niyet tutarlar.[6]

 Pençe-i Ali Aba, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i simgeleyen beş parmağı açık bir el şeklidir.[7] Güney Azerbaycan’ın Afşar Türklerinde Muharremlikte üzeri ayetlerle bezeli açık el (alem) gezdirilir. Alem’in nezirli olana doğru gittiğine kayıp eşyaların ve yeri bilinmeyen ölümlerin bulunmasında Alem’in yardımcı olduğuna inanılır.[8]

 Türkmen eli Erbil’de “Beşparmak Motifli Halı” desenleri vardır. Keza aynı bölgede Siti İmamı Türbesinde  Beşparmaklı alem vardır. Anadolu’da ise Beşparmaklı korku tası, Beşparmaklı, Kırk tası ve Beşparmaklı sara tası vardır.[9] Nahçıvan ve Gence’de Kurak mevsimin sona ermesi yağmurun yağması için “elem gezdirme” uygulaması yapılır. Tahtadan yapılmış el yukarıya doğru kaldırılarak ev ev gezdirilir. Alemin götürüldüğü her kapı, gezdiren şahsa yenilecek bir şey verir. Verilen şeye “nezir” denir. Alemi kutlu bir kimse gezdirmelidir. Sarhoş, haksızlık yapmış, sevilmeyen bir kimse gezdirmemelidir.

 Bu türden bir eli biz Uluğ Türkistan’da bazı ziyaretlerin mezar başlarında gördük. Mesela Nakşibendi Hazretlerinin hocalarının ve annesinin türbelerinde olduğu gibi. Anadolu’da ise, ayet yazılı bu eller Kepçe-Gelin veya Godi-Godi’yi andırıyor.[10] Nahçıvan’daki Yedi Uyurlar ziyaretinde gönder şeklinde bir sopa, sopaya bağlanmış adak bezleri ve sopanın ucunda alem vardır. Bu alem beşparmağı açık bir eldir. Bu ele Türkmen eli Erbil’de Ali Eli, veya beşparmak denilmektedir. Biz bu alemi Semerkant, Taşkent, Mezar-ı Şerif gibi bir çok Türk elinde gördük.[11]

 Mahaçkale – Dağıstan’da 5 parmak Kadiri Sufizminin sembolleri arasında kardeşliğin alameti olup nazarlık olarak kullanılır.[12]

 Çeşitli uğursuzluklardan korunmak hayır ve bereket celbetmek için, Derbent yöresinde daha ziyade Şii – Caferi İnançlı Müslüman Türkler üzerlerinde beşparmak taşırlar. Beş parmak çocukların omuzlarında nazarlık olarak da takılır. Altından yapılmış beş parmağın Hz. Fadime’nin elini temsil ettiğine inanılır.[13] Anadolu’da, Nevruz’da “Fadime Ana Pekmezi” diye bilinen bir tatlı yapılır. Tatar Türk kabilelerinde gökkuşağına “Fatma Ana’nın Kuşağı”denir.[14]

 Kerkük Türkmenlerinde  zor olan doğumların kolay olması için Meryem Ana Eli diye bilinen bir bitki suya konur ve bu suyu doğum yapması beklenilen kadının içmesi istenilir. Ebeler doğum yaptırırlarken “Fatma Ananın eli olsun” “Hz. Zilayhanın eli olsun” derler böylece doğumun kolay olacağına inanılır. Karatepe – Kifri’de Fatma Ana Çukuru yörenin kutsal mekanlarındandır. 10 Muharrem’de Murtaza Ali Taşı ziyaret edilir.

Anadolu’da “Fadima Ana Otu” diye bilinen doğumu kolaylaştırdığına inanılan bir ot vardır. Anadolu’da yemeği az misafiri fazla olan evin hanımı “bu el benim değil Fadima Ananın eli” der.

Iğdır’ın Hakmehmet köyünde Ebem Kuşağı’nın ismi Fatma Nene Kuşağı’dır. Halk inançlarında Ebe / Bibi / Nene uludur. Fatma Ana da uludur. Ebem Kuşağı Göktedir, gök de uludur.[15] Anadolu’da doğum yaptıran ebeler Allah’tan Fatma Ana kolaylığı dilerler. Bazı araştırmacılar eski Anadolu medeniyetlerinin Ana Tanrıça Kültü kibele ile özleştirdikleri bilinirken, biz bu sürekliliğin eski Türk inanç sistemindeki Umay Ana iyesi itibariyle bir devamlılık arz ettiğine inanıyoruz. Fadime Ana Kültünü Müjgan Üçer[16] ve Hikmet Tanju’nun[17] çalışmalar yaptığını biliyoruz. Fatma Ana ile Sarı Kız Efsanesi ilişkisinin ilgilendirildiğine dair çalışmaların da yapıldığı biliniyor. Ancak biz Hz.Ali Kültü üzerinde yoğunlaşmaya çalıştık.

Ehli-i Hak Karakoyunlu Müslüman Türklerinde aşure günü İmam Hüseyin’in rolünü mürşit oynar. Köyün aşığı Yezit rolüne çıkar. Gademgah kasabasında İmam Rıza’nın ayak izleri olduğuna inanılan bir ziyaret vardır. Kerkük’te Ocaklara ve kişilerin mezarlarına yeşil bir bez bağlanır. Bu beze “Beydak Bezi” denilir. Bunun diğer adı “Abbas Bayrağı”dır. Bu bayrak adak olarak asılır. İmam Abbas’ın bayrağı şehit olduğu için Kırmızı’dır. İmam Ali’nin bayrağı Yeşil’dir. İmam Hüseyin’in bayrağı Kara’dır. 

Kekailerde Muharremin 10. gününde yemek yapılmaz, sadece aşure yapılır. 40. günü Necef’de Hz. Ali’nin ziyaretine gidilir. Sünniler bu ziyareti camide yaparlarken Şiilerinkine Kerkük’te Hüseyniye denir.

Güney Azerbaycan’da, Şii- Caferi inançlı Müslüman Türklerde, namaz kılınırken kıble yönüne konulan, secde edilince anlın deydiği Kerbela toprağından yapılmış, türbet / mühürler vardır. Bunların üzerindeki aynada İmam Hüseyin’in resmi vardır.[18]

Kırım Tatarlarında eskiden güçlü bir ehli beyt sevgisi vardı. Susamış birisine su verilse, suyu için Asan (Hasan) Üseyin (Hüseyin) ın canına deysin denirdi. İkiz oğlu olan aileler, çocuklarına Hasan – Hüseyin, ikiz kızı olanlar ise Ayşe- Fatma isimlerini koyarlardı. Mekke’ye Hac’a gidecek hali takati olmayan Elbuzlu’ya giderdi. Elbuzlu (El+bozlu) adli yatırım adı Hasan – Hüseyin idi.[19]

Caferi inançlı Müslüman Türkler, Güney Azerbaycan’da namazı kıldıktan sonra, gıyam halinde kıbleye dönük vaziyette, şahadet parmağını Kerbela’ya doğru uzatır ve İmam Hüseyin’i selamlar sonra, parmağını sola doğru tutarak Horasan’da İmam Rıza’yı selamlar.[20]

Irak’da halkın yaylaya çıkmadan evvel, bereketin artması adına ziyaret ettiği türbelerin arasında İmam Zeynel Abidin’in de türbesi vardır.[21]Suriye, Irak, Anadolu, İran, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya, Hz. Ali ve soyundan gelen On bir İmam’ın ismi ile anılan çok sayıda İmam gabri vardır. Halk bu isimle tanınan imamlarla gerçeğini çok kere aynileştirmiştir.

Caferi inançlı Müslüman Türk halk, Muharrem ayında Muharrem Bayrağı’nın gönderine Hz. Abbas’ın kolunu temsilen alem takar.[22] İmam Rıza’nın Kızı Fatime Kum’da “Masume” olarak tanınıyor. Kum şehrine ilk gelen ve Kum’dan gidenler Masume’yi selamlamak için türbesini ziyaret ediyorlar.[23] Meşet üzerinde uçan pilotlar havada üç tur atmak İmam Rızayı selamlar.           

Nazmiye –Tunceli arasında, yol kenarında Ali Kaya diye bilinen ve Hz.Ali’nin bu taşa belini dayandığına inanılan kutsal bir mekan vardır. Gençler dilek dilemek için bu taşa gelirler.[24] Divriği’de Hz.Ali’nin kılıcıyla kestiğine inanılan Ali taş ziyaretine halk çeşitli dilekleri için giderler.[25]

Iğdır’ın Sürmeli köyündeki Yar’da Hz.Ali’nin ayak izi olduğuna inanılan bir kaya vardır. Halk burayı kutsal bir mekan olarak bilir. Ayrıca Iğdır’daki Karakale’nin de Hz.Ali’nin cenk ettiği Kan Kalesi olduğuna inanılır. Bir çok yerde olduğu  gibi burada da Hz.Ali ve İmamlar üzerine yemin edilir.[26]

Mezar-ı Şerif’te bir dağın tepesinde “Sümmi Düldül” diye bilinen bir yer vardır. Orada bir kayanın üzerinde Hz. Ali’nin atı Düldül’ün ayak izinin bulunduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır. Anılan bölge  bu bakımdan kutsal bir yer olarak tanınmakta ve saygı gösterilmektedir. Kabil’in  batısında Karte sahi bölgesinde de Sengi Zülfikar diye bilinen büyük bir kaya vardır. Bu kaya tam ortasından ikiye bölünmüştür. Yöre halkının inanışına göre kayanın açıldığı kısmından geçerken kişi günahkar ise kaya onu tutar sıkıştırır. O kişi  Allah tarafından af edilince Kaya  onu serbest bırakır. Yine çocuğu olmayan bayanlar o taşın  ortasından geçirilir ve böylece çocuğun olacağına inanılır.[27]

İran’da, Caferi İnançlı Müslüman Türk halkın inanışına göre, Hz. Muhammed ve  Hz. Ali akik taşlı yüzük kullanmışlardır. Akik ferahlık verir. Hz. Ali ayrıca Hadıd-i sini (Doğal Demir) kullanmıştır. Demir’in güç verici olduğuna inanılmaktadır. Zümrüt’ün de haşerelere karşı koruduğuna inanılır.[28]

Güney Azerbaycan’da, Caferi İnançlı Müslüman Türkler çocuk dünyaya gelince onların ağzını zemzem suyuyla açar, dudaklarına ve anlına Kerbela türbeti (toprağı) sürerler. Böylece, ağzının Zemzem gibi tatlı dilli, anlının Kerbala toprağı gibi pak Hz.Hüseyin gibi akıllı olacağına inanılır. Çocuğu yaşamayan aileler, İmam Rıza’yı, İmam Hüseyin’i, İmam Abbas’ı ziyaret edip dua ederler.

İmam Rıza ve İmam Musa-ı Kazım, Bab-ul Havayiç (Dilekler Kapısı) Hz.Ali’nin İmam olmayan oğlu Celal Abbas (Ebulfez) de, çeşitli dilekler için ziyaret edilir.

Hz.Hüseyin Bab-ül Şifa (Şifa Kapısı) Hz.Ali, Bab-ül Keramet(Keramet Kapısıdır) Hz. Fatma Kefserdir. Hz. Muhammed Bab-ül Şife ve Babl-ül Rahmettir. (Şifa ve Rahmet Kapısıdır.) Diğer imamların da şifa ve rahmet kapısı olduklarına inanılır.[29]

Kars’ta ve İran’da aynı inanç çevresinde 40 cm bir yaş ağaç boyuna yarılır, bunların üzerine Kerbeladan getirilmiş Hz. İmam Hüseyin türbeti (toprağı) ile “La ilahe illallah Muhammeden Resulullah” yazılır. Bunlar mevtanın sağ ve sol koltuğunun altına konulur. Kefenin artan parçası ile bunlar sağ ve sola bağlanırlar. Bunun yapılmasındaki amaç, mahşer günü bütün ağızlar mühürlenince, ellerini yukarıya kaldıran mevta “işte ben buyum” demiş olacaktır. İnanca göre, ahret günü Kerbela toprağı kaybolmayıp zalimlerin zulmüne şahadet edecektir.[30]

Ilhıcı’da Ehl-i Hak inançlı Kara Koyunlu Müslüman Türkler Pir Abad Bağı ile Teke / tekke Bağından dervişler, periyodik merasimlerinde Hz.Ali için seçilmiş mersiyeler okurlar. Burada ve birçok Alevi inançlı ailelerin evinde özellikle türbelerde Hz.Ali’nin posterleri vardır. Ehl-i Hak inançlı Türkler, Hz.Ali’nin Hz.Peygambere meyyi guslu yaptırırken, Hz.Muhammedin göbeğinde birikmiş suyu içmek isteyince, bıyıkları bu suya değmiştir. Buradan hareketle, bu Türklerde bıyık kılları kutsal kabul edilmiştir. Ayrıca namaz kılmak ve oruç tutmak Ramazan’ın 19.ve 21. günlerinde olur. Hz.Ali camide şehit edildiği için, cami haram kabul edilmiştir. Hz.Ali’nin konuşmalarından oluşan, Nehçal Belage’nin bu toplum içerisinde kutsal bir mahiyeti vardır.[31]

Gülmüşk Hatun (imam zade) Hz.Ali’nin torunu olarak bilinen bir ziyarettir. Buraya da yağmur duasına gidilir. Burada Eli taş diye bilinen taşın Hz.Ali kılıcı tarafından kılıcı ile kesildiğine inanılır. Ayrıca Hz.Ali’nin parmağının ve atının nalının da burada iz bıraktığına inanılır. Buradaki diğer kutsal taşlardan birisi de Baba Pir Eli’dir.

Ilhıcı Sufi şehrinin Kuzey bölgesinde Şah Çırah vardır. Bu tepenin eteğinde ise Şah Çırah Türbesi bulunmaktadır. Güney tepesindeki Nişengâh’ın ismi ise, Nebi Musevi’dir. Buranın yakın çevresinde Gülmişki Hatun (Miski Nene) ziyareti vardır. Halkın inancına göre bu nene, Hz.Ali’nin kızıdır. Buraya, kurak mevsimlerde yürünerek çıkılır. Burada Şebek / Benzer Meydanı’nda yağmur duası yapılır. Bu meydanda Hz.İmam Hüseyin’in olayı   Aşure Günü canlandırılır. Meydanın merkezinde, üç metre uzunluğundaki bayrak, İmam Hüseyin Elemi olarak bilinir. Elemin etrafında bir Ocak vardır.[32]

Koçkiri İsyanını tasvip etmeyip M. Kemal Atatürk’ün saflarında yer alan aşiret reislerine seslenirken Alişan Efendi;

 

        “Yemin edenler  Elmaya

Zülfikar -i Murtaza’ya

Geriden teller çektiler

Biz uymayız eşkıyaya” demek suretiyle Alevi- Bektaşi Müslüman Türk halk inancında Hz.Ali’nin kılıcı Zülfikar ile Elma’nın eş tutulduğunu görüyoruz.[33]

SONUÇ

Bir kısmı hurafe de olsa, Ehli Beyt Sevgisi Türk Dünyasında halk inançlarında farklı inanç çevrelerinde bütün canlılığı ile yaşamakta ve oluşan bu kült, Türk –İslam  kesimler arasında inanç köprüsü rol oynamaktadır. 

Dr. Yaşar KALAFAT


[1] Y.Kalafat, Kuzey Azerbaycan  Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’da Eski Türk Dini İzleri, Dini Folklorik Tabakalaşma , Ankara 1998 sh. 231

[2] Y.Kalafat Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara 1999  S. 102

[3] Y.Kalafat, Kuzey Azerbaycan – Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’da Eski Türk Dini İzleri – Dini Folklorik Tabakalaşma, Ankara 1998 sh. 64-65

[4] Y.Kalafat, a.g.e. sh. 67

[5] Y.Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları I.Ankara 2002, sh. 35

[6] Y.Kalafat Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri, Ankara 1999, sh. 106

[7] Y.Kalafat, “Vatan İran Turan Hattı ve Caferi Türklerinde Halk İnançları” Türk Dünyası Araştırmaları, S. 108 Haziran 1997 sh. 1-68

[8] Y.Kalafat, Uluğ Türkistan’dan Balkanlara Türk Halk İnançları II…

[9] Y.Kalafat, Kuzey Azerbaycan (…)sh. 237

[10] Y.Kalafat, Güney Kafkasya, Ankara, 2000 sh. 20

[11] Y.Kalafat Güney Azerbaycan sh. 36

[12] Y.Kalafat, Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri sh. 212

[13] Y.Kalafat, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançlar I (…) sh. 103

[14] İ.Çetin “Nevruz ve Nevruz Kutlamasına Bir Örnek” Nevruz ve Renkler, Ankara 1996, S. 325 -330

[15] Y.Kalafat, Güney Azerbaycan, sh. 99

[16] Anadolu Folklorunda Fadime Ana “Türk Folklor Araştırmaları Yıllığı, Ankara, 1975 S. 147

[17] Fatma Anamız “Fadime Anamız” ve El ile ilgili İnançlar Üzerine Bir Araştırma II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildiriler), Ankara 1976, C.IV, S. 479-497

[18] Y.Kalafat Kuzey Azerbaycan(…) sh. 231

[19] Y.Kalafat, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları I(…) sh. 343

[20] Y.Kalafat “Vatan- İran – Turan (…)

[21] Y.Kalafat  – A. Doğan, Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları, Ankara 1995, sh. 29

[22] Y.Kalafat “Vatan – İran – Turan (…)

[23] Y.Kalafat, Vatan –İran – Turan (…)

[24] A.B. Alptekin, Fırat Havzası Efsaneleri, Elazığ, 1990 S. 49

[25] K.Özen “Divriği Yöresinde Ziyaretler Yoluyla Çocuk Sahibi Olma İnancı ve Diğer Uygulamalar” Türk Folkloru, 1981 S. 18 sh. 22-27

[26] Y.Kalafat, “Vatan – İran – Turan (…)”

[27] Y.Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I. (…) sh. 46

[28] Y.Kalafat, Vatan  – İran –Turan Hattı(…)

[29] Dr. Yaşar Kalafat, Vatan –İran –Turan Hattı(…)

[30] Y.Kalafat a.g.y.

[31] Y.Kalafat, Balkanlardan Ulug Türkistan’a Türk Halk İnançları II. (…)

[32] Y.Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları II. (…) Ankara 2003 Baskıda

[33] H.Çay – Y.Kalafat, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kuvvay-i Milliye Hareketleri , Ankara 1990, S. 38

 

 

Paylaş:

Yorumlar

“219) TÜRK HALK İNANÇLARINDA, “HZ. ALİ” KÜLTÜ” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. Ümit Emel yorum tarihi 17 Ağustos, 2009 15:36

    Ne muhteşem bir çalışma…..Yaşar Beğ’in tüm çalışmalarını fırsat buldukça inceleyeceğim…Teşekkürler.

  2. ZEYNEP İNCİ yorum tarihi 15 Mart, 2011 15:25

    Bu müthis bir yazı olmus.HAY ALLAH RAZI OLSUN.OKUMSI GEREKEN VE BU BİLGİYE ULASAMAYACAKLARA ULSTIRACAGIM.COK SAGOLUNUZ.

Yorum yap