17) TÜRKİYAT ENSTİTÜSÜ

Yayin Tarihi 17 Aralık, 2011 
Kategori BOZKURT

TÜRKİYAT ENSTİTÜSÜ

image00118.jpg
Avrupa’da ve Rusya’da yıllar önce başlanan Türkiyat(=Türkojoji) çalışmaları bizde ancak 1910′da kurulan “Türk Derneği”nin, 1913 yılında kurulan “Türk Bilgi Derneği”nin bir şubesi şekline getirilmesi ve isminin de “Türkiyat Derneği Şubesi” olması ile başlamıştır.(1)
Atatürk’de, kurduğu devletin aslî unsuru olan Türklerin geçmişi üzerinde ilmî araştırmalar yapılması için bir proje düşünür ve Cumhuriyetin ilânından 4-5 gün geçmişken(2) konuyu arkadaşları ile yaptığı sohbet meclislerinden birinde açar; tartışmaya başlar. Projede eski çağlardan başlayarak; Türklerin tarih, kültür ve medeniyetlerinin araştırılması; yayınlar, ilmî toplantılar, kongreler düzenlenerek millî varlığımızın ilmî temellere dayandırılması ve Türkleri hakir gören Avrupa devletlerine kabul ettirilmesi hedefleniyordu.
Projenin ilk ayağının da Türkiyat Enstitüsü olacağına karar verince konuyu hükümete bildirir. Bakanlar Kurulu da 12 Kasım 1924′deki toplantısında 111 Sayılı Kararname ile İstanbul Üniversitesi bünyesinde “Türkiyat Enstitüsü” kurulmasını karara bağlar ve Enstitü Müdürlüğü’ne de aynı üniversitede görevli Prof. Fuat Köprülü atanır; böylece de Enstitü kurulmuş olur.(3) Daha sonra da ATATÜRK, Fuat Köprülü’yü çağırarak:
“Fuat Beğ! Cumhuriyeti kurduk. Artık Cumhuriyeti ve devletimizi ilmî temeller üzerinde yükseltmek zamanı gelmiştir. Lütfen İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) bünyesinde Türkiyat Enstitüsü’nü kurunuz!”(4) der. Derhal Darülfünunu’nda hızlı bir çalışma yürütülür ve hazırlanan dosya Atatürk’e sunulur. Tasarıyı çok beğenen Atatürk, savaştan yeni çıkılmış olmasına ve son derece kıt bir bütçenin bulunmasına rağmen, buradan 200.000 Türk Lirası ödenek ayrılmasını emreder.
——————————
(1)Türk Yurdu,Tıpkı basım, Tutibay yayını, C.2, S.46, Ağustos-1913, s.415, Ankara-1999.
(2)S. Buluç, “Türkiyat Enstitüsü”, Türk Ansikopedisi, Devlet Kitapları yayını, C.XXXII, Ankara-1983, s.312.
(3)İsmi,1982′de “Türkiyat Araştırmaları Merkezi”, 1991′de ise “Türkiyat Araştırmaları Merkezi” olarak değiştirilmiştir. Aynı adla çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca bugün artık birçok üniversitemizde Türkiyat araştırma merkezleri kurulmuş ve faaliyetlerine devam etmektedirler.
(4)ProfDr. Osman Fikri Sertkaya, “Atatürk ve Türk Dili” Türk Dili dergisi, S.599,Ankara, Kasım-2001, s.549.
————————————————–
TÜRKİYAT ENSTİTÜSÜ AMBLEMİ
Ancak hazırlanan ve Atatürk’ün de çok beğendiği bu dosyada bir amblem belirlenmemiştir. Onunu için Fuat Köprülü, kendilerini Enstitü için bir amblem belirleyemediklerini söyler ve ATATÜRK’e nasıl olması gerektiğini sorar. Bunun üzerine ATATÜRK, Türkiyat Enstitüsü’nün olması gereken amblemini şöyle tanımlar:
“Fuat Beğ! Karlı Tanrı Dağları’nın önünde, elinde meşale tutan bir Bozkurt olsun; bu meşale genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilminin ifadesi olsun. Ergenekon’dan çıkmamızda kılavuz olan Bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletin kuruluşunu ifade etsin”(1)
Atatürk’ün gösterdiği bu şartları taşıyan amblem (yukarıdaki) çizdirilip kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, üzerindeki alt ve üst yazılar 1929′daki harf inkılabımızdan sonra değiştirilmiş ve üst kısımda iç içe geçmiş ‘T’ ve ‘E’ harfleri, aşağıya ise sadece ‘1924′ yazılmıştır.
————————–
(1)ProfDr. Osman Fikri Sertkaya, “Atatürk ve Türk Dili” Türk Dili dergisi,S.599, Ankara,Kasım-2001, s.549.
————————————————-
TÜRKİYAT MECMUASI
Çalışmaları kısa zamanda gerek Türkiye’deki aydınlar ve gerekse dış devletlerde bulunan Türkiyat Enstitüleri ve Türkiyatçılar arasında büyük ilgi toplayan bu enstitüye 1926′dan itibaren her yıl özel bütçe ayrılmaya başlandı. Enstitü bundan sonra Türkiyat üzerindeki araştırma ve yayınlarını hem geliştirdi ve hem de çoğalttı.
Enstitü, haber ve araştırmalarını yayımladığı
“Türkiyat Mecmuası”nın dışında başka yayınlar da çıkarmağa başladı. Bunların içindeki ilk yayınlarından bâzı örnekler verelim:
-Prof. Dr. Köprülüzâde Mehmet Fuat, XIX. Asır Saz şairlerinden Erzurumlu Emrah, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929.
-Prof.Dr. Köprülüz^de Mehmet Fuat, XVII.Asır Saz şairlerinden Gevherî,İstanbul,YeniMatbaa-1929.
-Prof.Dr.Köprülüzâde Mehmet Fuat, XVI.asır sonuna kadar Türk Saz şairleri, İstanbul Evkaf Mat.1930.
-Prof.Dr. Köprülüzâde Mehmet Fuat, XVII. Asır Saz şairlerinden Kayıkçı Kul Mustafa-Genç Osman Hikâyesi, İstanbul Evkaf Matbaası, 1930.
————————————————-
Atatürk bu projesini özellikle Avrupalıların Anadolu’yu işgal ettikleri, asıl sahiplerinin kendileri oldukları varsayımına karşı geliştirerek altyapı olarak Türkiyat Enstitüsü’nü kurduktan sonra arka arkaya diğer hamlelerini hayata geçirmeğe başlamıştı. Hemen arkasından “Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti”, Türk Dilini Tetkik Cemiyeti ve diğer bir araştırma kurumu olup ilmî araştırmaları gençlere yaymak, bu konuda geleceğin araştırmacılarını yetiştirmek üzere Ankara Üniversitesi ‘Dil,Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kurmuş, uluslar arası dil ve tarih kongrelerini başlatmıştı.
İşte, yabancıların Anadolu üzerindeki bu temelsiz görüşleri üzerine ATATÜRK, muhtemelen bu yıllarda bir de şiir yazmıştır.

 

HAKİKAT NERDE? (*)
Gâfil! Hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak
Dinleyin sesini doğan tarihin
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alp’lerinde Oğuz torunları.
Doğudan çıkan biz, Batı’da yine biz.
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendilerini bilseler
Bilinir o zaman, ki hep biliriz.
Türk, sadece bir milletin adı değil,
Türk, bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey, yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde;
Hakikat nerde?
————————–
(*)Atatürk, gerek bu şiirine ve gerekse diğer şiirine bir başlık koymamıştır. Ancak, bu şiirin yayımlandığı yerlerde değişik başlıklar görebilirsiniz. Ben de ilk defa 30 Kasım 1995 tarihinde bu şiiri Tekirdağ ÜLKÜ gazetesinde yukarıdaki başlık altında kullanmıştım.

FAHRETTİN SAVAŞ KONAR

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap