152) MESCİD-İ AKSA RAPORU

Yayin Tarihi 6 Nisan, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

 

 

Mescid-i Aksa altında yapılan kazılar belgelendi

Başbakanlık tarafından tayin edilen heyetin, hazırladığı rapor, Mescid-i Aksa’nın nasıl bir tehlikede olduğunu ortaya koydu.

image00116.jpg

Başbakanlık tarafından tayin edilen teknik heyetin, Haziran 2007’de biten 78 sayfadan oluşan ayrıntılı inceleme raporu Mescid-i Aksa’nın nasıl tehlikede olduğunu açıkça gösteriyor.

İsrail, Osmanlı, Emevi, Eyyübi ve Memlük medeniyetlerine ait kalıntıları bilinçli olarak yok ediyor. İsrail’in üç dinin buluştuğu Kudüs’teki Harem-i Şerif’te yaptığı kazı çalışmaları, 8 kişilik Türk heyeti tarafından incelendi.

İncelemeler sırasında İsrail, Filistin ve Ürdünlü yetkililerle yüz yüze görüşen heyet çarpıcı bir rapor hazırladı. İsrail, Harem-i Şerif’teki çalışmalarla ilgili bazı rapor ve proje taslaklarını Türk heyetinden gizlemeye çalıştı.

Rapor, Mescid-i Aksa’ya nasıl planlı bir suikast yapıldığının resmî ve açık bir belgesi niteliğinde.

Sekiz kişilik Türk heyeti üyelerinin, yaklaşık dört ayda hazırladığı rapor beş bölümden oluşuyor ve Kudüs’ün tarihçesi, kazı çalışmalarının fotoğrafları, taraflarla yapılan görüşmeler ve birtakım tespit ve tavsiyeleri içermekte.

Raporda Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemine şöyle dikkat çekiliyor: “Hz. Musa’nın kıblesi, Hz. Ermiya’nın vahiy aldığı yer, Hz. Yahya’nın şehid edildiği yer burasıdır. Hz. Zekeriya ve Hz. Meryem’in de ibadete çekildikleri odaların burada olduklarına inanılır. Hz. Muhammed, İsrâ mucizesi ile, Mekke’den buraya gelmiş; Miraç’tan önce geçmiş 124 bin Peygambere burada imam olmuş, Miraç yolculuğu Muallak Taşı veya Sahratullah denilen bu noktadan başlamıştır. Mescid-i Aksa, Hicret’in ikinci yılına kadar Kâbe’den önce Müslümanların ilk kıblesidir.”

MAĞRİP KAPISI MÜSLÜMANLARIN GEÇİŞİNE KAPALI

Güncel durum ise raporda özetle şu şekilde ifade edilmiş: 1970’lerin başlarında Mağrib Mahallesi tahrip edilmiş, 15 Şubat 1994 tarihinden itibaren, 13 yıldan beri, Müslümanların Mağrib Kapısı’ndan geçişi yasaklanmıştır. Bu kapı ve yürüyüş yolunun kontrolü tamamen İsrail polisindedir. Şubat 2004’te Mağribliler Kapısı’na çıkan rampanın kuzey yamacındaki duvarın, 6-7 metrelik kısmı yıkılmıştır. 2005’te tehlikeli olduğu gerekçesiyle belediye tarafından bu rampa yayalara kapatılmıştır. 6 Şubat 2007’de Mağribliler Kapısı’nda hafriyat çalışmaları başlatılmıştır.

Mağribi Kapısı’nda yoğunlaşan kazıların belirlenmiş bir planı ve nihaî noktası belli değildir. İsrail’in bu kazılarla ulaşmak istediği noktanın Mescid-i Aksa’yı adım adım kullanılamaz hâle getirmek, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa ve civarını Yahudileştirmek ve sonuçta Süleyman Mabedi diye inandıkları yapıyı ortaya çıkarmak olduğu anlaşılmaktadır. İsrail’in her ne kadar “çalışmalarımız herkese açıktır” türü kamuoyunu yanıltıcı beyanları bulunsa da, işbirliğine yanaşmaması ve tüm tarafların haklarının olduğu bu mukaddes mekâna müdahale edilirken, ortak bir komisyon kurulmasına taraftar olmaması ve ısrarla çalışmalarına devam etmesi konu hakkındaki şüpheleri artırıyor. Nitekim, Türk Heyeti’nin raporunda da bu noktaya işaret edilmekte.

PLANLI YAPILIYOR

İsrail Eski Eserler Kurumu (İEEK) tarafından yapılan arkeolojik çalışmalar hız kesmeden sürerken, Türk heyeti, kazıların bilimsel kriterlere uygun olmadığını tespit etti. Heyet, İsrail’in gerçekleştirdiği kazılarda önlem alınmadığı takdirde bölgedeki Osmanlı, Emevi, Eyyübi ve Memlük dönemlerine ait hiçbir eserin kalmayacağının altını çizdi.

Heyet, yapılanların geçmişin kültürel değerlerinin yok edilmesi amacıyla planlı bir girişim olduğunu da raporuna koydu. Raporda, bölgedeki yapıların tahrip edildiği vurgulanırken, 2004 yılındaki yağmur ve kar yağışları nedeniyle yıkılan duvarların altından çıkan tonozların, orijinal yapı bozularak sonradan eklendiği belirlendi.

Heyet, raporunda “Çalışmaların UNESCO’nun 1956 tarihli Arkeolojik Kazılarda Uygulanması önerilen Uluslararası İlkeleri’ne ve kabul edilmiş uluslararası mesleki standartlara uygun yürütülmemektedir” ifadelerine yer verdi.

RAPORDAN BAZI BÖLÜMLER:

image0022.jpg 

Unesco Heyeti’ne sunulan Mağribi Girişi ve rampanın iki mimari taslağı, bunlardan artık vazgeçildi söylenerek heyete sunulmamıştır. İsrail otoriteleri kazıdan sonra ne olacağı hususunda net bir beyânda bulunamamışlar, buna belediyenin karar vereceğini ifade etmişlerdir. Arkeolojik kazının müdahale şekil ile sınırlarını belirleyen net bir çalışma planı bulunmadığından, tarafların müşterek bir eylem planı üzerinde mutabakata vararak, bu konuda belirlenecek yöntem ve uygulama şekline, bir an önce karar vermeleri gereklidir.

Unesco Teknik Heyetinin Raporunda IV.41. de açıkça ifade edildiği gibi, Emevi, Eyyubi, Memluk ve Osmanlı dönemlerine ait muhtelif izler taşıyan, Mağribi Rampası’ndaki arkeolojik kan derhal durdurulmalıdır. Belli bir karar, plan ve neticesindeki proje çerçevesinde, önce mevcut tarihi miras kabul edilebilecek tasımlara zarar vermeden son dönemin işleri ayıklanıp, koruma, sağlamlaştırma ve onarım yoluna gidilmeli, mevcut durumda konsolidasyon ve konservasyon yapılarak rampa restore edilmeli, kullanıma açılmalıdır. Buradaki kemer-tonoz sistemi ile tarihi ve arkeolojik yapılanmanın, üstü açık bir şekilde bir kış daha geçirmesi doğru olmayacaktır.
Yeni ihdas edilecek Mağrib Yolu’nun ve bölgenin tanzimi İçin; israil, Ürdün ve Filistinli mimarların da dahil olabileceği uluslararası bir proje yarışması açılabilir. Harem-i Şerif üzerinde garantörlük hakkıyla denetleyici rolü bulunan Ürdün Devleti ile işbirliğine gidilebilir.

Uluslararası uzmanlardan oluşan bir gözlem heyetinin öncülüğünde, İsrail ve Filistinli uzmanlarla birlikte uygulama yapılabilir ve bu hususta, Unesco, teomos, İslam Konferansı Örgütü ve Kudüs Komitesi gibi kuruluşlardan yardım istenebilir,

Bu birliktelik, tarihi anlaşmazlığa son verecek, karşılıklı işbirliği ve uzlaşmaya giden yolda önemli bir köşe taşı olacaktır. Bu hususta gösterilecek uzlaşma ve barışın, müreffeh iki yurtlu topluma kapı açacağı açıktır.


• Mağribi Yolu meselesi, dini ve kültürel açıdan farklı topluluktan ilgilendirdiğinden, İlgili bütün tarafların görüşü elde edilerek, planlama ve uygulamayla ilgili herhangi bir karar alınmadan önce müşterek müzakereler ve konsültasyonlar yaparak, diyalog ve İletişimin sağlanması büyük ehemmiyet arz etmektedir.

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Paylaş:

Yorumlar

“152) MESCİD-İ AKSA RAPORU” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. İbrahim Vural yorum tarihi 6 Nisan, 2008 14:07

    Bu resim benim bildiğime göre mescid i Aksa değil. Kubbe tus sahra camii! Yani Hz Ömer camii…. Bilgilerinize……

  2. İbrahim Vural yorum tarihi 6 Nisan, 2008 14:08

    İsterseniz iki camii nin de resimlerini gönderebilirim

  3. yaşar toptaş yorum tarihi 7 Nisan, 2008 11:06

    yahudiler vazifelerini yapıyorlar.dünyada kırk küsur islam ülkesi var tabiii buraları yönetenler buraları yönetenler konumlarını avrupaya ve abdye borçlular başta türkiye olmak üzere bu duruma seyirci kalınıyor müslüman halklar ne yapabilir idareciler onurlu duruş sergilemedikten sonra denirki dua edelim dua edelim de bu dua fiiliyatla birleşmedikten sonra dünyada tesiri olmaz müslüman ülkelerde işbaşına gelenler ister seçimle olsun ister diğer yollarla olsun batıya bağımlılar sadece siyasiler değil işadamları patronlar medya vb ALLAH müslümanların yardımcısı olsun

Yorum yap