14) TÜRK OCAĞI BİNASI

Yayin Tarihi 13 Ekim, 2011 
Kategori BOZKURT

TÜRK OCAĞI BİNASI

image00115.jpg
“Atatürk’ün 1928 yılında Türk Ocağı Genel Merkezi binası olarak yaptırdığı…” cümlesindeki ifade doğru değildir. Şöyle ki: Bu bina devletin hiçbir maddî katkısı olmadan, tamamen üyelerinin ve bazı yabancı kişilerin bağışları ile tamamlanmıştır.
Türk Ocağı üyelerinden Yüksek Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bir projesi olan bu binanın inşaatı hakkında yapılan açıklama aynen şöyledir:
“Binanın inşaatı için toplam 601.411.-TL. harcanmış ve bina 1927 senesinde bitirilmiştir. Bu meblâğın tamamı Ocak’ın imkânları ve yardımlarla karşılanmış, Devletten tek bir kuruş alınmamıştır. Yardımlar arasında Arthur Nach isimli Amerikalı hazır elbise fabrikatörünün 120.000 $(dolar); Yunanistan Başbakanı Venizelos’un 5.000.-TL. bağışları en önemlileridir.(Ayrıca Fransız Hükûmeti de 60 bin ciltlik muazzam bir kütüphane kurulması için yardımda bulunmuştur.”(1)
Ancak; Atatürk, gittiği şubelere daima maddî ve mânevî desteklerde bulunmuştur. Örnek vermek gerekirse; Mustafa Kemal Paşa daha kuruluş aşamasında İstanbul Türk Ocağı için 300 lira(1923) ve Zonguldak Türk Ocağı’na 200 lira(1923) yardımda bulunmuştur.(2) Merkez binanın arsasının alınışı ile yapımında devletin her ne kadar maddî bir katkısı olmamış ise de, binanın temeli o günkü Başbakan İsmet İnönü tarafından atılmıştır. (21 Mart 1927) 
Atatürk’ün yaptığı bütün büyük toplantılar (özellikle Cumhuriyet baloları) hep bu binada olmuştur. Yine Atatürk yurt içi gezilerinde halka ve ocaklılara hep Türk Ocakları şube binalarında hitap etmiştir. Çünkü Atatürk, Türk Ocaklarını kutsal bir mekân ve fikirlerini, yeni Türk devletinin kuruluş felsefesinde çok önemli kabul etmiş; yaptığı birçok konuşmasında bu düşüncelerini açıkça ifade etmiştir. Meselâ 15 Mart 1923′de eşi Lâtife Hanım(sonradan, Türk Ocakları’nın tek fahrî Genel Başkanı) ile birlikte Adana Türk Ocağı Şubesi’ni ziyaret etmişler ve buradaki konuşmalarından sonra da Ocağın Hatıra Defteri’ne şu görüşlerini yazmışlardır: Gazi Mustafa Kemal’in yazısı:
“Adana Türk Ocağı Türklük nûrunun feyyaz menbaı olsun! Bu ocağın ateşi çok, pek çok kadimdir. Onu asırlarca söndürmeye çalışmaktan hâli kalmadılar. Fakat buna her teşebbüs edenin ocağı söndü. Çünkü o müteşebbisler, düşünmüyorlardı ki, Adana Türk Ocağı en asîl Türk Ocaklarının kızgın ateşleriyle daima tenmiye olunmuştur. Ocağın bugünkü nurlu alevi her kalbi aydınlatıyor. Ben bugün bu alevin sıcak temasında ne derin sevinç ve saadet hisleri duydum.”
Atatürk’ün bu sözlerinden sonra eşi Lâtife Hanım da şöyle yazıyor:
“Bu zengin topraklara, böyle münevver gençlere mâlik olan Türk Adana’nın Ocağı daima tütsün.”(3) Atatürk,26 Nisan 1925′de ise Ankara’da Türk Ocakları delegelerine hitaben:
“Bu gibi içtimaî ocakları hep garp memleketlerinde tekasüf etmiştir(bir araya gelmiştir). Şimdi şark bu boşluğun cezasını çekmektedir. Türk Cumhuriyetinin inkılâbı, Ocaklara istinat etmektedir” demiştir.(4)
Yine 27 Nisan 1926′da Türk Ocakları delegelerini kabulü sırasında:
“Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin mesnedi(dayanağı) Türk camiasıdır. Bu camianın efradı ne kadar Türk harsiyle(kültürüyle) meşbu(doymuş) olursa, o camiaya itinad eden Cumhuriyet de kuvvetli olur. Türk Ocakları teessüsler(kuruluşlar) tarihinden itibaren çok yüksek hizmetler ifâ etmiştir(yerine getirmiştir). Bu mesaide devam ediniz.”(5)
Bu konuda misallerimizi çoğaltmak elbette ki mümkündür. Ancak ilgi duyanlar için başta 100. yılını doldurmuş Türk Yurdu dergileri başta olmak üzere, ayrıca daha birçok kaynak da verebiliriz.
———————–
(1)Nuri Gürgür(Türk Ocakları Genel Başkanı), Türk Ocakları Tarihî Binasını Geri İstiyor, Türk Yurdu Yayınları-12, s.4.
(2)Dr.Yusuf Sarınay (şimdi Prof.), Türk Milliyetçiliğinin Tarihî Gelişimi ve Türk Ocakları(1912-1931), Ötüken Yayını, 1.Baskı, İstanbul-1994, s.273.
(3)Mehmet Uzun-Yücel Hacaloğlu(Haz.), Türk Ocakları Belgeseli-Belgeler/Resimler(1912-1994), Türk Yurdu Neşriyatı-12, Ankara-1994, s.65.
(4)Nimet Arsan(Haz.), Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 3.Baskı,Millî Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara-1981, s.35.
(5)Nimet Arsan, a.g.e. s.114.

FAHRETTİN SAVAŞ KONAR

Paylaş:

Yorumlar

“14) TÜRK OCAĞI BİNASI” yazisina 4 Yorum yapilmis

  1. Metin Yılmaz yorum tarihi 13 Ekim, 2011 15:52

    Elin adamı Türk Ocağına niye para vermiş? Çok tuhaf değil mi?

  2. Zühal Asma yorum tarihi 13 Ekim, 2011 22:46

    BU YUNANLI VENEZİLOS O VENEZİLOS DİMİ?–VE O AMERİKALI!–BUNLARDA TÜRK(*müymüs SN.KHAN*
    -O VAKİTLER HEPSİ YARISIYORMUSLAR!GALİBA ATA*YA YARDIM İCİN!–VAAYY BE!NE GÜCLÜYMÜSÜZ!ONUN YİGİT*CESUR DEVLET ADAMLIGINA HEPSİ BOSUNA HAYRAN OLMAMIS!
    -SİMDİ İSTANBULDAKİ,OCAKDA CAY OCAGI,GİBİ BİR YER VAR*AMA SANKİ OTASYI İSLETENLER?YANİ;TÜM ORALAR BASTAN ASAGI İSTİLA EDİLMİS;( gibi!heryer BERBAT!YENİ GİTTİK ORALARA..SADECE TÜRKMENLERİN AS EVİ GİBİ,O KÖSEDEKİ YER*ÖYLECE KORUNUYOR GİBİ DURUYOR!COK ENTERESAN!O CEVREDE S.AHMET MEYDANINDAKİ O KARISIK KALABALIK YOK!HUZUR VAR*SANIRIM ORADAKİ YATIRdan dolayı?öylemi acaba sn.kHAN(*

  3. Fahrettin Savaş Konar yorum tarihi 17 Aralık, 2011 02:21

    Öncelikle,uzun bir zamandan beri İstanbul dışında bulunduğum için yorumunuza ancak şimdi cevap verebiliyorum; kusura bakmayın.
    Cevaba başlamadan evvel de Türk Ocağı hakkındaki yazıya ilgi duyup yorum yapanlara teşekkür ediyorum.
    Metin Yılmaz kardeşim, sorduğun soru herkes için normaldir. Eğer bu konuda geniş bilgi sahibi olmak istiyorsan, o yıllarda çıkan ‘Türk Yurdu’ dergisini kaynak olarak veriyorum.(1) Tabii bu kaynak harf inkılâbından önce olduğu için Arap alfabesi ile yazılıdır. Osmanlıcayı biliyorsan bu kaynak orijinaldir. Eğer bugünkü Lâtin alfabesi ile okumak istiyorsan aynı derginin (aynı yazının) tıpkı basımı olan kaynağı öneririm.(2)
    Benim kaynak aramaya vaktim yok diyorsan; özet olarak ben aktarıyorum:
    Arthur Nash, çileli fakat sebatkâr bir iş adamı olarak kurduğu fabrikasında çalışan işçilerini âdeta zorlayarak bizzat kendisi sendikalı yapmış, onların geleceklerini garanti altına almış bir kişidir.Türklerin mücadele ruhuna büyük bir hayranlık,sevgi ve saygı duyan bir insandır.
    Senin soruna ise bizzat kendisinin Türk Ocakları’na gönderdiği mektubuna şöyle cevap veriyor:
    ‘Bu parayı büyük rehberinizin çizdiği yolda kullanmanız için gönderiyorum.’
    Tabii ki bu rehber; büyük başbuğ Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK’tür.
    Aynı zamanda bir yazar ve konuşmacı olan Arthur Nash, yazdığı yazılarında ve konuşmalarında bizden bahsederken daima ‘Türk kardeşlerim’, diye hitap eder ve Türkleri her vesile ile överdi. Türkiye ile de hiçbir ticarî bağlantısı yoktur, olmamıştır.
    Sanırım bu özet senin haklı sorunun bir cevabı olur;ancak yine de geniş bilgiye ihtiyaç duyarsan verdiğim kaynakları inceleyebilirsin. Ayrıca orada Arthır Nash’ın imzalı bir de fotoğrafı var. Sevgi ve saygı ile…
    —————–
    (1)Türk Yurdu (dergisi),’Arthur Nash’, C.21, S.195, Kânunsânî-1928.
    (2)Türk Yurdu (dergisi, tıpkı basım), ‘Arthır Nash’, Tutibay yayını, C.13, S.34, Ocak-1928, s.64, Ankara-2001.

  4. eşref polat yorum tarihi 30 Mayıs, 2012 09:53

    ZUHAL ASMA
    afedersin ama yorumundan pek birşey anlamadım fakat oralara gidip bakmissın heralde bana ocaklarla ilgili bilgi verirseniz çok mutlu olurum sayın hocam sizde bana ocaklarla ilgili bilgi verirseniz mesut ourum

Yorum yap