132) ŞEKERİMİZİN TADI YOK OLUYOR -2

Yayin Tarihi 26 Şubat, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

ŞEKERİMİZİN TADI YOK OLUYOR ! -2

SAYIN YAŞAR ERBOZ VE MACİT SOYDAN TARAFINDAN HAZIRLANAN  BU ARAŞTIRMA YAZISI, BEŞ BÖLÜM HALİNDE YENİÇAĞ GAZETESİNDE “ŞEKERE SALDIRININ ANATOMİSİ” BAŞLIĞINDA YAYINLANMIŞTIR.

 

 

image00194.jpg

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkşeker peşkeş çekilmesinTürk Şeker Fabrikaları özelleştirildiği takdirde, pancar üretiminde önemli bir yere sahip olan Türkiye geri dönülmez bir yola girecek. Ülkemiz, çok uluslu şirketlerin ve kartellerin pazarı haline gelecek

Türkiye’de büyük tartışmalara neden olan uygulamaların başında Türkşeker’e ait fabrikaların özelleştirme kapsamına alınması gelmişti. Bilindiği üzere Türkşeker, 2000 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2003’te de özelleştirme yol haritası belirlenmişti. 2004 yılında Amasya ve Kütahya Şeker Fabrikaları’ndaki, 2005 yılında da Adapazarı Şeker Fabrikası’ndaki kamu hisseleri satılarak özelleştirilmişti. 21 Ocak 2005’te revize edilen yol haritasında, Türkşeker’in özelleştirmeye hazırlık süresinin 31 Aralık 2006 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmişti.

Alternatif şart
Yol haritasında belirlenen strateji çerçevesinde, Türkşeker’e ait fabrikaların her coğrafi bölge için tahmini pazar ve talep büyüklüğü ile endüstriyel kullanıcı talebi incelenerek oluşturulmuş portföyler halinde satışa çıkarılacağı açıklanmıştı. Hiçbir çalışma yapılmadan, hiçbir alternatif yöntem geliştirilmeden, yaşanabilecek olumsuzluklar konusunda herhangi bir önlem alınmadan Türkşeker’in tamamının özelleştirme programına alınmasını öngören bu karar büyük riskler içermektedir.

Olumsuz etki
Maliyetlerde minimizasyon sağlanmadan, teknolojik yenilenme gerçekleştirilmeden, sektörel kesimlere danışılmadan bu kararın uygulanması, Türkiye’nin şeker sektöründen çekilmesine, pazar haline gelmesine neden olacaktır. Karar, Türk şeker sektörünün karşı karşıya kalacağı olumsuzlukları katmerleştirecek, Türk Şeker Fabrikaları,  SEKA gibi, Et Balık Kurumu gibi fason üretim yapan bir kuruluş haline getirilecektir. Şeker sektöründe yapılacak özelleştirmelerden geri dönüş de mümkün olmayacak, ülkemiz şeker sektöründeki tüm geleceğini yitirecektir.

Şeker-İş’in mücadelesi
Şeker-İş Sendikası, şeker sanayiinin ve pancar tarımının geleceğinin garanti altına alınması ve varlığının sürdürülmesinin temini için  siyasi ve hukuki girişimlerde bulunmuştu. Bu girişimler neticesinde, hukuki alanda sendikanın haklılığını ortaya koyan kararlar alınmıştı. Başta Bor, Ereğli ve Ilgın Şeker Fabrikalarının ihale süreçleri önce iki kez ertelenmiş, ardından süresiz iptal edilmişti. Danıştay kararları ile de yürütmenin durdurulması sağlanmıştı. Bilahare siyaseten alınan kararlara ve yargı kararlarına uygun olarak özelleştirme programındaki Bor, Ereğli ve Ilgın Şeker Fabrikaları yeniden Türkşeker bünyesine alınmıştı. Ancak, 8 Ekim 2007 tarihli ÖYK Kararı ile, Türkşeker’deki kamu hisselerinin tamamının özelleştirme programına alınması kararlaştırılmıştı.

Talep sürekli artacak
AB Şeker Rejimi Reformu ile dünyada yaklaşık 4 milyon ton şeker açığı oluşacağı, bu açığın daha da artacağı, şeker fiyatlarının pancar şekeri fiyatına yakın bir şekilde yükseleceği bilinmektedir. Bu durumda Türkiye, büyük şeker ithalatçısı ülkelerden olan Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerine coğrafi yakınlığı nedeniyle büyük bir avantaj elde edecektir. Türkiye, maliyetlerini minimize edebildiği, teknolojisini yenileyebildiği, pancar ve şeker üretimine ilişkin mevcut kotalarını koruyabildiği, hatta daha da geliştirebildiği takdirde, şeker üretiminde dünyanın yıldız ülkesi olacaktır. Aksi takdirde sektörden çekilmek zorunda kalacaktır.


Sadece kâr eden fabrikalar satılacak
İhale süreci başladığı andan itibaren, Türkşeker’in yalnızca kâr eden fabrikalarına talep gelecek diğerleri ise kapanacak. Bu durum sosyal dengeleri altüst edecek

Şeker fabrikaları ihaleye çıktığı anda sadece 5-6 kârlı fabrikaya talep gelecek, diğer şeker fabrikaları ve yan tesisler satılamayacak ve kapatılmak zorunda kalınacak. Kar eden fabrikaların özelleştirilmesinin ardından kalan fabrikaların kotalarını kaybederek kapasitelerinin daha da daralması durumunda, kampanya süreleri 30-40 güne kadar düşecek. Sabit maliyetlerin yüksekliğinden dolayı birim maliyetler olağanüstü artacak ve serbest piyasa koşullarında çalışmaları da imkansız hale gelecek. Pazar istikrarının bozulması, kalan fabrikaların piyasa koşullarında çalışmasını veya özelleştirilmesini de imkansız hale getirecek.

Dışa bağımlı olacak
Sonuçta ülkemiz şeker sektörü kısa vadede ve kalıcı olarak zarar görecek, fabrikaların 15 ile 18 tanesi kapanacak. Ayrıca Türkşeker bünyesinde bulunan 5 adet makine, 1 adet elektromekanik aygıtlar, 1 adet tohum işleme ve 4 adet alkol fabrikası ve 2 adet tarımsal işletme de aynı akibete mahkum edilmiş olacak, ülkemiz sadece şekerde değil, bu ürünlerde de dışa bağımlı hale gelecek. Fabrikaların kapanması sonucu işsizlik tahminlerin ötesinde artacak. Tüm sosyal dengeler yok olacak, varoşlar dolup taşacak, zaten hırsızlık, kap-kaç, gasp gibi olayların sıradanlaştığı büyük kentlerimizde huzurlu bir yaşam sürmek imkansız hale gelecek. Köyden kente göç edemeyenler, veya kentte yaşamını sürdüremeyenler ise büyük olasılıkla terörün pençesine düşecek.

Milyonlarca kişi işsiz kalabilir
Pancar üretiminden vazgeçilmesi, yaklaşık 6 milyon kişiyi işinden aşından edecek

Doğrudan ve dolaylı olarak ülkemiz nüfusunun yüzde 15’ini ilgilendiren pancar tarımı ve pancar şekeri sektörünün çökmesi, ülke ekonomisie büyük darbe vuracak. Alternatifleri olmayan şeker fabrikalarının kapanması durumunda, bölgesel kalkınma sekteye uğrayacak. Ülkemiz nüfusunun yaklaşık 10 milyonluk kesiminin geçimini pancar tarımı ve pancar şekeri sanayi ile ilişkilendirdiği göz önüne alındığında, yaklaşık 6 milyon kişi işinden, aşından, ekmeğinden olacak. Bu gelişmeler neticesinde mevcut ülke şeker sanayi çökecek. Stratejik önemi olan pancar şekeri üretimi bitecek.  Ve sonuçta Türkiye, ABD ve AB gibi büyük şeker üreticisi ülkelerin, şeker ticaretiyle uğraşan çok uluslu şirketlerin, dev kartellerin pazarı haline gelecek. Pancar tarımından dışlanan çiftçiler ile işsiz kalacak fabrika çalışanları için büyük istihdam alanlarının olmaması da büyük handikap.

Göç dalgası artacak
Çiftçilerin büyük bir kısmı köyden kente göç edecek ve bunları yeniden toprağa döndürmek mümkün olmayacaktır. Meydana gelebilecek sonuçların en büyük boyutlusu ise kuşkusuz göç olgusudur. Özelleştirme kararıyla birlikte, köylerden büyük kentlere doğru çok büyük bir göç dalgasının yaşanacağı aşikardır.

Ankara Şeker Fabrikası’nda etiğe aykırı devir engellendi
ÖYK kararının ardından tarım sektörü en garip özelleştirme uygulamasına sahne oldu. Ankara Şeker Fabrikası’nın piyasa değeri yaklaşık 375 trilyon lira olan 2 bin 150 dönümlük arazisinin büyük bir bölümü, yasalara
ve etiğe aykırı biçimde bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Şeker-İş Sendikası, bu usulsüz devrin iptali amacıyla Danıştay’a dava açtı ve yürütmenin durdurulmasını sağladı.

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap