130) ATATÜRK’ÜN VERDİĞİ İSİMLER VE SOYADLARI-1
Yayin Tarihi 20 Mayıs, 2011
Kategori ATATÜRK
ATATÜRK’ÜN VERDİĞİ İSİMLER VE SOYADLARI
Soyadı kanunu çıktıktan sonra herkes soyadını Atatürk’ten almak havasında idi. O da karşısındakinin hal tercümesini ve başından geçen vakalara uygun bir soyadı takardı.1Yazar Falih Rıfkı Bey2, Atay soyadını almıştı. Kendisi şöyle anlatır: “Ben bir sabah drama dergisini açmış, ilk sayfalarda en sevimli kelimeyi soyadı almaya karar vermiştim. Atay o sabahki seçmemin eseridir. Hemen gazetedeki yazılarıma da yeni imzamı koymaya başladım, Atatürk bir akşam serzenişte bulundu:
“Sen kendine soyadı bulmayı bırakmadın” dedi.
“Her gün yazıyorum, sizin bu işe ne kadar değer verdiğinizi bildiğimden bir gün bile geç kalmak istemedim.”şeklinde cevaplar.3
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa aile geleneği olduğu için “Çakmak” soyadında ısrar etti. Atatürk hiç hoşlanmadı ama kendisini kırmadı. “Çakmak… Bir Komutan için hiç de hoş değil!…”demişti.4
SOYADI GÜNLERİYLE İLGİLİ BİR ANI
Dil davası ile uğraşmayanlardan ve dışişleri bakanlığı yüksek memurlarından Osman Grandi Saf fakat içi dışı bir, fakat içi de dışı da düzgün bir insandı. Grandi Mussolini’nin Dışişleri Bakanının adı idi. Bir akşam Atatürk kendisine “Ne taşıyorsunuz bu soyadını” diye sorar:
-“Çok eskidir, tarihidir, efendim” diye cevap verir.
Atatürk
-“Ne imiş tarihi bakalım?” der.
-“Efendim cedlerimizden biri gemi ile Mısır’dan geliyormuş, teknenin kaptanı imiş, yolda büyük bir fırtına çıkmış, imdat gelinceye kadar içindekilerin hepsi boğulmuşlar. Fakat; ceddim grandi direğine çıktığı için kurtulmuş soyadımızın hikayesi budur.”
Atatürk
-“Ne? Ne? Bütün gemidekiler boğulduktan sonra yalnız kendi canını kurtaran kaptanın hatırası mı olur? Beyefendi yalnız bu sebeple bırakınız da bir Türkçe ad takınız…” der.5
AKATÜRK
Latife6 Hanım’ın büyük dayısı olan İzmir’in Eski Belediye Başkanlarından Ragıp7 Paşa’nın Kızı Ayşe Talia hanım ile evli olan damadı Ali Rıza Bey’e Atatürk “Akatürk” soyadını verir.8
ALTAY
Atatürk General Fahrettin Altay’a9 Türk Generalleri arasında en uzun boylu olduğu için Altay Dağına benzetmek isteği ile bu soyadını vermiştir.10 Fahrettin Altay soyadı ile ilgili olarak Rusya’da bulunduğu sırada bir anısını da anlatmaktadır.11
Ertesi gün aynı saatte Varosilof’la odasında karşılaştığımız vakit ayakta ve elleri arkasında kaşları çatık bir halde ilk sözü:
-“Bu Altay adı nereden çıktı?” oluyordu. Gayet güleç ve arkadaş tavırlı Mareşalin bu yeni hali bir sürpriz olmuştu ki derhal kendimi topladım anladım ki beni Turancılıkla itham ediyor.
-“Arz ederim” dedim oturduk.
-“Ben de sizin gibi bunun sebebini düşündüm. Bu ismi İran-Efgan hududunda bulunduğum sırada Atatürk verdi. Gazi Hazretleri sevdiği arkadaşlarına espri yapmaktan hoşlanır ben Türk Generalleri arasında en uzun boylu olduğum için yakın bulunduğum Altay Dağı’na beni benzetmek isteği ile bu ismi verdiğine kani oldum.”
Varoşilof gülümsedi, Onun boyu kısaca olduğu için bu sözler hoşuna gitmiş olacak ki güleç tavrını takındı.
ARIKAN
Saffet Arıkan’da12 Mustafa Kemal Sevgisi adeta bir aşk halini almış idi. Onun içinde bulmuş olduğu Atatürk terkibi Gazi Mustafa Kemal’in Beğenip soyadı olarak almasına ve Saffet bey’e de “Arıkan” soyadını teveccüh etmiştir.13
BELLETEN
Uluğ İğdemir14 Anlatıyor: Türk Tarih Kurumu kurulduğundan beri bir belleten, bir bülten, o zamanki tabiriyle bir mecmua dergi çıkarmak fikri vardı. Bir gün Afet Hanım beni köşke çağırdı, yukarıya Çankaya’ya, Bülten meselesi de vardı gündemimizde onu konuşuyorduk. Bu sırada Atatürk geldi yanımıza,
-“Ne konuşuyorsunuz?” dedi. Atatürk
-“Bülten nedir?” diye sordu. Afet İnan
-“Bülten, yazıların çıktığı bir dergidir” dedi. Atatürk
-“Gelin şunu araştıralım” dedi. Bizi aldı, köşkte büyük bir çalışma odası vardı bir tarafı kütüphane, L şeklinde, aşağı yukarı 30 kişi alan uzunca bir masa vardı. Bununda gerisinde kendisinin çalışma odası vardı. Bizi büyük masaya oturttu ve kütüphane müdürüne sözlükleri getirttirdi. Küçük Larus geldi, Büyük Larus geldi, bakıldı, bülten kelimesi nereden geliyor diye… Bülten Fransızca’ya, İtalyanca’dan geçmiş, İtalyanca’ya Latince’den. Latince’si, damga, bilmem ne manasına geliyor… nihayet Atatürk Pekarski’nin Yakut Lügat’ini getirtti. Aşağı yukarı buna benzer, aynı anlamı taşıyan kelimelere var. Biz bunları konuşurken Saraçoğlu Şükrü15 geldi. Atatürk
-“Gel Saraçoğlu” dedi,
-“Biz bültenin Türkçe’sini araştırıyoruz sende bak gel” dedi. Konuşuldu falan ve nihayet belle, belge derken “BELLETEN” diye yazdı ve bana verdi.
-“Mecmuanın adını böyle yaparsınız” dedi.16
BOZKURT
2 Ağustos 1926 tarihinde, Ege Denizi’nin uluslar arası sularında (Midilli adası yakınlarında), “Bozkurt” adlı kömür yüklü Türk gemisi ile “Lotus” adlı Fransız ticaret gemisi çarpıştı. Bozkurt Gemisi battı ve 8 Türk gemicisi de kayboldu. Lotus gemisi, Bozkurt Gemisi’nin birkaç tayfasını ve kaptanını kurtararak İstanbul’a gelmişti. Bu sırada, kazada ölenlerin ailelerin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sırasında, Bozkurt gemisinin kaptanı Hasan ve Lotus gemisinin kaza sırasındaki görevli süvarisi Desmons tutuklandılar. Yapılan yargılama, 15 Eylül’de sonuçlandı; dikkatsizlik ve tedbirsizlik ölüme neden olmaktan Hasan 4 ay hapis ve Desmons da 80 gün hapis ve 22 lira para cezasına çarptırıldılar.
Fransa, kendi vatandaşını Türk mahkemesinin yargılamasına şiddetle karşı çıkmış ve hemen serbest bırakılmasını istemişti. Türkiye, Fransa’nın verdiği notayı reddederek; Türk adliyesinin bu davaya bakmaya hakkı olduğunu ve bağımsız mahkemenin aldığı kararın değiştirilmesinin mümkün olmadığını ileri sürdü. Daha sonra, her iki ülke arasında anlaşarak, konuyu Lahey Uluslar arası Adalet Divanı’na götürmeye karar verdiler.(1927)
Bozkurt-Lotus Davasının uluslar arası bir nitelik kazanması sonucunda, Türkiye’yi dönemin Adliye Vekili ve Hukuk Devrimi’nin Mimarı Mahmut Esat17 savunmak istedi. Lahey’de Türkiye’yi başarılı bir şekilde savunan ve Adalet Divanı’na Türk tezini kabul ettiren Mahmut Esat’ın bu davayı kazanmasıyla birlikte, devletler arası hukuk alanında Türkiye’nin Batı devletleri ile eşit düzeyde olduğu eylemsel olarak ispatlanmış oldu. Mahmut Esat’ın bu başarısı nedeniyle Atatürk, Ona “Bozkurt” soyadını verdi.18
BOZOK
Salih Bey’e Bozok (Bilecik) Milletvekili olduğu için Atatürk tarafından Bozok soyadı verilmişti.19
Atatürk tarafından Salih Bozok’a verilen soyadı beratı.
ÇALIŞGÜVEN
Elazığ Halk evinde görevli olan ve çeşitli kültürel faaliyetlerde bulunan İhsan Bey çok gayretli bir kişidir. Atatürk Elazığ seyahatinde Halk evini de ziyaret eder. İhsan Beyle tanışır onunla sohbet eder bir ara kendisine “soyadın var mı?” diye sorar
-“Hayır Paşam yok almadım” diye cevap verince
-“O halde, sen çok çalışkan gayretli bir insana benziyorsun soyadın “Çalışgüven” olsun” der.20
DİRİK
İran Şahı Rıza Pehlevi Atatürk’ün Misafiri olarak Türkiye’yi Ziyarete gelmişti.21 Ege gezisi sırasında tanıştığı İzmir Valisi Kazım Paşa’yı22 dinç ve hareketli görür. Konuştuğu Azeri Türkçe’siyle “Maşallah Sen Dirik Paşa” demiştir.23
“Dirik” sözcüğü Atatürk’ün çok hoşuna gider ve 10 Aralık 1934 tarihinde “Kazım Dirik” oldu ifadeleri bir yazıyla Kazım Paşa’nın Soyadı Dirik olur.24
Kazım Dirik Paşa’ya Atatürk tarafından verilen soyadı beratı.
ERGÜVEN
Atatürk’ün hizmetkarı İbrahim Bey25 çok güvenilir bir kişi olduğundan Atatürk tarafından kendisine “Ergüven” soyadı verilmiştir.26
GÜRER
Cevad Abbas27 Bey 19 Mayıs 1919 da Atatürk’le beraber piyade yüzbaşı rütbesiyle Onun yaveri olarak Samsun’a çıkmıştır. Atatürk kendisine 30 Ocak 1933’de “Gürer” soyadını vermiştir.28
METE VE GÜRARI
Atatürk Selanikli olan iki berberinden Mehmet’e “Mete”, Rıdvan’a da “Gürarı” soyadlarını vermiştir.29
SÜLÜN
Bütün hayvanları seven Atatürk’ün atlara ayrı bir tutkusu vardı. Onların başlarını sırtlarını, yelelerini, kuyruklarını okşarken elleri sevgi ile titrer, gözleri sevgi ile parlardı.30
Günlerden bir gün Sabiha Gökçen31’i bahçeye çağırır. Yanında bir kısrak duruyordur.
Atatürk
-“İşte senin atın Sabiha, beğendin mi?”
Diye sorar.
Sabiha Gökçen
-“Çok güzel Efendim, tıpkı hayalimdeki gibi bir at” diye cevap verir.
Atatürk başını sallar.
-“Gerçekten de güzel bir hayvan, ben de beğendim. Tıpkı sülün gibi” der ve
-“Adını ne koyalım?” Diye sorar.
Sabiha Gökçen
-“Siz bilirsiniz” diye cevaplar.
Atatürk birkaç dakika düşündükten sonra;
-“Mademki, Sülün gibi dedik, o halde Sülün olsun;” der
Böylece atın ismi Sülün olur.32
OKAN
1933 Senesinde Donanmanın en yüksek rütbesi ve kıdemli subayı Donanma Komutanı idi. O tarihte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı teşekkül etmemişti. Mehmet Şükrü’ye33“Okan” soyadını vermişti.34
OKYAR
Atatürk yakın arkadaşı Ali Fethi35 Bey’e Okyar soyadını verdi.36
Atatürk’ün Ali Fethi Okyar’a dostluğunu ifade etmek için verdiği soyad ve adının anlamını açıklaması
ÖNGÖREN
Dr. İbrahim Tali37 Bey’e Atatürk onun önden gelirliği ve önden yürürlüğü takdir ederek ona “Öngören” soyadını vermiştir.38
Trakya Umumi Müfettişi olan Dr. İbrahim Tali Bey 9 Ocak 1933 tarihinde İçişleri Bakanlığına yazdığı yazıda Atatürk “Öngören” soyadını verdi.
-“Yılın ilk gününden beri bu adı kullanmaktayım. Arz ederim” demişti.39
Atatürk onun önden gelirliği ve önden yürürlüğü takdir ederek ona bu soyadını vermiştir.
PEKER
Recep40 Bey Prensip sahibi bildiği konularda ödün tanımayan, dik başlı, pek yürekli, halkın dört dörtlük dediği türden bir kişi olduğu için Atatürk ona “Pek-er” der ve Peker soyadını verir.41
Yorumlar
“130) ATATÜRK’ÜN VERDİĞİ İSİMLER VE SOYADLARI-1” yazisina 2 Yorum yapilmis
Yorum yap
FEVKALADE BİR BİLGİLER*VAROLUNUZ.COK TESEKKÜR EDERİZ SN.KHAN*TEKRAR TEKRAR BAKACAGIM*
Verilen bilgiler elbetteki aydınlatıcı ve bir kişiye bizzat Atatürk tarafından isim veya soyadı verilmesi en büyük şereftir. Ancak gerçekleri de gözardı etmemeli. Meselâ Mahmut Esat Beğ’in soyadı, Atatürk tarafından değil bizzat kendisi tarafından alınmıştır. Çankaya adlı eserinde Falih Rıfkı Atay ve sonra bunu kaynak alanlar, bu soyadını bizzat Atatürk’ün verdiğini yazmışlarsa da Cihan Yamakoğlu, M.Esat Bozkurt adlı eserinde olayı şöyle anlatır:
[Atatürk soyadıkanunu sırasında ona;[Mahmut Esat, sana “Ateşten Adam soyadını verelim” deyince o, hem Lotus-Bozkurt Dâvâsı’ndaki zaferi sebebiyle, hem de Türklerin sembolü olması sebebiyle Bozkurt soyadını almak istemiştir. Bu iki yorumu her iki bakımdan çok beğenen Atatürk, onun teklifini kabul etmiş ve soyadını Bozkurt olarak almıştır.](Cihan Yakoğlu, M.Esat Bozkurt, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayını, s.44, Ankara-1987)
Hem unutmamalıyız ki:
1)Falih Rıfkı Atay, adı geçen eserinde M.Esat’ın Bozkurt-Lotus olayındaki başarısını aralarındaki fikir ve felsefe ayrılığından dolayı küçümsemiştir.(Mehmet Akzambak, Atatürk’ün Devrimci Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Kastaş Yayını, 1. Baskı, s.254,İstanbul-2005).
2)Her devrin adamı olan Falih Rıfkı Atay; 1944 olayları ile Atsız ve arkadaşları aleyhinde 11 makale yazarak devrin Cumhurbaşkanı İnönü’nün baş adamı olma sevdasını taşımıştır.