121) TÜRKİYE’NİN İLK GÜZELLERİ

Yayin Tarihi 21 Nisan, 2009 
Kategori SOSYAL

TÜRKİYE’NİN İLK GÜZELLERİ

1929 yılındaki ilk güzellik yarışması için Cumhuriyet gazetesi büyük bir kampanya düzenler. Gazetede çıkan haber ve ilanlarda bunun millî bir vazife olduğu vurgulanarak, Türk kızları yarışmaya davet edilir. Ancak böyle bir yarışma düzenlenmesi basında polemiklere neden olur.

image00145.jpg

Feriha Tevfik

Dönemin mizah dergilerinden Karagöz’ün 9 Şubat 1929 tarihli sayısında yer alan makalede bunun gerekçesi şöyle açıklanır: “Cumhuriyet refikimiz Dünya Güzellik Müsabakasına Türk kadınlarının girmesini istiyor. Öyle ya her millette güzel var da bizde yok mu? Yok ne demek! Öyleleri var ki bir gülüşle bin gönül fethederler, öyleleri var ki bir bakışla bin can yakarlar. Daha neler, ne fettanlar, ne dilberler, ne dilbazlar var, var ama bunlar bize, bizim gönlümüze göredir. Ölçüye uymaz, metroya, santime gelmezler. Malum a! Bizim bedenlerimiz alafranga değil alaturkadır, sporsuz, gelişigüzel büyüdüğümüz için hepimiz biraz göbekliyiz, vücudun ölçülü güzelliğine o kadar ehemmiyet vermeyiz, bizde güzellik şunlardır: Kaş, göz, gerisi söz! Müsabaka heyeti evvela ölçüp biçtikten sonra hesaba uygun olanları müsabakaya sokacaklar! Haydi efendim, haydi onların arşınına göre bizde kumaş yoktur!” Bu tartışmalar sürerken dönemin hükümetinin de desteklediği yarışma 2 Eylül 1929 yılında yapılır. Türkiye’nin ilk güzeli Balıkhane Nazırı Mehmed Tevfik Bey’in torunu Feriha Tevfik Hanım olur; Seniye Hanım ikinci, Araksi Hanım da üçüncü olmuşlardır. Jüride yer alan isimler arasında dönemin en saygın isimleri vardır. Feriha Tevfik Hanım, organizasyon bozukluğu nedeniyle o yılın Avrupa ve Amerika güzellik yarışmalarına katılamaz. 1930 yılında Amerika’da yapılan yarışmaya katılır; dereceye giremese de büyük sükse yapar ve Hollywood’dan film teklifleri alır. Fakat on dört yaşındadır ve çok sevdiği ülkesinden ayrı kalmayı göze alamadığı için teklifleri kabul etmez.

image00213.jpg

Mübeccel Namık

Cumhuriyet gazetesi 1930’da ikinci yarışmayı düzenler ve Mübeccel Namık Hanım kraliçelik tacını takar. 16 Ocak 1930 tarihli Resimli Uyanış dergisinde haber şöyle verilir: “Bu hafta Cumhuriyet gazetesinin teşebbüsü ile ikinci defa olarak bir Türkiye güzellik kraliçeliği daha intihap olundu. Bu yeni kraliçe Mübeccel Namık Hanımdır, kendisi yeşil gözlü, uzun boylu ve çok mütenasip endamlıdır. Hakem heyetinde bulunanların görüşleri hayli ilginçtir.

Hüseyin Rahmi: ‘Birer birer alınırsa hepsi güzel, fakat bolluk içinde seçmek müşkül oluyor.’

Halit Ziya: ‘Bayıldım.’

Ahmet İhsan: ‘Rüya görüyorum sanıyorum.”

Abdülhak Hamit: ‘Cennete girdim sanıyorum.’

Kontes Soranzo: ‘Cennetten çıktım sanıyorum.’

Hüseyin Cahit: ‘Hayranım.’

Şükufe Nihal: ‘Gayet güç, cevap veremeyeceğim kadar güç.’

İsmail Müştak: ‘Hepsinin müştakıyım.’

Yunus Nadi: ‘Ben bu işin muvaffakiyetinden çok memnunum.’

Rezan Emin: ’32 numara güle benziyor.'”

32 numara Mübeccel Namık Hanım’dır. Ancak, ne yazık ki Fransa’nın Cannes şehrindeki yarışmada dereceye giremez. Bir sonraki yılın yarışmasında alâka umulanın altındadır. 28 Temmuz 1930 tarihli ilanda şöyle yazmaktadır: “Güzellik müsabakasına iştirak için gelen resimler, kafi miktarda olmadığından resim gönderme müddetini teşrinievvel nihayetine kadar temdit ettik. Güzeller; Beyoğlu’nda Foto Süreyya ve Foto Femina’ya giderek bizim hesabımıza resimlerinizi çektiriniz.” Katılım umulan sayıya yaklaşır. 1931 yılının kraliçesi Naşide Saffet Hanım’dır; Saniha Hanım ikinci, Selma Hanım da üçüncü güzel seçilirler.Türkiye’nin büyük bir heyecanla beklediği yurtdışındaki yarışmalarda hiçbir güzelimiz dereceye girememiştir. Bu nedenle yeni yapılan yarışmaya ilgi çok azalır. 15 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinin başlığı “Dünya Türkiye güzelini bekliyor”dur. Gazete bu tarihten 2 Temmuz’a kadar, 16-25 yaş arası evlenmemiş, namuslu kızları yarışmaya davet eden haberler yayımlar.

image0037.jpg

Keriman Halis

Kraliçe seçilecek güzele tam 500 Türk Lirası mükâfat verilecektir. “Hâfi ve balo kıyafetiyle” yapılacak seçmelerde kazanamayanların “İzzet-i nefislerinin rencide edilmemesi için isimlerinin ilan edilmeyeceği” açıklanmasına rağmen sadece 7 genç kız yarışmaya müracaat eder. Bunların arasında son anda yarışmaya katılan, Tüccar Halis Bey’in 17 yaşındaki kızı Keriman Halis Hanım, Türkiye Güzellik Kraliçesi seçilir. Belçika’nın Spa şehrinde düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması’na katılır ve kraliçe seçilir.

Keriman Halis Hanım o günü şöyle anlatır: “Önce kadınlardan meydana gelen bir jüri önüne çıktık. Burada inceden inceye kontrolden geçtik. Sonra bir tiyatro salonunda esas yarışmaya girdik. 28 ülkenin güzeli teker teker boy göstererek gelip geçtiler… Ve sonunda iki güzel kaldık. Ben ve Almanya güzeli. Son gün yalnız Alman güzeli ve beni tekrar görmek istediler. Üzerime kırmızı renkte bir tuvalet giymiş, yakasına da beyaz kurdela takmıştım. Memleketimizi bayrağımızın renkleriyle tanıtmaya çalışıyordum. Son an gelip çattı. Jüri başkanı ayağa kalktı. Elindeki kırmızı mühürlü zarfı büyük bir itina ile açtı. Tiyatroda büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Heyecandan düşüp bayılabilirdim. Neyse, zarf açıldı… Bütün tiyatro salonu, ‘Yaşasın Miss Turkey!’ sesleriyle inledi…” Tabii o günlerde bütün yurtta büyük bir sevinç yaşanır. Atatürk, Keriman Halis Hanım’a gönderdiği kutlama telgrafında kendisine kraliçe anlamına gelen “Ece” unvanını verir; 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile Keriman Halis Hanım, Ece soyadını alır.

Kaynakça: Skylife  Eylül 2001

KERİMAN HALİS’İN DÜNYA GÜZELİ SEÇİLMESİN DE JÜRİNİN TAVRI:

image0044.jpg

Hâlid Turhan Bey Hatıraları’nda Keriman Hâlis Ece’nin dünyâ güzeli seçilmesini şu şekilde anlatıyor: 1932 senesinde Cumhûriyet Gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Hâlis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünyâ güzellik yarışması düzenlenmişti. Keriman Hâlis bu yarışmaya Türkiye’yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kimselerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek şöyle konuştu:

Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünyâ üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslâmiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınların temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdâhale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünyâ güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.

image0053.jpg

HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN

Paylaş:

Yorumlar

“121) TÜRKİYE’NİN İLK GÜZELLERİ” yazisina 5 Yorum yapilmis

  1. TARIK KONAL yorum tarihi 21 Nisan, 2009 14:35

    BU HABERDE KANUNİ İLE YÜCE ÖNDER ATATÜRK KIYASLANDI VE ATATÜRK AÇIKÇA SUÇLANDI…
    HİÇ YAKIŞMADI…

    EMPERYALİZMİN DÜNYA TARİHİNDEN “TÜRK” ADINI SİLMEK İÇİN SON HAMLESİNİ YAPTIĞINDA ORTAYA ATILAN BU BÜYÜK İNSAN VE YAPTIKLARI, ONU ÇOK SEVEN ULUSU İÇİN HİÇBİR ZAMAN UNUTULMAYACAK VE SÖNMEYEN BİR IŞIK OLARAK KALACAKTIR…
    TARIK KONAL

  2. TARIK KONAL yorum tarihi 21 Nisan, 2009 14:47

    “DANS” İÇİN “FUHUŞ” NİTELEMESİ YAPMAK, GÜNÜMÜZDE ACABA KAÇ AYMAZ TARAFINDAN KULLANILABİLİR?
    KANUNİ’Yİ ÖVENLER, ONUN ÖNCE AMCASININ OĞULLARINI SONRA ÖZ OĞLU ŞEHZADE MUSTAFA’YI VE TORUNUNU BOĞDURDUĞUNDAN, BİR RUS PAPAZININ KIZI OLAN ROKSALAN’A OLAN -GARİP-TUTKUNLUĞUNDAN VE KENDİSİNDEN SONRA TAHT’IN ROKSALAN’DAN OLMA OĞLU KEKEME VE ALKOLİK 2. SELİM’E KALDIĞINDAN HİÇ Mİ HİÇ SÖZ ETMEZLER…
    YÜCE ÖNDER ATATÜRK’LE KIYASLANABİLECEK KADAR TÜRK ULUSUNA VE TÜRK KÜLTÜRÜNE HİZMET ETMİŞ BİR OSMANOĞLU TANIMADIM BEN…
    TARIK KONAL

  3. Yılmaz Karahan yorum tarihi 22 Nisan, 2009 00:05

    SAYIN KONAL,
    BURADA CUMHURİYETİMİZİN İLK YILLARINDA YAPILAN GÜZELLİK YARIŞLARININ NASIL OLDUĞU VE BATI’NIN BİZİM HAKKIMIZDAKİ GÖRÜŞLERİ VERİLMİŞTİR.
    TÜM YENİLİK HAREKETLERİ TARTIŞILMIŞTIR. TARTIŞILMAYA DA DEVAM EDECEKTİR…
    ATATÜRK ALEYHİNDE HERHANGİ BİR SAV VE KANUNİ İLE MUKAYESE EDİLMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
    KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN DA FRANSUVA’YA GÖNDERDİĞİ BU MEKTUP TARİHİ BİR VAKIADIR.

    BU GERÇEKLERİ VE OLAYLARI YORUMSUZ BİR ŞEKİLDE OKUYUCULARIMIZA SUNMAK DURUMUNDAYIZ.
    HER OLAY DA KENDİ ZAMAN, MEKAN VE KOŞULLARI İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRİLMELİDİR.
    SAYGILAR

  4. ZEKİ PEKER yorum tarihi 28 Nisan, 2009 12:52

    SAYIN KORAL DÜN İLE BUGUN ARASINDA BİR BOZUKLUK VAR İSE YARIN BİZE HİZMET ETMEZ. BU
    WINSTON CHURCHILL’İN SÖZÜDÜR. 6 ASIR DÜNYADA BİR DENGE UNSURU OLAN OSMANLININ NASIL YAŞADIĞINI VE NASIL HÜKMETTİĞİNİ BİLMEDEN SADECE 70 YILLIK CUMHURİYET DÖNEMİNİ BİR REALİTE ALIRSANIZ GELECEĞE BAKMANIZ ZOR OLUR. DEVLETLERDE İNSANLAR GİBİ DOĞAR VE ÖLÜR. HER KEMAL ZAVALİ İLE DOĞAR.ÖNEMLİ OLAN SÜREKLİLİKTİR. BU İSE GEÇMİŞİNİ TAKİP EDEN BİR HAREKETİN SONUCU OLUŞUR. HER ŞEY KENDİ DÖNEMİNE GÖRE YARGILANIR. TARİH BİR BİLİM MALZEMESİ OLMAKTAN ÇOK YORUM MALZEMESİDİR . HERKEZ KENDİ ANLAYIŞINI ARAŞTIRIR.
    LÜTFEN YUKARIDA YAZILANLARI TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİN. TARAFSIZ OLAMAYABİLRİSİNİZ AMA EN AZINDAN OBJEKTİF OLABİLİRSİNİZ
    SAYGILAR
    ZEKİ PEKER

  5. AHMET ŞEFİK yorum tarihi 9 Ekim, 2011 02:43

    ALLAH AŞKINA ZATI ŞAHANENİN RESİMLERİNE BİR BAKIN.
    BU GÜN BU RESİMDEKİ KADIN BİR GÜZELLİK YARIŞMASINA GİRSE ELEMELERİ GEÇEBİLİRMİ ACABA.
    ADAMLARIN İSTEDİĞİ BİR GÖZ, ALLAH VERMİŞ İKİ GÖZ.
    YANİ KIZCAĞIZ BİRAZ GÜZEL OLSA DERİZKİ YA HAKKIYDI KAZANDI.
    AMA ADAMLAR AÇIKÇA FİKRİNİ DEŞİFRE ETTİĞİ GİBİ, İSTEDİKLERİ KIVAMA GETİRDİKLERİNDE BU KADARLIK BİR GÜZELLİĞE SAHİP KIZCAĞIZI BİLE DÜNYA GÜZELİ SEÇEBİLECEKLERİNİ BELİRTİYORLAR.
    YANİ ADAMLARDA GEÇMİŞİN İNTİKAMINI ALMA HEVESİ VE GEÇMİŞTEN KALMA BİR EZİKLİK VAR.
    SİZ DİYORLAR YETERKİ BİZİM KAPIMIZA GELİN. BİRAZ BİZE KUL, KÖLE OLUN YETER.

Yorum yap