12) ATATÜRK VE BAYRAK

Yayin Tarihi 10 Ekim, 2011 
Kategori BOZKURT

ATATÜRK VE BAYRAK

image0013.jpg

Atatürk’ün Bozkurtlu bayrak özlemindeki ilk kaynak; o günleri yaşayan, bir yandan öğrencilik yaparken, bir yandan da öğrenci harçlığını kazanmak için gazeteye haber bulmaya çalışan Enver Behnan Şapolya’ya aittir. Konunun özelliğini ve güzelliğini bozmamak için bu yazıyı aynen aşağıya alıyorum:

O öleli 32 yıl geçti. Ata’yı anmadan edemiyoruz. Ben Atatürk’ü yirmi yaşımda iken tanımıştım. O da henüz 40 yaşına girmişti. O zamanlar Ankara’da çıkmakta olan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin parlamento muhabirliğini yapıyordum. Meclis müzakerelerini takip eder, gazeteme havadis verirdim. Ankara Mebusu olan Mustafa Kemal Paşa meclise sık sık gelirdi. Bir gün meclise girmek üzere idim. Atatürk’ün otomobili meclis önünde durdu. Otomobili Birinci Cihan Harbi’nden kalmış havalı bir Benz otomobildi. Şoförü de Mehmet adında birisi idi. Ona da Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal biniyordu. Mebuslar bağ evlerine ‘biriğ’ denilen iki tekerlekli arabalarla yahut da yaylı arabalarla giderlerdi. O günler ne rahattık, ne klakson sesi, ne mazot zehri havayı bozuyordu. Caddeler yayalarla dolu idi. Mustafa Kemal Paşa otomobilinden indi. Arkasında yaveri Muzaffer Kılıç geliyordu. O zamanlar Muzaffer pek genç ve yakışıklı idi. Kendisi ile İstanbul’dan tanışıyordum. Beni Ankara’da görünce sevindi, gözlerinin içi gülerek bana baktı. Sonra Atatürk’e dönerek:
-Paşam arkadaşım Behnan!
Dedi. Atatürk şehlalaşan gözlerini bana dikti, baktı, sonra elini uzattı. Ben öpmedim, sıktım. İşte ilk defa Atatürk’ü ben bu anda tanıdım ve derhal onu sevmiş, gönül bağlamıştım. O sevgim ve saygım hiç sönmeden devam etmektedir. Atatürk’ün başında boz renkte bir kalpak, üzerinde gri bir avcı ceketi, kilot bir pantolon, yün çorap ve üzerine getir çekilmişti. Avucunun içinde bir de iri taneli bir tesbih vardı. Atatürk getir taktığı ve tesbih kullandığı için ikisi de moda olmuştu. Ben de heveslenerek Samanpazarı’ndaki bir satıcıdan iri taneli bir tesbih almıştım. Bizi o zamanlar sık sık Rus Sefarethanesi’ne davet ederlerdi, gazeteci olarak Sadri Etem, Münir Müeyyet, Ahmet Hidayet, Yunus Bilâl, Soysal Suphi, Yusuf Mazhar iştirak ederdik, yer içer dans ederdik. O zamanlar sefarethanede gayet güzel …….sekreter vardı. Kendisi Kazanlı bir Türk kızı idi. Güzel olduğu kadar sevimli idi. Onunla dansa kalkmıştım. Benim yeşil tesbihim hoşuna gitmiş olacak ki, elimden aldı, o pembe dolgun koluna sardı, dans ettik, fakat tesbihi bana iade etmedi, onun oldu, yadigârım olsun dedim geçtim. İşte benim tesbih hikâyem budur. Atatürk de o gün ziyafette idi. Onun tesbihi sarı kehribardı.
O gün Atatürk meclise girdi. Yaver Muzaffer benimle matbuat odasına çıktı. Muzaffer Bakırköylüdür, bunlar üç kardeştir. Salih Kılıç, Münir Kılıç, Kılıç Ali de akrabalarıdır. Münir Kılıç Sultan Reşad’ın Esvabcıbaşı idi. Muzaffer Harbiye’den topçu Mülâzım evveli çıkınca Münir bey bir şehzade ile onu, Filistin cephesine, Atatürk’ün tümenine göndermişti. Atatürk Ankara’ya geldiği zaman Mehmet Vahdettin Padişah olmuştu. Fakat Münir Bey sarayda kalmıştı. Saraya ait hâdiseleri Ankara’ya bu zat bildirmekte idi.
Muzaffer Kılıç dolayısıyla Çankaya’ya giderdim, bu vesile ile Atatürk’ü yakından tanıdım ve annesi Zübeyde Hanımla da tanışmak mutluluğuna kavuştum. Arkadaşım foto muhabiri Esat da köşkte idi. Esat, Atatürk’e ait pek çok fotoğraflar çekmiştir.
Muzaffer Kılıç’ın kardeşi Salih Kılıç, Osmanlı Harbiye Nazırlığı ve Erkânı Harbiye Reisliğini yapmış olan Fevzi Paşa’yı (Çakmak) Ankara’ya kaçırmıştı.
Ben Muzaffer Kılıç vasıtasıyla Atatürk’e ait notlar almıştım. Bir gün Muzaffer Kılıç’a Büyük Millet Meclisi’nin damı üzerinde dalgalanan hür bayrağımızın bana verdiği heyecanı anlatmıştım. Sonra ona dedim ki:
-Atatürk bayrağımızı değiştirmeyi düşünüyor mu, sen bir şey duydun mu?
Muzaffer gülümseyerek:
-Gök bayrağı kabul etmeği düşünüyor!
-Gök bayrak mı?
-Evet! Atalarımızın kullandığı gök renkli bayrağı yeni devletin bayrağı olmasını düşünüyor, fakat daha bir şey yok! Dedi.
Gök bayrak. Orta Asya’da altıncı yüz yılda devlet kurmuş olan ‘Gök Türk’ devletinin bayrağı idi. Bugünkü kırmızı içinde Ay ve Yıldızı olan Türk Bayrağı’nı önce III. Selim, sonra bugünkü şeklini resmî bayrak olarak Sultan II. Mahmut kabul etmişti. Atatürk yeni kuracağı devlete yeni bir bayrak kabul etmeği düşünmüş olacaktır.
1921′de Ankara’da Vahid Bey adında bir ressam vardı. Bu zattan işittiğime göre Türk Bayrağı’ndaki yıldızın bir ucu aşağıya doğrudur. Bu inhitat işareti olarak görünmektedir. Bu uç yukarıya doğru yapılırsa, itilâ, yükselme işareti olarak kabul edilecektir, demişti. Böyle de yapıldı. Ressam Vahid Bey, ilk cumhuriyet pullarının da resimlerini yapmıştı.
Atatürk’ün Türk Bayrağı olarak, gök bayrağı kabul edeceğini, üçüncü Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a sormuştum. Dedi ki:
-Atatürk, Cumhuriyetin resmî bayrağını gökbayrak olarak düşünmüştü, fakat bu hususta hiçbir neşriyat yapılmadığından, bu bayrağı kabul etmediler, dedi. Bu husus kendisinden sorulabilir.
Atatürk mavi rengi, yani turkuvaz rengini severdi. Çünkü bu renk eski Türk bayrağının rengi idi. Bu renk Selçuk çinilerinde ve Mevlâna Türbesi’nde (Kubbe-i Hadra da) görülmektedir. Sünnet çocuklarının entarisi mavidir. Köylü gençleri bayramlarda mavi gömlek giymektedirler. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sıralarında giydiği çizme mavi, yani gök renginde idi.
Atatürk bir de ‘Türk arması’ müsabakası yaptırmıştı. Kabul edilen bir Bozkurttu. Bu resim Millî Eğitim Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu Hayat mecmuasında yayınlanmıştır. İşte Atatürk, atalarına bu şekilde bağlı bir milliyetçi idi. O, batı medeniyetine hayran, fakat onun kültürüne hiçbir zaman hayran olmamıştır.
Atatürk harsta milliyetçi, medeniyette batılı idi. Demek oluyor ki, gök bayrak onun mefkûresinde yaşıyordu. Gök renkli bayrağı kabul etmeği düşündü, fakat çok güzel olan Al bayrağımızdan da vazgeçemedi. Atatürk her yönü ile orijinal adamdır. Onu teferruatıyla incelemek gerekir. O zaman Atatürk meydana çıkar.
Otuz ikinci yıl dönümü dolayısıyla bu hâtırayı da belirtmek arzusuyla bu yazıyı yazdım.
Şimdi onu kabrini kaplayan semada gök bayrağı hayal ediyorum!.. Koca Türk, kabrinde rahat yat! Eserini yaşatanların sayısı çoktur!..”
———————————
SONUÇLAR
Atatürk ve Bayrak konusunu yazılan ve söylenenler çerçevesinde değerlendirecek olursak:
1)Atatürk’ün arzuladığı Gök Bayrak olayı 1921 yılında geçmiştir.
2)Bayrağın rengi Gök mavisi=Türk mavisi=turkuvaz ve üzerindeki Bozkurt’un görünüş biçimi ise, Bayar’ın torunu Prof.NASKALİ’nin ifadesiyle ön yüzden olmalıdır.
3)Her ne kadar Atatürk’ün bu arzusu gerçekleşmemiş ise de, içindeki Bozkurt sevgisi sönmemiştir. Nitekim daha sonraki icraatlarında bu durum açık bir biçimde görülmüştür.
——————————–

FAHRETTİN SAVAŞ KONAR

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap