1043) Başkomutanlık Meydan Savaşı (30 Ağustos 1922)

Yayin Tarihi 21 Ağustos, 2020 
Kategori ATATÜRK, TÜRK DÜNYASI

BAŞKOMUTANLIK MEYDAN SAVAŞI

(30 AĞUSTOS 1922)

Mustafa Kemal Kocatepe’de

İnönü Savaşı sonrasında Türk ordusu, bazı eksiklerin giderilmesine rağmen istenilen güce henüz ulaşamamıştı. Yunan ordusu hem asker sayısı hem de silah yönünden üstün bir durumdaydı. 10 Temmuz 1921’de başlayan Yunan saldırısı sonucunda, 13 Temmuz’da Afyon, 17 Temmuz’da Kütahya, 19 Temmuz’da Eskişehir Yunanlıların eline geçti.

Türk ordusunun 21 Temmuz’da yapmış olduğu taarruz başarılı olamayınca, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Türk ordusu, hem güvenliğini sağlamak hem de savaşa hazırlanabilmek için Sakarya Irmağının doğusuna çekildi.

Yunanlıların ilerlemesi ve Türk ordusunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi halk arasında ve  Meclis’te karamsarlığa neden oldu. Artık savaşın kazanılamayacağı söylentileri yayılmaya başladı.  Meclis’te, “Millet nereye gidiyor?”, “Ordu ne yapıyor?” sözleriyle sert tartışmalar yaşandı. Bazı milletvekilleri, Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi gerektiğini ifade etmeye başladılar. Bu kişiler, iki grupta toplanıyordu. Bunların bir kısmı Mustafa Kemal Paşa’ya güvenirken, diğer bir kısmı da güvenmiyor ve kaybedilecek savaşın sorumluluğunu ona yüklemek istiyorlardı.

Mustafa Kemal Paşa, ordunun başına geçmek için TBMM’nin bütün yetkilerinin üç ay için kendisine devredilmesini istedi. Mustafa Kemal’in bu yetkileri istemesindeki amacı, o günün koşullarında çabuk karar almak ve alınan kararı anında uygulayabilmekti. TBMM, 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’yı “Türk Orduları Başkomutanı” olarak atadı. Böylece Mustafa Kemal Paşa 3 ay süreliğine Meclis’in tüm yetkilerine sahip oldu.

Başkomutan seçilen Mustafa Kemal Paşa, orduyu güçlendirmek için tüm halkı fedakarlığa çağırdı. Bu amaçla 7-8 Ağustos 1921’de Tekâlif-i Millîye Emirlerini (Milli Emirler, Yükümlülükler) çıkardı.

5 Ağustos 1921 günü Başkomutanlık görevini üstlenen Mustafa Kemal Paşa:

“Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” emriyle Sakarya Meydan Muharebesini başlattı.

“Sakarya Meydan Muharebesi”, 22 gün 22 gece devam ederek 13 Eylül 1921 günü, düşmanın Sakarya Nehri’nin doğusunda tamamen yok edilmesiyle sonuçlanmıştı.

Bu büyük başarı üzerine 19 Eylül 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Mareşal rütbesi ve ‘Gazi’ unvanı verildi.

Türk ordusu Sakarya’da zafer kazanmasına rağmen henüz Yunan ordusunu savaşa zorlayarak yok edecek durumda değildi.

Başkomutan Mustafa Kemal’e göre ordunun taarruz gücüne ulaşabilmesi için uzun bir hazırlık dönemine ihtiyaç vardı. Sakarya Zafer’ini izleyen günlerde büyük taarruz için hazırlıklara başlandı.

Yurdun her tarafında uygulanan Tekâlifi Milliye Emirleri ile ordunun ihtiyaçlarının giderilmesi çalışmalarına devam edildi. Öncelikle ordunun asker sayısı artırıldı. Büyük bir gizlilik içinde yapılan hazırlık aşamasında İstanbul’daki silah depolarından Anadolu’ya silah ve cephane kaçırıldı. Fransız ve İtalyanların çekilirken bıraktığı silah ve mühimmatlar ile Rusya’dan alınan silahlarla ordu güçlendirildi.

Taarruz hazırlıklarının uzun sürmesi TBMM’de Mustafa Kemal’e karşı muhalefet edenlerin sayısının artmasına neden oldu. Bunun sonucunda 5 Ağustos 1921’den itibaren üç aylık sürelerle uzatılan Başkomutanlık yetkisi dördüncü kez uzatılmak istenince mecliste yeterli oyu alamadı. Bu durum, Mustafa Kemal tarafından Nutuk’ta şu duygularla anlatılmıştır:

“Bu dakikada ordu komutansızdır. Eğer ben, orduya komuta etmeyi sürdürüyorsam yasaya aykırı olarak komuta ediyorum. Mecliste beliren oylara göre hemen komutadan el çekmek isterdim. Başkomutanlığımın sona erdiğini hükûmete bildirirdim. Ama önlenemeyecek bir kötülüğe yol açmamak zorunluluğu karşısında kaldım. Düşman karşısında bulunan ordumuz başsız bırakılamazdı. Bunun için bırakamadım, bırakamam ve bırakmayacağım.”

6 Mayıs 1922’de Mustafa Kemal’in mecliste yaptığı konuşma üzerine yapılan oylama sonucunda Mustafa Kemal’e verilen Başkomutanlık görevinin süresiz olarak uzatılması kabul edildi.

Büyük Taarruz

Başlatılacak taarruzdan önce bir kez daha sorunun barışçı yollardan çözülmesi için Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey Avrupa’ya gönderildi. Ancak sonuç alınamadı.

26 Ağustos sabahı Mustafa Kemal, İsmet ve Fevzi Paşalar taarruz harekâtını sevk ve idare etmek için Kocatepe’de bulunuyorlardı.

Savaş 05:30’da Türk topçusunun ateşi ile başladı.

27 Ağustostan itibaren Türk kuvvetleri üstünlüğü ele geçirerek Yunan ordusuna büyük kayıplar verdirdi.

30 Ağustos sabahı Dumlupınar’da sıkıştırılan Yunan ordusu ile büyük bir meydan savaşı yapıldı.

Mustafa Kemal’in bizzat kendisinin yönettiği bu savaşa “Başkomutanlık Meydan Savaşı” denmiştir. Aynı zamanda geçtiği yer dolayısıyla “Dumlupınar Meydan Savaşı” olarak da adlandırılır. Bu savaş sonunda bozguna uğrayan Yunan kuvvetleri İzmir, Yalova ve Bandırma yönüne doğru kaçmaya başladı.

Yunan ordusu Başkomutanı General Trikopis ve birçok subay esir alındı. Kaçan Yunan ordusunun yeni bir savunma hattı oluşturmasını engellemek amacıyla Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi. Bu emirle başlayan takip 9 Eylülde Türk ordusunun İzmir’e girmesiyle sonuçlandı.

18 Eylülde işgalciler Batı Anadolu’dan tamamen çıkarıldılar. Bu büyük zaferin kazanılmasında 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki (Subaşı) ve Kolordu komutanları Kazım (İnanç) Paşa ile Fahrettin Paşa’nın üstün hizmetleri oldu. Böylelikle Kurtuluş Savaşı’nın askerî safhası tamamlanmış oldu. Bundan sonra diplomatik mücadele dönemi  başladı. (Mudanya Mütarekesi ve Lozan Antlaşması)

26 Ağustos 1922 tarihinde başlatılan Büyük Taarruz öncesinde, Milli Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın “Dua” tarzında yazmış olduğu şu dörtlük Türk- İslam Aleminin o gün için ne durumda olduğunu göstermektedir.

“Şu Kopan Fırtına, Türk Ordusudur Yarabbi!

  Senin Uğrunda Ölen Ordu Budur Yarabbi!

  Ta ki  Yükselsin Ezanlarla Müeyyed Namın

  Galip Et, Çünkü Bu Son Ordusudur İslam’ın!”

Vatan için terini ve kanını dökenlerden Allah razı olsun. Tüm Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

YILMAZ KARAHAN

Kaynak: https://www.tarihbilimi.gen.tr

Esir alınan Yunanlı komutanlar

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap