4) BAŞARILI OLMASALARDI, “ASİ” İLAN EDİLECEKLERDİ !
Yayin Tarihi 4 Ocak, 2008
Kategori TEŞKİLAT-I MAHSUSA
Başarılı olmasalardı
asi ilan edileceklerdi ( 4 )
Enver Paşa’nın baskısıyla Osmanlı Devleti, hükümete tabi olmayan gayri resmi bir Teşkilat-ı Mahsusa’nın Bulgar işgali altındaki Batı Trakya’da çete faaliyeti göstermesine göz yumdu. Teşkilat-ı Mahsusa gönüllülerden kurduğu çeteler ordusuyla Bulgarları Batı Trakya’dan tümüyle süpürüp attı.
Teşkilat-ı Mahsusa’nın ikinci görev alanı işgal altındaki Batı Trakya idi. Teşkilat, yüzde 85’i Müslüman ve Türk olan Batı Trakya’da da gayr-i resmi hareket edecekti. Enver Paşa, Libya’da devlete vergi vermemek için dağa çıkan eşkiyaları gönüllüler arasına katmıştı. Kuşçubaşı Eşref ve kardeşi Hacı Sami, çetecilikte epey tecrübe sahibi idiler. Aynı yöntem Batı Trakya’da uygulanabilirdi. İttihat-Terakki, Edirne yüzünden Hükümet darbesi yapmıştı. Edirne hala Bulgar işgali altındaydı. Batı Trakya’da yüz binlerle ifade edilen Pomak Müslüman zorla vaftiz ediliyordu. İstanbul muhacir kaynıyordu. Yeni hükümet işleri ağırdan alıyor, sorunu diplomatik yollardan çözmek istiyordu. Bu arada Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi işleri karıştırdı. Enver Paşa, Eşref Bey’i Trablusgarp’ten çağırdı. Görevini Aziz Ali El- Mısri’ye bırakıp İstanbul’a dönen Eşref Bey’in ilk işi Şevket Paşa’nın katillerini yakalamaktı.
“ORDU YARDIMI İSTEMİYORUM”
Eşref Kuşçubaşı
Enver Paşa, Hükümeti ve Harbiye Nazırı’nı askeri harekata ikna edemiyordu. Kuşcubaşı Eşref, Enver Paşa’yı tazyik ediyordu. Cemal Kutay’ın yayınladığı anılara göre, Eşref Bey, Enver Paşa’ya Trablusgarp’te bir avuç insanla neler yaptıklarını hatırlatarak, benzer teşkilatla Bulgarları püskürtebileceklerini savunuyordu. Enver Paşa, Kuşçubaşı Eşref’e sordu, “Ne kadarlık bir kuvvete ihtiyaç var?” Eşref Bey, “Ordudan resmi yardım istemiyorum” diyerek şöyle devam etti: “Sami bey kuvvetleri, Cihangiroğlu İbrahim Bey kuvvetleri, Erzurum, Kars, Uşak taburları kafidir. Neden endişe ediyoruz? Benim unvanım ne? Umum Çeteler Kumandanı!. Gayr-ı mesul bir makamın gayr-ı mesul şahsiyeti. Ben ilerlerim, düşman beni çevirirse eritir, yok eder, mesele de kalmaz. Er meydanında ölmek hassası baki kalmış ise, düşmanı önümüze katar, geldiği yere sürükleriz. O zaman da çıkacak siyasi meseleleri, sakalları yerleri sürüyen, omuzlarında yarım asrı geçmiş tecrübeler olan nazır paşalar düşünsün. Daha sıkıya geldiniz mi, bu herif asinin biridir, asılması gerektir der, beni, ulaşabildiğim yerde asarsınız.”
MAHKUMLARI ALDILAR
Enver Paşa, Kuşçubaşı Eşref ile konuştuktan sonra Kolordu komutanı Hurşit Paşa’ya gitti. Döndüğünde vize çıkmıştı. Cemal Paşa anılarında Hükümetin, Ordunun Edirne’ye yürüyeceğini, ancak Meriç nehrini geçmeyeceğini taahhüt ettiğini, Enver Paşa ve arkadaşlarının ise hükümete tabi olmayan gayri resmi bir Teşkilat-ı Mahsusa’nın Meriç nehrinin öte tarafında istediği gibi hareket etmesini Hükümete kabul ettirdiklerini söylüyordu.
Teşkilat-ı Mahsusa hemen harekete geçti. Kuşcubaşı Sami, hapishanelerde yüz kızartıcı suçlar dışında kalan deneyimli silahşörlere af çıkartarak gönüllü müfrezelere dahil etti. Anadolu’nun her yerinden gönüllü geliyordu. Gönüllüler, Umum Milli Kuvvetler Kumandanı Eşref Bey’in etrafında toplanıyordu. Kürt aşiret reisleri ve atlıları, bıyığı yeni terlemiş Anadolu delikanlılarının yanı sıra 80 yaşındaki dedeler bile gelmişti. Eşref Bey’in çeteleri harekete geçti. Enver Paşa, muzaffer bir komutan olarak Edirne’ye girmesini Kuşçubaşı Eşref ve Süleyman Askeri’nin çetelerine borçluydu. Edirne’nin işgalden kurtarılması Enver Paşa ve İttihat ve Terakki’nin itibarını artırdı. Çeteler, Meriç Nehri’ni aşıp Batı Trakya’ya girdiler, kısa sürede Bulgarları bölgeden süpürdüler.
Bulgar Bakandan Cemal Paşa’ya övgü
Batı Trakya, Bulgarların boş vaadleri ve Rus tehdidi yüzünden boşaltıldı. Osmanlı hükümeti, Cemal Paşa’yı Teşkilat-ı Mahsusa’yı ikna etmek için Batı Trakya’ya gönderdi. Eşref Bey Cemal Paşa’ya haber gönderip, Batı Trakya Hükümeti’nin müstakil olduğunu, Osmanlı pasaportuyla gelmemesi halinde kendisini tutuklayacağını söyleyecek kadar kızgındı. Bulgar Dış İşleri Bakanı İvan Geşof anılarında şöyle diyordu: “Osmanlı hükümeti Batı Trakya’da kurulan hükümeti kendi eliyle yok etmiş olmasa idi büyük devletler bu tampon devleti kesin olarak tanıyacaklar ve Türkler Balkanlardan çıkmamış olacaklardı. Biz bu sonuçtan endişe ettik. Fakat Osmanlı devlet adamları, özellikle Cemal Paşa bize, bizden daha çok hizmet etti.”
Özel Teşkilat Batı Trakya’da hükümet kurdu
Batı Trakya’da kurulan Türk Devletinin Bayrak çekme töreni
Meriç nehri boylarını Bulgar’lardan temizleyen Teşkilat-ı Mahsusa, Ağustos 1913’te Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkataa-i İslamiyesi adıyla bir geçiçi hükümet kurdu. Parası, pulu, posta teşkilatı, haber ajansı ve küçük bir ordusu olan Hükümetin reisi Müderris Salih Hoca, başkenti Gümülcüne, Hükümetin icra ve genelkurmay başkanı “Süleyman Zeynelabidin” takma ismini kullanan Süleyman Askeri idi. Bayrağı yeşil, siyah ve beyaz renkli, ayyıldızlıydı. Eşref Bey, Kuva-yı Milliye Umum Müfettişi ünvanı taşıyordu. Osmanlı Hükümeti’nin Bulgarlarla yaptığı bir anlaşma sonucunda Batı Trakya Hükümeti ömrü kısa sürdü. Eşref Bey ve Teşkilat’ın itirazı sonuç vermedi.
Beşiktaş’ın eski başkanı komitacı çıktı
Beşiktaş Kulübü’nün eski başkanlarından Fuat Balkan ünlü bir komitacıydı. Batı Trakya’da Süleyman Askeri’yle çalışan Balkan, Teşkilat-ı Mahsusa emrine girdi. Komitacılığa Bulgarların Pomakları zorla Hıristiyanlaştırmaları üzerine başlayan Balkan, Arma’dan çıkan hatıralarında şöyle diyordu: “Komitacılık bazılarının sandığı gibi, soygunculuk, çapulculuk değildir. Aksine, vatanseverliğin en müfritine komitacılık denir. Komitacı, vatan davası karşısında her şeyini feda eden; gözünü budaktan ayırmayan adamdır. Memleket ve milleti için, gerekirse, acımadan yakar, yıkar, öldürür. Biz de gerektikçe, böyle hareket ettik. Kaç defa böyle vaziyetler karşısında kaldık, yapılması lazım olanı yaptık. Şimdi bakıyorum da, şu veya bu işte, cezri hareket etmemiş olsa idik, memleket kim bilir kimlerin ayakları altında kalacak ve bu şerefli millet kimlerin esiri kalmağa mahkum olacaktı.”
Sahte isimle mebus olup Meclis’e girdi
Teşkilat-ı Mahsusa’nın kuruluş toplantısında yer alan Nevrekoplu Celal Bey, gizli bir görevle, Abidinov takma adıyla Bulgar Millet Meclisi’ne mebus olarak girmeyi başardı. Celal Bey, Bulgar Meclisi’nde Bulgaristan’ın 1. Dünya savaşına katılmasıyla ilgili oylamada diğer 14 Türk milletvekili ile birlikte önemli bir rol oynadı. Celal Bey, kendisine verilen bir başka görev çerçevesinde Birinci Cihan Harbi’nden sonra da Trakya’nın Türkiye’ye bağlanması için Roma’da diplomatik girişimlerde bulundu.
Abdullah MURADOĞLU
[email protected]
Yorumlar
“4) BAŞARILI OLMASALARDI, “ASİ” İLAN EDİLECEKLERDİ !” yazisina 3 Yorum yapilmis
Yorum yap
HEPIMIZ T.MAHSUSAYIZ.BU H E P BÖYLE OLACAK.ÖLENE KADAR.YARADAN YANIMIZDADIR.YOKSA COKTAAN YIKLIRDI BU TALİHSİZ ÜLKE..AH!ATAM..VE SONRAKİ/BASBUG..LAR’GENCLERİMİZ’ VAROLSUNLAR.
*FAKAT POLİS VE ERLERİMİZE OLAN HAKKIMIZI NASIL ÖDEYECEGİZ..BİLEMİYORUM..BU VAZİFENİN ÖTESİNDE BİR MİNNETTARLIK OLMALI.
*İNSAN/HANIM SAYGISI SUNARIM.
yazılanlar doğru ise cemal paşa batı trakyayı bulgarlara teslim ederek o topraklarda yaşayan Müslüman Türklerin daha sonra bulgar zulmü görmelerine neden olmuştur. ve TEKRAR kazanılmış olan vatan toprağını hediye ettiği için(sattığı için) vatan haini olmuyormu=????
[…] 4) BAŞARILI OLMASALARDI, “ASİ” İLAN EDİLECEKLERDİ ! […]