VEDA HUTBESİ

Yayin Tarihi 4 Aralık, 2007 
Kategori İSLAMİYET

muhammed20lafzi202.jpg

VEDÂ HUTBESİ

(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi’nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitab etti:

“Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah’dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Rasûlüdür.”

“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.  İnsanlar! Bugünleriniz nasıl  mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.

Ashabım!  Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O’da sizi yaptıklarınızdan  dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lakin  anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu Iyas bin Rabia’nın kan davasıdır.

Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Ey mü’minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç   şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.

Mü’minler!  Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar  kardeştirler. Bir Müslüman’a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Ey insanlar!  Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.

Ey insanlar!  Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında  en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz.  Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine  suçlanamaz.

Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:

–  Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.

–  Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.

–  Zina etmeyeceksiniz.

–  Hırsızlık yapmayacaksınız.

İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? “

Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:

“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:

“Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! ”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Paylaş:

Yorumlar

“VEDA HUTBESİ” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. ADEM KAYAN yorum tarihi 20 Aralık, 2007 13:42

    OZLU SOZLER:

    EY MU’MINLER!

    YUCE RABBIM IBADETIN KAZASINI VEYA BIR BASKA SEKILDE TELAFISINI MUMKUN KILMISTIR. ANCAK KUL HAKKINI ZIYAN EDEN VAZIFE VE SORUMLULUK IHMALININ KAZASINI, KUSURUNU ASLA AFFETMEMISTIR.

    DINDE SEKLE KACANLAR, INSANLARI BASKICI BIR DISIPLINE SOKANLAR, DUNYA VAZIFE VE MESULIYETLERINI IHMAL EDENLER VE ETTIRENLER MUSLUMAN OLAMAZLAR. BU NEDENLE; KENDILERINE DINDE RUTBE EDINENLER VAR YA…
    ISTE ONLAR ALLAH’A SIRK KOSANLARDIR.
    ONLAR MUFTERIDIRLER VE BIZDEN DEGILDIRLER.
    ——————————————————————————————————

    Mucahit bir koseye cekildi ve ayni konuda dusunmeye basladi. Colak Haci’ nin yaldizli sozleri geldi aklina. Kendisine verdigi onemi bir baskasina vermiyordu. Bos yere degildi herhalde… Colak Haci koyun en ileri geleni idi. O Mucahit’ e boyle onem verdikten sonra, o ayni koyde hizla ilerlemeye neden devam etmesindi?… Demek ki yaptiklari iyiydi. Onemsenmek guzel seydi. Hem de Colak Haci gibi biri tarafindan onemsenmek… Boyle olmaliydi iste. Aradigi yeri ve ortamini bulmustu kendince… Egosu tatmin oluyordu. Bir sure sonra abdest alip camiye gitti. Orada Colak Haci’yi buldu, yanina oturdu. Ezan okuyacakti. Ozenerek okumaliydi, kendini begendirmeliydi. Ezandan sonra hedefine ulastigini anladi. Yaslilar cevresini sarip pohpohlamaya basladilar. Gercekten de guzel okumustu. Ovmeler bosuna degildi. Colak Haci gur sesiyle :

    “- İste garsinizda! Kimlere yalvarmadim su koyde? Gelin arkadaslaa Allah’in okuluna gonderelim dedim, kimseye soz dinletemedim. Ne olacaklaa o kafir mekteplerinde, hee? Ne olacaklaa?… Olsalaa ne olacaah?… Bakin Micahit’e, Allah’in mubarek kelamini icra ediyoo. Hem dunyalik, hem ahretlik. Ne mutlu oglum sana, senin gibilerine…”

    Mucahit’in egosu iyice tatmin olmustu. Colak Haci devamla :

    “- Bir de namaz gildir da gorelim oglum. Koylu gossun, alem gossun!

    Mucahit, namazi da ozenle kildirdi. Hatiri sayilir bir kisiydi artik. Colak Haci saydiktan sonra herkes sayardi. Devam ettirmeliydi bunu. Aradigi bu degil miydi?… Ataturk, İnonu, ogretmenlik nasil olsa uzaktaydi. Eh boyle de olunuyordu… Toplumda yeri vardi, diger memurlar gibi olamadiysa bile.

    Colak Haci’nin koyde buyuk bir dukkâni vardi. Her turlu esya satardi. Basinda bir bere, elinde Kur’an-i Kerim, surekli okur gorunuyordu. Herhangi bir malin ederi soruldugunda, yuksekce soyler, “abdestimle duruyorum, yalanmi soyleyecegim.” Diye yanit verirdi. En az ucbin donum arazisi olan Colak Haci’nin, bes oglu ve uc kizi vardi. Hicbirini de Mucahit’in okudugu kursa gondermemis, okutmamisti. Mucahit bunun nedenini sordugunda, “okumadilaa oglum, okumadilaaa. Kafir mektepleri dediler, bi daha demedilee.” diye yanitliyordu. Zavalli Mucahit bu sozleri gercek saniyor, inaniyor, Colak Haci’nin cocuklarina da kiziyordu. Kendi yasitlari yerine yasli kisilerle oturuyor, onlara ogrendiklerini, cok sey biliyor tavri ile anlatiyor, anlatiyordu… Kendisi hakkinda soylenenleri buyuk bir alcak gonullulukle karsiliyormus gibi tavir aliyor, duygularini sezdirmemeye calisiyordu. Cevresindeki yasli basli kisiler, ayni ilgiyi ne ogretmenlere ne de baska birine gosteriyorlardi.

    Mucahit, annesi tarafindan gordugu tepki nedeniyle eve gitmek istemedi. Ninesinin evinde gecirecekti geceyi.

    Mucahit’in gec vakte kadar donmedigini goren annesi, kendi kendine: “acaba kotumu soyledim?… hak etti esegin enigi, hak etti… Tovbe tovbe…” diye mirildaniyordu. “Ataturk’un bustu olmiyacakmis… Pekiyi kimin olacak ?.. Bu cocugun aklini celmisler, hemde iyi celmisler.” diye dusunurken Mehmet kecilerle gorundu. Kecileri agila doldurup kapiyi kapatti ve eve geldi. Yorgun gorunuyordu.

    “- Ne o giz, Mucahit gelmedi mi ?
    “- Geldi.
    “- Pekiyi nerde ?
    “- Eve gelmiyor. Ogleyin geldi, bir baska olmus… Cirkinlesmis, gurumus deynek gibi. Bakisi, durusu da bir baska. Sanki heykel… Eski Mucahit’ten eser galmamis.
    “- Ne olmus, giz tez soyle ne olmus ?
    “- Ne olacak… bu evde Ataturk olmayacak diyor… Babam …. partiye oy vermeyecek diyor. Hepsi kafir onlarin diyor. Siz bossunuz, ben zinayim diyor. Diyor, diyor, diyor iste…”
    “- Bak avradini s…dimin ogluna! Demek biz zina yapiyormusuz haa!
    “- Oyle…”
    “- Ataturk, İnonu neymis ? … partisi neymis ?
    “- Kafirmis…
    “- Kemigini kirarim o esegin! Oyle okuyacaksa bir daha gondermem onu. Bak benim anam dinim agliyor. Onlari yidircen, giydircen diye ne gecem belli, ne gunduzum. Onlarin yoluna ellere gulluk ediyon. Katip efendiye alti ayda alti oglak goturdum verdim. Canim gitti. Hep borc etmis. Bir de bizleri begenmiyo ha ? Hele bir gelsin gorusurum onna… Sana cok dedim, gel gari, gondermiyelim dedim. Dinini Allah’ini, boyugunu guccugunu bilir adam dedin. Onlarin dinle minle ilgisi yok. Kendilerine gore politikaci yetistiriyorlar. Ben bunlari biliyordum emme, gari sozune baktik, oldu gari. Colak Haci’ya borcum olmasaydi dunyada yollamazdim. O pezevenk …… lirayi siliverdi emme, oglani da bizden aldi.
    “- Bak adam, ne ederse etsin. İster eve gelsin, ister gelmesin. İster kafir desin, ister Musluman. Ben Ataturk’u bu evden atmam, attirmam. O Yonanin geldigi acili gunleri ben bilirim. Neler cektigimizi de… Evi o terk eder emme, Ataturk asla.”
    “- Giz, nasil soz o ? Hele bir gelsin gorusecegim onunla… Uzun uzun gorusecegim. Biz Musluman olalim, kafir olalim, sen bize garisma diyecegim. Ataturk, senden de benden de degerlidir diyecegim. Cehenneme kadar yolun var diyecegim. Sonra benim partime de karisma, kimseyi de karistirmam diyecegim.

    Mehmet elini ayagini yikarken, Ayse sofrayi hazirliyordu. Suleyman’la Kemal de geldiler birlikte yemegi yediler. Mucahit gelir mi ?.. diye beklediler bir sure. Gec olunca cocuklar yatti. Ertesi gun bayramdi. Bayram namazina gidileceginden Ayse, banyo icin suyu hazirladi. Mehmet ve Ayse yikanip yattilar.

    Mehmet sabah namazi icin abdest aldi. Ayse ile Suleyman birlikte kecileri cikartip otlatmaya goturduler.

    Mehmet erkenden camiye gitti, kosede bir yere oturdu. Mucahit camide Kur’an okuyordu. Gozunun ucuyla ona bakti ve diz ustu oturdu. Sabah namazindan sonra Bayram namazi icin ara verildi. Gun iki adam boyu cikana dek beklendi. Namaz vakti geldiginde disariya cikan cemaat tekrar iceriye girdi. Bayram namazi kilindi. Muezzinligi Mucahit yapti. Namazdan cikan herkes birbiriyle bayramlasti. Mehmet’in gozleri Mucahit’i aradi bir sure, goremedi. Camiden en arkadan cikan Mucahit, dogru Colak Haci’nin dukkanina gitti, Mehmet arkasindan bakakaldi… Hic eylenmeden ve kimse ile bayramlasmadan dogru kecilerin oldugu yone dogru gitti. Bu cocuk kendisine kafir gozu ile mi bakiyordu ?.. Yere tukurdu “Allah belasini versin” dedi.

    Kecilerin yanina vardiginda Suleyman’la Ayse kecilerin pesinden bir saga, bir sola kosturup duruyorlardi. Yanlarina yaklasti, kizgindi:

    “- O pezevengin dolune sakin elini verme. Once Colak Haci’ya gitti. Benden yana bakmadi bile. Sakin haa ! kemigini kirarim…”
    “- Vemicen. Sen vesen bile vemicedim. Ben Ataturk’e laf ettirmem Adam, Oglum da olsa.”
    “- İsimiz va gari… O’na haber sal; eve, ine, oldugum yerlere gelmesin. Gursa da gitmesin, istemem oyle okuma; gider yatagini, yorganini sarar getirin. Dinemezde giderse, bes gurus yollamam. ( Hiddetlenerek ) Colak Haci’nin elini opuyo, a gahbe cavurun dolu, opulur mu onun eli… Sen o pezevengin kim oldugunu bir bilsen, gine de opemidin ?
    “- Sus gari adam sus, gunaha giriyon mubarek gunde.”
    “- Ataturk’un partisine de … partisine de oy vemiyicekmisim. Dolandiricilara, uc kagitcilara mi vereyim ? İnsan sirtindan suluk gibi gecinenlere mi?… Yoksa dusmana karsi savasan, İkinci Cihan Harbi belasindan bizleri koruyanlara mi ? Tovbe tovbe… Koye gittiginizde gelirse, sakin eve sokman O durzunun dolunu. Nereye isterse oraya gitsin, Colak Hacilara mi gitcek, hangi cehenneme giderse gitsin…”

    EY INANANLAR!

    SIZE HANGI TEFSIRI OKUYAYIM DIYE SORANLARA…
    MUSBET BILIM KITAPLARINI GOSTERINIZ… KENDILERINE DINDE RUTBE EDINMIS VEYA EDINMEMIS INSANLARI TAVSIYE ETMEYINIZ. BU ALLAH’LA KUL ARASINA GIRMEKTIR. OYSA ALLAH ISTEDIGINI HIDAYETE ERDIRIR.

    MUSPET BILIM KITAPLARI ALLAH’IN KURALLARINI EN DOGRU TESPIT EDENLERDIR. BILINIZ KI DINDE MEZHEP VE TARIKATCILIGIN, BOLUCULUGUN MUSEBBIBLERI DUNYAYA GOZLERINI KAPATIP ALLAH’A GONLUNU KILITLEYEN CAHIL IMAMLAR, SEYHLERDIR.

  2. namik akbay yorum tarihi 6 Ocak, 2010 06:04

    HZ.PEYGAMBERIN veda hutbesi cok guzeldi ama sayfada goremiyorum videoyuda kaldirmislar .yukarda yazilan yazilar cok yapay vekisilerin kendi agizlarindan cikma olmakla beraber sanki ALLAH U TEAALANIN KURAN I KERIMindeki uslubu andirir bi uslup kullanmislar.yazik keske yorumlar yayinlanmadan once kontrol edilse

Yorum yap