3) SON HİTABET

Yayin Tarihi 20 Ağustos, 2007 
Kategori ATATÜRK

 

“TÜRKÜM” DİYEN HER İNSAN,

OKUMALI VE ÖĞRENMELİ !

image0015.jpg

Atatürk’ün 1 Kasım 1937 tarihinde, TBMM’de yaptığı hitabeti aşağıda verilmiştir. Bu Hitabet, incelendiğinde Dünya’nın süper gücü olabileceğimiz algılanacaktır. Zira, Atatürk’ün göstermiş olduğu Hedeflere “Milli” bir güçle nasıl varıldığı görülecektir. 1923’ten 1937 yılına kadar geçen 14 yıl zarfında bu kalkınma örneği hiç bir Millete nasip olmamıştır…

Ancak Atatürk’ün vefatından sonra, bu Kalkınma Hamlesinin durdurulup da nasıl bir Promosyon Ülkesi haline gelmemizde hiç bir Millete nasip olmamıştır!

         “Sayın Arkadaşlar,

         Endüstrileşmek en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit endüstriyi kuracağız ve işleteceğiz. En başta Vatan savunması olmak üzere ürünlerimizi değerlendirmek ve en kısa yoldan en ileri ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için bu bir zorunluluktur.

         Bu kanaatle Beş Yıllık Sanayi Planının geri kalan bütün hazırlıkları bitirilmiş olan bir kaç fabrikasını da süratle başarmak ve yeni plan için hazırlanmak gerekir. Endüstrileşme karar ve hareketimize paralel olarak bu günkü kanunlarımızda düşünülecek değiştirmeler ve eklenecek bazı yeni hükümler vardır. Bunların başlıcalarını şöyle özetleyebiliriz : Sermayesinin tamamı veya büyük kısmı Devlete ait ticari-sanayi kurumların mali kontrol şeklini; bu kurumların bünyelerine ve kendilerinden istediğimiz ve isteyeceğimiz ticari usul ve anlayışla çalışma gereklerine göre süratle düzenlemek… Bu gibi kurumların bu günkü usullerle çalışabilmelerine ve gelişmelerine imkan yoktur.

         Mevcut gümrük tarifeleri kanununda bu günkü politika ve eğitimimize uygun tedbirleri almak gerekir.

         Diğer önemli nokta, daha önce de işaret ettiğim gibi, memlekette bazı bölgelerde göze çarpacak önem kazanmış olan hayat pahalılığı konusuyla uğraşmak… Bunun için, bilimsel bir araştırma yaptırılmalı ve tesbit edilecek sorunlar ile radikal ve planlı şekilde mücadele edilmelidir.

         Küçük esnafa ve büyük sanayicilere ihtiyaç duyacakları kredileri, kolay ve ucuzca verecek bir örgüt kurmak ve kredinin normal şartlar altında ucuzlatılmasına çalışmakta çok gerekli işlerdendir.

         Türkiye’de devlet madenciliği, milli kalkınma hareketleriyle yakından ilgili önemli konulardan biridir.

         Genel endüstrileşme anlayışımızdan başka, maden arama ve işletme işine; herşeyden önce, dış ödeme imkanlarımızı, döviz gelirimizi arttırabilmek için, devam etmek ve özel bir önem vermek zorundayız.

         Maden Tetkik ve Araştırma Dairesinin çalışmalarının, büyük ölçüde geliştirilmesini ve bulunacak madenlerin rantabilite hesapları yapıldıktan sonra, planlı bir şekilde hemen işletmeye konulmasını sağlamamız gerekir. Elde bulunan madenlerin en önemlileri için, üç yıllık bir plan yapılmalıdır.

         Ereğli şirketini satın aldığımızı ve Ereğli Kömür Havzasında rasyonel bir üretim planının, günün sorunu olduğunu biliyorsunuz. Bunun tamamlanması, çabuklaştırılarak, kömür üretimi kısa bir zamanda en az bir misli arttırılmalıdır.

         Diğer yönden Maden  Tetkik ve Arama Dairesinin, Divriği sahasında bulduğu ve cevher nispeti itibariyle önemi büyük olan demir madenini süratle işletilmesine geçilme ve Karabük Demir ve Çelik Endüstrimizin ihtiyaç planı dışındaki kısmının, ihracatına başlanılmalıdır.

         Liman işlerinde modern ve planlı çalışma ve fiat tarifelerindeki indiriminin uyandırdığı memnuniyetin verimli sonuçları, ticarette dikkati çekmiştir. Bu yolda devam edilmesinde isbet olacaktır. Ekonomik bünyemizdeki gelişme, deniz ulaşım araçları ihtiyaçlarını her gün arttırmaktadır. Yeni sipariş edilen gemilerden bir kısmı önümüzdeki ilkbaharda gelmiş bulunacaktır. Fakat bunlar, bu günden görülmekte olan geniş ihtiyaca cevap verecek sayı ve oranda değildir.

         Yeni gemiler inşa ettirmek ve özellikle eski tersaneyi, ticaret filomuz için, hem onarım hem yapı merkezi olarak çalıştıracak çareleri sağlamak gerekir.

         Şu günlerde, Yüksek Meclise su ürünleri ve Deniz Bank hakkında bir tasarı gelecektir. Bu konunun, yüksek ilginizi çekeceğinden şüphe etmiyorum.

         Arkadaşlar ,

         En güzel coğrafi durumda bulunan, üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmayı bilmeliyiz. Denizciliği, Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız. Ekonomik kalkınma; bağımsız ve egemen Türkiye’nin daima daha kuvvetli daima daha refahlı Türkiye idealinin, bel kemiğidir. Türkiye, bu kalkınmada iki büyük kuvvet serisine dayanmaktadır.

         Toprağının iklimleri, zenginlikleri ve başlı başına bir servet olan coğrafi durumu; bir de, Türk Milletinin, silah kadar, makinada da tutmaya yaraşan kudretli eli ve milli olduğuna inandığı işlerde ve zamanlarda tarihinin akışını değiştirir bir güçle beliren yüksek sosyal benlik duygusu…

         Sayın Milletvekilleri ;

         Demiryolları, bir ülkeyi uygarlık ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir.

         Cumhuriyetin ilk yıllarından beri, dikkatle ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları yapma politikası, amaçlarına ulaşmak için, durmadan başarı ile uygulanmaya devam olunmaktadır.

         Doğu ve Güney de, Sivas-Diyarbakır gibi büyük illere varan hatlar, geçen yıl içinde, Sivas-Malatya ara hattı ile birbirine bağlanmıştır. Zonguldak’a varmış bulunan hatta bu zengin kömür havzasını İç Vatana bağlamış bulunuyor.

         Sivas’tan sonra, Doğuya doğru uzanıp gitmekte olan hat da, varılacak ilk nokta olan Divriği’ye ulaşmıştır. Bu kol, önümüzdeki yıl Erzincan’a varmış bulunacaktır. Diyarbakır’dan Doğu’ya uzanacak hattın da inşasına başlanmıştır.

         Doğu demiryollarının satınalınmış olduğunu bilirsiniz. Güney de Nusaybin’e giden hattan başka, yurtiçinde bütün demiryollarının yönetim ve işletmeleri Cumhuriyet Hükümetlerinin elindedir.

         Demiryolları inşaatımızın gelişmesi, İran Transit yolunun ilerlemesi ve motorize edilmesine de yararlı olmuştur. İstanbul’dan itibaren başlayan Avrupa turist yolunun asfalt olarak yapılmasına devam olunmaktadır.

         Bu tarz inşaatın, bir plan dahilinde memleketin diğer alanlarına da yayılması beklediğimiz milli başarılardandır. Karayolu ve köprüler inşaatı gelişmektedir. Demiryolları yapımı politikamızı uygulamaya başladığımız yıllar içinde 78 köprü, geçişe açılmış bulunuyor. 23 köprü de inşa halindedir. Bu köprüler, her biri başlı başına birer teknik ve sanat eseri olarak yeni nesillere Cumhuriyetin armağan abideleri olacaktır. Demiryolu hatlarımızı, İç Bölgelere bağlayacak ve bu hatları biran önce, milli ekonomik kalkınmaya büyük hizmetini sağlayacak olan karayolu inşaatının önümüzdeki dönemlerde, yoğunlaştırlarak, bir plan dahilinde genişletilmesi gerekir.

         Her Bölgenin ihtiyacına göre, istasyonlarda tamamlayıcı tesisatta yapılmak ve çeşitli malların gerektiği gibi gönderilmesini sağlayacak, teknik şartları olan vagon adedini arttırmak zorunludur. Bunda da büyük yardımlarınızın esirgenmemesini dilerim.

         Su ve imar işlerine dikkatle devam edilmektedir.

         Posta-Telgraf-Telefon işlerimizde esaslı bir gelişme vardır. Bununla beraber, şehirler arasındaki telofon konuşmalarını biran önce bitirilmesine çalışılmalıdır. Ankara’da yeni bir radyo istasyonunun yapılmasına başlanmış olduğunu memnunlukla belirtmek isterim.

         Sivil havayolları İdaresi, devlet kuruluşları arasında, modern bir idare halinde yer almıştır.

         Bütün teknik şartlar ve güvenlik gereklerine uygun şekilde çalışmakta olan bu idarenin, büyük şehirlerimizin hepsi arasında en modern ulaşım yolu rolünü biran önce yapmaya başlaması, uluslararası hatlarda da, kendi araçlarıyla ilişki kurma imkanı, az zamanda sağlanmasını beklediğimiz önemli işlerdendir.

         Arkadaşlar ,

         Bütün devlet kuruluşlarının canlılığı, gürbüzlüğü, işlemesi yönünden, büyük dikkatle üzerinde durulması, gerekli olan mali hayatımız konusuna değinmek istiyorum.

         Cumhuriyet bütçelerinin belirli hale gelen ve daima kuvvetlenmesi gereken birleşik özellikleri, yalnız denk oluşları değil, aynı zamanda koruyucu, kurucu ve verimli işlere, her defasında daha fazla pay ayırmakta olmalarıdır.

         Bu politikamızın, milli faaliyetler üzerinde derhal yaratmaya başladığı etki iledir ki, bütçe tahmin rakkamlarımız, yalnız gerçekleşmekle kalmamış daima bütçe fazlasıyla kapanmaya başlamıştır.

         1936 yılı bütçesi, tahmine ve 1935 yılında gerçekleşmiş gelirlere göre, 22 milyon fazla ile kapanmıştır. 1937 bütçesinin de uygulamada gösterdiği gidiş, aynı ümidi, fazlasıyla verecek durumdadır.

         Bu sonuç; memleket ekonomisinin gelişmesini, halk için çalışan bir hükümetin, halkın yararına olarak aldığı tedbirlerdeki isabeti de doğrulamaktadır.

         Samimi bir şekilde yapılmış bir bütçe ve gerçek ödeme dengesine dayanan paramızın, yürürlükteki satınalma gücünü kesin şekilde koruyacağız.

         Her türlü mali yükümlülüklerimizi, günü gününe yerine getirmekle devletin güvenirliğini ve mali sermaye ve hisse senetlerini koruma ve destekleme konusunda bütün tedbirleri almak ve bu mevzuda dikkatli bulunmak prensibimizdir.

         Devlet gelirlerinin artırılmasını, yeni vergiler konulmasından çok, devamlı bir programla, mevcut vergilerin kesilmesi ve toplama usullerinin düzenlenmesinde aramak gerekir.

         Son iki yıl içinde hayvanlar, tuz, şeker, çimento, petrol ve benzin elektrik hammadeler resim ve vergilerinde yapılan ve herbiri % 30-50 oranında bir vergi indirimini ifade eden bu azalmanın, üretimi teşvik yönünde vatandaş ve memleket için olumlu ve hayırlı sonuçlar verdiğini görmekteyiz.

          Hayvan vergisi, buhran ve muvazene vegileri üzerinde araştırmalar yapılarak, bütçenin denklik esasını bozmayacak şekilde, yavaş yavaş indirim çareleri düşünülmelidir.

         Bundan başka, memleketimizde yetişmeyen hammaddeler ve üretim maliyeti üzerinde etki yaparak, dış memleketlerle, işlenmiş mal rekabetini güçleştiren her türlü vergi ve resimlerin kaldırılması gerekir.

         Gerek bu konular üzerinde çalışırken, gerekse herhangi bir mali karar alırken ilk gözönüne getireceğimiz şey, milli faaliyet ve milli üretimimize, yani verginin bizzat ana kaynağı üzerinde yapacağı etki olmalıdır. Maliye memurları da, iç işleri memurları gibi, halk ile devamlı teması olan kuruluşlarda çalışmaktadırlar.

Bunların da, halk ile ilişkilerinde, halk için çalışan bir halk hükümetinin doğal niteliklerinden olan, en büyük dikkat ve özen göstermek ve büyük ölçüde güven ve inanç vermek prensiplerinin gelişmesine, özellikle itina etmeleri gerekmektedir.

         Cumhuriyet rejiminde hazine yararı demek; kanunun hazine lehine tesbit ettiği halka, kanunun mükellefi karşılaştırdığı görevi gayet denk bir halde elde tutmak demek olduğunu biran hatırdan uzak tutmamak önemli prensibimizdir.

         Tekel konusunda, özen gösterilmesi gereken esas prensip, bu kurumların mali monopol, ticari kuruluş ve milli valorizasyon kurumu hareketlerinin dikkatle birleştirilmesidir.

         Dışarıya tütün satışları ve ihracat konusu, daha yakından ilgilenmeye değer taşır niteliktedir.

         Gümrüklere gelince; bunda tesisata çalışma usullerine ve kanuni konular bakımından, gerekli düzenleme tedbirlerine hız vermek zorunludur. Tekel tarafından işlenmiş mal fiyatları üzerinde yapılan indirimler, satışları artırmıştır.

         Bu usulün devamlı olarak dikkatte bulundurulması yararlı olur.

         Arkadaşlar ,

         *Büyük Davamız, en uygar ve en kalkınmış Millet olarak varlığımızı yükseltmektir.*

         Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde köklü, bir inkilap yapmış olan Büyük Türk Milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için fikir ve hareketi beraber yürütmek zaruriyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı, ancak türeli bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu nedenle, okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak; memleketinin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanı yetiştirmek; memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak; işte bu önemli ilkeleri en kısa zamanda sağlamak, Kültür Bakanlığının üzerine aldığı ağır zorunluluklardır.

         İşaret ettiğim ilkeleri, Türk Gençliğinin beyin yapısında ve Türk Milletinin bilincinde daima canlı bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca görevdir.

         Silahlanma ve donatım programımızın uygulanması başarıyla ilerliyor. Bunları memleketimizde yapmak emelimiz, gerçekleşme yolundadır. Harp endüstrisi kuruluşlarımızı daha çok geliştirmek ve genişletmek için alınan tedbirlere devam edilmeli ve endüstrileşme çalışmalarımızda da ordu ihtiyacı ayrıca gözönünde tutulmalıdır.

         Bu yıl içinde denizaltı gemilerini yurdumuzda yapmaya başladık. Hava Kuvvetlerimiz için yapılmış olan üç yıllık program, büyük Milletimizin yakın ve bilinçli ilgisiyle şimdiden başarılmış sayılır.

         Bundan sonrası için, bütün uçaklarımızın ve motorlarının memleketimizde yapılması ve harp hava endüstrimizin de bu esasa göre geliştirilmesi zorunludur. Hava kuvvetlerinin aldığı önemi gözönünde tutarak bu çalışmayı planlaştırmak ve bu konuyu layık olduğu önemle

Milletin gözünde canlı tutmak gerekir.

         Büyük Milli disiplin okulu olan Ordunun ekonomik, kültürel ve sosyal savaşlarımızda bize aynı zamanda en gerekli elemanları da yetiştiren, büyük bir okul haline getirilmesine, ayrıca özen gösterilip yardımcı olunacağına şüphem yoktur.”

Atatürk’ün tüm siyasetçilere ve idarecilere bu hitabetinin üzerinden tam 70 yıl geçti…  5 tane 14 yıl!

Bütün imkansızlıklara ve yokluklara rağmen Atatürk’ün dönemindeki ilk 14 yılda Türkiye Süper Devlet olma yolunda… Dünya’ya ABD yerine belkide BİZ yön verecek iken!

Atatürk’ten sonraki 5 tane 14 yılda ne oldu da el kapısından yardım ister olduk?

Borçsuz ve denk bütçeli bir Devlet, nasıl olurda doğmamış çocuğu bile borçlu olabilecek bir Millet durumuna getirir?

Bir Türk Evladı olarak bunun hesabını istiyorum!

Çünkü ; Atatürk’ün dediği gibi Türk Milletinin Davası Büyük!

Küçük Davalar peşinde olan bir milletin efradı olsaydım elbette hesap sormazdım.  

Ancak, BEN TÜRK’ÜM …

“BÜYÜK DAVAMIZ, EN UYGAR VE EN KALKINMIŞ MİLLET OLARAK VARLIĞIMIZI YÜKSELTMEKTİR.” ATATÜRK

YILMAZ KARAHAN

KAYNAK : İnkilabımız ve İlkelerimiz

                     Em. Tüm Gen. Turhan Olcaytu  

Paylaş:

Yorumlar

“3) SON HİTABET” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. ferit baltacı yorum tarihi 6 Şubat, 2008 08:43

    Atatürk ün seslenişi olağanüstü ve yol gösterici.
    Karşı devrimi gerçekleştiren İnönü ve gelen ABD
    yandaşları ülkeyi bu gün dar bir boğaza soktular..Kuşkusuz çıkarak, büyüyeceğiz.
    Dilimizi de korumak bağımsızlığımızın ilk geçiti
    ise niçin ? yukarda ki yazı da Türkçeleri varken !
    yabancı sözcüklere yer verildi ??
    Sevinçle , yabancı sözcüklerden arındırma işini
    üstlenebilirim.. saygılarımla
    ferit baltacı

  2. Silvan GÜNEŞ yorum tarihi 9 Mart, 2008 01:00

    Okumayan bir millete ne anlatacaksınız ki.? Kur-an kurslarında sözde benim dinimi öğreten kimseler bunu yaparken ne yazık ki onun düşmanlığını yaparak Türk İnsanını Türk Atasına düşman yetiştirdiler. Önce Kur-an kurlsrını ve İmam hatip Okullarını ve özellikle İmam Hatiplerin yatılı okllarını kapatıp, bu okulları normal liselere çevirmek gerekmektedir. Küçücük çocukların beyinleri yıkanıyor. Çok yaızk oluytor bu memlekete. Bizi bu günlere getiren şehitlerimize

  3. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 9 Şubat, 2009 02:57

    Sana inanmayan kâfir.
    İkazlarını dikkate almayanlar katmerlisi.

Yorum yap