5) KÜRESELLEŞME
Yayin Tarihi 12 Temmuz, 2007
Kategori SİYASİ
KÜRESELLEŞME
(TESLİM OL TÜRKİYE!)
Dünyadaki sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel ve teknoloji alanlarında olan gelişmeler Ülkemizi her yönden etkilemektedir.
Küreselleşme (Globalleşme) neden oluştu?
Hedefleri nelerdir?
Bu soruların cevapları, Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamının ifadesidir.
Küreselleşmenin iki kaynağı vardır:
1. İDEOLOJİ: 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması ile başlayan S.S.C.B.’nin dağılma süreci. Böylece 1945 yılından itibaren iki kutuplu olan Dünya’da güç dengeleri bozulmuştur. Soğuk savaş bitmiştir. ABD, Dünya’da tek süper güç olarak kalmıştır. Komünizm sona ermiştir.
2. TEKNOLOJİ: İletişim (telefon) ve Bilişim (bilgisayar) alanındaki hızlı gelişme. Dünya küçülmüş, bilgi ve istihbarat yayılmıştır. İçe kapanıklık bitmiştir.
Teknolojik gelişmeler ve S.S.C.B.’nin yıkılması, yeni oluşumlara ve fikirlere zemin hazırlamıştır. Güçlü Ülkeler, küreselleşme olgusunda ön plana çıkmıştır.
Küreselleşmenin 3 temeli vardır:
1- SİYASİ: Dünya da ABD’nin siyasi liderliğe ve jandarmalığına bürünmesi. Birçok ülkenin rejimlerini düzenleme görevini üstlenmiştir. BM, ABD’nin istediği tarzda karar verme durumuna getirilmiştir. ABD menfaatleri doğrultusunda her yere müdahale hakkını kendinde görmektedir. “Demokrasi ve İnsan Hakları” söylemleri ile Ülkeleri işgal ve baskı altında tutup sömürmektedir.
2- EKONOMİK: Uluslararası Sermayenin Hakimiyeti. Büyük şirketlerin, kazanç elde edebileceği her ülkede yatırım yapması. Banka, işletme ve toprak satın alınarak, üretim ve tüketimi kontrol ederler. Borsaya hakimdirler. Faizi ve kredi limitlerini belirlerler.
Bir malın;
Neden üretilecek?
Nasıl üretilecek?
Nerede üretilecek?
Ne kadar üretilecek?
Fiyatı ve tüketimi nasıl olacak? Sorularının cevabını da bu uluslararası sermayeye hükmeden ülkeler vermektedir. Uluslararası sermayede en yüksek pay ABD ile Yahudi firmalarınındır.
3- KÜLTÜREL: İnsanları, belirlenen hedeflere yönlendirme çalışmalarıdır. Kültürel küreselleşmenin 3 hedefi vardır.
1. Marka: Tüm ülkelerde insanların aynı markada üretilmiş yiyecekleri tüketmesi, giysileri ve araçları kullanması. (Cola-adidas-nike-mcdonalds-lewis-nokia-sony-ford-mercedes v.s.) Bu tüketim pazarını canlı tutmak ve sürekliliğini sağlamak için her türlü medyadan ve filmlerden yararlanılmaktadır.
Yerli üretime yönelik bir ürünün pazar yapmaması için, yerli malın maliyet değerini yükselttirmek de Çok Uluslu Şirketlerin Politikasıdır.
2. Dil ve Ahlak: Amerikan ve İngiliz Dilinin hakimiyetini sağlamak. Dil vasıtasıyla Amerikan hayat tarzının yaygınlaştırılması. İngilizce ağırlıklı eğitim yaptırılarak genç kuşağın, Amerikan-İngiliz hayranlığını arttırmak. Mümkün olduğu kadar ticarethanelerin, mağazaların ve dükkanların isimlerinin Amerikan tabelalarına benzetilmesi.
İslami değerlerden insanları uzaklaştırmak. “Dinler arası Diyalog” çalışmalarını desteklemek. Misyonerliği yaygınlaştırmak. Gençlerin nefislerini ve arzularını azdırarak, milli ve manevi değerleri inkar ettirmek.
Böylelikle, dejenere olmuş bir tüketici kitle yaratılacaktır.
3. Etnik Yapı: Bir Ülkede yaşayan insanların soy ve inanç yönünden farklılıklarını ön plana çıkartıp, bağımsız bir yönetim kurmasını sağlamak. Türkiye’nin üniter yapısını tehdit eden en önemli meseledir.
Başbakan tarafından sürekli Türkiye de 36 etnik yapının varlığı hususundaki iddiaları, Türk Milleti’nin bütünlüğünü tehdit etmektedir. Başbakanın 12 Ağustos 2005 tarihinde Diyarbakır’da “Türkiye’de Kürt Sorunu var” açıklaması, bölücülere moral ve güç vermiştir…
4 Haziran 2003 tarihinde TBMM’de, AKP ve CHP birlikte “İkiz Yasalar” denilen sözleşmeleri kabul etmişlerdir. Bu Yasalar nedir?
1. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (4867 sayılı yasa)
2. Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi (4868 sayılı yasa)
Bu yasalara göre “ Bütün Halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler.” Yugoslavya örneği!
Ülkemizde, özelleştirme adı altında Milli olan her şey elden çıkartılmıştır. Bu özelleştirmenin en tehlikeli tarafı ise, Toprak satışlarıdır. Çiftçi üretemez duruma gelmiştir. Üretse de zarar etmektedir. Böylece tarımcılıkta, hayvancılıkta bitecektir. İşlenen toprak “Vatan” olur. Köylü üretemeyince, esnafta ticaret yapamaz duruma gelecektir.
Planlı bir borçlandırma politikası ile Ülke kaynakları haciz altına sokulmuştur. Küresel Güçleri oluşturan Çok Uluslu Şirketler, Vatanımızın tüm zenginlik kaynaklarına yön verecek duruma getirtilmiştir.
1995 yılında imzalanıp, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren yürürlüğe giren “Gümrük Birliği” antlaşması, “Teslimiyet”in kapısı olmuştur.
ABD’nin bile kabul etmediği sözleşmeleri, “İkiz Yasalar” adı altında kabul eden AKP ve CHP Türkiye’nin bütünlüğünü tehlikeye sokmuşlardır.
Küresel Güçler, Türkiye’ye “ TESLİM OL” diye seslenmeye başlamıştır. Türk Milleti, Yeniden Ergenekon’dan çıkmaya mecburdur.
Temkinli ve Tedbirli olarak çalışacağız.
Vatanımızı Teslim etmeyeceğiz, Böldürtmeyeceğiz…
YA TESLİMİYETÇİLİK, YA MİLLİYETÇİLİK!
YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“5) KÜRESELLEŞME” yazisina 4 Yorum yapilmis
Yorum yap
Değerli Arkadaşlarım;
Önümüzdeki hafta ülkemizde ve bütün İslam Aleminde “Kurban Bayramı” kutlanacaktır. Bu dini vecibenin yerine getirilip getirilmemesi veya neler kurban edilmeli gibi tartışmaları tamamen gereksiz ve boş tartışmalar olarak görüyorum.
Çünkü iman ve inançların tartışılması; özellikle bunu tartışmaya açanlara hiçbir yarar sağlamamıştır, sağlamayacaktır.
Burada benim bir önerim var.
Şehirleşmenin artığı çağımızda, şehirlerde daralan alanlar nedeniyle bilindiği gibi kurban kesimi giderek daha kanlı ve uygunsuz görüntülere neden olabilmektedir. Bu görüntünün önlenebilmesi için insanlarımızın görüşlerine başvurdum. Aldığım yanıtların özeti şöyle:
“… İster dinci isterse laik kesimden olsun bütün yardım dernekleri kurban kesimi için banka hesap numaraları vermek suretiyle vatandaşlarımızın kurbanlarını kesebileceklerini ilan etmişlerdir. Demek ki kurban kesimi için bir yardım kuruluşuna vekalet vermekte bir sakınca olmadığı bütün taraflarca kabul edilmiştir…
… Aslında kendi kestiğimiz kurbanların etinin dağıtımında ne kadar doğru, ne kadar yanlış yaptığımız konusunda çoğu kez tereddüt geçirdiğimiz için bir yardım kuruşuna vekalet vermek daha doğru gibi geliyor…
… Vekâlet verdiğimiz kuruluşun gerçekten denetlenebilir olması önemlidir. Eğer bunların hesapları devlet tarafından denetlenemiyorsa bilmeden düşmanlarımıza da yardım etmiş olabiliriz…”
Yorumlar bunlarla bitmiyor. Ancak, görülen o ki eğer vekalet verebileceğiniz bir yardım kuruluşu varsa sokaklardaki akan kanlara, uygunsuz görüntülere karşı etkin bir eylem için ilk adımı atmış olacaksınız…
Unutmayınız…
Yardım yapacağınız kurum ve kuruluş mutlaka DEVLET TARAFINDAN denetlenebilir olmalıdır.
Yoksa
bilmeden düşmanlarımıza yardım yapmış olursunuz.
KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
yimaz bey katiliyurum yurumunuza
KÜRESELLEŞME: SÖMÜRÜNÜN YENİ ADI
http://www.kayseri.net.tr/yazar.asp?yaziID=8340
Küresel Sömürü
http://www.antalyabugun.com/index.php?page=makale&MID=11160