205) GÖRÜŞLERİM

Yayin Tarihi 16 Ocak, 2010 
Kategori SİYASİ

GÖRÜŞLERİM

image00120.jpg

Her insanın kendini etkileyen veya duyarlı olduğu konulara ilişkin sorunlara yönelik çözüm görüşleri ve teklifleri olur… Eğer ben yetkili olsaydım veya gücüm olsaydı! diye düşünce alemine dalar ve çözümlerini sıralar…

İşte, bu yazıda böyle birşey!

İnsanları rahatsız eden de, mutlu eden de insandır. O halde yeryüzündeki tüm sorunların kaynağı insan ise, çözümü de insandır. Her insanın varoluşundan itibaren doğal hakları vardır:

1.   Yaşama

2.   Korunma

3.   Çoğalma

Bu haklar engellenemez, kısıtlanamaz!

1.   YAŞAMA:Can Azizdir” demiş, Atalar… Yaşamdan ve yaşatmaktan daha önemli bir şey yoktur. İnsanların beslenme ihtiyaçları ile sağlık bakımlarını sağlamak.

2.   KORUNMA: İnsanların, kendine zarar verebilecek her türlü etkenlere karşıda korunması zorunludur. “Korunacak olan değerler nedir?” diye sorduğumuzda, cevabı kısaca şudur:

a)   Can güvenliğini sağlamak

b)   Dilini, inancını ve kültürünü korumak

c)   Cehalete karşı, eğitim olanaklarını sağlamak

d)   İş yapabilme ortamını sağlamak

3.   ÇOĞALMA: Her insanın soyunu devam ettirebilmesi için aile hayatı kurması ve toplumuna aidiyet duyması da en doğal haklarındandır.

Ülkemizde Halkımız; huzursuz, yarınından kuşkulu, güven duygusu zedelenmiş, sosyal ilişkilerde şüpheci, siyasi bir tarafı olmasına rağmen söyleminde etkisiz, medyanın yönlendirmesine mahkum, olası sevinçlerini bile doyasıya yaşamaktan ürken, bilgiden ve sorgulamadan uzaklaşan, hayatını sürdürebilmek için bencilliği fazlaca önemsemeye gayret eden insanlar…  Sözün özü; kendini ifade etmeye korkan bir toplum oluşmaya başlamıştır…  

Sosyal dayanışmanın, kendine güvenin ve bilginin gelişmediği toplumlarda insanlar, sıkıntılardan ve sorunlardan kurtulmak için her zaman bir kurtarıcı veya müdahaleci bir güç beklerler! Aslında çözüm insandadır… Kurtarıcı da kendisidir… Önemli olan kişinin kendi bilinç düzeyini yükseltmesi, özgüvenini geliştirip, ötekilerin haklarını zedelemeden meşru zeminde meşruiyet içinde savunması ve istemesinde yatmaktadır. Aksi takdirde, birilerinin himmetine sığınarak sunulan yaşam seviyesine mahkum olur.

“Eğer ben yetkili olsaydım veya gücüm olsaydı” Neler yapardım?

1)   SOSYAL:

— Muhtarlıklar bünyesinde ailelere ve gençlere yönelik rehberlik birimleri  oluşturulucak. Bilgilendirme ve verimi arttırmaya yönelik aylık dergi veya gazete ücretsiz olarak tüm ailelere ulaştırılacaktır.

— Tüm vatandaşların sosyal güvenlik çatısı altında olması sağlanacak. Çocuk doğduğu andan itibaren “sağlık-beslenme- büyüme sigortası” adı altında kayda alınacak. Çocuğun gelişmesi izlenecek ve desteklenecek.

— Her doğan çocuk için; aileye, coğrafi özelliklere uygun milli ekonomiye katkıda olacak bir ağaç fidesi diktirilip çocuğun adı verdirilecek.

— Bakıma muhtaç ve engelli vatandaşlarımız için; hergün, kontrol ve yardım hizmeti verecek ekipler kurulacak.

— Her mahallede boş zamanları değerlendirme için, dinlenme, sosyal ve kültürel etkinliklere yönelik tesisler olacak. Çocuklarımızın öz güvenini geliştirici zeka ve beceri oyunları teşvik edilecek. Özellikle, binlerce yıllık geçmişi olan Türkler’in strateji oyunu “9 Kumalak” oyununun öğrenilmesini önemserdim.

— Aşevi ve yardım paketi dağıtım faaliyetleri yasaklanacak. Yoksulların  mahçup ve ezilmişlik duygusuna sürüklenmemesi için, büyük marketlerden belirli bir limit dahilinde kendi ihtiyaçlarını seçerek alması sağlanacaktır.

— Yoksulların; kira, elektrik, su ve yakacak giderlerinin karşılanması  desteklenecek ve ödeme kolaylığı yapılacak.

— Tüm ulaşım araçlarından (deniz-hava-kara), öğrenciler ve çocuklar tarife bedelinin yarısına yararlanacak.

— Ülkemizde yüzde 12 civarında engelli bulunmaktadır. Yolların ve merdivenlerin engelli vatandaşlarımızın kullanabilirliğine uygun olması sağlanacak.

— Tüm sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik girişimlerde kadınlara öncelik tanınacak, en azından yüzde elli paylaşımda bulunması mecbur kılınacaktır. (Kadını önemsemeyen toplumlar, köle zihniyetli sefillerdir.)

— Gece ve gündüz konduların tamamı kaldırılacak ve bu kültürü yok etmek için kültür seferberliği başlatılacak. Türk İnsanı kondularda yaşamaya mahkum edilmemeli. İnsan onurunu zedelemeyecek yerleşim birimleri, uygun mekanlarda oluşturulacaktır.

— Milli ve Dini Bayramlarda tüm halkın katkı ve katılımı sağlanarak ortak sevinç yaşanması için cazibe merkezli tedbirler alınacak.

2)   EĞİTİM VE KÜLTÜR:

— En kutsal meslek Öğretmenliktir. Öğretmenler mesleğini severek, özverili ve donanımlı bir şekilde yetişmesi ve uygulaması için, ilköğretimden sonra sınavlarla tercih edilecek 8 yıllık öğretmen okullarına öğrenci kabulü yapılacaktır. Bu okulların ilk dört yılından sonra branşlaşma başlayacak, Öğretmenler okullarından mezun olduktan sonra, KPS gibi sınavlara tabi olmaksızın ataması yapılacaktır. Öğretmenlerin görev süresi içinde özel ders vermesi ve ek bir iş yapması kesinlikle yasaklanacaktır. Öğretmenleri ekonomik sıkıntıya düşürmeyecek maaş verilecek ve sosyal yaşam düzeyi desteklenecektir.

— TRT’de “Halk Okulu” proğramı uygulanacak. Bu yayında halkımıza,  Dil-Kültür-Tarih-Coğrafya-Ekonomi dersleri verilecek. Halkın bilinç düzeyinin geliştirilmesine yardımcı olunacak.

— Kimliğine ve kültürüne sahip, bilinç düzeyi yüksek insanlara misyonerlik faaliyeti yürütülemez. Misyonerlik çalışmaları genellikle bilgiden yoksun, bilinç düzeyi düşük ve yoksul insanlara yönelik yürütülür. Bu propagandaya insanımızın maruz kalmasını engellemek için; yoksulluğu yok ederek, insanımıza özellikle çocuklarımıza milli ve dini kimliği istismar ettirilmeden doğru bilgiler verilecek ve yetiştirilecektir. Ülkemizde tüm dini inançlara yönelik ibadethanelerin ihtiyaç kadar açılmasına ve cemaatlerinin inançlarını herhangi bir baskı altında kalmadan yaşamalarına destek verilecektir.

— Okullarımızdan yabancı dil dersleri kaldırılacak. Çocuklarımız, Türk Dili ve Edebiyatını sınıfı geçmek için değil yaşamak ve yaşatmak için öğrenecekler. Gençler; Türkçe düşünecek, Türkçe konuşacak, Türkçe yazacak.

— Haftada 1-2 saatlik yabancı dil dersi ile, dil öğrenilemez… Okullar kapandıktan sonra, 2 ay uygulamalı yabancı dil kursları açılacak. Bu kurslara katılım isteğe bağlı olacaktır.

— “İş ve Sanat” okulları açılacak. İlköğretimden sonra çocukların bir meslek sahibi olmaları sağlanacak.

— Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ulaşımı, ticareti ve ürünlerinden yeteri kadar yararlanamadığımız da bir gerçektir. Zengin su kaynaklarımızı (akarsular-göller-yeraltı suları) ise, bilinçsizce kullanarak gelecek nesillere bir Vatan değil, kurak bir toprak bırakacağız. Deniz ve Su kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak mecburiyetindeyiz. Bu da bilinçlenme ile mümkündür. Ülke kalkınmasında önemli bir faktör olan denizciliğe önem verilecektir. Bundan dolayı, ilköğretimden sonra 5 yıl eğitim ve öğretim süreli  “Denizcilik ve Su” okulları uygun olan yerlerde açılacaktır. Bu okullardan mezun olan gençlere iş olanakları hazırlanacaktır.

— Üniversite sınavları ve YÖK kaldırılacaktır. Fakülteler; öğrenci kabulünü orta öğrenim başarı durumunu değerlendirerek,  ilgili okullardan davet usulüyle yapacaktır.

— Bölgeler arası eğitim ve öğretim farklılığı olmayacak. Tüm çocuklarımıza eğitim ve fırsat eşitliği tanınacaktır.

— Bütün okullarda doktor, sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve çocuk polisi bulunacaktır. Bu ekip; çocuklarımızın sağlık ve kişisel sorunları ile ilgilenerek, madde bağımlılığına karşı da tedbirler hazırlayacaktır.

— Çocukların boş zamanlarını değerlendirecek kültürel, spor, müzik ve eğlence salonları yapılacak.

— Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” sözü; Çocuklarımızın milli bilinç düzeyinin yükseltilmesine ve bu bilinçle yaşatılmasına parolamız olacaktır.

Tarihimizi  ve kültürümüzü gerçek anlamda anlatan çizgi filimler, sinema filimleri, tv dizileri yaptırılacak ve tiyatro eserleri hazırlattırılacaktır. Bu hususta her türlü destek sağlanacaktır.

— Okullarında üstün başarı gösteren öğrenciler, Yurt dışı gezileri ile ödüllendirilecektir.

3)   EKONOMİ

Hz. Muhammed (s.a.v); “Allah’ım, küfürden ve fakirlikten sana sığınırım” diye dua etmiştir. Peygamberimiz bu Hadis-i Şerifi ile fakirliğin tehlikelerine karşı insanları uyarmıştır. Fakirlik ve yoksulluk bir kader değil, kederdir… Bu kederi de insanların yanlış ve eksik işleri yaratmaktadır…

Toplumların refah seviyesinin yükseltilmesi ancak bilinçli üretim ve ticaret ile mümkündür.

AB ile yapılan Gümrük Birliği antlaşması yüzünden, Ülkemiz milyarlarca dolar kaybetmiştir. Bu kaybımızın asıl nedeni, Avrupa’dan gümrüksüz mal alışımız değil o mallara muhtaç oluşumuzdandır. İthal ettiğimiz malları üretemeyişimiz veya kalite olarak o seviyeye gelemeyişimiz, yabancı malların tercihine neden olmuştur. Biz her alanda üreteceğiz ve kaliteli üreteceğiz. Vatandaşlarımız bilinçli olarak (869) ile başlayan barkodlu yerli malları tercih edecektir. Avrupa istediği kadar gümrüksüz mal göndersin raf süsü olmaktan öteye geçemeyecektir…

—  Sanayi tesislerinin geliştirilmesi hedefimizdir. Üretimde kalitenin yükseltilmesi ve yeni yatırımların yapılması için özel sektör desteklenecektir. İhracat ve vergide kolaylıklar sağlanacaktır.

— Bir ülkenin kalkınmışlık seviyesi, ürettiği ve tükettiği demir-çelik mamülleri ile ölçülür. “Güçlü Devlet, Zengin Millet” olmak için demir-çelik sanayisi geliştirilecek, teşvik edilecek. Özel sektöre yatırım ve vergi kolaylıkları sağlanacaktır.

— Ülkemiz güneş ve rüzgar yönünden zengin bir coğrafyadadır. Bu doğal zenginlikler ısı ve elektrik enerjisine dönüştürülecek. Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak için, üniversiteler bilimsel araştırmalar ve projeler hazırlayacaktır.

— “ATA” adlı kaliteli yerli otomobiller üretilecektir.

— Tüm deniz limanları kapasite yönünden geliştirilecek. Yeni tershaneler yaptırılacak. Uluslararası deniz ticaretinde söz sahibi olabilecek girişimlerde bulunulacak.

— Demiryolları modernleştirilecek ve ülkemizin her yönü demiryolları ile birbirine bağlanacaktır.

— Tarım ve hayvancılık teşvik edilecek, desteklenecek. Belirlenen standartlarda ve şartlarda üretimin yapılmasına önem verilecek. Üreticinin korunması için araç, yakıt, gübre ve yem alımında kolaylıklar sağlanacak. Kredilerde sıfır faiz uygulanacaktır. Kota kalkacak. Üreticinin elinde mal kalmayacak, tamamı değerlendirilecektir. Halk sağlığını önemsemeyen ve standartlara uymayan üreticiler “Yasaklı” konuma geçirilecektir.

— 10 km karelik güzelim “İmralı Ada’sı” cezaevi durumuna getirilmiş ve burası onbinlerce vatan evladının şehit olmasına sebep olan terörist başı için tahsis edilmiş… 1 kişinin mahkumiyetini sağlamak için hergün büyük masraflara girilmekte ve yüzlerce güvenlik görevlisi terörist başını korumak için istihdam edilmiştir.

İmralı Ada’sı, uluslararası eğlence ve oyun merkezi haline dönüştürülecek. Buradan temin edilecek olan gelir, çocuklarımızın eğitimine yönelik yatırımlarda kullanılacaktır.

— Yurt içi her türlü ulaşım araçlarından yolcu bilet bedelinin %1’i kadar, “Aş için, İş” adı altında katkı payı alınacak. Bu gelir, işsizlere iş olanakları sağlayacak yatırımlarda kullanılacaktır.

— Yabancı sermaye, risk taşımadan kağıt üzerinden milyarlarca dolar kazanmaktadır. Yabancılar, Ülkemizin stratejik önem taşıyan bölgeleri dışında üretime yönelik yatırıma teşvik edilecektir.

— Her il’de yeni yerleşim birimleri kurulacaktır. Böylelikle iç göç olgusu kontrol edilerek, İnşaat sektörünün canlanması ve güçlenmesi  sağlanacaktır.

— Ülke ekonomisini sömüren vampirler var. Bunlar kanımızı emer gibi, milletin paralarını bir şekilde yutmaktadırlar… Doymadılar… Sanki ekonomik sistem de doymalarını istemiyor gibi… Ülkemizin içine düştüğü en büyük tehlike iç ve dış borçtur. Artık borçların anaparasını ödeme yerine, faiz ödemelerini yapmak için uğraş veriliyor. Son beş yılda 200 milyar dolar civarında iç borç faiz ödemesi yapılmıştır. Bunun anlamı şudur: Köyden kente, esnaftan memura kadar tüm halkımız birkaç bin kişilik vampirlere alın terimizi para yapıp ağızlarına veriyoruz…  Özelleştirme politikalarının önemli bir sebebi de budur. Elde edilen kaynak ile iç ve dış borç ödemelerini yapmak. Personel ve işletme giderlerinden kurtulmak!

Doğmamış çocuğun hakkını bile götüren bu zihniyetin ortadan kaldırılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır…

— Ülkemizde 600 bin civarında kahvehane bulunmaktadır. Her kahvehanenin ortalama 25 müdavimi olduğunu var sayarsak 15 milyon insanımız atıl kapasitede oturmaktadır. Ülkemiz nüfusunun 1/5’ini, iş gücü yönünden kaybetmiş demektir. Bu mevcudun yarısını emekli ve iş gücünden uzak kişilerin varlığını dikkate alırsak, 7-8 milyon insanımız kahvehanelerde işsizlikten zamanını öldürüp umutla yaşamaya çalışıyor demektir.

Timur “Aylak asker fesada düşer” demiş. Askerini kışlada eyleştirmemiş, yaz mevsiminde kuzeye, kış mevsiminde güneye fetih seferlerine çıkmıştır…  

İşi ve meşguliyeti olmayan insanın yoldaşı, huzursuzluktur.

Boş olarak bulunan bu vatandaşlarımıza, uygun alanlarda ekonomik değeri olan ağaç fidesi yevmiye karşılığı diktirilecektir. Her gün 1-2 milyon insanın 20 şer fide diktiği ülkede erozyon ve kıtlık olur mu?

Bu işlerin masrafları lüks tüketim, eğlence ve spor gelirlerinden temin edilecektir.

— Bütün ulusal ve mahalli basın-yayın kuruluşları her gün; yerli malın alımını, tasarrufun önemini, israfın zararlarını, verimli olmanın yollarını, yardımlaşma ve dayanışmanın toplumsal yararlarını anlatan yazılı ve sözlü proğramlar hazırlayacak ve yayınlayacaktır. Bu etkinlikte bulunmayan kuruluşların, çalışma izinleri iptal edilecektir.

4)   SİYASET

Aslında bu konuda söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var ki! Ama ne söylesek, ne yazsak Fuzuli’nin dediği gibi olacaktır:

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil

Ancak çok önemsediğim birkaç husus var. Bunları belirtmek zorundayım.

A)  Dokunulmazlık:

Milletvekillerinin kime ve neye karşı dokunulmazlığı var?

Yasalara karşı ise; Milletvekilliği süresince, demek ki yasalara aykırı bir iş yapma olasılığı vardır…

Eğer Halka karşı ise; Bunlar kimi temsilen Mecliste bulunuyor? Milletvekili kendine temsil görevi veren Halkından korkar mı? Dürüst bir şekilde Millet ve Devlet menfaatleri için hizmet yapmak üzere belirli bir süre için görevlendirilen kişiler, dokunulmaz değil adil bir örnek olması yönünden “Dokunulur” olmalıdır. Dokunulmazlık kaldırılmalıdır.

B)  Avrupa Birliği (AB):

Türkiye için, AB’ye üye olmak bir hedef olmamalıdır. Eğer,  AB üyeliği vazgeçilmezimizse uzun yıllar kapıkulluğu yapacağız demektir. Zira dayatılan uyum süreci şartları hiçbir zaman bitmeyecektir. Sürekli Avrupalı emir gibi tavsiyelerde bulunacak, bizler isteklerine uymaya çalışacağız… Hükümetlerimiz bu uyum yasalarını çıkardıkça sanki büyük işler becermiş gibi gururlanıyorlar… Esasında siyasi ayıbımız ve yönetim zafiyetimiz burada kendini gösteriyor…

Soru şu: “Demokrasinin ve hakların geliştirilmesi, üretimde kalitenin yükseltilmesi, standarda uyulması, israfın önlenmesi, sosyal ve kültürel etkinliklerin yayılması, çevrenin iyileştirilmesi gibi yasal düzenlemeler ve uygulamalar AB istediği için mi yapılıyor?” Bu sorunun cevabı genelde “Evet” gibi görünüyor. O zaman şu soruyu da sorma hakkımız doğuyor:  “AB üyeliğimiz söz konusu olmasaydı, Türk Halkı bu iyileştirmelere layık değil miydi?”

Buna göre; Türkiye’nin hedeflerini AB belirlemektedir. O halde Türkiye’nin her zaman kontrol edilir bir büyüklükte olması sağlanacaktır…

Atatürk 6 Mart 1922 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada;

Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklâl vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile ecnebilerin plânları ile yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”

Diye bizleri uyarmıştır. Ancak her ne hikmetse biz kendimizde olan asli cevheri unutup, El gibi olmaya çalışıyoruz…

AB’ye üye olmayalım diye bir iddiam yoktur. Avrupa ile siyasi, ticari, kültürel ve bilimsel anlamda ilişkilerimiz olmalı ve sürdürmeliyiz. Fakat AB’ye üye olacağız diyerek te Milli menfaatlerimizi gözetmeden, kimliğimizi dejenere ederek, bölücülüğe taviz vererek boyun eğmemeliyiz.

Atatürk, 1 Kasım 1937 tarihinde TBMM’de yaptığı açış konuşmasında Türk Milleti’nin Ülküsünü açıklamıştır.

Büyük Davamız; en uygar ve en kalkınmış Millet olarak varlığımızı yükseltmektir.”

Bizi bu Ülkümüzden, dahili ve harici hiçbir güç alıkoyamaz!

C)  Türk Birliği:

Hep bu Birliğin düşünceleri ile yaşıyoruz ve yaşatacağız…

Türk Devletleri’nin güçlenerek birlik oluşturması; İslam Ülkeleri’nin de, mazlum ülkelerin de kurtuluşudur…

Türk Birliği’nin oluşması demek; İnsanlık için Adalet’in ve Hakça bölüşümün gerçekleşmesi demektir…

Ancak Türk Birliği’ni, tek Devlet gibi olma diye anlamamalıyız. Bu yanlışlıkdan kendimizi kurtarmamız gerekir. Eğer bu şekilde bir düşüncede yoğunlaşılırsa, Birlik fikri sadece sözlerde kalır… 

Bağımsız Türk Devletleri ile siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri alanlarda ilişkilerimizi geliştirmeli ve güçlendirmeliyiz. Türkiye’nin sosyal, siyasi ve ekonomik konumu, diğer Türk Ülkelerinden çok farklıdır…  Türkiye’de fert başına düşen milli gelir 10 bin dolar civarında olup  Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan da ise çok düşük seviyededir…

Birliği oluşturacak en temel girişim dil ve kültür uyumudur. Her Birliğin mutlaka bir merkez gücü bulunur. Bu merkez yani lider Türkiye ise, önderliğimizi sabırlı olarak bir plan dahilinde uygulamamız gerekir. Bilgi ve teknoloji paylaşımı, kaynakların değerlendirilip yatırıma dönüştürülmesi ve üretimde kalitenin yükseltilmesi halinde Türk Birliği, diğer Birliklere karşı iddialı olabilir…

Türk Birliği hayal değildir! Önemli olan ehliyet ve liyakat sahibi Türklük şuuru ile yaşayan yöneticilerin iş başına gelmesindedir…

— 300 milyonluk Türk Dünyası ile ilişkilerin düzenlenmesi ve yönetilmesi için mutlak surette ilgili bir Bakanlık kurulacaktır.

— Ülkemizin uygun bir coğrafyasında “Türk Dünyası Kardeşlik Kenti” kurulacak, her ülke kendine özgü kültürel ve ekonomik tanıtımını yapacağı fuarları kuracaktır. Bağımsız ve özerk Türk Cumhuriyetlerinden gençler Türkiye’ye getirilerek 3 er aylık dönemler halinde kültürel ve bilimsel çalışmalara katılması sağlanacaktır. Bu gençlerimiz Türk Birliği’nin hızlı ve sağlam temeller üzerinde oluşması için, kendi ülkelerinde hizmet vereceklerdir…

Yukarıda önemsediğim konularda kendi görüşlerimi ara başlıklar ile arz etmeye çalıştım. Bu ara başlıkların açılımlarını yaptığım takdirde, sunumum çok uzun olacaktı… Gerektiğinde bu açıklamalar yapılacaktır…

Tek amacım; Türk Devleti’nin güçlü, Türk Milleti’nin mutlu olması hususunda hizmet üretmektir.

TÜRKLÜK BİR YAŞAMDIR.

HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAR, YAŞANIR, YAŞATTIRILIR…

TÜRKLÜK BİR ATEŞTİR.

SEVENLERİ AYDINLATIR, DÜŞMANLARI ERİTİR…

YILMAZ KARAHAN

NOT: LÜTFEN KAYNAK BELİRTİN!

Paylaş:

Yorumlar

“205) GÖRÜŞLERİM” yazisina 11 Yorum yapilmis

  1. Barış AYKUL yorum tarihi 16 Ocak, 2010 22:45

    Gönül,döner sermaye yoluyla ihya olan/edilen çok değerli profesörlerimizin birazcık kendi uzmanlık alanları dışına çıkıp entellektüel birikimlerini vatan/millet sorunları üzerine kullanmalarını ne kadar isterdi…

    Ama olmayınca olmuyor…

    Milli şuuru taşımak akademik ünvan taşımaya benzemiyor…

    Ama neticede milli şuurda bir ütopya olarak kalmıyor…

    Yılmaz Karahan gibi birileri çıkıp bu şuuru yaşıyor,yaşatıyor…

    Yılmaz Karahan gibilerin çoğalması umudumla…

  2. BİLGİN DENİZ KARAMANOĞLU yorum tarihi 17 Ocak, 2010 01:47

    Sayın hocam,
    Derin bir uykudan uyandım.Rüya kafamda hâlâ taptazeydi;yeni görülmüş renkli bir filim gibi.Nasıl derin bir uyku idi ki, o öyle.Sanki 60 yıldır uyumaktaymışız. Buna rüya demek istiyorum…uyuduk ve 60 yıldır kandırıldık.Şimdi sizin düşüncelerinize katılmamak mümkün mü?Sokaklarda insanlar mutsuz umutsuz. Herkesin gözü yaşlı.Gençlikten umut kesilmiş…yarı Türkçe,yarı nece konuşuyorlar bende anlamıyorum.

    Nede güzel düşünmüşsünüz çözümler!
    Bunlar yapılırsa eminim ki,insanların yüzünde bir tebessüm olacaktır,huzur olacaktır..çocuklar eğitim nedir öğrenecektir.Nede hoş olur hocam! Yüreğinize gönlünüze sağlık

  3. BİLGİN DENİZ KARAMANOĞLU yorum tarihi 17 Ocak, 2010 02:00

    VE O AŞŞALIK DUYGUSUNDAN BİRGÜN MUTLAKA KURTULACAĞIZ.BUNA İNANCIM SONSUZ.SAHTE AVRUPA BİRLİĞİ,IMF GİBİ ARAÇLARI KULLANARAK ULUS-DEVLETLERİ PARÇALANIYOR,O DA SÖKMEZSE BOMBA ISKOTLARINI TÜKETMEK İÇİN SALDIRIYORLARDI.
    SONUNDA OYUNLAR ABD İÇİNDE YOĞUNLAŞLTI.ABD’Yİ 12 EYALET DEVLETÇİLİĞE BÖLDÜLER.SEKİZİNİN DİLİ İSPANYOLCA ,BİR TANESİ FIRANSIZCA ,BİRİ İNGİLİZCE,İKİ EYALETİ İSE,ÖNEMLİ BİR AFRİKA DİLİ OLAN SVAHILI.ZATEN BERBAT BİR DİL OLAN ,BİLİME ,TEKNİĞE YETERSİZ OLAN İNGİLİZCEYE YÜZ VEREN YOK. YALNIZ TÜRKİYE’DE RABET GÖRÜYOR İNGİLİZCE.
    SAYGILARIMLA

  4. Ayşe Gül Efe yorum tarihi 18 Ocak, 2010 02:36

    HOCAM ELİNİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK.AÇIKÇASI TAM BİR PARTİ PROGRAMI GİBİ OLMUŞ.BİZLERE TERCÜMAN OLDUĞUNUZ İÇİN SİZE ÇOK TŞK EDİYORUM.TEMENNİM SİZİN GİBİ DEĞERLİ İNSANLARIN ARTIK SESLERİNİN DUYULMASI.SAYGI VE SELAMLAR….

  5. sedat ergenc yorum tarihi 19 Ocak, 2010 06:45

    Sayın Karahan,
    Tebrik ederim. Umarım ki görüş ve önerileriniz ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamınının yeniden dizaynında ve yükseltilmesinde başvuru kaynaklarından biri olur.

    Selam ve sevgiler

  6. mügebingül yorum tarihi 10 Şubat, 2010 10:51

    Görüşlerinizi yazıya dökmeniz çok önemli bir adımdır. Hedeflerinizde başarılı olamayabilirsiniz hiç önemli değil fakat kağıda dökerek somutlaştırdığınız bu hedefler, yazınızı okuyan birileri tarafından mutlaka gerçekleştirilecektir.

  7. ZÜHAL ASMA yorum tarihi 13 Nisan, 2010 19:39

    TESEKKÜRLER PAYLASIMINIZ İCİN.
    *DEGERLİ ÜLKE DOSTUMUZ(*
    DISARIDAN BAKILDIGINDA SADECE konusan:( AMA FİİLİYATA DÖKMEYEN MİLLET OLARAK GÖRÜLMEKTEYMİSİZ!
    *DEMEKKİ,BOLCA YAZMALIYIZ.
    PAYLASMALIYIZ.
    Kİ;COGALALIM
    yanlısmı?

  8. şükrü adatepe yorum tarihi 28 Haziran, 2010 02:00

    HOCAM GERÇEKTEN 1 NUMARA YAZMIŞSINIZ BENİM DÜŞÜNCEM SİZİN SİYASETE ATILMANIZDIR MEMLEKETİMİZİN SİZİN GİBİ DEĞERLERE İHTİYACI VAR BİR PARTİ KURARSANIZ GERÇEKTEN DÜŞÜNCELERİNİZLE HALKLA BÜTÜNLEŞİRSİNİZ HALKIN SESİ OLURSUNUZ AYRICA İNŞALLAH OLUR BENDE VEKİL ADAYI OLURUM.ALLAHA EMANET OLUN SAYILARIMLA,KALEMİNİZ DAİM OLSUN.

  9. musa kurt yorum tarihi 12 Eylül, 2010 01:01

    ellerinize sağlık

  10. söhret kücükay yorum tarihi 12 Mart, 2011 21:58

    Hayellerimiz oldukca ümitlerimizde bitmez,birgün planlar yapilir ve bunlar gerceklesir..degil mi?
    Sizin bu hayellerinizin milletim ve ülkem icin gerceklesmesini cani gönülden, Allah’tan diliyorum.
    Ellerinize ve yüreginize saglik

  11. Cenk Akar yorum tarihi 11 Nisan, 2011 01:11

    Siyaset arenasina tasiyin rica ederim sayin Karahan,cesaret ile…
    Aksi halde kagit kalem bulusmasi neticesi hos bir sedaya dönüsmesin yorumladiginiz fikirleriniz.
    Saygilar…

Yorum yap