195) GAFİL YÖNETİCİ, NASIL OLUR?
Yayin Tarihi 25 Aralık, 2009
Kategori SİYASİ
GAFİL YÖNETİCİ, NASIL OLUR?
Gaflet; bu kelimeyi çok kullanırız. Söyleriz, işitiriz veya Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde ürpererek okuruz! Ancak ne olduğu ve nasıl gafil olunmayacağı hakkında bir bilgimiz veya davranışımız var mıdır? diye özeleştiri yaptığımızda kendimizin de gaflet içinde olduğumuzu anlamak istemeyiz…
Gaflet; unutkanlık değildir!
Gaflet; Boş bulunma, dalgınlık, boşverme, önemsememe, tedbirsizlik, plansızlık, işini ihmal etme gibi anlamları ifade eder. Bana göre gafletin önemli bir açılımı var!
Gafil durumda olanlar, zamana ve mekana hükmettiğini sanırlar. Bu kompleksinden dolayı da kendini, olası muhatabından daha yeterli görür. Gaflet, mutlaka bir iş veya görev ile ilgilidir. İnsanların yapmakla zorunlu olduğu görevlerin önemine göre, gafletin zararları da o derece büyük olur. Bazı gafletler vardır ki; ihanet gibidir…
Tarihimizden, Gaflet ve İhanet üzerine birçok hatırlatma yapabiliriz… Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Başvekillik yapan biri var ki, yapmış olduğu icraatlarından dolayı Topraklar kaybetmişiz, zarara uğramışız ve şehitler vermişizdir…
Başvekil, İbrahim Hakkı Paşa(!)
Hukuk tahsili yapmış Devletin çeşitli kademelerinde görev almıştır. 1908 yılında Roma Büyükelçisi olarak İtalya’da görevlendirilmiştir. İtalyan yönetimi ile iyi ilişkiler kurmuştur. İtalyanlar’ın, Trablusgarp’a yönelik işgal niyetleri önemli Avrupa ülkelerinin kapalı kapıları arkasında konuşulurken, Osmanlı istihbaratının etkili çalışmasıyla bu planları öğrenmişti. Saray, Roma Büyükelçisinden bu hususta bir rapor ister. Büyükelçi Hakkı Paşa, dost olarak gördüğü İtalyanlardan bilgi almaya çalışır. İtalyanlar da böyle birşeyin olmadığını söylerler… O da, İstanbul’a İtalyanların işgal niyeti taşımadıklarını bildirir…
Ancak ll. Abdülhamid Han, Trablus’a Vali atayarak ve savunma için gerekli takviye kuvvetleri göndererek tedbiri almıştır…
Abdülhamid’in tahttan ayrılmasından sonra, Sultan Reşat döneminde Roma Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa İstanbul’a çağrılarak 1910 yılında Başvekil (sadrazam) görevine atanır.
Başvekil Hakkı Paşa, öncelikli iş olarak Trablus Valimizi ve Komutanımızı bölgenin sorunlarını konuşmak üzere İstanbul’a çağırır. Valisiz ve komutansız kalan Trablus’ta bulunan orduyu, Yemen’e sevk ettirir. Silahları ve mühimmatı İstanbul’a getirtir…
Bu sırada Roma’da Büyükelçilik görevini ifa eden Kazım Paşa, İstanbul’a acil bir rapor gönderir. Bu raporda yakın bir zamanda İtalyanlar’ın Trablus’a çıkartma yapacağı yazılıdır… Meclis-i Mebusan’da, Osmanlı Mebusları, Başvekilden izahat isterler. Hakkı Paşa şu açıklamayı yapar: “İtalya ile ilişkilerimiz dostçadır. Roma Elçimiz gaflet içindedir. Aklınca hükümetimizi ikaz etmek istiyor”
Nihayet 23 Eylül 1911 tarihinde İtalya Osmanlı Devleti’ne bir nota vererek, Trablus’un teslim edilmesini istemektedir. Bu önemli gelişmeler olurken Başvekil İbrahim Hakkı Paşa, İtalya’nın İstanbul Büyükelçisinin evinde elçi ve hanımı ile birlikte briç oynamaktadır… Kendisine bir zarf içerisinde bu işgal haberi sunulduğunda; “Şimdi sırası değil. Oyunumu bitireyim de, ondan sonra bakarız” diyerek zarfı açmamıştır!!!
Briç masasından memleket yönetenlere kalmanın gafletini yaşayan Osmanlı Devleti, 18 milyon km karelik toprağı gaflet ve ihanet yüzünden kaybetmiştir…
Ne diyebiliriz ki? Ancak bize tarihimizi doğru okumak, doğru anlamak, ibret almak ve bildiklerimizi istismar etmeden belirtmek düşer…
Allah; Devletimizi ve Milletimizi İbrahim Hakkı gibilerden korusun!
YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“195) GAFİL YÖNETİCİ, NASIL OLUR?” yazisina 5 Yorum yapilmis
Yorum yap
şu anda çok sayıda örnek var.saygılar
“Gaflet,dallet ve hatda hıyanet içinde bulunabilirler.”Atatürk boşuna mı seslenmiştir ?Gaflete dalanlar,uyuyanlar ,hayın çabalarını harciyanlar,ülkemizde “kol” gezmektedirler.İktidarından alt ferdine dek;”görmedim,duymadım,işitmedim,bilmiyor”umu geçmişteki alfebemizden bugünkü hazırlanmış müfredatlara kadar uygulamalı alıştırmadılar mı?Biraz amiyane tabiriyle olacak ama gerçek,Ülkemizde,cesur bilgili,korkmayan,yanlışların üzerine gidebilen kişi veya kişiler ortada görülmemiştir.Ya nerede bunlar;Atatürk’den sonra bir nebze olsun,analarımız doğurmadıki,ben şahsen göremiyorum.Gören varsa beni bilgilendirsinler sevineyim.Acaroğlu saygılarımla
ATATÜRK NUTKU yazarken bugün geleceğimiz durumu sezinlemiş ve bizleri uyarmıştı.Demekki ATATÜRK TARİHTEN ders alarak,bunların tekerrür edeceğinin
sonucunu çıkarmış.Daha fazla TARİHİMİZE önem vermeliyiz ve araştırmalıyız.
*BU YAZINIZ MÜTHİS!
FEVKALADE BİR KONU!TAMDA DÜNLERE UYARLANMIS!
BUGÜNLER;;(( YASATIYORLAR DÜSMANLAR BİZE.
*ALLAH BÜYÜK.
AMİN
HOCAM TEŞEKKÜR EDERİM ÇOK GÜZEL BİR ARAŞTIRMA SAOLUN