35) SULTAN ABDÜLAZİZ’İN, DOĞU TÜRKİSTAN’A GÖNDERDİĞİ SAVAŞ TİMİ

Yayin Tarihi 28 Eylül, 2009 
Kategori ÖYKÜ

Sultan Abdülaziz’in,

Doğu Türkistan’a Gönderdiği Savaş Timi

image00159.jpg

—————————————————————

Sultan Abdülaziz zamanında Doğu Türkistan’a yapılan savaş yardımının gerçek hikâyesidir.

Doğu Türkistan’dan gelen Yakup Han’ın elçisi, namesini Sultan’a sundu ve Çin zulmü altındaki halkının içler acısı durumunu anlatarak Padişah’ın engin kanatları altına sığınma dileğini dile getirdi

Elçi tarafından örneklerle sunulan Doğu Türkistan halkının vahim durumu, Abdülaziz’in ince ruhunda derin akislerle yankılandı. Her ne kadar sıkıntılar içinde de olsa, dünyada nerede bir mazlum varsa Osmanlı’nın eli oradaydı. Osmanlı’nın, Afrika’daki Batı sömürgelerine uzanan yardım eli, kendi dindaşlarına uzanmazsa olur muydu hiç?

Yakup Han’ın elçisi, ülkesine donanımlı bir Osmanlı gemisi ve donanımlı bir savaş timiyle İstanbul’dan mutlu bir şekilde ayrıldı. Hindistan’ın Bombay şehrine varan gemi, yükünü burada boşalttı. Heyet, uzun bir kara yolculuğundan sonra Kaşgar’a vardı. Türk heyetinin şehre varmasıyla şehirde bir anda bayram havası esmeye başlamıştı. Yakup Han, Osmanlı heyetini yüz pare top atışıyla selamlarken, halk da Osmanlı heyetini gözyaşları arasında karşıladı.

Kafilenin başında bulunan Yüzbaşı Ali Kâzım; etrafındaki dağlarda kimi yeşil, kimi sarı, hatta kimi kırmızı yeşim taşları bulunan bu gizemli Kaşgar şehrini tanımaya koyuldu. Burası herhangi bir Anadolu şehrinden farklı değildi. Hatta daha gizemli, daha sihirli, üstü açılmamış bir hazine gibi duruyordu.

Doğu Türkistan’a gönderilen Türk bayrağı geciktirilmeden Kaşgar semalarında dalgalanmaya, Kaşgar camilerindeki hutbeler Osmanlı Padişah’ı adına okunmaya başlandı.

Yüzbaşı Ali Kâzım, Kaşgar’da kısa zamanda bir topçu taburu kurdu.  Kendi kurduğu birliğe de Nizam-ı Cedid adını verdi.

Ancak bu durum, Çinlilerin hoşuna gitmemişti. O günkü Çin ordusu bütün donanımıyla ve ezici çoğunluğuyla Doğu Türkistan’a saldırdı. Çinlilerle giriştikleri bağımsızlık mücadelesi sonucunda Osmanlı timi Çinlilere esir düştü. Uzak bir şehre götürüldüler. Yüzbaşı Ali Kâzım ve arkadaşları zindana atılıp zincire vuruldular. Günlerce işkence gördüler. Sırtlarında kamçı yarası olmayan bir deri parçası kalmamıştı. Tırnaklarına demirden iğneler sapladılar. Bu işkence faslı, tam otuz üç gün sürdü. Nihayet başta Yüzbaşı Ali Kâzım olmak üzere hepsinin idamına karar verildi.

Elleri ve ayakları zincirlenmiş olan Yüzbaşı Ali Kâzım, omuzlarına gömülen başını kaldırdı. Sırtını duvardan ayırdığında derisinin bir kısmının duvara yapışıp kaldığını hissetmedi bile. Dua makamına varacağı için kendisini toparlamaya çalışıyordu. Rabbi Rahimine duada bulunmaya başladı:

’Rabbim, dedi, Rabbim, Sen biliyorsun ki buraya gelişimizde Senin rızandan başka bir beklenti içinde değildik. Zalimin zulmünü durdurup, mazlumun gözyaşını dindirip Senin rızana kavuşmaktı niyetimiz. Senin bizim için göreceğin her duruma rızamız vardır. Yeter ki hakkımızda hayırlısı olsun.  Şimdi senin merhametine her zamankinden muhtacız.’’

Başı öne düşüverdi. Daha fazla takati kalmamıştı.

O sabah görevine yeni atanan Vali, idamlık mahkûmları görmek için hapishanedeydi. Şehrin Valisi aslen doğu Türkistanlıydı. Ancak çocukluğundan bu yana Çinliler tarafından eğitilmişti.

Esirlerin idam edilişlerine Vali de eşlik edecekti. İnfaz öncesi esirlere son istekleri soruldu. Ali Kâzım kendisi ve arkadaşları için iki rekât namaz kılma isteğini belirtti. Namaz kılma istekleri kabul edilen askerler abdestliydiler. Ali Kâzım öne geçip imamlık yaptı. Diğer mahkûmlar onun arkasında saf tuttular.

Vali, mahkûmların yaptığı hareketleri dikkatle inceliyordu.

Mahkûmların namazı bittiğinde Vali, Ali Kâzım Bey’in yanına geldi. Gözleri yaşarmıştı. İkisinin duyacağı bir sesle ve aklında kalan Türkçesiyle:

— Bu işlediğiniz neçedir?

— Biz Müslümanların ibadetidir.

— Babam da böyle yapardı.

İdam, Vali tarafından ertelenmişti. Vali’nin içindeki Doğu Türkistan ruhu, yıllar sonra dirilmişti… Bir zaman sonra Ali Kâzım ve arkadaşları, İstanbul yolarındaydılar…

Arifhan Akpınar

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü

Paylaş:

Yorumlar

“35) SULTAN ABDÜLAZİZ’İN, DOĞU TÜRKİSTAN’A GÖNDERDİĞİ SAVAŞ TİMİ” yazisina 7 Yorum yapilmis

  1. engin kahraman yorum tarihi 30 Haziran, 2010 13:10

    gerçekten çok güzel insanın içini titretiyor saolun..

  2. Mevlüt Uluğtekin Yılmaz yorum tarihi 17 Temmuz, 2010 16:13

    Çok yerinde ve az bilinen bir bilgi bu. Topluma yaydığınız için sağolun Yılmaz Bey.

  3. sabri yanaz yorum tarihi 17 Temmuz, 2010 23:47

    kardesim allah razi olsun böyle ilginc tarihi olaylari yaziniz bunlar beni duygulandiriyor cünkü benim büyük dedemde kafkas kökenli olup ruslarla savasarak yaralanmis bir yüzbasi imis sanki oyüzbasi gibi

  4. sabri yanaz yorum tarihi 17 Temmuz, 2010 23:50

    sizi takdir ediyorum devamini bekliyorum,

  5. Ömer Faruk Hüsmüllü yorum tarihi 18 Temmuz, 2010 12:31

    Yılmaz bey,
    Teşekkürler.
    İzninizle facebook’da paylaşmak istiyorum.
    Saygılarımla.

  6. Hüseyin Erol yorum tarihi 22 Ekim, 2010 21:04

    SAĞOLUN ÇOK DUYGULANDIM.DÜNYANIN NERESİNDE MÜSLÜMAN TÜRK VARSA SELAM OLSUN.. [email protected]

  7. M.Nihat YILMAZ yorum tarihi 19 Eylül, 2012 11:46

    DUYGULANIYORUZ,BİLENİYORUZ..
    Gerek yazıyı,gerekse yapılan yorumları okurken, tarifi zor duygular içerisinde buluyoruz kendimizi.
    Bize anlatılan Osmanlı’nın yaptığı Turancılığa hayran oluyoruz,Türkistan’a giden kahramanları rahmetle anıyoruz.Gelecek için iyi şeyler düşünüyoruz.
    Yazana ve okuyanlara selam olsun.

Yorum yap