87) KÜTÜK ATMA TÖRENİ
Yayin Tarihi 19 Kasım, 2008
Kategori KÜLTÜREL
KÜTÜK ATMA TÖRENİ
Dede Korkut hikayelerinde yer alan isim verme şölenlerine benzeyen bu gelenek 1970’ li yıllara kadar Hadim ve yöresinde titizlik ile devam ettirilmiştir. Fakat Köyden kente göç olgusuyla birlikte köylerin boşalması bu geleneğin devam ettirilmesini engellemiştir.
Kütük atma merasimi, soyu devam ettirip baba ocağını tüttürecek olan erkek evlat verdiği için Tanrıya ödenen bir şükran ve bu sevinci dostlar ile paylaşma manaları taşır.
Konar göçer hayattan izler taşır. Oynanan oyunlar ve kutlama figürleri ile söylenen dörtlükler, hayvancılık ve avcılığı konu alır. Bu yönü ile Anayurt ve Oğuz boyları ile tarih arasında kurulan bir köprü misali törene katılanları veya bu merasimi izleyenleri kuşatarak adeta Orta Asya steplerine alıp götürür.
Hadim ve yöresinde oğlan çocuğu olan aileler tarafından yapılan bir merasimdir. Bu tören çocuk doğduktan bir kaç yıl sonra yapılır. Tören için bütün köy, tellallar çağrılarak davet edilir. Kütük atılacak evin damına veya evinin önüne, yedi adet büyük kütük dikilir. Dikilen bu kütüklere “öbek” adı verilir. Öbeğin içine veya dışına kırk adet küçük kütük yerleştirilir. Öbeğin tam ortasına “Dağan” adı verilen uzunca bir ağaç dikilir. Dağanın ucuna kırmızı bir al parçası takılır. Bu al parçası kütük evini sembolize eder.
Kütüklerin yani öbeğin hazırlanması tamamlandıktan sonra kırk tüfekli atıcı tüfekleri ile birlikte sıraya geçerler. Kırk kişilik atış timinin başına bilgili aynı zamanda tecrübeli bir avcı geçer. Bu görevi yürütecek olan görevliye “ Atıcı başı” denir. Atıcı başının komutu ile atıcılar, sıraya geçerler. Atıcı başı silahını havaya kaldırarak ;
Ey ahali ! Duyun, görün, dinleyin. Bu gencin, ömrü uzun, düğünü güzün olsun. Talihi açık, gönlü şen olsun. Gülsün oynasın ömründe gam görmesin. Kütüğünü biz dökelim. Aşını babası döksün. Sofrada kaşığı, evinde beşiği, eksik olmasın. Sofralar dolusu canı, sürüler dolusu malı olsun. Yensin tükenmesin. Verilen eksilmesin.”
şeklinde dua yapıp tamamladıktan sonra silahını yere yatay olarak tutarak kütüklere doğru ateş eder. Sonra doğrulup, yerinde bir daire çizerek geriye döner ve atış timimin en arkasına gider. Sıradaki atıcı bu işlemi takip eder. Atış işlemi tamamlanıp, Atıcı başına ikinci kez sıra geldiğinde yüksek ses ile “ Birinci atış tamamlanmıştır” der.
İkinci atışa geçmeden önce, atıcılara fişek dağıtılır. (Kırma tüfeklerden önce kullanılan dolma tüfek zamanında ise atıcılara barut, saçma ve kapsın dağıtılırdı. Atıcılar tüfekleri kendileri verilen bu malzeme ile doldurup hazır hale gelirlerdi.) Atıcılar, tüfeklerini sıkılayıp hazır vaziyete geçtikleri zaman ikinci atış başlar. İstenmeyen bir kaza olmaması için dikkatlice ikinci atışlarda tamamlandıktan sonra atıcı başı, kütük atılan çocuğu yanına alıp çocuğun omzuna hafifçe vurarak yüksek sesle “Dört koyun” şeklinde bağırır. Kütük sahibinin mali durumu iyi ise buna karşılık verip “ altı yada sekiz koyun şeklinde karşılık verir. Böylece her atışın sonunda bağışlanan koyun sayısı artar. Atışlar koyun sayısı yeterli oluncaya kadar devam eder. Toplanan (vaat edilen) koyun sayısı köye yetecek sayıya ulaştığı zaman atıcı başı yüksek sesle
“Kütüğümüz bitmiştir. Kütük sahibine hayırlı ve uğurlu olsun.” dedikten sonra atış timi ;
Kesilen koyun çok olsun,
Çardaklar koyun dolsun
Ekiz ekiz doğursun
Dördü sekiz doğursun.
Yanlış yola gitmesin
Bereketi bitmesin
Kem sözleri tutmasın
Töremizi unutmasın
Tekerlemesini söyleyerek kütük yerinden uzaklaşırlar. Böylece kütük
atma merasiminin ilk bölümü sona ermiş olur.
İkinci bölümde toplanan koyunlar kesilip yemekler hazırlanırken çalgılar çalınır, çeşitli oyunlar oynanır. Delikanlılar için atış yarışmaları düzenlenir ve güreşler yapılırdı.
Bütün bu oyunlar ve nişan atmalar devam ederken, koyunlar kesilir. Kazanlarda pişirilir. Bulgur pilavları kaynatılır. Dinlenmeye bırakılır. Köyün erkekleri ve çocukları bir yere, kadınları ve kız çocuklarında bir yere toplanırlar. Sofra kurulur. Her sofraya barana adı verilir. Bir barana da on veya oniki kişi oturur. Büyük bir coşku içinde yemek beklenir.
Büyük sinilere bulgur pilavları servis yapılıp üzerine haşlama kemikli et dökülür. Bu etler ve pilavlar küçük bir tepecik oluşturuncaya kadar kimse yemeğe başlamaz. Bu kütüğün büyüklüğü pilav üzerine yığılan etle ölçülür. Filanın “kütüğünde bir karış, filanınınkinde iki karış et yığıldı” gibi sözler ile yıllarca konuşulur.
Yemek işlemlerinin hepsini bir kişi idare eder. Bu organizeyi yapan kişiye Hökebaşı denir. Höke başının emrine barana sayısı kadar hizmet edecek görevli verilir. Bu hizmet edecek kişilere höke denir.
Yemek servis işlemi tamamlanıp sofralar, yemeğe hazır hale gelince Hökebaşı, yüksek sesle “Buyurun komşular, buyurun misafirler, pilav yığıldı. Et devrildi. Biz eksiltelim, Tanrı çoğaltsın “ sözleri ile yemeğe başlama komutunu verir. Böylece yemek faslına geçilir. Yemek büyük bir uğultu içinde yenilir. Her sofranın başında görevli kişi olan höke bekler. Barananın eksiği bökesinden sorulur. Yemek işleri sona erince hökebaşı, yüksek sesle
“Hey ulu Tanrım, bu yiğiti sen bağışladın. Bunun sebebiyle açlar doyuruldu. Konuklar ağırlandı. Biz eksilttik sen yetir. Bu çocuğa da kütük attırmayı nasip et.”
Bu sözün bitiminde kütük sahibi çocuğun elinden tutarak yemek duasını yapacak hocanın yanına getirir. Yemek duası büyük bir uğultu ve yalvarışla yapılır. Amin sesleriyle inleyen meydan bir anda yerini sessizliğe bırakır. Duayı yapan hoca önceden hazırlanmış bir al parçasını çocuğun boynuna dolar. “Allah evlenirken de bu al bağlamayı nasip etsin” Dedikten sonra, el öpülür. Herkes mübarek olsun diyerek kütük yerini terk ederler. Bir kısım delikanlılarda hep beraber beyitler söylerler.Üç, beş gün sonra köyün yaşlılarından kurulu bir heyet, damdaki kütüklerden bir kaçını ve dikili dağanı alarak okuyup üfledikten sonra, kütük dökülen çocuğun düğün yemeğinde yakmak, dağanı, bayrak direği olarak kullanmak üzere çocuğun babasına teslim ederler. Çocuğun babası; teslim aldığı bu malzemeleri o zaman gelinciye kadar özen ve sabırsızlık ile saklar.
KAYNAKLAR:
1. YILDIZ, Hayri , “Kütük Atma ” Erciyes Aylık fikir ve Sanat Dergisi. S.237 Kayseri ( Eylül ) 1997.
2.ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, İstanbul,1971
3. EKİCİ, Metin, Dede Korkut Hikayeleri Tesiri ile Teşekkül eden Halk
Hikayeleri, Ankara,1995.
Yorumlar
“87) KÜTÜK ATMA TÖRENİ” yazisina 2 Yorum yapilmis
Yorum yap
Kütük atmalar,
Demir dövmeler,
Kekil kesmeler,
Sadıçlar,
Yengeler,
…
Bu törenler milli şuuru hep ayakta tutar.
Nefis yazıda, kütük atanlardan birisi sanki bendim.
Kütük atmak için değilse bile, bu tür törenlere çok katıldım.
Üstü bir karış et bulgur pilavına, sekiz on kişiyle çok kaşık salladım.
Ve yazıyı okurken burnumun direği sızladı.
İnanıyorum ki bu merasimdeki eli tüfekliler, Orta Asyada eli oklulardı.
Bizi bir duygu seline kaptıran kaleme, kalemi tutan ellere sağlık.
Ve saygı…
Kütük atma merasimi bzim öyde Burdur-yeşilova-doğanbaba köyünde halen mevcuttur. yalnız içerik biraz daha değişiktir. Günden güne köyden göçün başlamasıyla birlikte giderek azalmakta ve basitleşmektedir. Bizim orada ilk rkek çoçuk doğduktan sonra en kısa sürede yapılır. Çocuğun babası yada ilgilenen yakını hazırlıklarını yaptıktan sona köyün gençlerini tören için davet eder. gençler tüfeklerini alıp eve gelirler. akşam ezanı okunduktan sonra evin çatısından yada balkonundan (tercihen) ardıç ağaçından bir kütük atılır ardından gençler sırayla silahlarını havaya doğru ateşler imkana göre 100-200 sıkı atılır. evde akrabalar da toplanır gençlere özel sofra hazırlanır yada keçi kesip yemeleri için bir miktar para verilir. yine ‘dölet’ adı verilen adaklar ahaliye dağıtılır..