25) TÜRK DÜNYASI’NIN, “ATATÜRK” SEVGİSİ
Yayin Tarihi 20 Mart, 2008
Kategori ATATÜRK
TÜRK DÜNYASI’NIN,
ATATÜRK SEVGİSİ
I. Dunya Savasi’ndan yenilgiyle cikan Osmanli Devleti’nin kalintilarindan bagimsiz,
milli ve modern bir devlet cikaran Ataturk hakkinda dunyanin bir cok ulkesinde oldugu gibi, Turkistan’da da bir cok aydin ve siyaset adami goruslerini cesitli vesilelerle dile getirmislerdir. Biz bu yazida bunlardan sadece Turkistan’in lider siyasetcilerinin goruslerini ortaya koymaya calisacagiz.
Carlik Rusyasinin yikilmasindan sonra, 1920 ve 1930’lu yillarda Orta Asya’da, Bolsevik hakimiyetinin tesis edilmeye calisildigi kargasa ve karmasa ortaminda, Turkistanlilarin Turkiye ile fazla ilgilendigi soylenemez. Bu donemde Turkistan’da Baskurt, Alas Orda ve Turkistan veya Hokand Milli Muhtar devletlerini kurma tesebbusleri olmussa da kalici bir basariya ulasamamisti. Ancak bu milli hareketin liderleri Avrupa’ya cikarak Turkistan’daki Bolsevik yonetimine karsi fikri hareketlerini devam ettirmisti.
Iste bu fikri hareketlerin onde gelenlerinden Mustafa Cokay Ataturk Turkiyesini yakindan takip edebilen nadir sahisyetlerden biridir. 1921-1941 yillara arasinda Paris’te yasayan ve Yas Turkistan isimli bir dergi yayinlayan Mustafa Cokay 1938’de Ataturk’un vefati uzerine bir makale yayinladi. Makalesinde Cokay, Turk siyasi tarihinin yeri doldurulamaz bu kaybindan duydugu uzuntuyu su sozlerle dile getirmistir: “Turk tarihinin kaydettigi yuce sahsiyetlerden biri olan Mustafa Kemal Ataturk gibi lider, buyuk devrimci ve devlet adaminin 57 yasinda bu dunyadan gocup gitmesi ne kadar agir ve ne kadar uzuntu verici bir kayiptir” Ataturk’un ne derece buyuk teskilatci ve lider oldugunu anlamak icin I. Dunya Savasi, Mondros Mutarekesi ve Sevr Antlasmasindan sonraki Turkiye’nin durumunu bilmenin gerekli olduguna dikkatleri ceken Cokay, onun sadece yurdu kurtaran bir ordu komutani degil ayni zamanda yeni bir devlet kuran buyuk bir devrimci olduguna dikkati cekmektedir. Cokay onun bu iki konuda da ustun yeteneklere sahip oldugunu, ancak dort bir yani isgal edilmis dusman ordularini safdisi birakan askeri yetenekleri mi, yoksa geri kalmis bir ulkeyi devrin genc ve modern devletleri arasina sokmayi basaran devrimci yeteneklerinin mi ustun oldugunu tespit vermenin zor oldugunu soylemektedir. Cunku Cokay Ataturk’un son 10 yilda gerceklestirdigi devrimler sayesinde Turkiye’de meydana gelen degisimlerin, belki de dunyanin hicbir ulkesinde yasanmadigini soyler. Ona gore, bu degisimler ulkenin sadece dis gorunusunu degil, ayni zamanda ve en onemlisi Turk halkinin dunya gorusunu ve hatta dusunce sistemini de etkilemistir.
Cokay, Ataturk’un sadece yetenekli bir komutan ve bilge bir devrimci degil, ayni zamanda usta bir diplomat olduguna da dikkati cekmektedir. Cokay Ataturk devrimleriyle Turkiye’de cografi isimlerin disinda herseyin degistigine dikkati cekmektedir. Cokay’in ifadesiyle, ulkenin yonetim sisteminden halkin yasayis sekli, giyimine kadar her sey degismistir. Cokay, oncelikle Ataturk devrimlerinin yapilmasina sebep olan sartlarin tespitinin gerekli oldugunu, bunun ozellikle Turkistanlilar icin elzem olduguna dikkati ceker. Cunku Cokay’a gore, Turkiye’yi geri birakan ve koklu ve genis capli reformlarin yapilmasini gerekli kilan sartlar Turkistan’da da yeterince mevcuttur.
Mustafa Cokay, Turkiye’nin yeni modern ve milli devlet yapilanmasi yolundaki calismalarin Kurtulus Savasi’ndan da agir ve zor sartlarda gerceklestirildigine dikkati cektikten sonra, zamani gecmis eski seyleri yok etmeden, onlarin yerine yenilerini koymanin mumkun olmadigini soyler. Cokay’a gore, Osmanli Devleti’nin kalintilarinin yok edilmesi sirasinda, bazi yararli seylerin de tahrip edilmesi kacinilmazdir. Ancak, kayiplar ne olursa olsun, Sevr Antlasmasi sartlarindaki Turkiye goz onunde bulunduruldugunda, bugunku Turkiye icin hicbir Turk vatandasi pisman olmamalidir. Bu buyuk devrimler sirasinda tahribata ugrayan bazi milli degerler varsa da, bunlari Turkiye Cumhuriyeti’nin temellerini saglamlastirip guclendirdikten sonra, tekrar yesertip gelistirmek mumkun olacaktir. Cokay’in ifade ettigine gore, Ataturk halkini cok sevmektedir. Kendi halkini sevmek demek, ondaki eksiklikleri, ise yaramaz, zararli seyleri de sevmek demek degildir. Ataturk Turkiye tarihinin kotu gidisatini degistirdi. Onun inkilaplari Turkiye tarihinin yeni sayfalarinin acilmasina, basaridan basariya kosmasina zemin hazirlayacaktir.
Cokay makalesini su sozlerle bitirmektedir: “Ataturk devrimlerinin gercek degerini tarihin kendisi verecektir. Biz simdi Turkiye’de yasanmakta olan olumlu degisikliklere bakarak artik bu ulkenin gelecegiyle ilgili tereddutlerin olmadigini kesinlikle soyleyebiliriz.”
Evet, Turkistan’da Sovyet Hakimiyetinin surdugu yillarda, Avrupa’da Turkistan’in bagimsizligini savunan Mustafa Cokay’in Ataturk hakkindaki gorusleri bunlardir. Turkistan’daki aydin ve devlet adamlarinin Sovyet yonetiminin ideolojik kisitlamalari sebebiyle, Turkiye ve Ataturk hakkindaki dusuncelerini ozgurce dile getirmeleri mumkun degildi. Aksi halde turanci, panturkist ve hatta kemalist olmakla suclanarak cesitli cezalara carptirilabiliyordu.
1991’de Sovyetler Birligi’nin dagilmasindan sonra bagimsizligina kavusan Turkistan Turk Cumhuriyetlerindeki Mustafa Cokay’in haleflerinin dusunceleri nelerdir? Onlarin dusunceleri ile Mustafa Cokay arasinda paralellik var midir? Bu sorularin cevaplarini bugun bu cografyada bulunan Kazakistan, Kirgizistan, Turkmenistan Ozbekistan ve hatta Azerbaycan devletleri liderlerinin Ataturk hakkindaki gorusleri dogrultusunda bulmaya calisacagiz.
Azerbaycan’in Sovyet sonrasinda milli devlet yapilanmasinda iki onemli lider rol oynamistir. Ebulfez Elcibey ve Haydar Aliyev. Bu iki liderin de Ataturk’e ozel bir yakinlik duydugunu gormekteyiz. Ozellikle Elcibey kendisini “Ataturk’un bir neferi” olarak gorecek derecede Ataturk ve ideallerine bagli bir devlet ve fikir adamidir. Onun oldugu zaman ceketinin yakasinda bir Ataturk rozetinin olmasi, onun bu fikri de ne derece samimi oldugunun bir gostergesidir.
Elcibey’den sonra, Azerbaycan yonetimini ele alan Haydar Aliyev de Ataturk hayrani bir liderdir. Iki ulkenin ayni kok, ayni deger, ayni dil ve dine sahip oldugunu “iki devlet, bir millet” siariyla devamli vurgulayan Aliyev, bir konusmasinda Azerbaycan icin “mustakil ve bagimsiz Turkiye’nin” buyuk anlam ifade ettigine isaret ederek, Sovyet hakimiyeti altinda yasadiklari yillarda da Turkiye’nin bagimsiz ulke olarak gelisimini yakindan izlediklerini ifade etmistir. 2001’deki bir konusmasinda “70 yil ayri dustuk, 10 yil once kavustuk” diyen Haydar Aliyev, ancak bu sure icinde de Turkiye’nin kendileri icin cok onemli ve degerli bir ulke oldugunu belirterek, iliski kuramamakla birlikte Turkiye’yi yakindan izlediklerini kaydetmistir. Turkiye’nin 20. yuzyilda izledigi yola dikkati ceken Aliyev, “Turkiye, ilerlemistir, yukselmistir, saglikli bir yol izlemistir” demektedir.
Aliyev, bir konusmasinda Ataturk’u “Turk dunyasinin tarih boyunca cikardigi en buyuk insan” olarak nitelendirmektedir. Ataturk’un 1923 yilinda buyuk temeller uzerine kurdugu Turkiye Cumhuriyeti’nin her gecen yil biraz daha buyudugunu ve gelistigini belirterek, “Biz Turkiye Cumhuriyeti’nin degerini ve kiymetini sizden daha cok biliyoruz” ifadesinde bulunmustur.
Ataturk’un Turkiye Cumhuriyeti’ne koydugu hedeflerin kendileri icin de yol gosterici oldugunu ifade ederek, “Bana sorsaniz, Ataturk’un Turkiye Cumhuriyeti’ne verdigi en buyuk his nedir?” diye…Bunu dile getirmek o kadar kolay degil. Ama Ataturk’un verdigi en buyuk his; O’nun yarattigi, kurdugu ve yasattigi Turkiye Cumhuriyeti’dir” demekte ve Ataturk’un Turk halkina verdigi en buyuk degerin, “Kahraman, yenilmez Turk ordusu ve Turk askeri” oldugunu soylemektedir.
Aliyev’e gore, “Ataturk’un yarattigi Turkiye, sadece Turkiye Cumhuriyeti icin degil, tum Turk dunyasi ve Azerbaycan icin onemlidir.”
Turkmenistan’in muteveffa lideri Saparmurat Niyazov da Ataturk’un devlet adamligini takdirle karsilamaktadir. Hatta Niyazov’un Ataturk’e ozenerek Turkmenbasi adini aldigini bir cok kaynaklar zikretmektedir.
Ozbekistan Cumhurbaskani da Islam Kerimov ise Ataturk’u model olarak aldigini soylemektedir. Cumhurbaskani Necdet Sezer’in Ozbekistan’a yaptigi ziyaret esnasinda “Kim ki Turkiye’de Ataturk’un dusmanidir; o kisi benim de dusmanimdir. Kim ki Ataturk’u sever; o benim de dostumdur. Benim yolum Ataturk’un yoludur. Kendime Ataturk’u model aldim. Hedefimiz laik cumhuriyettir.” demistir.
Bagimsiz Kirgizistan devletinin yapilanmasinda onemli rolu olan devrik lider Askar Akayev, Ataturk’u Turk halklarinin babasi olarak gormekte ve onun ulkesinde daha iyi anlasilmasi icin Nutuk kitabini Kirgiz Turkcesinde yayinlatmistir.
Akayev, Turkiye-Kirgizistan diplomatik iliskilerinin kurulusunun 10. yili dolayisiyla Latin ve Kiril alfabeleriyle bastirilan Ataturk’un Nutuk kitabinin ilk nushasini Sezer’e takdim etti. Akayev, Ataturk’un tum Turk halklarinin babasi oldugunu belirterek, bu kitapla Kirgiz halkinin Ataturk’un fikirlerini kendi dilinde ogrenebilecegine isaret etmektedir.
Kirgizistan’in Akayev’ten sonraki yeni Cumhurbaskani Kurmanbek Bakiyev de Ataturk’un bir lider olarak yaptiklarini takdirle karsilamaktadir. 2006’da Turk gazetecisi Seyfullah Turksoy’a verdigi demecte sunlari soylemektedir: “Ataturk, Turkiye ve Turk halki icin buyuk isler yapmis onderdir. Onun, simdiki Turkiye’nin mevcut siyasetine, ekonomisine buyuk emegi gecmistir. O, siyasette, ekonomide buyuk reformlar gerceklestirmis; uniter, cagdas bir devlet kurmayi basarmistir. Tek tarafli dusunmeyen, genis ve perspektifli dusunen, ileriyi iyi gorebilen, ongorulu siyasetciydi. Asil onun dusunceleri hayata gecerek, Turkiye’nin yapisi olustu. O onder onunde bize egilmek kaliyor. Bu kisinin sadece Turkiye halki icin degil, butun Turk dunyasina emegi gecmistir.”
Turkistan liderleri icinde Ataturk’u kendine model olarak alan ve politikalarina en cok yansitan lider olarak Kazakistan Cumhurbaskani Nursultan Nazarbayev on plana cikmaktadir. Nazarbayev, Ataturk’un baskenti Istanbul’dan Ankara’ya tasimasi gibi, ulkesinin baskentini Almati’dan Astana’ya tasimistir. Nazarbayev, baskenti baska bir sehre tasimak gibi zor bir karari Turkiye’nin yasadigi tecrubeyi goz onunde bulundurarak alabilmistir. Nitekim, Kazakistan’da calismalar yapan Turk isadamlarindan Bekir Okan, Nazarbayev’in bu konuda Ataturk’u ornek aldigini kendisine soyledigini ifade etmektedir.
Ayrica Nazarbayev 16 Kasim 2006’da gerceklesen Turk Devlet Baskanlari zirvesinde Ataturk’un hayal ettigi Turk Devletleri arasindaki birlik ve dayanismanin onemine dikkati cekmistir. Turk dunyasinin birlik ve beraberlik fikrinin pekismesiyle istikrarli gelisme olanaginin artacagi inancinda oldugunu tekrarlayan Nazarbayev, su sozleri dile getirmistir: “Yuce Ataturk, yuzyilin basinda, Orta Asya ve Kafkaslar’da kardes Turk halklarinin bulundugunu ve gelecekte onlarin bir araya gelecegini ileri goruslulukle ifade etmisti. Su anda Atamizin o dilegi kabul oldu. Su an Turk dili konusan kardes ulkelerin devlet baskanlari bir araya gelmis bulunmaktayiz.”
Nazarbayev ayrica bu konusmasinda “Butunlesmemiz, bulundugumuz cografyayi istikrara, gonence, ekonomik bagimsizliga goturecek yoldur. Ancak boyle Turk dunyasinin parlak gelecegine sahip olabilecegiz. 21. asirda buyuk basarilara imza attik. Ekonomi, siyaset ve uluslararasi iliskilerde buyuk sonuclara ulastik. 21. yuzyilini, hiz kesmeden, Ataturk’un hayalini kurdugu Turk birligi ve gelisimi yuzyilina donusturelim.” demektedir.
Goruldugu gibi, tum Turk Cumhuriyetleri liderlerinde istisnasiz bir Ataturk hayranligi bulunmaktadir. Bu sadece Ataturk’un reformist ve devlet kurucu ozelliginden degil, ayni zamanda Ataturk’un de Turkistan Turklerine duydugu derin ilgi ve yakinligin bir karsiligi da olmaktadir. Ataturk daha TBMM’nin ilk kuruldugu yillarda Turkistan ile irtibata gecmisti. Temmuz 1920’de Ismail Suphi (Soysallioglu) Bey’i Turkistan’a gondermisti. Buhara’ya kadar giden Ismail Suphi Bey burada Zeki Velidi, Mustafa Sahkul, Sadreddin Ayni, Munever Kari, Muhtar Avezov gibi Turkistanli aydin ve politikacilarla bulusmus ve Turkistan Milli Birligi Teskilatinin kurulmasina katki saglamistir.
Ataturk, 1921 yili baslarinda Buhara Halk Cumhuriyeti’nden gelen heyeti de buyuk bir ilgiyle kabul etmistir. Daha sonra 17 Ocak 1921’de TBMM’de Buhara Heyetiyle yaptigi gorusmeyi su sekilde anlatmistir: “Muhterem arkadaslar! Turkistanli kardeslerimiz Sakarya zaferi munasebetiyle bize uc kilic ve bir de Kur’an-i Kerim gondermislerdir. Turk milleti adina kendilerine tesekkur ederim. Bu mukaddes kitabi Turk milletine hediye ediyorum. Bu uc kiliclardan birini ben aldim, ikincisini Bati Cephesi Kumandani olarak Ismet Pasa’ya verdim. Ucuncusunu de Izmir fatihine sakliyorum. Bu kilic Izmir’e ilk giren kumandanin beline takilacaktir.” Bu sozlerden anlasildigi uzere Ataturk Buhara Heyetinin getirdigi hediyelere buyuk onem atfetmistir. Bu da onun Turkistanlilara ne kadar ehemmiyet verdigini bize gostermektedir.
Prof. Dr. Mehmet Saray’in Ataturk ve Turk Dunyasi isimli kitabinda belirttigine gore, Buhara Heyeti’nin getirdigi ve buyuk devlet adami Timur’a ait olan Kur’an-i Kerim once Haci Bayram Camiine verilmis, sonra TBMM kutuphanesinde muhafazaya alinmistir. Kiliclardan ikisini Ataturk ile Ismet Pasa 26 Agustos 1922 taarruzuna hazirlanirken giydikleri kaputlarin uzerine takmislardir ve bu halde Aksehir’de tarih kitaplarina da gecen meshur fotograflarini cektirmislerdir. Ucuncu kilic ise Izmir’e ilk giren suvari zabiti Seref Bey’e bizzat Ataturk tarafindan takilmistir.
Ataturk, hayati boyunca Orta Asya’daki Turk topluluklariyla irtibatlariyla ilgisini surdurdu. Sovyet rejiminin Turkistan bolgesini dunyadan, ozellikle Turkiye’den soyutlama politikasi sebebiyle, Ataturk bu iliskilerini kisitli imkanlarla Afganistan uzerinden yuruttu.
Afganistan’a elci olarak tayin ettigi Memduh Sevket Esendal’i Kabil merkezli olarak Turk topluluklariyla iliskilerin kurulmasinda yillarca kilit rol oynamistir. Hatta Ataturk Afganistan’daki Turkistanli cocuklarinin Turkiye’ye getirilerek tahsil gormelerini de saglamistir. Esendal’in verdigi rapora gore, Afganistan’a kacarak ogretmen okullari, askeri okullarda okumakta olan bu cocuklarin egitimi Sovyet Hukumeti’nin baskisiyla tehlikeye girmisti. Bu rapor uzerine Ataturk once 1936, daha sonra 1938’de iki kafile halinde buradaki ogrencilerin bir kisminin Turkiye’ye getirtilmesini istedi.
Bunun uzerine, Deniz ve karayoluyla Turkiye’ye getirilen 25 kisilik Ozbek, Turkmen, Tatar ogrencilerine 9 kisilik Uygur ogrenci grubu da eklendi. Ogrenciler Ataturk’un talimatiyla askeri okullara, tibbiye ve ogretmen okullarina yerlestirildi.
Yine Ataturk’un tarihi sahsiyetlerden Timur’a hayran oldugunu dile getirmesi, onun Turkistanlilara olan sevgisinin bir baska tezahurudur. Ataturk 1402’de Ankara’da Osmanli Ordusunu yenerek fetret devrinin baslamasina sebep olmasi sebebiyle genelde Osmanli aydinlarinin soguk durdugu Timur’u dunyanin en buyuk komutani olarak gormektedir.
Mahmut Esat Bozkurt anilarinda, tarihe cok merakli olan Ataturk’un Cengiz Han, Aksak Timur, Yildirim Beyazit ve Fatih’ten ovguyle bahsettigini soylemektedir. Ancak bunlarin icinde onun Timur’a ozel bir hayranligi oldugunu vurgulamaktadir. Bozkurt, Ataturk’un Timur icin sunlari ifade ettigini nakletmektedir:
–Ben Timur zamaninda olsaydim, onun yaptigini yapabilir miydim? Onu soyleyemem. Fakat, o benim zamanimda olsaydi, belki daha cogunu yapabilirdi.
Haldun Taner’in Korgeneral Danyal Yurdatapan’dan naklettigine gore, Ataturk dunyanin en buyuk komutanlarindan biri olarak niteledigi Timur’a hayranliginin sebebini su sozlerle ifade etmistir:
–Bence, dunyanin en buyuk komutani Timur’dur. Hicbir savasini talih-i harbe baglamamistir. Her savasina senelerce onceden inceden inceye hazirlanmistir.
Yildirim Beyazit’e tabi beyleri ondan ayirmak suretiyle Ankara Savasi’nin sonucunu onceden hazirlamistir.
Sonuc itibariyla, Turkistan devlet adamlarindaki Ataturk, Ataturk’teki Turkistan sevgisi karsiliklidir. Ayrica, Turkistan devlet ve fikir adamlarinin, daha sagliginda Ataturk’un komutan, devlet adami, devrimci ve diplomat vasiflarina hayranlik duydugunu soyleyebiliriz. 1930’larda Mustafa Cokay gibi muhaceretteki Turkistanli devlet ve fikir adamlari ona olan hayranliklarini acikca dile getirmislerdir. 1991’de SSCB’nin cokmesiyle Turkistanli devlet adamlari da Ataturk’un yeni bir devlet yaratmadaki faaliyetlerini takdirle karsilamislar ve hatta onu kendilerine model olarak almislardir.
Bu meyanda, Turkiye, 1990’li yillarda sıkça dile getirildigi gibi, Orta Asya’nin yeni bagimsiz Turk Cumhuriyetleri’ne model ulke olamadiysa da, Ataturk devlet adami olarak bir model olmustur. Bununla birlikte, Turkistanli devlet adamlari icin Ataturk, Turk dunyasinin birlik ve beraberliginin sembol tarihi sahsiyetidir.
Doç. Dr. Abdulvahap Kara
Yorumlar
“25) TÜRK DÜNYASI’NIN, “ATATÜRK” SEVGİSİ” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
Elbetteki Atatürk sevgisi bütün Türklerde olmalıdır.Örnek bir dahi dir.Ve onun arkadaşları,Türk dünyası O’nu örnek almaktadır.Pakistan örnek almıştır da Türkler neden almasın?Ne yazıktırki ülkemezde Atatürk duşmanlar çoğalmaktadır.Atatürk’ün yeniden bir ülke oluşturmasındaki mücadeleyi ,anlamamışlar,anlıyamamışlar,yazıklar olusun.Türk dünyası Atatürk’ün siyaset içinde geliştirmiş olduğu politikaları kavradıkları takdirde muaffak olamıyacakları hiç bir zorluklar olmayacağına inanıyorum.yeterki siyasetde,devlet idaresinde,devletler birliğinde Atatürk’ün siyasi politikaları başarının sırıdır.Acaroğlu