14) Divanu Lügati’t Türk’te Araç Gereçlere Ait Söz Varlığı (Giyim-Kuşam)
Yayin Tarihi 24 Haziran, 2016
Kategori KAŞGARLI MAHMUD VE DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK
DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’TE ARAÇ GEREÇLERE AİT SÖZ VARLIĞI
Dîvânu Lugâti’t-Türk indeksinden yapmış olduğumuz tarama neticesinde eserde toplam 424 adet araç gereç ismi tesbit ettik. Bunun 106’sı kap kacak ve mutfak, 58’i savaş aletleri, 53’ü dokuma, 62’si giyim kuşam, 38’i hayvancılık, 28’i tarım, 11’i müzik aletleri, 3’ü av-avcılık, 3’ü tıp, 9’u oyunoyuncak, 16’sı mobilya, 27’si el aletleri, 10’u ise ulaşım araçları ile ilgili söz varlığıdır
İnceleme neticesinde elde edilen verileri maddeleyecek olursak;
- İncelememiz sonucunda kılıç kamçı, açış bukaç gibi iki isimden oluşan araç gereç adlarına yer verildiği görülmüştür
- 13 madde başı altında incelenen araç gereçlerin en yoğun olarak görüldüğü başlık 106 kelime ile kap kacak ve mutfakta kullanılan araç gereçler olmuştur. Onu 62 kelime ile giyim kuşam kelimeleri izlemiştir. Dokuma 53 kelime, savaş aletleri 58, hayvancılık 38 kelime ile kullanım sıklıklarının yoğunluğu ile dikkat çekmektedir
- Kap kacak başlığı altında incelenen aletler içinde testi, tencere, kadeh, bıçak gibi malzemeler yoğun olarak kullanılmıştır. Örneğin “tencere” anlamında aşaç, aşıç, açıç bukaç ve eşiç gibi dört farklı madde başı kullanılmıştır.
- 11. yüzyılda savaş malzemesi olarak en çok ok, ok temreni, yay, kılıç, hançer, mızrak, demir başlık gibi malzemelerin kullanıldığı dikkat çekmektedir.
- Dokuma malzemesi olarak XI. yüzyılda en çok keçe, ip, iplik, renkli ipler, çadır örtüsü, heybe, halı, kilim gibi malzemeler ile bunların işlenmesinde kullanılan yigne “iğne” kelimesi sıklıkla kullanılmıştır.
- Giyim kuşam başlığı altında o dönem kadınların halka, toka, halkalı tokalı kayışlar, kuşak, kemer, başlık gibi elbise malzemeleri kullandıklarını görüyoruz. Kadınların süslenmek için taç, yüzük, gerdanlık gibi takılar ile makyaj yaparken yanaklarına sürdükleri enğlik adını verdikleri kırmızı boyaya varana kadar detaylara rastlanmaktadır.
- Hayvancılık başlığı alında eğer, halka, tasma, yular, burunduruk, semer gibi malzemelerin sıklıkla tekrar ettiği dikkat çekmektedir.
- Tarım madde başında korkuluk, yaba çatal, çatal değnek, saban, elek, kalbur, değirmen, orak, balta gibi malzemeler göçebe ve yarı göçebe bir topluluk olan Türklerin o yüzyıllarda yoğun bir şekilde ziraatle iştigal ettiğini göstermektedir.
- Türklerin o dönemdeki sanatsal faaliyetlerini kullandıkları ut, davul, kös, def, zil gibi müzik aletlerinden izlemek mümkündür.
- Türklerin sadece kara hayvanlarını avlama konusunda değil sulak alanlarda da avcılık faaliyetlerini yürüttüklerini izdenğ adındaki “balık avlamada kullandıkları bir ağ”dan anlamaktayız. Bunun yanı sıra iğne ve olta iğnesi de kullandıkları av malzemeleri arasında sayılabilir.
- Tıp ve tedavi alanında da son derece gelişmiş aletlere sahip olan Türkler o dönemde arkaçak adında ağza ilaç akıtmak için bir çeşit alet, mil adı verilen yarayı yoklamak için kullanılan bir cihaz ile kan almak için sorgu adını verdikleri bir araç da kullanmışlardır.
- Çocukların dünyası olan oyun ve oyuncak kavramları için o dönemde hayli ilginç nesnelere rastlanmaktadır. Örneğin o dönemde çocuklar tepük adını verdikleri futbol oyununu çok severek oynadıklarını kaynaklardan anlamak mümkündür. Bunun yanı sıra salıncak ve topaç da o dönem ilgi gören oyuncaklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Bugün koltuk adını verdiğimiz ve yaygın bir şekilde her evde kullanılan mobilya malzemesi o dönemde koltık şeklinde adlandırılmakta ve aynı işlevde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra çardak, şilte, minder, sedir, döşek, yüklük gibi eşyalar da evlerde insanların gündelik hayatta kullandıkları malzemelerdir.
- Evlerde kullanılan el aletlerine bakıldığında süpürge, ustura, makas, anahtar, çekiç, mala, makas’ın yanı sıra XI. yüzyılda da Türklerin ütük adını verdikleri ütünün aynı işlevle o dönemde de kullanıldığını görüyoruz.
- Ulaşım araçları bakımından sadece karada deve, at gibi hayvanların üzerinde seyahat eden Türkler o dönemde su üzerinde de kaygık, kemi adını verdikleri kayık, gemi, tekne, sal gibi araçları yoğun bir şekilde kullanmışlardır.
- Bu verilerden hareketle büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-Türk’te sadece Türkçenin ilk sözlüğünü yazmakla yetinmemiş, XI. yüzyıldaki Türklerin kullandıkları alet ve araç gereçleri ayrıntılı bir şekilde gözlerimizin önüne sermiştir.
Yard. Doç. Dr. Cihan ÇAKMAK
Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü,
El-mek: [email protected]
Giyim-Kuşam
bagırdak: kadın göğüslüğü. I, 502-7 (Atalay-IV 2006: 59)/bagırdak: kadın göğüslüğü. 251/220 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 569).
bakan: halka, toka. I, 399-11, 432-7 (Atalay-IV 2006: 62)./bakan: pirinçten yapılan halka ve boyu halkası (tavk), genel olarak boyunluk ve halka. 201/172, 217/187 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 571).
bakanlığ kadhış: halkalı, tokalı kayış. I, 499-12 (Atalay-IV 2006: 62).
başak: pabuç (Çiğilce). bk. başmak (Oğuz ve Kıpçakça). I, 378-16; III, 417-6 (Atalay-IV 2006: 74)/başak: Çiğil lehçesinde (Türklerde) ayakkabı. 190/162, 625/521 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 577).
batga: üzerinde külah yapmak için yün ve keçe kesilen tahta. I, 424-6 (Atalay-IV 2006: 75)/batga: külah yapmak üzere üstünde keçi kılından kumaşın ve keçenin kesildiği tahta. 213/183 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 578).
bayrak: bayrak. bk. batrak II, 205-2; III, 183-6 (Atalay-IV 2006: 76).
belèk: armağan; konuğun hısımlarına getirdiği armağan, bir yerden başka yere gönderilen armağan. I, 385-19, 408-13 (Atalay-IV 2006: 81)/belek: yolcunun akrabalarına getirdiği veya bir yerden bir yere gönderilen hediye. 194/166 →bilek (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 582).
bèşik(beşik): beşik. I, 236-20, 248-25, 261-23, 275-7, 408-10 (Atalay-IV 2006: 86) /beşik: beşik→ bişik (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 583).
bıçguç: makas, sındı. I, 452-3 (Atalay-IV 2006: 88)/bıçguç: makas; bir nesneyi kesen alet. 227/197 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 584).
bıgrığ: çuval, dagarcık, tulum gibi şeylerin tıka basa dolu olmasından sonra bu gibi şeylerde olan girinti ve çıkıntı. bk. bıgrıl, ugrıl I, 461-24 (Atalay-IV 2006: 89).
bıgrıl: tulum ve benzeri kapların dolunca hasıl ettiği büküntü, girinti ve çıkıntı. bk. bugrul, bıgrığ I, 481-9 (Atalay-IV 2006: 89).
bilezük: bilezik. I, 518-11; II, 82-18 (Atalay-IV 2006: 92)/bilezük: bilezik. 258/226, 310/255 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 587).
bitik: kitap; mektup; yazma, yazı, yazış; yazılı şey, kâğıt. bk. bitig I, 71-27, 156-6, 186-29, 197-24, 202-22, 212-17, 226-25, 232-16, 302-10, 384-18, 384-19, 459-6; II, 7-10, 21-8, 39-2, 75-26, 88-155, 95-18, 113-25, 119-13, 127-8, 131-3, 133-24, 139-7, 140-25, 160-13, 160-14, 29828, 318-11, 318-15, 320-25, 321-4, 321-13, 325-7, 325-11, 333-5; III, 59-6, 64-8, 94-6, 2549, 305-9, 353-5, 434-9 (Atalay-IV 2006: 96)/bitig: kitap; mektup; yazılı kağıt. 48/34, 89/80, 103/94 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 590).
bodhuğ: boya; kına. bk. bodug II, 11-3, 304-23 (Atalay-IV 2006: 98).
bodug: renk; boya. bk. bodhug (Atalay-IV 2006: 98)/bodug: boya, renk 269/236, 418/328 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 591).
bogmak: gerdanlık, gelin gerdanlığı. krş. bogmag I, 466-24(Atalay-IV 2006: 99)/bogmak: inci, mücevher kakılmış altın vb. şeylerden yapılan gerdanlık, kolye. 235/204.
bogmak: gömlek düğmesi. (Atalay-IV 2006: 99)/bogmak: gömlek düğmesi. 235/204 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 592).
bogsuk: kölelerin boyunlarına geçirilen lâle. bk. boxsuk. I, 465-25(Atalay-IV 2006: 100)/bogsuk: boyna takılan bukağı. 234/203 → boxsuk (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 592).
boğ: bohca, boğ, eşya konan heybe. II, 133-1, 341-13; III, 127-8 (Atalay-IV 2006: 98)/bog: bohça, heybe 334/271, 434/339, 498/399 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 592).
boxsuk: kölelerin boyunlarına geçirilen lâle. bk. bogsuk I, 465-23 (Atalay-IV 2006: 101).
boxtay: elbise bohçası, heybesi. bk.boxtuy III, 239-22. (Atalay-IV 2006: 101)
boxtuy: elbise bohçası, heybesi. bk. boxtay III, 239-23 (Atalay-IV 2006: 101)
buçgak: kesilmiş hayvan derisinden çarık yapılan uçlar. I, 465-21 (Atalay-IV 2006: 110) /buçgak: köşe, uç. 234/203(Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 599).
butık: atın ayak derisi çıkarılarak yapılan tulum. I, 377-7 (Atalay-IV 2006: 120)
bürme: don, torba gibi şeylerin ağı. II, 94-17 (Atalay-IV 2006: 125)/bürme: şalvar beli, torba ağzı gibi büzülebilecek yuvarlak nesne. 315/259 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 607).
çaha: çakmak. (Kençekçe) I, 9-11 (Atalay-IV 2006: 130)/çaha: çakmak taşı. 7/4 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 611).
çakmak: çakmak – yakma aracı – I, 469-21; II, 17-8, 104-7, 133-4, 149-15, 181-1; III, 26-2 (AtalayIV 2006: 132)/çakmak: kendisiyle ateş yakılan çakmak taşı. 236/205, 272/238, 320/362… (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 612).
çatır: çadır. bk. çaşır (Oğuzca), çaçır. I, 406-11 (Atalay-IV 2006: 137)/çātır: çadır. 204/174 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 617).
çawar: ateş yakmaya yarayacak nesne, tuturak. I, 17-16, 411-7 (Atalay-IV 2006: 138)/çawar: ateş yakmak ve tutuştumak için kullanılan odun parçası. 13/7, 207/177 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 617).
çawar-çuwar: ateş yakmaya yarayacak nesne, tuturak. I, 411-8 (Atalay-IV 2006: 138)/
çawar çuwar: ateş yakmak ve tutuştumak için kullanılan odun parçası. 207/177 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 617).
didek: gelin giderken yat kimselere görünmemek için örtülen örtü. krş. dide=tahtıravan. I, 408-11 (Atalay-IV 2006: 166)/didek: gelin tahtırevanının örtüsü. 205/175 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 631).
didim: geline gerdek gecesi giydirilen taç. I, 397-20 (Atalay-IV 2006: 166)/didim: gerdek gecesi gelinin giydiği taç. 200/171 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 631).
eliğlik: eldiven, elcik. I, 153-11 (Atalay-IV 2006: 177)/eliglik: eldiven. 87/79 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 634).
enğek: kadınların başörtülerini bağladıkları ip. I, 135-13 (Atalay-IV 2006: 183)/eñek: baş örtüsüsü başa bağlayan ip. 80/68 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 640).
enğlik: kadınların yanaklarına sürdükleri allık. I, 115-17 (Atalay-IV 2006: 183)/eñlik: allık, kadınların yanaklarını boyadıkları kırmızı bir boya. 70/57 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 640).
eşük: bürgü, örtü; üste giyinilen, bürünülen her nesne. I, 14-17, 72-7 (Atalay-IV 2006: 200)/eşük: sarınmak için kullanılan örtü; üste giyinilen ve bürünülen şey. 11/6, 48/34 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 647).
izlik: kesilen hayvanların derisinden yapılan Türk çarığı. I, 104-21, 104-24 (Atalay-IV 2006: 241)/īzlik: kesilen hayvanın derisinden yapılan Türk ayakkabısı. 65//51 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 672).
kadhış: kayış. krş. kayış I, 369-13, 499-12; III, 10-5, 325-26 (Atalay-IV 2006: 249)/kadış: kesilen hayvanların derisinden dikilerek yapılan kayış. 185/159, 249/219 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 675).
kedhgü: giyilecek nesne. krş. ketgü; keyesi I, 430-13 (Atalay-IV 2006: 293)/kedgü: giyilen şey, elbise. 216/186 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 699).
kedük: yağmurluk. bk. kedhük (Atalay-IV 2006: 292)/kedük: kuş tüyünden başlık 196/168 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 700).
kedhük: kepenek, yağmurluk; elbise, giyecek. bk. kedük I, 390-25; III, 38-21 (Atalay-IV 2006: 294).
kılide: gerdanlık (Oğuzca). bk. bakan I, 432-5 (Atalay-IV 2006: 314)/bakan: pirinçten yapılan halka boyun halkası (tavk), genel olarak boyunluk ve halka. 201/172, 217/187 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 571).
kişen: köstek. II, 13-27 (Atalay-IV 2006: 334)/kişen: köstek. 270/237 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 723).
köşik: örtü, perde; gölge. I, 409-1 (Atalay-IV 2006: 367)/kŏşik: yüz örtüsü, örtü. 206/176 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 742).
kur: kuşak, kemer. I, 324-19; II, 255-10, 337-14 (Atalay-IV 2006: 379)/kur: kuşak, kemer. 1637142, 223/193, 393/307 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 747).
monçuk: atın boynuna takılan değerli taş, arslan tırnağı, muska gibi şeyler. I, 4755-28 (Atalay-IV 2006: 413)/monçuk: atın boynuna takılan inci boncuk, aslan tırnağı ve muskalar. 239/207 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 765).
mükim: kadın pabucu (Türklerce). bk. mükin (Türklerce), büküm (Oğuzca) I, 395-17 (Atalay-IV 2006: 416)/mükim (etük): kadınların giydiği ayakkabı. 199/170 → büküm etük (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 766).
mükin: kadın pabucu (Türklerce). bk. mükim (Türklerce), büküm (Oğuzca) I, 395-18 (Atalay-IV 2006: 416)/
mükin (etük): kadınların giydiği ayakkabı. 199/170 →büküm etük (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 766).
oguk: çizme. I, 67-10 (Atalay-IV 2006: 425).
önğik: kadınların takma olarak keçi kılından yaptıkları zülüf. bk. önği I, 135-15, 135-16 (AtalayIV 2006: 459)/öñik: kadınların kullandıkları, keçi kılından yapılma sahte zülüf. 80/68 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 787).
sakalduruk: külahın başta durması ve yere düşmemesi için çene altından geçirilerek bağlanan ipekten örülmüş bir kaytan. I, 530-7 (Atalay-IV 2006: 483)/sakalduruk: başlık sıkı dursun ve düşmesin diye çene altından bağlanan, ipekten örülmüş ip. 264/230 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 800).
samda: ayağa giyilen sandal (Çiğilce). I, 418-14 (Atalay-IV 2006: 486)/samda: Çiğil lehçesinde giyilen sandal. 219/181 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 802).
toku: toka, kemer tokası. krş. toka III, 226-21 (Atalay-IV 2006: 635)/toku: kemerin tokası. 545/446 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 889).
yağku: yağmurluk. bk. yaku III, 25-3, 227-1 (Atalay-IV 2006: 728)/yagku: yağmurluk. 454/358, 545/446 →yaku (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 941).
yaku: yağmurluk. bk. yağku krş. yaku=çevrilmiş kürk. III, 25-3, 226-28 (Atalay-IV 2006: 732).
yalma: kaftan, kalın kaftan, yağmurluk; yelma (Farsça), yalmak (Arapça). III, 34-22 (Atalay-IV 2006: 736)/yalma: kaftan. 459/363 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 946).
yançık: torba, kese. bk. yançuk II, 250-18/yançuk: kese, küçük torba. 266/234, 391/306, 463/367 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 948).
yançuk: torba, kese, para, tütün. bk. yançık II, 6-14; III, 45-9 (Atalay-IV 2006: 740-741). yanğalduruk: kukuleta; başlık; kepenek arasına dikilen bir keçe parçası. III, 389-4 (Atalay-IV 2006: 741). yanlık: çoban çantası. III, 45-8 (Atalay-IV 2006: 743)/yanlık: çoban çantası. 463/367 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 948).
yarındak: kayış, sırım, Türk sırımı. II, 23-9, 108-11, 175-9, 262-7; III, 51-1 (Atalay-IV 2006: 750)/yarındak: Türk sırımı; kayış. 276/240, 322/263, 354/283 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 954).
yüzük: yüzük -parmağa takılan- III, 18-26 (Atalay-IV 2006: 828)/yüzük: yüzük. 452/355 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 995).
Makalenin aslı dosya(pdf) halinde sunulmuştur:
cihan_cakmak_divanulugatitturk_aracgerec_sozvarligi
Düzenleyen: Yılmaz Karahan
Yorumlar
Yorum yap