13) Divanu Lügati’t Türk’te Araç Gereçlere Ait Söz Varlığı (Dokuma)
Yayin Tarihi 23 Haziran, 2016
Kategori KAŞGARLI MAHMUD VE DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK
DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’TE ARAÇ GEREÇLERE AİT SÖZ VARLIĞI
Dîvânu Lugâti’t-Türk indeksinden yapmış olduğumuz tarama neticesinde eserde toplam 424 adet araç gereç ismi tesbit ettik. Bunun 106’sı kap kacak ve mutfak, 58’i savaş aletleri, 53’ü dokuma, 62’si giyim kuşam, 38’i hayvancılık, 28’i tarım, 11’i müzik aletleri, 3’ü av-avcılık, 3’ü tıp, 9’u oyunoyuncak, 16’sı mobilya, 27’si el aletleri, 10’u ise ulaşım araçları ile ilgili söz varlığıdır
İnceleme neticesinde elde edilen verileri maddeleyecek olursak;
- İncelememiz sonucunda kılıç kamçı, açış bukaç gibi iki isimden oluşan araç gereç adlarına yer verildiği görülmüştür
- 13 madde başı altında incelenen araç gereçlerin en yoğun olarak görüldüğü başlık 106 kelime ile kap kacak ve mutfakta kullanılan araç gereçler olmuştur. Onu 62 kelime ile giyim kuşam kelimeleri izlemiştir. Dokuma 53 kelime, savaş aletleri 58, hayvancılık 38 kelime ile kullanım sıklıklarının yoğunluğu ile dikkat çekmektedir
- Kap kacak başlığı altında incelenen aletler içinde testi, tencere, kadeh, bıçak gibi malzemeler yoğun olarak kullanılmıştır. Örneğin “tencere” anlamında aşaç, aşıç, açıç bukaç ve eşiç gibi dört farklı madde başı kullanılmıştır.
- 11. yüzyılda savaş malzemesi olarak en çok ok, ok temreni, yay, kılıç, hançer, mızrak, demir başlık gibi malzemelerin kullanıldığı dikkat çekmektedir.
- Dokuma malzemesi olarak XI. yüzyılda en çok keçe, ip, iplik, renkli ipler, çadır örtüsü, heybe, halı, kilim gibi malzemeler ile bunların işlenmesinde kullanılan yigne “iğne” kelimesi sıklıkla kullanılmıştır.
- Giyim kuşam başlığı altında o dönem kadınların halka, toka, halkalı tokalı kayışlar, kuşak, kemer, başlık gibi elbise malzemeleri kullandıklarını görüyoruz. Kadınların süslenmek için taç, yüzük, gerdanlık gibi takılar ile makyaj yaparken yanaklarına sürdükleri enğlik adını verdikleri kırmızı boyaya varana kadar detaylara rastlanmaktadır.
- Hayvancılık başlığı alında eğer, halka, tasma, yular, burunduruk, semer gibi malzemelerin sıklıkla tekrar ettiği dikkat çekmektedir.
- Tarım madde başında korkuluk, yaba çatal, çatal değnek, saban, elek, kalbur, değirmen, orak, balta gibi malzemeler göçebe ve yarı göçebe bir topluluk olan Türklerin o yüzyıllarda yoğun bir şekilde ziraatle iştigal ettiğini göstermektedir.
- Türklerin o dönemdeki sanatsal faaliyetlerini kullandıkları ut, davul, kös, def, zil gibi müzik aletlerinden izlemek mümkündür.
- Türklerin sadece kara hayvanlarını avlama konusunda değil sulak alanlarda da avcılık faaliyetlerini yürüttüklerini izdenğ adındaki “balık avlamada kullandıkları bir ağ”dan anlamaktayız. Bunun yanı sıra iğne ve olta iğnesi de kullandıkları av malzemeleri arasında sayılabilir.
- Tıp ve tedavi alanında da son derece gelişmiş aletlere sahip olan Türkler o dönemde arkaçak adında ağza ilaç akıtmak için bir çeşit alet, mil adı verilen yarayı yoklamak için kullanılan bir cihaz ile kan almak için sorgu adını verdikleri bir araç da kullanmışlardır.
- Çocukların dünyası olan oyun ve oyuncak kavramları için o dönemde hayli ilginç nesnelere rastlanmaktadır. Örneğin o dönemde çocuklar tepük adını verdikleri futbol oyununu çok severek oynadıklarını kaynaklardan anlamak mümkündür. Bunun yanı sıra salıncak ve topaç da o dönem ilgi gören oyuncaklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Bugün koltuk adını verdiğimiz ve yaygın bir şekilde her evde kullanılan mobilya malzemesi o dönemde koltık şeklinde adlandırılmakta ve aynı işlevde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra çardak, şilte, minder, sedir, döşek, yüklük gibi eşyalar da evlerde insanların gündelik hayatta kullandıkları malzemelerdir.
- Evlerde kullanılan el aletlerine bakıldığında süpürge, ustura, makas, anahtar, çekiç, mala, makas’ın yanı sıra XI. yüzyılda da Türklerin ütük adını verdikleri ütünün aynı işlevle o dönemde de kullanıldığını görüyoruz.
- Ulaşım araçları bakımından sadece karada deve, at gibi hayvanların üzerinde seyahat eden Türkler o dönemde su üzerinde de kaygık, kemi adını verdikleri kayık, gemi, tekne, sal gibi araçları yoğun bir şekilde kullanmışlardır.
- Bu verilerden hareketle büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-Türk’te sadece Türkçenin ilk sözlüğünü yazmakla yetinmemiş, XI. yüzyıldaki Türklerin kullandıkları alet ve araç gereçleri ayrıntılı bir şekilde gözlerimizin önüne sermiştir.
Yard. Doç. Dr. Cihan ÇAKMAK
Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü,
El-mek: [email protected]
Dokuma:
arçı: heybe. I, 124-11, 231-14 (Atalay-IV 2006: 31)/arçı: heybe. 74762, 122/109 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 554).
arığ: çadır örtüsü. (Barsganca) I, 63-26 (Atalay-IV 2006: 32)/arıg: Barsgan lehçesinde çadırın eteği, alt kısmı. 44/30 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 554).
agurşak: agırşak11 I, 149-14 (Atalay-IV 2006: 13)/agırşuk: ağırşak, iğin halkası. 85/77 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 543).
arış: eriş, dokumanın tezgâha sarılmış olan ve uzunluğuna dikine bulunan telleri. I, 61-15 (AtalayIV 2006: 33)/arış: arış, dokuma tezgahının uzunlamasına telleri. 42/29 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 555).
arkağ: argaç; bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken enlemesine atılan ip veya iplik. I, 118-5 (Atalay-IV 2006: 34)/arkag: dokuma tezgahında enlemesine atılan ipler. 42/29, 71/58 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 555).
asrı yışığ: iki renkli ip. I, 126-17 (Atalay-IV 2006: 41)/ yışıg: ip. 90/81 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 973).
bag: bağ, düğüm bağlanacak ip vb.; odun ve benzeri bağlamları. III, 152-28 (Atalay-IV 2006: 59)/bāg: (bohça vb. şeyler için) bağ. (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 569).
besbel: bir tel iplik, bir söğüm iplik. I, 481-2 (Atalay-IV 2006: 86).
butar: hasır dokumasında kullanılan ip. I, 360-17 (Atalay-IV 2006: 120)/butar: hasır otunun pamuğumsu maddesi. 181/154 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 605).
bürük: sofra başı, şalvar uçkuru gibi şeylerde bulunan yuvarlak ip ve iplikler. I, 385-5 (Atalay-IV 2006: 125)/bürük: torba, şalvar vb. şeylerin ağzını büzmeye yarayan ip. 193/166 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 607).
çaydam: yatağa doldurulan veya yağmurluk yapılan ince keçe. bk. çiydem III, 176-12 (Atalay-IV 2006: 139)/çaydam: yağmurluk yapmaya ve yatak doldurmaya yarayan ince bir keçe. 522/422 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 617).
çeçge: çulha tarağı. I, 429-28 (Atalay-IV 2006: 139)/çeçge: dokuma tezgahının tarağı. 216/186 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 617).
çıgrı: çıkrık; değirmen, çark, dolap gibi şeylerin çıkrığı; ip çıkrığı ve her türlü makara; değre, felek. krş. çığır; çıkrık I, 412-10, 421-12; II, 230-22, 241-24, 255-19, 303-9(Atalay-IV 2006: 146)/çıgrı: değirmen, su değirmeni vb. şeylerin çarkı, çıkrık; ibrişim ağırşağı ve buna benzer bütün makaralar. 212/182, 381/300, 387/303 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 621)
çığ: göçebelerin sele sazı – çığ otu – ile yaptıkları çadır örtüsü. III, 128-11 (Atalay-IV 2006: 145)/çıg: göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü. 499/400 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 621).
çikten: eğer örtüsü. I, 435-23 (Atalay-IV 2006: 152)/çikten: eyer örtüsü. 219/188 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 621).
çiyden: yatağa doldurulan veya yağmurluk yapılan ince keçe. bk. çaydam III, 176-12 (Atalay-IV 2006: 155)/bk. çaydam (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 617).
didek: gelin giderken yat kimselere görünmemek için örtülen örtü. I, 408-11 (Atalay-IV 2006: 166)/didek: gelin tahtırevanının örtüsü. 205/175 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 631).
eşük: bürgü, örtü; üste giyinilen, bürünülen her nesne. I, 14-17, 72-7 (Atalay-IV 2006: 200)/eşük: han ve beyleri yüceltmak maksadıyla mezarlarına sarılsın diye gönderilen, artanı fakirlere dağıtılan kumaş 48/34; sarınmak için kullanılan örtü; üste giyinilen ve bürünülen şey. 11/6, 48/34 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 647).
içlik: eğer keçesi, içlik. I, 102-14, 104-25 (Atalay-IV 2006: 223)/içlik: eyerin altına konan örtü. 64/50, 65/51 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 661).
ig: iğ. bk. yig, yik, ik I, 48-17, 85-19 (Atalay-IV 2006: 226)/īg: iğ 55/41 →īk (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 661).
ik: iğ. bk. ig, yik, yig III, 144-11 (Atalay-IV 2006: 228)
kamdu: dört arşın boyunda, bir karış eninde bir bez parçasıdır, üzerine Uygur Hanının mührü basılıp alışverişte para yerine kullanılır. I, 418-16 (Atalay-IV 2006: 258)/kamdu: dört arşın uzunluğunda, bir karış genişliğinde kumaş parçası. 211/181 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 681).
kedüklük kidhiz: yağmurluk yapmak için ayrılmış, hazırlanmış keçe. I, 508-22 (Atalay-IV 2006: 292).
kemek: pamuktan yapılmış çubuklu ve nakışlı bir dokuma; bundan bürgü yapılır, Kıpçaklar yağmurluk yaparlar. I, 392-3 (Atalay-IV 2006: 299)/kemek: pamuktan yapılan, nakışlı ve şeritli bir kumaş. 197/169 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 702).
kerim: duvarlara örtülen, kaplanan dokuma nesneler. I, 398-10 (Atalay-IV 2006: 303)/kerim: nakışlı kumaş. 201/171 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 705).
kiwiz: yaygı, halı, kilim gibi şeyler. bk. kidiz, kidhiz, küvüz I, 366-6 (Atalay-IV 2006: 336)/kidiz~kidiz: keçe. 184/157, 254/223, 317/259 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 719)
közüldürük: at kuyruğundan dokunur bir bez parçasıdır. bk. köz-lük krş. közündürük = göze takılan siperlik. I, 529-22 (Atalay-IV 2006: 372)/közüldürük: at kuyruğundan örülen, hastalanınca veya göz kamaşınca göze konan alet, bir tür gözlük. 264/230 →közlük
kurşağ: tura, yünden dokunur, bel kuşağına benzer bir nesne olup çadıra sarılır. krş. kurşak=kuşak; kurçak=dar kemer. I, 464-24 (Atalay-IV 2006: 383)/kurşag: kuşak. (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 749).
küvüz: yaygı; yünden dokunmuş döşek ve yaygı gibi şeyler. bk. kiwiz III, 164-6 (Atalay-IV 2006: 402)/kövüz: yaygı; yünden dokunmuş her döşek ve yatak. 517/415 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 743).
küzük: çulha aygıtlarındandır; birbiri üzerine düğümlenen bir takım iplikler olup, onunla üst eriş, alt erişten ayrılır. Kumaş ve kumaşa benzer şeyler dokuyanlara da böyle denir. I, 391-8 (AtalayIV 2006: 404)/küzüg: dokumacı tezgahında üst çözgüleri (arışları) alttakilerden ayıran birbiri üzerine sarmalanmış iplikler. 197/168 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 759).
meldek: keçeleşen, sölpüyen nesne. I, 480-24 (Atalay-IV 2006: 409)/meldek: keçeleşmiş olan. 242/219 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 762).
oyma: çizme yapılacak Türkmen keçesi. II, 100-22, 207-3 (Atalay-IV 2006: 447).
örtük: bir şeyin örtüsü; eğer örtüsü. krş. örtü I, 103-18 (Atalay-IV 2006: 465)/örtüg: örtü. 64/51 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 790).
sapığ: çadırın eteği. I, 374-6 (Atalay-IV 2006: 489)/sapıg: çadırın eteği. 188/160 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 804).
sıgzığ: iki şeyi birleştiren kenet. I, 464-10 (Atalay-IV 2006: 514)/sıgzıg: mest vb. şeylerde iki dikiş deliği arasına konan şerit 233/202; iki şey arasındaki bağlayıcı. 233/202 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 818).
talas: at yarışında, top ve çevgen oyununda çizilmiş sınır ve gerilmiş ip. bk. tasal I, 366-13, 392-25 (Atalay-IV 2006: 563)/talas: tutma yeri; at yarışında ve çevgan oyununda bitişi göstermek için uzatılan ip. 184/157, 198/169 →tasal (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 848).
tartığ: yük ipi, denk sargısı. I, 462-11, 462-12 (Atalay-IV 2006: 580)/tartıg: adamın saç örgüsü ve onun bağı. 232/202 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 858).
temen: büyük iğne, çuvaldız. I, 402-3, III, 35-13, 367-10(Atalay-IV 2006: 597).
temen yinğne: büyük iğne, çuvaldız. I, 402-3 (Atalay-IV 2006: 597)/temen yigne: çuvaldız. 459/363 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 867).
temen yigne: büyük iğne, çuvaldız. III, 35-13 (Atalay-IV 2006: 597)/temen yiñne: büyük iğne. 202/173 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 867).
tümen: büyük iğne. bk. temen13 III, 367-10 (Atalay-IV 2006: 670).
urk: ip, urgan. I, 42-14, 258-13 (Atalay-IV 2006: 696)/urk: uruk’un Oğuzcadaki hafifletilmiş şekli, ip. 33/20 →uruk (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 923).
uruk: ip, urgan. bk. urk I, 42-14, 66-8, 221-3; II, 136-14, 205-7; III, 110-11 (Atalay-IV 2006: 698).
yenğek: heybe, bohça. bk. yetgek III, 70-23 (Atalay-IV 2006: 773)/yetgek: bohça, heybe. 474/379, 477/381, 632/527 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 967).
yetenğ: yün atılıp kabartılan atımcı yayı. bk. yeten III, 372-20(Atalay-IV 2006: 776).
yetgek: heybe, bohça. bk. yenğek III, 70-23, 77-22, 434-16 (Atalay-IV 2006: 776)/yetgek: bohça, heybe. 474/379, 477/381, 632/527 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 967).
yıp: ip, kendisiyle at bağlanan uzun örk. krş. yip I, 158-7, 1558-25, 1655-15, 178-28, 185-1, 213-13, 220-22, 236-16, 253-3, 302-20, 523-26, 524-3; II, 8-2, 9-17, 98-24, 120-1, 132-12, 189-25, 194-25, 227-6, 236-1, 244-9, 330-16, 354-25, 362-7, 362-13; III, 3-11, 3-12, 3-13, 104-3, 255-10, 286-7, 388-9, 426-6, 428-6 (Atalay-IV 2006: 785)/yıp: ip, iplik. 90/81, 93/86, 99/91 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 972).
yışığ: ip; kayıştan örülmüş bağ; boyunduruk kayışı. I, 126-18, 158-18, 165-19, 183-22, 196-20, 2098, 276-26, 427-13; II, 123-23, 216-23; III, 13-11 (Atalay-IV 2006: 788).
yigne: iğne. II, 3-23, 150-12; III, 35-12, 35-13 (Atalay-IV 2006: 789)/yigne: iğne. 265/233, 342/276, 459/363 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 974).
yörgek: örtü. krş. yörgek=çocuk kundağı. II, 289-2 (Atalay-IV 2006: 805).
yörgençü: sargı, dolak. II, 246-24; III, 296-18 (Atalay-IV 2006: 805)/yörgençü: dolak. 389/305, 574/472 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 983).
yüksek: terzi yüksüğü. bk. yüksük III, 46-16(Atalay-IV 2006: 823)/yüksük: terzilerin kullandığı, tunçtan veya deriden yapılan, okçunun pamağındaki yüksüğe benzeyen alet. 464/368 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 993).
yüksük: terzi yüksüğü. bk. yüksek III, 46-16 (Atalay-IV 2006: 823).
Makalenin aslı dosya(pdf) halinde sunulmuştur:
cihan_cakmak_divanulugatitturk_aracgerec_sozvarligi
Düzenleyen: Yılmaz Karahan
Yorumlar
Yorum yap