833) Stargate ve Deadalus Projeleri

Yayin Tarihi 20 Şubat, 2016 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Stargate ve Deadalus Projeleri

CIA 1949 yılından 1990’lı yıllara dek psişik güçleri kullanarak ‘dünya dışı canlılarla’ telapatik yolda iletişime geçmeye çalıştı. Ve bu olay şu anda yeni ifşa olmuş durumda. Konu ile ilgili yabancı istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgiler çok şaşırtıcı. CIA’ nın Ulusal İstihbarat Konsey Başkanı Dr Padolfi’ nin 1990’larda askıya aldığı program 2010 yılında Obama yönetimi ile devam ettiriliyor. Obama’ nın seçim çalışmalarında yer alan ve şu anda Ulusal İstihbarat Drektörü olan James R. Clapper tarafından sürdürülme kararı alınan projenin adı STARGATE…

1990’lı yıllarda Haines adlı CIA tarihçisinin itirafları insanı fazlaca düşündürüyor. ‘Dünyadaki ülkeleri uzaktan izleme. Parapsikolojik deneyler yapma. Psişik fenomenler’ başlıklı araştırma birliği yürüttüğü çalışmalarla dünya dışı yaşamla iletişime geçmeyi başarıyor. 1990’lı yıllarda kaç sene ve hangi canlı türleri ile iletişme geçildiği ise karanlıkta kalan bir konu. Fakat konunun ulusal istihbarat raporlarına yansıması ve o gün araştırma grubunun içinde yer alan kişilerin açıklamaları yazılanları doğruluyor.

image001

Eski Sovyet KGB Ajanlarının da içinde bulunduğu bir grup tarafından elde edilen bilgiler karşısında CIA, STARGATE programının belli bir bölümünü ifşa etmek durumunda kaldı. Obama’nın bu duruma sert tepkiler göstererek projenin daha gizli yürütülmesi konusunda Clapper’e talimat verdiği söyleniyor.

Araştırmacı Yazar Gus Russo, dünya dışı yaşamla sağlanan iletişimin yine dünya dışı canlılar tarafından kesildiğine işaret ediyor. CIA’ nın yaptığı bu iletişim sayesinde, canlıların dünyaya ziyaret gerçekleştirdikleri raporlarla doğrulandı. Obama’nın yemin töreninde görülen UFO’ nunda STARGATE araştırma grubunun iletişime geçtiği uzaylı varlıklar olduğu düşünülüyor.

STARGATE Psişik Güçler CIA ajanı Sn Petersen DIA medyum programında çalıştığını yıllar sonra kabul edecek ve CIA’nın yürüttüğü çalışmaları raporlar halinde dışarıya sızdırılacaktı.

Sovyetler Birliği’nden kaçarak CIA’ya sığınan eski bir KGB ajanı D.Suvanyev, 2001 yılında telepatik yolla dünya dışı yaşam hakkında araştırmaları yaparken bir tren kazasında hayatını kaybetmiştir. Rusya’ nın Stalin zamanından bu yana parapsikolojik deneyler yürüttüğünü bilen bu ajanı Rusların öldürdüğü düşünülmektedir.

Bu konuyu deşifre eden Arlington Ensitüsü çalışanı Petersen konunun doğruluğundan şüphe duymuyor. Hatta dünya dışı zeki canlıların dünyaya geldiğini raporlarla anlatıyor. ABD Deniz Kuvvetleri Müsteşarı ve Eski İstihbaratçı James R. Woolsey olayı doğruluyor. Obama’dan önce NSA adıyla yürütülen projede çalışanlar şu an bağımsız gruplar halinde STARGATE programının içine dahil edildiler.

2010 yılının en önemli ifşa olayı CIA tarafından gölgenelerek tüm dünyada duyulması engellenmiştir. ABD nin belli sitelerinde ve bazı Ufologların kişisel sayfalarında yer alan bilgiler, ABD yönetiminin dünya dışı yaşamla kurduğu iletişimi belgeleyen en net bilgilerdir. Konu MJ12 adlı grubun çalışmalarından sonra ikinci bir dünya dışı yaşamla iletişime geçen grubu bize tanımlamıştır.

ESRARENGİZ İSTASYON

Dünyanın en güney noktasında, Antartika`nın en karanlık yerinde kurulu Amerikan ‘araştırma istasyonu’ yıllardır sessiz sedasız çalışıyor. Hakkındaki iddialar filmlere, kitaplara bile ilham kaynağı oldu. Ama kimse aslını söyleyemiyor. Güney kutbu Antartika`da yıllardır sessiz sedasız faaliyet içide olan McMurdo Amerikan Araştırma İstasyonu, aynı sessizlik içinde artık 1258 kişinin yaşadığı, her gün kargo uçak seferlerinin yapıldığı, kendi nükleer tesisine sahip, heliportu olan 100 binadan oluşan müthiş ama aynı derecede esrarengiz bir yer haline geldi.

Bilinen şey, burada sayısız uzay projesine destek sağlayacak astronomi ve astrofizik araştırmalarının yapıldığı…

image002

image003

ASTRONOMİ VE ASTROFİZİK ARAŞTIRMALARI YAPILIYOR

Ayrıca atmosferik ölçümlerinin ve hava kirliliği ile ilgili incelemelerin yapıldığı da belirtiliyor. Ancak burada yapılan astronomi ve astrofizik araştırmalarının sonuçları ya da raporları pek açıklanmıyor.

İddialar ise kafaları karıştıracak cinsten. Öyle ki dünyanın bir ucu olan McMurdo İstasyonu ile ilgili bu iddialar, filmlere ve kitaplara konu oldu.

‘YILDIZ GEÇİDİ’ VE MCMURDO İSTASYONU

Bir iddiaya göre McMurdo İstasyonu aslında, uzay trafiğinin kontrol merkezi olarak faaliyet gösteriyor ve uzaylı varlıklarla temas buradan yapılıyor. Bu iddiaların ayyuka çıktığı 2000`li yıllarda, Hollywood yapımı ‘Stargate SG-1’ filmi bu konuyu işledi. Filmde McMurdo, Dünya birlikleri için bir üs olarak gösterilirken, istayona 80 kilometre mesafede ise kayıp kıta Atlantis döneminde kullanılan Dünyanın ikinci yıldız-geçidi bulunuyor.

KAYIP KITA ATLANTİS VE MCMURDO

‘Kayıp kıta Atlantis’i McMurdo ile ilşkilendiren en çarpıcı çalışma ise ‘Decipher’ (Deşifre) adlı kitap. Kitapta, McMurdo’da aslında, Atlantislilerin bıraktığı ve tüm dünyadan gizlenen bir ‘Dünya Kodu’ deşifre edilmeye çalışıldığı anlatılıyor.

Dark Star ve Alien filmlerinde de McMurdo, merkezi bir uzay trafik kontrolü istasyonu olarak gösteriliyor. McMurdo İstasyonu, John Carpenter’ın The Thing filminde de yer alıyor.

Amerikalı yazar Kim Stanley Robinson da ‘Antarctica’ adlı kitabında bu esrarengiz istasyonu ayrıntılı biçimde anlatıyor.

İKİNCİ AMERİKAN İSTASYONUNUN YARISI YERALTINDA

ABD hükümetinin ‘Antarktika Programı’ çerçevesinde bölgede bir de Amudsen Scott İstasyonu yer alıyor. Burası da McMurdo’ya lojistik destek sağlıyor. Ayrıca özel araştırma projeleri üzerinde çalışmalar yapılıyor. Amudsen Scott İstasyonu`nun en ilginç yerinin ise ‘Sky Lab’ ya da ‘Gökyüzü Laboratuvarı’ olduğu söyleniyor. Bu istasyonun yarısı ise yeraltında.

image004

image005

DAEDALUS PROJESİ

Daedalus Projesi, 1973′ le 1977 yılları arasında British Interplanetary Society tarafından finanse edilmiş olan, makul yıldızlararası uzay için insansız bir uzay aracını tasarlamayı hedef alan projedir. Alan Bond’un etrafında topladığı bir düzine araştırmacıyla ve bilim adamıyla bu projede çalıştı ve füzyon roketi kullanmaya karar verdiler.

Proje kriterleriyle güncel ya da yakın gelecekte mevcut olacak teknolojilerin kullanımı ve uzay aracının da bir insan ömrü içinde (50 yıl) hedefine varmasını kararlaştırılmıştı. Fakat yukarıda da ifade edildiği gibi insansız uzay aracı araştırma hedefi güdecekti.

Hedef olarak o zamanlar en az bir gezegeni olduğu sanılan 5,9 IY uzaklıktaki Barnard’ın Yıldızı seçilmişti. Fakat tasarım, başka bir yakın yıldızı hedefleyebilecek şekildeydi.

GENEL DÜŞÜNCE

Daedalus, dünya yörüngesinde yapılıp başlangıçta kütlesi 54.000 t olacaktı. Bunun 50.000 tu yakıt, 500 tu da bilimsel malzemeydi. Roket, iki kademeli olacaktı. Birinci basamağı iki yıl süreyle kullanılacak ve uzay aracını ışık hızının % 7,1’ine çıkaracaktı (0,071 c). Bundan sonra birinci kademe fırlatılır ve ikinci kademe, 1,9 yıl çalışarak roketin hızını ışık hızının %12’sine çıkarır (0,12 c). Bu süreden sonra motor, 46 yıllık yolculuk süresince durdurulur. Motorların yapıldığı çan şeklindeki çıkışlarıyla destek yapısı, etkisinde olduğu aşırı derecede büyük sıcaklık aralığından dolayı (3 – 1900 K) kriyojenik sıcaklıklara dahi tahammül eden berilyum kullanılacaktı.

image006

Hedeflenen hız kimyasal roketlerin, hatta Orion Projesi sırasında incelenen nükleer darbe tepkisinin kapasitesini fazlasıyla aştığından Daedalus’da döteryum/helyum-3 karışımından oluşan yakıt tabletleri kullanan bir füzyon roketi kullanılmaya karar verildi. Yakıt, elektron ışınlarıyla içten sınırlı füzyonla ateşlenecek, her saniye 250 yakıt tableti patlatılacak, oluşan plazma da manyetik roket motoruyla yönlendirilecekti. Helyum-3′ ün az bulunmasından dolayı bu hammadde Jüpiter’in atmosferinden büyük sıcak hava balonlarıyla desteklenen robotlarla yönetilen fabrikalarda 20 yılı aşkın bir sürede toplanacaktı.

İkince kademeyle iki 5 metre açıklığı olan optik teleskop ve iki 20 metre açıklığı olan radyo teleskobu olacaktı. Kalkıştan takrîben 25 yıl sonra bu teleskoplar, hedeflenen Barnard’ın Yıldızı etrafındaki bölgeyi inceleyerek dolanan gezegenler hakkında detaylı bilgi almaya çalışacaktı. Bu bilgiler Dünya’ya 40 metre çapındaki ikinci basamağın motor çıkışını bir haberleşme anteni olarak kullanarak yollanacak, enteresan bulunan hedefler burada tespît edilecekti. Uzay aracı, Barnard’ın Yıldızı’na yaklaştığında yavaşlayamayacağı için Daedalus, 18 otonom uzay aracını beraberinde götürecek ve bu tâlî araçlar, ana uzay gemisi hedefe varmadan 7,2 ve 1,8 yıl önce ondan ayrılacaklardı. Bu tâlî araçlar nükleer enerjiyle çalışan iyon motorları ve kameraları, spektrometreleri ve başka sensörleri olacaktı. Hedeflerinin yanından ana uzay gemiyle aynı hızda, yani ışık hızının % 12’siyle geçecek ve bulgularını artık ikinci kademeden ibaret olan ana gemiye ileteceklerdi.

image008

Ana uzay gemisinin beraberinde taşıdığı alt araçları, teleskoplar ve başka donanım aletleri, 50 yıllık seyahat sırasında yıldızlararası uzayda zarar görmemeleri için 50 ton kütleli, 7 milimetre kalınlığında bir berilyum disk tarafından korunacaktır. Erozyona karşı olan bu kalkanın berilyumdan yapılması, bu metalin hem hafif oluşu, hem de buharlaşma sıcaklığının yüksek oluşudur. Hedef yıldızı geçerken karşısına çıkabilecek daha büyük engellere karşı yapay bir bulut oluşturulacaktır. Bu bulut, ana uzay gemisinin 200 km ötesinde bulunan destek araçlarının toz püskürtmeleriyle oluşacak. Uzay aracı, bir miktar robot “bekçileri” de berâberinde götürecek, bu bekçiler uzay gemisini kendi kendilerine tamir edeceklerdir.

image009

image010

ÖZELLİKLERİ

* Tam uzunluk: 190 m
* Yakıt kütlesi (birinci kademe): 46,000 t
* Yakıt kütlesi (ikinci kademe): 4000 t
* Birinci kademe boş kütlesi: 1690 t
* İkinci kademe boş kütlesi: 980 t
* Motor yanış süresi (birinci kademe): 2.05 yıl
* Motor yanış süresi (ikinci kademe): 1.76 yıl
* İtiş (birinci kademe): 754,000 Newton
* İtiş (ikinci kademe): 663,000 N
* Motor gaz çıkış hızı: 10,000 km/s
* Taşıdığı yük kütlesi: 450 t

https://insanveevren.wordpress.com/

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap