666) İSKANDİNAVLARIN TÜRK ATALARI (3)
Yayin Tarihi 27 Mayıs, 2013
Kategori TÜRK DÜNYASI
İskandinavların Türk Ataları
İskandinav ve Türk Mitolojileri arasında benzerlikler var
İskandinav Mitolojisi ile Türk Mitolojisi arasında da pek çok benzerlik görüyoruz.
Oden’in iki kargası (ya da kuzgunu) ve iki kurdu vardır.
Kargalarının isimleri “Hugin” ile “Munin”dir. Hugin, “istekli” ya da “düşünce” demektir. Munin, “başkalarını düşünen” ya da “hafıza” anlamına gelir. Munin, “ne olduğunu”, Hugin, “ne olacağını” ifade eder. Böylece Odin’de sembolleşen gerçeği ve düzeni sağlarlar. Bunlar dünya üstünde uçarlar ve Odin’in kulağına gördüklerini fısıldarlar, o nedenle Oden’in her şeyden haberi vardır. Oden’in kurtlarının adları da “Freke” ve “Gere”dir. Freke, “mızrak saplayan”, Gere ise “obur” demektir. Oden, kendine sunulan tüm etleri onlara verir. Kendisi şarabı yeğler. Odin’i kurt ve kargalarıyla birlikte gösteren bu resim bize hemen Türkler hakkındaki bir Çin söylencesini anımsatıyor.
Prof. Dr. Bahaddin Ögel, Türk Mitolojisi adlı eserinin 1. cildinin 13. sayfasında “1. Kurttan türeyiş efsanelerinin Ortaasya’da ilk defa görünüşü” ara başlığıyla şunları anlatıyor:
“Wu-sun’lar, MÖ 174′ten önce, Çin’in batısındaki Kansu Eyaleti’nde oturuyorlardı. Batılarında da, yine kuvvetli bir devlet olan Yüe-çi’ler vardı. Yüe-çi’ler, MÖ 174′ten önce Büyük Hun Devleti’nin meşhur hükümdarı Mao-tun (Mete) ve az sonra da oğlu tarafından mağlup edilince, yurtlarını bırakıp Batı Türkistan’a gitmek ve orada Kuşan Devleti’ni kurmak zorunda kaldılar. MÖ 140 senelerinde sonra da, daha doğuda yaşayan Wu-sun’lar batıya kaymışlar ve bilhassa bugünkü Tanrı dağları bölgesinde, Yüe-çi’lerin boş bıraktıkları yerlere yerleşmişlerdi. MÖ 119 senesinden önce, Çin kaynaklarının verdikleri haberlere göre, Hun hükümdarı Wu-sun kralına hücum etmiş ve onu öldürmüştü. Haberlerin elimize biraz daha geç gelmiş olmasına rağmen, bu olayın daha önce meydana gelmiş olabileceği de düşünülebilir, işte Çin tarihleri bu olayı anlatmağa başlarlarken, şöyle bir hikâyeyi de araya sıkıştırmaktan geri durmaz:
“Wu-sun’ların kralına Kun-mo derler. İşittiğimize göre, bu kralın babasının Hunların batı sınırında küçük bir devleti varmış. Hun hükümdarı, bu Wu-sun kralına taarruz etmiş ve Kun-mo’nun babası olan bu kralı öldürmüş. Kun-mo da, o sıralarda çok küçükmüş. Hun hükümdarı ona kıyamamış. Çöle atılmasını ve ölümü ile kalımının kendi kaderine bırakılmasını emretmiş. Çocuk çölde emeklerken, üzerinde bir karga dolaşmış ve gagasında tuttuğu eti ona yavaşça yaklaşarak vermiş ve uzaklaşmış. Az sonra çocuğun etrafında, bu defa da bir dişi kurt dolaşmaya başlamış. Kurt da çocuğa yanaşarak memesini çocuğun ağzına vermiş ve iyice emzirdikten sonra yine oradan uzaklaşmış. Bütün bu olan biten şeyleri, Hun hükümdarı da uzaktan seyredermiş. Bunları görünce, çocuğun kutsal bir yavru olduğunu anlamış ve hemen alıp adamlarına vermiş. İyi bir bakımla büyütülmesini emretmiş. Çocuk büyüyerek bir yiğit olmuş. Hun hükümdarı da onu ordularından birine komutan yapmış. Gittikçe gelişen ve başarı kazanan çocuğa gönül bağlayan Hun hükümdarı, babasının eski devletini ona vererek, onu Wu-sun kralı yapmış…”
Tarihin eski ve karanlık çağlarından bir uğultu ile gelen bu mitolojik ses, bize böylece Ortaasya’daki ilk “kurt efsanesi”ni haber veriyordu. Dikkat edilirse, efsaneye sebep olan olaylar, Büyük Hun Devleti içinde geçmiş ve yine bu devletle ilgili tarih haberleri içinde yer almıştır. (De Groot, II, s. 23)(9)
Türk mitolojisinde bunun gibi, hayat ağacı ya da taşı, kral kurban etme, keçi, inek, at… birçok benzerlik bulmak mümkün.
Prof. Thor Heyerdahl (1914-2002) onaylıyor
Norveçli ünlü seyyah, arkeolog, antropolog Profesör Thor Heyerdahl, ilginç yöntemiyle tüm dünyanın ilgisini çeken gezgin bir bilim adamıdır. Çok tartışılan tezlerini yaşama uygulayarak, kendisi yaşayarak kanıtlamaya çalışmıştır. Expedition Kon-Tiki, Aku-Aku, Expedition Ra, Fatuhiva – Tillbaka till Naturen (Doğaya Dönüş), De första sjöfararna (İlk Denizciler), Tigris – På spaning efter vårt ursprung (Dicle – Köken Arayışımız), Gåtan Maldivinerna (Maldivinlerin Gizemi), I Adams fotspår (Adem’in İzinde), Jakten på Odin (Odin’in Peşinde) isimli eserleri vardır.(10)
2001 yılında yazdığı Odin’in Peşinde kitabı ne yazık ki son eseri olmuştur.(11) Heyerdahl yine aynı metodu kullanmış, Odin’in izinde Karadeniz’in kuzeyine seyahat etmiştir. Profesör Thor Heyerdahl, Oden’in ve As halkının Karadeniz’in yukarısında, Don nehrinin doğusunda başkent Asov’da yaşadıkları tezini sınamak istiyordu.
Thor Heyerdahl’in ekibinde salt İskandinav bilim adamları değil, Rus ve Azeri araştırmacı ve tarihçiler de vardı. Salt İskandinav mitolojisi, İzlanda masalları değil, Doğu Avrupa kaynaklarını ve İngiliz vakayinamelerini de kullandılar. Asov’da Snorre Sturlesson’un verdiği bilgileri sınadılar. Asar (Asyalılar) ya da diğer isimleriyle Alaner (Alanlar)’ın gerçek bir halk oldukları sonucuna vardılar. Vaner (Vanlar) de Doğu Türkiye’de Ağrı Dağı eteklerinde Van gölü kıyılarında Urartu’da yaşayan bir halk idi. Odin ise aslında tanrı değil akıllı, bilge bir şamandı. Kuzeyliler onun “Tanrılar Evi’nden gelen bir tanrı olduğuna inanmışlardı.
Thor Heyerdahl, Odin’in halkı Asların (Asar) Massagetler ve Alanlarla aynı halk olduğunu gösteren bir Rus araştırmasından bahsediyor. Buna göre, Hazar Denizi’nin doğusunda Horezm’de Türkiye’den göçen bir halk yaşar. Onların Tor ya da Tur gelenekleri vardır.
Rus Araştırmacı L. S. Tolstova’ya göre Horezm’de Karakalpaklar ve Özbek aşiretleri arasında pek çok soy, şecere söylencesi vardır. Peridon (Feridon), topraklarını üç oğlu arasında paylaştırmıştır. Amu-Derya Irmağı’nın kuzeyini oğlu Tur’a vermiştir. Bu bölgede eskiden Doğu İran dili konuşan göçerler yaşardı. Bu, Saka ve Massaget aşiretleri daha önce Turan ya da Tur olarak anılırlardı.
L. S. Tolstova şu savı öne sürüyor: “Günümüzün Tur (Turan) halkının etnik akrabalığı ve coğrafik bölgesi konusunda kuşkumuz yok. Bunlar Horezm, Sogdiana, Margiana ve Bakria’dan göçen İskit aşiretleridir. Saka ve Massagetlerdir.”
“Horezm’de Turan denilen halk, Türk ve Türkmenistan ile bağlantılıdır. Türkistan’da yaşayan Kazak ve Özbek halkları Tur (Tor) soyundan gelmektedirler.”
Heyerdahl’in Rus kaynaklarına göre, Tur/Tor söylencesi, Fars dilleri konuşan aşiretlerde eski bir gelenektir. Bunlara göre ataları Traetaon’dur. Traetaon dünyayı üç oğlu arasında paylaştırmıştır. Tur, Turan halkların atasıdır. Saimira, Sarmatların atasıdır. Arya, Aryanların atasıdır.
Bu durum, kutsal kitaplardaki Nuh ve oğulları Ham, Sam ve Yafes olayına da benzetilmektedir:
Nuh = Traeton
Ham = Tor/Tur: Turan halkların atası
Sam = Saimira: Samilerin (semit) atası
Jafes (Yafet) = Arya: Arilerin atası
(Jafet’i Turan halkların babası sayanlar da var. Örneğin, Arap bilgin El Gardizi gibi…) (12)
Odin, Tor gibi Kralların tanrılaştırması olayını da yalnız iskandinavya’da değil Mezopotomya ve Mısır gibi yerlerde de görmekteyiz. Heyerdahl de “Asar” sözcüğünün “Asyalı” demek olduğunu kabul ediyor. Azeri sözcüğünü de buraya bağlıyor. Azov’un As-hov = Asyalıların sarayı, Turk, Turki, Turkland gibi sözcüklerin Asyalıların kral/tanrılarından “Tyr’den türediği gibi benzerliklerini yineliyor. Bir grup kuzey tanrısına verilen “Vanir/Vanlar” sözcüğünü Van gölü ve civarında konuşulan Vani diline bağlıyor.
Profesör Thor Heyerdahl adresi de, kaleyi de, akrabalarının izini de bulduğunu düşünmektedir. Karşıtları ise Heyerdahl’in pseudo (uyduruk) araştırmacı olduğunu öne sürüyorlar. Kendilerini safkan “Viking” görenler için, hele yıldırımlar saçan Odin’i sarışın üstün ırkın tanrılar tanrısı; elindeki çekiçle düşmanları tirtir titreten kahraman Tor’u en yaman savaşçı tanrı; akıllı, yakışıklı ve kocaman erkeklik organıyla hep sevişmeye hazır Frej’i (Frö = Tohum) bereket tanrısı bilenler için, bu tür kitaplar kabul edilemezdi. İsveç’te Profesör Heyerdahl’in tüm kitapları anında İsveççeye çevrilip yayımlanmıştı. Ne var ki, Jakten på Odin (Odin’in Peşinde) bugüne dek çevrilmedi ve yayımlanmadı.
Azak Denizi’nin kuzeyinde Don Nehri’nin doğusunda Asov kenti ve Asov Kalesi. Haritalar Asov Müzesi’nde bulunuyor.
Heyerdahl, burada arkeolog Katharina Lorvik ile yaptığı incelemelerde bir mezar bulmuştur. Kazılarda çıkardıkları eşyalar arasında İskandinavya’dakilere tıpatıp benzeyenler vardır. Örneğin, aşağıdaki ceset üzerinde çıkan kemer tokaları gibi.
En üstte Asov’da bulunan tokalar, altında İsveç’in Gotland adasında, onun altında Lapon tokaları ve en altta İsveç – Viking tokaları
Asov’da çıkan Viking kılıçlarına benzer kılıç ve hançerler
Asov Müzesi’nde bulunan eski gemi modeli ve gerçek Viking gemisini canlandıran bir resim.
Üstteki bileziklerden biri Asov’dan, diğeri İsveç’in Gotland adasından.
Norveçli gezgin bilim adamı bu keşif gezisinde Sturlesson’un izinden giderek onu haklı çıkaracak pek çok belgeyi ortaya koymuştur.
Kitap yayımlanınca büyük tartışma yarattı. Heyerdahl ve taraftarları arkeoloji, tarih, yer adları, dilbilim (lingvistik) ve kökenbilimi (etymologi) metotlarından yararlanarak bilimsel bir araştırma yaptıklarını öne sürerken, karşıtları bu araştırmaya “pseudo (uyduruk)” araştırma adını taktılar. Dilbilimci Even Hovdhaugen, Kuzey uzmanı Else Mundahl, din tarihçisi Gro Steinsland, arkeologlar Christian ve Anne Stahlberg ortak bir eleştiri yazarak Profesör Thor Heyerdahl ve heyetinin yazdıklarının modern din tarihi araştırması ve kökenbilimle ilgisiz kurgular olduğunu, onların yeterli arkeolojik metot bilgilerinin olmadığını, gerekli arkeolojik donanıma sahip olmadıklarını, İzlanda masallarını 1600′lü yıllarda olduğu gibi baştan sona doğruymuş gibi okuduklarını savundular. Vardıkları sonuç şuydu: Bu yapıt ne araştırmadır, ne de modern verilere dayalı bilgi kitabıdır.
Stian Bromark ve Dag Herbjörnsrud isimli iki araştırmacı gazeteci yazar ise, 2005 yılında Norge – et lite stykke verdenshistorie (Norveç, küçük bir parça dünya tarihi) isimli 464 sayfalık koca bir kitap yazdılar. (13), Heyerdahl ve onun dayandığı metot ve sonuçların doğru olup olmadığını araştırdılar. Norveç değerlerinin ve İskandinav mitolojisindeki sembollerin nerelerden geldiğini irdelediler. Odin hakkında anlatılanları da bu bağlamda ele aldılar. Sonuç olarak tutuculuk ve önyargılar nedeniyle Heyerdahl’e saldırıldığı görüşünde birleştiler. Heyerdahl’in vardığı sonuçlardan Norveçlilerin onur duyması gerektiğini savundular.
Runik Yazılar Türk Kökenli
İskandinav Türk akrabalığını gözler önüne seren bir diğer gelişme de Türk araştırmacıların İskandinav “runik” yazılarını okumaya başlamalarıdır. Aralarında bilimsellik ve metot konusunda bazı anlaşmazlıklar olmasına karşılık, iki isimden söz etmeden geçmeyelim: Kazım Mirşan ve Turgay Kürüm… Her ikisi de İskandinav runik yazısını okuduklarını söylemektedirler. Sayın Mirşan’a da Heyerdahl’e yöneltilenler gibi eleştiriler geldiği gözleniyor. Ancak kim tarafından, ne zaman ve nasıl kanıtlanırsa kanıtlansın, runik yazının Odin ile İskandinavya’ya geldiği ve Türk kökenli olduğunun kanıtlanması ve İskandinav araştırmacılar tarafından da benimsenmesi, tarihin yeniden yazılmasını gerektirecek bir devrim olarak görülebilir. Şu anda en azından runik yazının Odin ile İskandinavya’ya geldiğini İskandinavlar da yadsımıyorlar.
Sayın Turgay Kürüm’ün çalışmaları ve sanal ortamda (web sayfalarında) yayımladığı yazılar, runik yazılarla da ilgilenen Norveçli Profesör Thor Heyerdahl’in dikkatini çekmiştir. 13 Aralık 2000 tarihinde yazdığı bir mektupta, Odin’in Peşinde kitabından söz etmiş ve aynı konuda hazırlamakta olduğu İngilizce bir kitaba Kürüm’ün runik yazılar konusundaki görüşlerini katmak istediğini bildirmiştir. Bu da tarafsız ve önyargısız İskandinav bilim adamlarının ortak görüş hedefine doğru attıkları ilk adım olarak görülebilir. Ancak, değerli profesör Thor Heyerdahl’in yaşamı İngilizce kitabını bitirmeye yetmedi. Bu mektup yine de İskandinav ve Türk araştırmacılar arasında ortak çalışmalar yapılabilmesinin ilk tohumu olabilir. Böylece bu dost halklar, tarihin tozlu yaprakları arasında sıkışıp kalmış akrabalık ve dostluk bağlarıyla yeniden kucaklaşabileceklerdir.
Dipnotlar/Kaynakça:
1) Prof. Sven Lagerbring, İsveççenin Türkçe ile Benzerlikleri, İsveçlilerin Türk Ataları, Abdullah Gürgün, Kaynak Yayınları, 2008, sid. 34-35
2) Det Svenska Ordförrådets Ålder och Ursprung (İsveççe Kelime Haznesinin Yaşı ve Kaynağı), Prof. Olof Hellqvist, C.W.K. Gleerups Förlag, 1929
3) Svensk Språk Historia (İsveç Dil Tarihi), Prof. Gösta Bergman, Bokförlaget Prisma Magnum, 1984, s. 11-12
4) Svensk Etymologisk Ordbok (İsveççe Etimoloji Sözlüğü), Prof. Olof Hellqvist, 1993
5) Prof. Sven Lagerbring, İsveççenin Türkçe ile Benzerlikleri, İsveçlilerin Türk Ataları, Abdullah Gürgün, Kaynak Yayınları, 2008, sid. 66
6) Bref Till Herr Cancellie Rådet Sven Lagerbring Rörande Then Isländska Edda, Prof. Johan Ihre, Kungliga Acad. Boktr, 1772, s. 32
7) Prof. Sven Lagerbring, İsveççenin Türkçe ile Benzerlikleri, İsveçlilerin Türk Ataları, Abdullah Gürgün, Kaynak Yayınları, 2008, sid. 33-34-35-36
8-Snores Edda, Snore Sturlesson. İsveççe’ye çeviri: Björn Collinder, Forum 1978
9) Türk Mitolojisi, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Tarih Kurumu, 1998, 1. cilt, s. 13
10) Jakten på Odin (Odin’in peşinde), Thor Heyerdahl, Per Lillienström, J. M. Sternes Förlag, 2001
11) Jakten På Odin (Odin’in Peşinde), Thor Heyerdahll, Per Lillienström, Oslo Stenersen, 2002
12) Kök Türkler, Sencer Divitçioğlu, Ada Yayınları, 1987, s. 77
13) Norge – et lite stykke verdenshistorie (Norveç, küçük bir parça dünya tarihi), Stian Bromark ve Dag Herbjörnsrud, Cappeien, 2005
Makalenin yazarı: Abdullah Gürgün
Bilim ve Ütopya dergisinin Nisan 2009 sayısında makale yayınlanmıştır
http://onturk.wordpress.com/2011/03/23/iskandinavlarin-turk-atalari/
Yorumlar
Yorum yap