664) İSKANDİNAVLARIN TÜRK ATALARI (1)
Yayin Tarihi 27 Mayıs, 2013
Kategori TÜRK DÜNYASI
İskandinavların Türk Ataları
Prof. Sven Lagerbring: “Bizim atalarımız Oden’in yoldaşları Türklerdir. Bu konuda elimizde yeterli belge var. Onları Traklar ya da Getler olarak göstermek isteyenler var. Eleştirme gereği duymuyorum. Benim vardığım sonuçlar değişmiyor. Çünkü bunlar da aslında Türklerle bir serüveni olan halklardır. Liderlerimiz rahatlıkla, atalarımızı Türkler ve Göçerler olarak gösteriyorlar.”
Göl… Türkçe, “dört yanı kara ile çevrili su birikintisi” anlamına gelen bir sözcük… İsveççede de aynı ama eski bir sözcük. Günümüzde artık daha çok “sjö” sözcüğü kullanılıyor.
İsveç’in Lund Üniversitesi profesörlerinden Olof Hellqvist’in 1929 yılında yazdığı 1100 sayfalık Det Svenska Ordförrådets Ålder och Ursprung (İsveççe Kelime Haznesinin Yaşı ve Kaynağı) isimli kitabına bakıyoruz. “Göl” için, “Eski Kuzeyce (Urnordiska) kaynaklı yalnız İsveççe bir sözcük” diyor.(2)
İsveç Dil Geliştirme Enstitüsü (Institutet för svensk språkvård) Başkanı Profesör Gösta Bergman İsveç Dil Tarihi isimli kitabında, İskandinavya’da önceleri aynı dilin konuşulduğunu ama 600′lü yıllardan sonra ve esas olarak da 1000′li yıllardan sonra Danca, İsveççe, Norveççe, İzlandaca dillerinin ayrıştığını söylüyor. İşte bu ortak dile Urnordiska deniyor.(3) Bugün de İskandinav halkları iyi kötü birbirlerini anlayabiliyorlar. Aralarında yaptıkları konferansları “İskandinavca (Skandinaviska)” adı altında yapmaya özen gösteriyorlar. 2008 yılında Kuzey Konseyi (Nordiska Rådet) İngilizceye karşı “İskandinaviska”yı koruma ve ortak dil yapma yolunda çalışma kararı aldı (darısı Türkçe konuşan halkların başına).
Yine Prof. Olof Hellqvist’in 1993 yılında yayımlanmış olan iki ciltlik İsveççe Etimoloji Sözlüğü’ne (Svensk Etymologisk Ordbok) bakıyoruz. “Göl” sözcüğünün Eski Kuzeyce (Urnordiska) “guljö, gjöl” sözcüğünden geldiğini yazıyor, İzlandaca “gil”, Norveççe “gyl, gjöl”, Fince “kulju” olduğunu belirtiyor. Ayrıca İskandinavya’da bu sözcükten türeyen yer adları belirtilmiş: Göljahult, Gölyaryd, Göljemåla, Gölinge…(4)
Prof. Hellqvist, Urnordiska kökenli İsveç sözcüğü dediği “göl”ün ta Çin’de yaşayan Uygurların da kullandığı Türkçe bir sözcük olduğunu bilmiyor. Lund Üniversitesi Tarih Enstitüsü’nün ilk tarih profesörü Sven Lagerbring’in 1764 yılında yazdığı İsveççe Türkçe Dilleri Arasında Benzerlikler kitabından da haberi yok. Olsaydı, Prof. Lagerbring’in yalnız “göl” sözcüğünü değil, İsveççe’deki iki yüzden fazla Türkçe sözcüğü ortaya koyduğunu bilebilirdi. Peki nasıl oluyor da Orta Asya’da konuşulan “göl” ve diğer Türkçe sözcükler 2000 yıl öncesinin Eski Kuzeyce (Urnordiska) denen dilinde bulunabiliyor?
Yanıtı eski İskandinav kaynaklarında arayacağız.
İsveç’in ilk tarih Profesörü Sven Lagerbring (1707-1787): “Atalarımız Türklerdir.”
İsveçlilerin ve daha da genişleterek İskandinavların Türk olduğunu söyleyene kuşkuyla bakılacağı açıktır. O nedenle önce bunu söyleyen insanı tanıyalım.
Profesör Sven Lagerbring kimdir?
1707 Güney İsveç’te Sven Bring olarak doğdu. Lund Üniversitesi’nde okudu. 1741′de Lund Akademisi sekreteri, 1742′de tarih profesörü oldu. 1748, 1755 ve 1769 yıllarında Lund Üniversitesi rektörlüğünü yürüttü. 1764 yılında küçük Bref till Cancellie Rådet och Råddaren Herr Joh. Ihre om Svenska och Turkiska Språkens Likhet (isveççenin Türkçeyle Benzerlikleri Hakkında Müsteşar ve Şövalye Bay Johan Ihre’ye Mektup) kitapçığını yazdı. Bu kitabı yazmasından beş yıl sonra 1769′da kendisine asalet verildi. Artık hem müsteşar hem şövalye idi. Soyadına bir de “Lager” eklendi. “Lagerbring” oldu.
Lagerbring tanınmış, saygın bir tarihçidir. İsveç tarihi alanında modern eleştirel tarih araştırmasının babası sayılır. İsveç Lund Üniversitesi Tarih Enstitüsü’nün ilk tarih profesörüdür ve o nedenle Enstitü’nün logosunda onun bir resmi vardır. Üniversite bahçesinde büstü dikilidir, salonlarında tabloları asılıdır. 24 Şubat 2007 tarihinde doğumunun 300. yılı Lund, Uppsala ve Stockholm’de kutlandı. Pek çok konuda seminerler, konferanslar düzenlendi. 300. doğum günü kutlama programı için hazırlanmış bir tanıtmada şu sözcükler göze çarpıyordu: “Günümüzde, kaynaklara eleştirel yaklaşmak ve gerçekleri aramak, istenen sonuçlara hizmet etmeye yönelik, değişik bir içerik kazandı. Lagerbring için ise, sonucu ne olursa olsun gerçeğin kendisi önemliydi. Tarih güvenilir olmalıydı. Aynı zamanda da insanı insan yapacak öğretileri elden ele ulaştırmak gerekliydi.”
Prof. Sven Lagerbring
Prof. Sven Lagerbring’in en önemli eseri dört ciltlik İsveç imparatorluğu Tarihi’dir. En Eski Zamanlardan Bugüne Svea İmparatorluğu Tarihi (Swea Rikes Historia från de åldsta tider till nårvarande) adlı 4 ciltlik bu tarih kitabını 1769-1783 yılları arasında yazıp yayımlamıştır. Her biri en az altı yüz küsur sayfa olan bu kitaplarıyla ancak 1460 yılına dek gelebilmiştir. Beşinci cildi bitirmesine ise yaşamı yetmemiştir. Profesör Sven Lagerbring 1787 yılında ölmüştür. 1467 yılına dek gelebildiği seksen sayfalık bölüm ölümünden çok sonra 1907 yılında yayınlanabilmiştir.
Lagerbring tarih kitabının birinci cildinde 1060 yılına dek Oden ve onun hanedanlığı olan Ynglinge krallarının hüküm sürdüğü Viking tarihini anlatmaktadır. Buradaki en önemli dayanağı İzlandalı siyasetçi, tarihçi, yazar Snorre Sturlesson’un, Edda adı altında topladığı İskandinav mitolojisi, söylenceleri, masalları ve destanlarıdır. Kitabının girişinde bunların güvenilirliğini sorgulamış, kendinden önceki değişik yerli yabancı tarihçilerin verdiği ve Sturlesson’un anlattıklarıyla çakışan bilgiler ışığında bunların güvenilir olduğu sonucuna varmıştır. Hem Sturlesson’a ve hem de Lagerbring’e göre Oden ve halkı Türkler ve Asyalılardır.
İsveççenin Türkçeyle Benzerlikleri Hakkında Müsteşar ve Şövalye Bay Johan Ihre’ye Mektup kitabını, tarih kitabını yazmadan 5 yıl önce yazmış ve Oden ve yanındakilerin Türk olduklarını Snorre Sturlesson’un yazılarına, Kuzey söylencelerine, masallarına ve destanlarına dayanarak kanıtlamak istemiştir. Daha da ileri giderek İsveççe ile Türkçe arasındaki benzerlikleri incelemiştir. Kitapçık Johan Ihre’den görüş bildirmesi ricası ile son bulmaktadır. En son bir notta da yazar, Grekçe ve Şark dilleri profesörü Sven Johan Munthe’ye de başvurduğunu ve dillerin tür ve yapılarıyla ilgili konularda doğrulandığını ekliyor.(5)
2007 yılında yapılan doğumunun 300. yılı kutlamalarında bu konuya hiç değinilmemiştir. Sanki bu kitap hiç tanınmamakta, bilinmemektedir. Ya da o konuda susulmaktadır.
Lund Üniversitesi Tarih Enstitüsü’ne bu konuda herhangi bir çalışma olup olmadığını sordum. Yoktu. Prof. Johan Ihre’nin tüm eserlerinin, mektup ve yazılarının arşivlendiği Uppsala Üniversitesi El Yazma Eserler ve Müzik Bölümü’nün görevlilerinden Håkan Hallberg’in verdiği yanıt ise şöyleydi: “Ihre bu mektuba 17 Aralık 1764′te yanıt vermiştir. Burada bazı dil konularının tartışıldığı sanılmaktadır. Aradığınız mektup bu olsa gerek. Ama ne yazık ki bu mektup kaybolmuş. Dostça selamlar.”
Prof. Johan Ihre
Zamanın en saygın kökenbilim (etimoloji) profesörü ve İsveç Bilim Akademisi üyesi olan Johan Ihre’nin, kendisine mektup yazan Prof. Sven Lagerbring’e ne yanıt verdiğini -en azından şimdilik- bilemeyeceğiz. Ancak Ihre’nin de daha sonra, 1772 yılında Prof. Sven Lagerbring’e mektup şeklinde yazmış olduğu bir kitapçık var: Bref Till Herr Cancellie Rådet Sven Lagerbring Rörande Then Isländska Edda (İzlanda Edda’sı Hakkında Müsteşar ve Şövalye Bay Sven Lagerbring’e Mektup). 43 sayfalık bir kitapçık. Çünkü o da Sven Lagerbring gibi İsveççenin Oden tarafından Kuzey’e getirildiğine inanıyordu. Ihre bu mektup/kitapçıkta İzlandalı siyasetçi, tarihçi, yazar Snorre Sturlesson’un toplayıp kaleme aldığı Edda hakkında görüşlerini açıklıyor. Değişik yerlerde ve zamanlarda yapılan çeviri ve baskıları, anlatılan öyküleri değişik kaynaklarla karşılaştırıp doğru ve yanlış bulduğu noktalar üzerinde duruyor. Bunların sonucunda Edda’yı tarihi bir belge değil, edebi bir eser olarak ele alıyor. Birinci bölümde İzlanda şiirinin nasıl yazılacağının gösterildiğini, ikinci bölümde İzlanda ozanlarının hangi konuları işlediğini, şimdiye dek İsveççeye çevrilmemiş olan üçüncü bölümde ise harfler hakkında çok ilginç bilgiler verildiğini söylüyor.
Bu 43 sayfalık kitapçıkta Prof. Johan Ihre’nin şu kısa ama önemli bir tümcesi dikkat çekiyor: “Odin’in ve bizim atalarımızın aynı yerden geldiklerine eminim.”(6)
Odin Türktür ve Türkiye’den geldi
Prof. Sven Lagerbring şöyle diyor: Eski masallarımızda eski İsveççenin Odin (Oden, Woden) tarafından getirildiği anlatılır. Oden, Herwarar masalının birinci bölümünde Tirkiar (Türkler) ve Asiemaen (Asyalılar, Asyalı adamlar) olarak tanıtılan büyük bir kitlenin önderiydi. Are Frode de aynı öyküden bahseder. Burada açıkladığı akraba ağacında, Oden’in oğlunun adının Yngve Tirkia Kongr olduğunu söyler, Sturlesson’un, Ynglinge masalı 5. bölümünde, Odin’in, çok mülkünün bulunduğunu açıkladığını ve Tyrkland’dan (Türkiya – Türkiye) yolculuğunu ayrıntılarıyla anlatır. Türkler çok uzun zamanlardan beri Hazar Denizi’nin ve Kafkas Dağları’nın kuzeylerinde çok geniş topraklara sahiptiler. “Asaların (Asya adamları – Asyalılar) nerede oturduklarını belgelemeye gerek yok. Ptelemaeus onları bu bölgelere, Don Nehri’nin (Eski İsveççe: Tanais) doğusuna koyuyor. Bunu Sturlesson da doğruluyor. Oden ve onun geldiği yer konusunda Latin yazarlardan bilgi aldığına dair bir veri bulunmuyor. Tüm Türkler diğer pek çok akraba halklar gibi göçebe idiler. Büyük bir olasılıkla, o nedenle “gezgin – göçer” anlamındaki İbranice schut (Latince: Vagari) sözcüğünden esinlenilerek Schyther (İskitler) olarak anılmışlardır. Buna bağlı olarak da tüm ülkeye Grekler ve Romalılar tarafından Scythia (İskitya) adı verilmiştir. İzlanda yazılarında da bizim atalarımızın kendi küçük ülkelerine Swithiod denirken, bundan farklı olarak oraya Svithjot Hin Mikla ya da Stora Sverige (Büyük İsveç) deniyordu. Oden Almanya üzerinden yola çıktı ve önce Almanya’da durdu. Oradan Holstein üzerinden Danimarka’ya geçti ve İsveç’te durdu. Nihayet bu uzun yolculuklarının sonuna geldi. Buralara birer oğlunu kral olarak bıraktı ve yanlarına beraberindekilerden büyük gruplar verdi. Bu, Sturlesson’un kendi anlatışıdır ve neden Almanca, Danca ve İsveççenin temelde aynı dil oldukları konusunda tam bir neden sunar, İngilterelilerin ataları Anglosaksonların kökeni de aynı şekilde Oden’e uzanır. Onların dilleri de aynı Türklerin ve Asyalıların dilinin bir dalıdır. Durhamlı Rahip Simeon, Simeon Dunelmensis, aynı yerlerden Schlesvig’e Oden’in Sceaf isimli 9 kuşak gerisinden atası zamanında bir göç olduğunu inanılır bir şekilde anlatıyor. Bu kuşkusuz olağanüstü efsanevi bir konudur. Troysden Hift. Angl. Ser. T. i. Björner ve başkalarının, Oden’in beraberinde o kadar çok kalabalık bir halk getirmediği görüşünde olduklarını biliyorum. Onun gelişiyle dil de değişebilecekti. Ancak Sturleson bize bambaşka bir manzara çiziyor. Onun anlatımına göre, Oden yanına ülkenin tüm kayıtlarını ya da yüksek hâkimleri almıştı ve bu şekilde çok sayıda erkek halkı götürmüştü. Kuşkusuz, bu kez de daha sonraki diğer İskit göçlerinde olduğu gibi hareket etmişlerdi.
§ V.
Bizim atalarımız Oden’in yoldaşları Türklerdir. Bu konuda elimizde yeterli belge var. Onları Traklar ya da Getler olarak göstermek isteyenler var. Böyle düşünebilirler. Eleştirme gereği duymuyorum. Tersine, kişisel olarak, bu açıklanan tanıklıklara güveniyorum. Benim vardığım sonuçlar değişmiyor. Çünkü bunlar da aslında Türklerle bir serüveni olan halklardır. Liderlerimiz rahatlıkla, atalarımızı Türkler ve Göçerler (Tattare: Tatar sözcüğünden esinlenilerek kullanıldığı sanılıyor. İsveç’te eskiden göçer, gezgin halka verilen aşağılayıcı ad. Bunlar, kimine göre Tatar kökenliler, kimine göre Çingene kökenliler, kimine göre Almanya’dan ya da Rusya’dan gelen askerler, kimine göre işsiz güçsüz dolaşan, değişik kökenlerden sosyal bir grup. A.G.) olarak gösteriyorlar. Ancak bazı dürüst kişilerin ve hatta asil kişilerin buna öfkelendiklerini biliyorum. Onlar bu kökeni yeterince onur verici bulmuyorlar. Bir tarihçinin en önde gelen rehberi ve amacı gerçektir: Bu şekilde onur kazanmak çok daha iyidir. Kendini ve yandaşlarını yalanlarla kandırmak; işte asıl bu tuhaf bir onursuzluktur. Bir de, kim Türklerin öteki halklardan daha az onursuz bir halk olduğunu söyleyebilir ki! Eğer onur sağlayan koşullar olarak zaferler ve ülke fetihleri görülüyorsa (ki, yapılan kabaca budur) Türkler ve Tatarlar kadar bu koşulları yerine getiren fazla halk yoktur. Çin bir Tatar eyaleti, tüm Asya, Arabistan, hepsi Türklerin silahlan karşısında eğildiler. Hatta Roma, evet hemen tüm Avrupa, Hunlar ve Tatarların önünde titredi. Uzun zaman karanlık ve bilgisizlik içinde yalpaladığımız bir gerçektir. Diğer halklar da kendi barbar dönemlerini yaşadılar. Öte yandan bizim atalarımızın ne oldukları da bizi çok az ilgilendiriyor, yeter ki, biz kendimiz şerefli ve saygıdeğer olalım. Romalılara gösterilen hayranlık oldukça yersizdir. Onların ataları soyguncu ve zalimdirler. Bugün de eski alışkanlıklarından, Oden, Romulus, Bellerophon ve Indatyrse’den coşku duyabiliyorlarsa, bu onların acemi gelip acemi kaldıklarını gösterir. Onur verici olup olmadığı endişesi olmadan söyleyelim, Oden ve yanındakiler Türk idiler.
§ VI.
Bu tümceyi olduğu gibi kabulleniyorsak ya da hiç değilse mümkün görüyorsak, bunun sonucu olarak İsveççede Türkçe ile benzerlikler görmemiz kaçınılmazdır.(7)
http://www.yenidenergenekon.com/665-iskandinavlarin-turk-atalari-2/
http://www.yenidenergenekon.com/666-iskandinavlarin-turk-atalari-3/
Yorumlar
“664) İSKANDİNAVLARIN TÜRK ATALARI (1)” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
[…] http://www.yenidenergenekon.com/664-iskandinavlarin-turk-atalari-1/ […]