603) ORHAN BORAN KİMDİR?

Yayin Tarihi 25 Şubat, 2012 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

ORHAN BORAN KİMDİR?

image00142.jpg

Önceki hafta gazetede bir haber yayınlandı. İki yıldan beri kemik iliği hastalığıyla mücadele eden 84 yaşındaki sunucu Orhan Boran için (A Rh Negatif) kan aranıyordu… Bu haberin ardından Türk Kızılay’ı harekete geçti. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatmakta olan Orhan Boran’ın vefakar eşi Güler Hanıma ve tedavisini üstlenen Hekimlere ulaşıldı. Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar’ın talimatıyla; her ay 4 ünite kanın Orhan Boran için temin edileceği kendilerine bildirildi. Kara günleri aydınlığa dönüştüren Kızılaya sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Haberlerde “sunucu” olarak adı geçen Orhan Boran, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde, 25 yıl yazarlık yapmıştır. Fakat, halkımız kendisini daha çok Yuki’nin babası olarak tanır. Ben şimdi, Dr. Burak Orhan Boran’ın “Yuki adında bir kardeşim yok” dediğini, işitir gibi oluyorum. Çünkü Yuki Orhan Boran’ın 1960’lı yıllarda radyolardan sunduğu, halkımızın gönlünde taht kuran, sanal bir tipleme idi. Sayın Orhan Boran’ın yazarlığı yanında, İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki oyunculuk dönemi de unutulmamalıdır. Fakat O’nun en başarılı yönü, meddahlığı çağımıza taşıyan usta bir sanatçı olmasındadır.

 

KİMİN OĞLUDUR?

Şimdi de, Orhan Boran’ın babası, merhum Dr. Hikmet Boran’ı (1901-1945) anmak ve anımsatmak istiyoruz. Hikmet Bey, henüz 18 yaşındaki bir Tıbbiye öğrencisi iken, 4-11 Eylül 1919’da toplanan tarihi Sivas Kongresi’ne katılan 38 delegeden birisidir. Milli Mücadele için oluşturulan bütün derneklerin “Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla,  bir çatı altında toplanmasını öneren kişidir. O kadarla da kalmamış; ABD veya İngiltere’nin güdümüne girmeyi savunan “mandacıların” cesaretle karşısına dikilmiştir. Bu bağlamda,  Mustafa Kemal Paşa’ya şunları söylemiştir:

“Paşam, temsilcisi olduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı başarmak için gönderdiler. “Mandayı” kabul edemem… Bunu kabul edecek olanları şiddetle reddederiz. Örneğin “manda” düşüncesini siz bile kabul etseniz, sizi de reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak ilan eder; şiddetle karşı koyarız!”

 

Gazi Paşa, Tıbbiye’nin 3’üncü sınıfında öğrenci olan ve de Sivas Kongresinde İstanbul’u temsil eden üç delegeden birisi olan Hikmet Beyin bu tepkisine kızmadı. Aksine, mutlu oldu. Çünkü, Amasya Genelgesini imzalayan arkadaşlarının “manda” fikrine kapılmasından büyük bir rahatsızlık duymaktaydı. “Müsterih ol Çocuk” dedi… “Gençlikle gurur duyuyorum” “Azınlıkta kalsak bile, mandayı kabul etmeyeceğiz” “PAROLAMIZ TEKTİR: YA İSTİKLAL YA ÖLÜM !”  (ATATÜRK sevdiklerine “Çocuk” diye hitap ederdi)

 

Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulunca; Hikmet Bey, arkadaşı Yusuf Balkan’la birlikte, Askeri Tıbbiye’deki öğrenimini yarıda bırakarak Ankara’ya geldi. İki arkadaş Cebeci’deki Asker Hastanesinde görevlendirildi. O tarihte, “tifüs salgını” halkımızı ve özellikle cephedeki askerimizi kırıp geçirmekteydi. Bu nedenle onlar, İbrahim Tali (Öngören) Beyin başkanlığında “tifüse karşı aşı” üretmek için gece gündüz çalıştılar.  Bunun ardından, “Sıhhiye Subayı” olarak, Büyük Taarruza katıldı. Zafer’den sonra İstanbul’a dönerek, Tıbbiyedeki öğrenimini tamamladı.

 

HİKMET BEY,14 MART TIP BAYRAMININ ONURLU İSMİDİR

Ülkemizde, batılı anlamdaki tıp eğitimine (Sultan 2. Mahmut döneminde) 14 Mart 1827 tarihinde Tıbbiye’nin kurulmasıyla başlanmıştır. Bu nedenle, her yıl 14 Mart günü “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır. 1919 yılında İstanbul İtilaf Devletlerinin işgali altında iken, Tıbbiye öğrencileri 14 Mart günüHikmet Bey ve arkadaşlarının önderliğinde, Tıbbiyenin kuleleri arasına büyük bir Türk Bayrağı asarak işgale ve emperyalizme başkaldırdılar. Hikmet Beyin Sivas Kongresi için seçilmesinde bu olay etkili olmuştur.

 

Cumhuriyet kurulduktan sonra, Hikmet Bey mesleğini icra ederek, siyasetten uzak durmuştur. Sivas Kongresindeki tarihi görevini, kişisel çıkarları için asla kullanmamıştır. O’nun biricik oğlu Orhan Boran da hiçbir zaman babasının kimliğiyle böbürlenmemiştir. Adeta, Dr. Hikmet Boran’ın oğlu olduğunu sır gibi saklamıştır. Tabip Yarbay Hikmet Boran Sarıkamış’ta görevliyken, karda mahsur kalan Mehmetçiklere ulaşmaya çalıştığında ciğerlerini üşüterek, verem hastalığına tutulmuş ve 1945 yılında Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Mezarı,İstanbul-Karacaahmet Şehitliğindedir. O’nu minnetle saygıyla anıyoruz.

 

ATATÜRK,  Sivas Kongresinin bu genç delegesini her zaman hatırlamıştır. Balıkesir İlinden Mebus (Milletvekili) adayı olmasını önerdiğinde; “Hikmet Bey Giresun doğumludur, Balıkesir’e uzaktır” diyerek, savsaklamışlardır. Oysa, “Giresun” Savaştepe İlçesinin önceki adıdır.  Hikmet Bey sağ olduğu halde, Gazi Paşaya “öldü” diyebilmişlerdir… ATATÜRK’ ün 15-20 Ekim 1927 günlerinde Ulusumuza sunduğu Büyük Nutuk (SÖYLEV) “Gençliğe Seslenişi” ile sonlanır. ATATÜRK’ ün esinlendiği, umutlandığı ve de görevlendirdiği gençlik Dr. Hikmet Boran’lardır.

 

Şahap Osman ARAS,

“Çağın İçinden” ( 25 Şubat 2012-ULUS GAZETESİ )

 

 ORHAN BORAN HAYATINI KAYBETTİ

(26 MAYIS 2012)

ALLAH RAHMET ETSİN

 http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/20632829.asp

 

Paylaş:

Yorumlar

“603) ORHAN BORAN KİMDİR?” yazisina 6 Yorum yapilmis

  1. Yılmaz Karahan yorum tarihi 25 Şubat, 2012 14:50

    Allah’tan acil şifalar dilerim…

  2. cengizboraeray yorum tarihi 15 Mart, 2012 23:19

    geçmiş olsun demek sıradan belki orhan amca ama yaşam güzel mücadelede yaşamın temeli sizleri ipana dişmacunlarını tanıtımreklamlarıyla radyodan öğrendik sizdeki çoşkuyla güldük eğlendik ne mutluki sizler gibi büyük insanlarla büyüdük sizlerle gurur duyuyoruz sevgilerimle cengizboraeray

  3. Rıfat Mustafa Akyol yorum tarihi 3 Nisan, 2012 16:39

    Saygıdeğer Orhan Boran,
    Geçmiş olsun inşallah her zaman ihtiyacınız olan kan a kavuşur ve hayatınızı idame ettirirsiniz. 1944 doğumlu olmama rağmen sizi ilk radyodan tanıyıp, sonradan televizyonda tanıma ve seyretme imkanı bulmuştum. Oğlunuzun devamlı Tıp fakültesinde okumasından gurur duyar ve her fırsatta telaffuz ederdiniz. Ne mutlu size ki; babanız ve oğlunuz her ikisi de doktor. Allah acil şifalar vererek sizin acılarınızı devamlı dindirsin ve uzun ömürler versin efendim. Saygılarımla

  4. Yusuf BİRGÜL yorum tarihi 27 Eylül, 2012 22:32

    Orhan BORAN ülkemizin en kişilikli,en zarif en sıcak insanlarındandı.Onu evet-hayır yarışması, spor karşılaşmalarını (ki özellikle BOKS ve FUTBOL başta gelirdi)heyecanlı anlatımlarıyla tanıdık.Kendisinin bu yanını sevgili Şahap Osman ARAS’ın yazısından yeni öğreniyorum. Buradan da gerçekten mütevazi yanı ortaya çıkmış oluyor.Seni çok özlüyoruz sevgili ORHAN BORAN. Huzur içerisinde yat.Seni her zaman sevgi ve özlemle anacağız.

  5. nursen karacalıoğlu yorum tarihi 18 Ocak, 2013 03:09

    Çok Değerli Orhan Boran’la dünürüm olması nedeniyle de ayrıca iftihar ediyorum. Nazik, beyeefendi ve dopdolu bir kişiliği vardı.Oğlu Operatör Dr. Burak Orhan Boran’da kendisi kadar beyefendi,dedesi Dr. Hikmet Bey kadar da mesleğine düşkün, bilgili ve kültürlü bir kişidir.Onları tanıdığım için kendimi çok şanslı addediyorum.Kendisini çok özleyeceğiz, Rahat uyu Çok Sevgili Orhan Boran. Kardeşiniz Nurşen K

  6. Mevlüt Uluğtekin Yılmaz yorum tarihi 11 Mart, 2013 11:54

Yorum yap