54) TARİHÇİLERİN KUTBU: HALİL İNALCIK
Yayin Tarihi 3 Ağustos, 2011
Kategori KAHRAMANLAR VE BİLGİNLER
Tarihçilerin Kutbu: HALİL İNALCIK
Tanınmış Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein, İnalcık için; Onu dar anlamda bir “tarihçi” olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir” diyor
Şeyh’ül Müverrrihin[1], Tarihçilerin Kutbu,
Tanınmış Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein, İnalcık için; Onu dar anlamda bir “tarihçi” olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir.”
Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biridir. Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gemli konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer”.
Bu çalışmaları Cambridge İnternational Biographical Center(Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi) tarafından dünyada sosyal bilimler alanında XXI. yüzyılın en önemli ilk 2000 [2] araştırmacısından biri olarak kabul görmüştür.[3]
YAŞAM ÖYKÜSÜ
Kırım’dan İstanbul’a Göç
Dedesi Kırım Hanlığı’nın başkenti Bahçesaray’daki Han Camii’nin müezzini olan Halil Efendi Kırım’da vefat edince 1905 de Rus baskısı sebebiyle Babası Seyit Osman Nuri, Annesi Ayşe Bahriye Hanım Rus pasaportuyla Türkiye’ye geliyorlar. Halil inalcık 26 Mayıs 1916[4] ‘da İstanbul’da doğdu İstanbul Aksaray’da ikamet etmeye başlayan İnalcık, ilkokulu Saraçhane yokuşundaki Numune-i İrfan mektebinde okudu. Babası iflas edince çalıştırdığı atölyeyi kapatıp Ankara’ya gittiler. Ankara’da iken kendi tabiriyle hayatında yeni bir sayfa açan bir hadise ile karşılaştı.[5]
İlk kademe tahsilini 1923-1930 yılları arasında Ankara Gazi Mektebinde devam ettirdi. Bu Halil İnalcık için bir sürgündü kendi tabiriyle Osmanlı’daki sürgünler gibi. İnalcık, orta öğretiminin birinci sınıfına Sivas Muallim Mektebi’nde devam etti. Fakat ne aile dostları Sadri Bey ne de ailesi bu ayrılığa dayanamadı ve onun naklini tekrar Ankara’ya aldırdılar. İnalcık henüz 13 yaşında bu ayrılıkla tanışmıştı. Orta tahsilini 1931’de Ankara’da Gazi Muallim Mektebi’nde tamamladı. Burası Atatürk’ün eğitim devrimine destek olması için kurulmuş bir mektepti. Almanya yahut Fransa’da okumuş seçkin kişiler bu okula tayin edilirdi. Bu iki sene onun gelişimde talihli bir dönem oldu, özellikle de Sivas’taki eğitiminden sonra yaşadığı tecrübeler onun ileriki yaşamına büyük etki edecekti. Bu okulun öğretmen yetiştiren bölümü kapatıldıktan sonra Balıkesir’e yeni açılan muallim mektebine kaydoldu. Lise eğitimini o dönemin en iyi okullarından biri olan Balıkesir Necati Bey Muallim Mektebi’nde 15 Eylül 1935’te tamamladı. Burada hocası Abdulbaki Gölpınarlı’yı çok seviyor diğer arkadaşları gibi onun dersini heyecanla bekliyorlardı. Burada, Hasan Ali Yücel’in Geothe’nin hayatını anlatan Bir Dahinin Romanı adlı eseri onun üzerinde büyük bir etki bırakmıştı. Bir yandan bu tür eserleri okurken, diğer yandan dil öğrenme çabalarını devam ettirdi. Fransızca’yı Sadri Bey’in kızı Adile’den öğrenen İnalcık bu dilini geliştirmek maksadıyla Virgil ve Lamartine’nin eserlerini orijinal dillerinden okuyordu. Bu durum ikisinin de hayatını etkilemişti bilhassa Halil İnalcık Fransızcayı öğrenerek yeni bir hayata doğru adım atıyordu. İnalcık üniversite yıllarına böyle bir alt yapıyla geçiş yapmıştı. Üniversitede yıllarında ise en çok Peoples et Civilisation (insanlar ve medeniyet) ve Historie de I’Humanité (İnsanlık Tarihi) serilerinden okuyordu.
Tarihe Yolculuk için ilk adım: DTFC
“Düşündüm taşındım, Çin edebiyatına girmek için iki bin ideogram şekil öğreneceksiniz. Eski Türk tarihini pek istemedim, Sümeroloji, arkeoloji Atatürk’ün sevdiği konular. Birçok arkadaş bu alanlara gitti. Tarih teziyle[6] ilgili şeyler beni cezb etmedi. Bunlar bana fantezi gibi göründü. Sümeroloji, Hititoloji, Sinoloji… Ben yakın tarihi seçtim”
Atatürk tarafından Türk tarih tezinin ilmi araştırmalarına kaynak olması için kurulan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin (AÜDTCF) yatılı sınavını birincilikle geçti ve 1935’te Yeni Çağ Tarihi bölümünde yüksek öğrenimine başlamaya hak kazandı. Yüksek Çağ Tarihi Kürsüsü’nde M. Göker, B.Sıtkı Baykal ve M.Fuad Köprülü’nün derslerini takip etti. Araştırma sahasını doktora tezinden itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal ve ekonomik meselelerine yoğunlaştıran İnalcık, İstanbul’da Osmanlı arşivlerinde ve Bursa şer’iyye sicilleri üzerinde araştırmalar yaptı.
28 Mayıs 1940’ta DTCF den mezun olan İnalcık, Timur üzerine hazırladığı bir seminerle Fuad Köprülü’nün dikkatini çekti, onun takdir ve tavsiyesiyle 30 Nisan 1940’da AÜDTCF Yeni Çağ Kürsüsü’ne ilmî yardımcı(asistan) tayin edildi. Faik Reşit Unat’ın da tavsiyesiyle Bulgar meselesi üzerine çalıştı. Abdülhamit, Bulgar meselesini öğrenmek için toplattırdığı vesikaları 10 cilt şeklinde toplamış ve Dolmabahçe sarayına koymuştu. İnalcık kendi tabiriyle Abdülhamid bunların tümünü okumamıştır, okuma fırsatı bulamamıştır, bunları okumak bana nasip oldu. Bu çalışma kendisine önemli bir akademik tecrübe getirmişti. Böylece 1942’de Türkiye’de sosyo-ekonomik tarih yazıcılığının ilk örneklerinden biri olan Tanzimat ve Bulgar Meselesi adlı teziyle doktor oldu (Ankara: TTK, 1943). 28 Nisan 1942’de AÜDTCF Yeni Çağ Kürsüsü’ne asistan olarak atanan İnalcık, 15 Aralık 1943’te Viyana’dan ‘Büyük Ricat’e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı unvanlı teziyle doçentliğe atandı.
Balkanlar’da Yankılanan Ses
İnalcık’ın Balkanlar üzerine yazdığı makaleler ilim dünyasında yeni bir rüzgarın habercisiydi. Doğru bilinen yanlışları değiştirmek için yola çıkmış özellikle de Osmanlının Balkanlar’daki hakimiyetini konu alan makaleleri ile bu alandaki tarih öğretilerini değiştirmiştir. “Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğu’na” adlı bu makalesiyle Avrupalıların, Osmanlılar aleyhine söyledikleri ve Osmanlı’nın 500 yıllık Balkan hakimiyetinin “Karanlık Devir” olduğu önyargısını büyük ölçüde kırmıştır. Türkçe yazılmış bu makale derhal Sırpça’ya çevrilmiş ve Balkanlar’daki tarihçilerin dikkatini çekmiştir. Bu makalede İnalcık Osmanlı’nın Balkan fethinden hemen sonra tutulmuş olan tahrir defterlerini yoğun bir şekilde inceleyerek, Osmanlı hakimiyetinin Balkanlarda zaten mevcut olan sosyal düzeni birdenbire değiştirecek radikal bir nitelikte olmadığını, aksine mevcut olan sosyal düzene ters gelmesinden kaçınılan, muhafazakar denilebilecek ve gerçekçi bir hakimiyet olduğunu ispat etmiştir. Balkanlarla ilgili olarak yazdığı diğer önemli makalesi ise “ Osmanlı İmparatorluğunda Raiyyet Rüsumu”dır. Bu makalesinde yaklaşık olarak 5 hektarlık toprak parçasını bir çift hayvanla süren hür köylü tipini Osmanlı toplumunun temel sosyal sistemi olarak nitelemiş ve buna “çift-hane sistemi” adı vermiştir. İnalcık’a göre bu tip köylü ailesi, Bizans İmparatorluğu’nun “zeugarion”u hatta Roma İmparatorluğu’nun “ kolon”u ile aynı yapı ve tarzdadır. Bu sistem hür köylüleri feodalitelerin angaryası ve sömürüsünden muhafaza etmiştir. Osmanlı hakimiyetinin Balkanlar’da bu denli kalıcı olmasının başlıca etmeni feodaliter güçleri bertaraf ederek merkeziyetçi bir anlayışla köylüleri koruma altına almış olmasındandır. Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ adlı eserinde de Balkanlar’a geçiş sürecinde yaşanan kültürel karşılaşma ve iskan politikası üzerinde durmaktadır. Burada yaşayan halkların Osmanlı hakimiyeti öncesi ve sonrası durumlarını tahlil ediyor.
GURBET YILLARI
İNGİLTERE – Anadolu’dan İlk Ayrılık
1949 yılı Temmuz ayında bir seneliğine bilgi, görgü ve ihtisasını artırmak üzere dtcf tarafından İngiltere’ye gönderildi.
“ben o zamana kadar hiç dışarıya çıkmamıştım, birden bire bambaşka bir alem. Avrupa kültürünü öğrenmek istiyorum kiliselere gidiyorum ayinleri takip ediyorum, Londra da büyük müzelerden başka eski saraylarda özel müzeler vardır, onlara gidiyorum. British Museum’da Avrupa Tarihi ile ilgili “Calendar of State Paper”ları tarıyorum.”
İşte Halil İnalcık’ın Avrupa’daki ilim hayatı böyle başlamıştı. Prof. Paul Wittek’in[7] seminerlerine katılarak kendini bu anlamda geliştirme fırsatı buldu. University of London, Schooll of Oriental and African Studies’de, Public Record Offise’de Osmanlı tarihine dair kaynakları taradı. 1 Haziran 1949 da DTFC Fakülte Kururu kararıyla İngiltere’deki çalışmaları bir sene daha uzatıldı. Burada İslam Tarihi ve Ortaçağ tarihinde önemli bir yere sahip olan müsteşrik(oryantalist) Prof. Bernard Lewis ile tanıştı ve onunla dostluğunu ilerletti. Bu tanışma ve dostluk B.Lewis’in editörlüğünü yaptığı Encyclopaedia of Islam[8]’da yazacağı makalelerin yolunu açtı. J. Van Ess başkanlığında oluşturulan icra komitesinde Halil İnalcık, Seyyid Hüseyin Nasr gibi önde gelen Müslüman ilim adamları görev yaptı. Aynı yılın yaz aylarında Paris’te toplanan Milletlerarası Tarihi İlimler Kongresi’ne katılarak Fernand Braudel’in ünlü eseri Akdeniz ve Akdeniz Dünyası ile tanıştı, Annales Ekolü’ne katıldı. Türkiye’ye dönüşünde Braudel’in tezlerini tanıtmaya başladı. Rahatsızlığı dolayısıyla İngiltere’deki çalışmasına, uzatılan bir yılı tamamlayamadan son verdi ve 1 Şubat 1951’de DTFC ‘deki görevine döndü. Yaz aylarında Bursa kadı sicilleri üzerinde çalışmaya başladı.
YOĞUN KONFERANSLAR DÖNEMİ
1953-1954 Columbia Üniversitesi’nde School of International Affairs’te ziyaretçi profesör olarak bulundu. 1956-1957 Rockefeller Fellowship bursuyla Harvard Üniversitesi’nde bir yıl “research fellow” olarak araştırmalar yaptı, Amerikan tarihi ve anayasa tarihi derslerini takip etti.Avrupa-Ortadoğu-Amerika İnalcık bu dönemde profesörlüğünün yolunu açan “Timariotes Chretiens en Albanie aux XV. siècle d’après un registre de Timars Ottoman” adlı makalesi ile öne çıkmış, 2 Haziran 1952 “Viyana Bozgun Yıllarında Osmanlı Kırım Hanlığı İşbirliği” üzerine teziyle profesör olmaya hak kazanmıştır. Bundan sonra Halil İnalcık için tecrübi bilgilerini paylaşma dönemi de başlamış oldu. Her ülkeden gelen konferans davetleri ile İnalcık için yoğun bir konferanslar dönemine girdi.
İlgisini siyasal bilim ve sosyal tarih üzerinde yoğunlaştırdı. University of London’ın, İngiltere’de konferanslar verme daveti üzerine, mayıs ayında School of Oriental and African Studics’de iki konferans, 14 Mayıs’ta 1959’da Durham’da bir konferans ve 20 Mayıs’ta Edinburgh’ta bir seminer verdi. Bu süreçte 1960 İsrail Hebrew Üniversitesi, American University of Beyrut (Temmuz 1961 – Ocak 1962) ve daha bir çok üniversitede konferanslar verdi. Princeton ve Pensylvania Üniversiteleri’nde “visiting professor” (misafir profesör) olarak çalıştı. 1971’de Royal Historical Society tarafından, İnalcık’ı “corresponding member[9]” seçildi. Harvard Üniversitesi Center for Middle Eastern Studies[10]‘in davetlisi olarak iki konferans verdi.
AMERİKA:
İlmin Zirvesinde (1972-1992)
1972 yirmi yıldır “Osmanlı Tarihi”, “Avrupa Tarihi” ve “Amerikan Tarihi” derslerini verdiği Ankara Üniversitesi DTCF’den emekli olunca Amerika’dan gelen davetleri çevirmeyerek buraya yöneldi. Her devletin bir parlak devri olduğu gibi Halil İnalcık’ın bu dönemi de ilmi açıdan çok parlaktır. Ankara ve İngiltere’deki tecrübeleri yeni coğrafyalara taşımaya kararlıydı. Emekliliğinin ardından ilmi çalışmalarının hız kesmemesi bunu doğruluyordu. 1972’de Chicago Üniversitesi tarafından imtiyazlı profesör önerisiyle bir davet aldı. Bu davet üzerine Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü’nde profesör olarak çalışmaya başladı. 1973‘te kariyerinin önemli eserlerinden
The Ottoman Empire: The Classical Age[11]kitabı Londra’da yayımlandı. Kitap büyük ilgi görerek art arda yedi Balkan diline ve Arapça’ya çevrildi.
Osman Okyar ile beraber Harvard Üniversitesi’nde International Association of Economic and Social History of Turkey[12] adında bir ilim cemiyeti kurdu. Cemiyet, ilk kongresini Harvard Üniversitesi’nde 1977’de yaptı. Cemiyetin üyeleri arasında; Bernard Lewis, William McNeill gibi tanınmış gibi çok tanınmış isimler vardı. Halil İnalcık üç senede bir toplanan bu kongrenin başkanlığını yürütüyor. Bu cemiyet sonuncusu 2005’te Venedik’te olmak üzere Avrupa’nın muhtelif şehirlerinde on uluslar arası kongre düzenlemiştir.
İnalcık, 1978’de Royal Asiatic Society tarafından şeref üyesi seçildi. Bu süreç zarfında birçok Amerika ve Avrupa üniversitesinde konferanslar verdi. 1980 yılında Nejat Göyünç ve Heath Lowry ile birlikte Journal of Ottoman Studies’i[13] çıkarmaya başladı. Ardından American Academy of Arts and Sciences[14]üyeliğine ve Institute of Turkish Studies[15]’in yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
Halil İnalcık 1986’da yaklaşık 15 yıldan beri çalışmakta olduğu Chicago Üniversitesi’nden emekli oldu. Aynı yıl Boğaziçi Üniversitesi İnalcık’a fahri doktora verdi. 1989’da eşi Şevkiye Hanım’ı kaybetti. 1990–1992 arasında Harvard ve Princeton Üniversitelerinde misafir profesör olarak dersler veren İnalcık, 1991’de Türk tarih ve kültürüne yaptığı katkılardan dolayı Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından Yüksek Hizmet Madalya ve Diploması’na layık görüldü.
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ
Bilkent Üniversitesinde Tarih Bölümü Kuruluyor
“Taş yerinde ağırdır, derler Amerika’da da tanınıyorum, orada daha iyi bir vaziyetteyim ama Türkiye’de karşılaştığım iyi kabul beni daha çok mutlu ediyor. Türkiye’ye gelmekten memnunum, hayatımda iyi kararlar verdim”.
Artık bilgi birikimini akademik hayata başladığı şehirden paylaşacak olması ve Türkiye’ye dönmesi onu sevindiriyordu. Yurtdışındaki yoğun çalışmadan sonra 1986 yılında Chicago Üniversitesinden de emekliye ayrılan
Onun hakkında söylenen bu sözler onun ilmi hayat için ne kadar önemli bir yer teşkil ettiğinin görülmesi açısından önem taşır:İnalcık, 1993 yılında Bilkent Üniversitesi’nde Tarih Bölümü’nü kurdu ve halen burada yüksek lisans ve doktora öğrencileri yetiştirmeye devam etmektedir. Amacının Türk tarihçiliğini modern tarihçilik düzeyine çıkarmak olduğunu vurgulayan İnalcık, yorulmak bilmeyen çalışmalarının sonucunda 20 kitap ve 300’den fazla makalesiyle modern tarih çalışmalarında çığır açmış ve Türkoloji çalışmalarını dünyaca saygın bir konuma getirmiştir. Türk tarihinin gerçeklerini anlatan önemli bir katkısı da Encyclopaedia of Islam’a(EI²) yazdığı makalelerde görülmektedir. Bu ansiklopedide İstanbul maddesi dahil Osmanlı sultanlarına ve ricaline dair 43 makalesi çıkmıştır. İnalcık, Osmanlı tarihine yalnız siyasî ve ekonomik konularda değil, aynı zamanda kültür ve medeniyet tarihinde de orijinal katkılarda bulunmuştur. Onun eserlerinden birkaçı ise; Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ (The Ottoman Empire: The Classical Age), Devlet-i Aliyye, Kuruluş Ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik Ve Sosyal Tarihi, Osmanlı’da Devlet Hukuk Adalet, Osmanlı Uygarlığı,Turkey And Europe İn History, ABD Tarihi vd.
Prof. Mark L.Steın: “Çalışmalarını çıkarırsanız Osmanlı tarihinde hiçbir şey kalmaz”
Prof.Gılles WEINSTEIN: “Osmanlı tarihinin Babası”
Prof.Dr. Mıhaı Maxım: “Derslerinde sanki bir hakikat tapınağındayız.”
Suraiya Faroqhi: “Bizim alanda çok merkezi bir konumdadır.”
Yunanlı Meslektaşı Prof.Elızabeth Zacharıadou:”Türklere hayranlık duymamı sağladı.”
Ömrünü ilme vakf eden İnalcık’ın yetiştirdiği öğrenciler dünyanın her tarafında bilime öncülük eden şahsiyetler arasında yer almaktadır. Hayattayken bu kadar değerlenen ender şahsiyetlerdendir. Bu uzun ömrünü ilme adayan Halil İnalcık’a ilim dünyası minnettar kalacaktır.
Mehmet Kavak / Dünya Bülteni
Kaynakça:
BEKİR YUSUF AÇIKSÖZ, İlim ve Fikir Hayatının 70. Yılında Prof. Dr. Halil İnalcık, İstanbul Kasım 2009, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A. Ş.,
BÜLENT ARI- SELİM ASLANTAŞ,Tarih Ögretiminde Tek Kişilik Akademi: Halil İnalcık
EMİNE ÇAYKARA,Tarihçilerin Kutbu- Halil İnalcık Kitabı”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2005.
EROL ÖZVAR, Türk Tarihçiliğinde Dört Sima: Halil İnalcık, Halil Sahillioğlu, Mehmet Genç, İlber Ortaylı, İstanbul 2006, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A. Ş.,
“Halil İnalcık”, Toplumsal Tarih, 146, Şubat 2006. s.78-83
MELEK DELİLBAŞI,”Prof. Dr. Halil İnalcık”
SALİH ÖZBARAN,Osmanlı Tarihçiliğinde Bir Sembol:
SELİM ASLANTAŞ, “Halil İnalcık’ın Akademik Biyografisi” Halil İnalcık Armağanı I, Doğu Batı Yay., Temmuz 2009
TAŞKIN TAKIŞ-SUNAY AKSOY.Halil İnalcık Armağanı, Ankara 2009, Doğu Batı Yayınları
WİLLİAM HARMS, “Peasants were key to Ottoman empire” Chicago Universty News Letter
İnternet Kaynak:
http://www.internationalbiographicalcentre.com/
http://www.inalcik.com/indexTr/
[1] Tarihçilerin Şeyhi.
[2] http://www.internationalbiographicalcentre.com/
[3] Selim Aslantaş, “Halil İnalcık’ın Akademik Biyografisi” Halil İnalcık Armağanı I, Doğu Batı Yay., Temmuz 2009,s.11
[4] Emine Çaykara,Tarihçilerin Kutbu- Halil İnalcık Kitabı”,s.15; Prof.Dr.Melek Delilbaşı ,Prof.Dr. Halil İnalcık,s.1., 26 Mayıs 1916 olarak kaydederken; Selim Altıntaş 7 Eylül 1916’da şeklinde kaydetmiştir.. Bkz. Selim Aslantaş, “Halil İnalcık’ın Akademik Biyografisi” Halil İnalcık Armağanı I., s.12. Kanaatimizce E.Çaykara ve M.Delilbaşı’nın kaydı doğrudur. Emine Çaykara eserini kaleme alırken bizzat söyleşi şeklinde İnalcık’ın kendisinden dinlemiştir.
[5] Üst katımıza, Paristen iki kızı , eşi Kamile hanımla birlikte bir profesör olan Sadri Maksudi Bey yerleşti Sadri Bey Yusuf Akçura’nın yakın arkadaşı olup Yusuf Akçura ve Halil İnalcık’ın babası yakın dosttu. Bu dostluklar ve yakınlaşmalar bundan sonraki hayatında inalcık üzerinde büyük bir etki bırakacaktır.
[6] Güneş Dil Teorisi vd.
[7] Osmanlı Devletinin kuruluşu hakkında nazariyesi Türkiye’deki üniversitelerde Osmanlı Tarihi derslerinde ve sempozyumlarda hala tartışılmaktadır.
[8] 1892’de Londra’da Yapılan Milletlerarası Şarkiyat Kongresi’nde William Robertson Smith ‘in İslami bir ansiklopedi yayınlanması teklifinde bulunması ile bu ansiklopedinin temelleri atıldı.İnalcık ise 1954 ilk fasikülü çıkan EI²( Encyclopaedia of Islam- new edition) de görev aldı.
[9] Üyeliğini yazışarak sürdüren üye.
[10] Ortadoğu Çalışmaları Merkezi
[11] Osmanlı İmparatorluğu:Klasik Çağ(1300-1600)
[12] Uluslararası Türkiye Ekonomik ve Sosyal Tarih Cemiyeti(Derneği)
[13] Osmanlı Araştırmaları Dergisi
[14] Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi
[15] Türk Araştırmaları Enstitüsü
Yorumlar
“54) TARİHÇİLERİN KUTBU: HALİL İNALCIK” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
Yılmaz Bey,
Halil İnalcık gibi bir büyük değerimizin yaşamını ayrıtılı biçimde sitenizde vermekle, çok gerekli, çok yerinde bir hizmette bulundunuz. Bu duyarlılığınızdan dolayı sizi bir kez daha gönülden kutluyorum.
Ne güzel bir rastlantıdır ki;yine bir büyük değerimiz olan İlber Ortaylı da -Halil İnalcık büyüğümüz gibi- Kıpçak bozkırının çocuğu.
İkisine de uzun ömürler diliyor; Türk’ün bu şanlı evlatlarını saygıyla selamlıyorum.