524) MALULA: ARAMİLERİN İKİ BİN YILDIR YAŞADIĞI KÖY
Yayin Tarihi 22 Aralık, 2010
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
MALULA: Aramilerin iki bin yıldır yaşadığı köy
Hz. İsa’nın konuştuğu ana dil olarak bilinen Aramice şu an tek tük kimseler tarafından konuşuluyor. Malula’da ise iki bin yıldır bu dil konuşuluyor.
Bir Suriye seyahati bahtınıza düşmüşse uğrayacağınız yerlerden biri mutlaka MALULA olmalı. Şam’a yaklaşık 1 saatlik yani 50 55 km’lik mesafede küçük ama müthiş, görkemli bir yerleşim yeri. Malula sadece Suriye için değil tüm inananlar için, özellikle Hıristiyan ve Müslümanlar için önemli bir isim. Burada dünyanın en eski dillerinden Hz. İsa’nın konuştuğu ana dil olarak bilinen Aramice( Galile Lehçesi) konuşuluyor. Bilgilere göre yaklaşık 15 bin kişi 3000 yıldır, Suriye çevresinde, özellikle burada, korunmuş haliyle Aramice’yi konuşmakta. Aramice kuzey Mezopotamya ve Suriye civarında yaşayan Aramilerin dili. Bu dil, Aramilerin yaşadığı M.Ö 1.yüzyıldan M.S 7.yüzyıla kadar Batı Avrupa’dan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılmış, kültür sanat ve ticaret dili olarak M.S 7.yüzyıla kadar önemini sürdürmüş ancak İslamiyet’in yayılmasıyla yerini Arapçaya bırakmış.Malula, Aramice’de “geçit yeri, geçit” anlamına gelmekte. Hz. Meryem ve Hz. İsa burada 16 yıl yaşamışlar. Malula, kayıtlarda köy olarak geçmekte. Burayı cazip, gizemli kılan coğrafyası. Hiçbir bilgiye sahip olmadan yolunuz buraya düşse bile size fısıldayan ilkin coğrafyası olacaktır. Çölvari kıvrım kıvrım yolların arasında yükseldikçe yükselen sonra bir çanağa dönüşüp içindekileri sunan güzellikte bir coğrafya. Kıvrım kıvrım yollar arasında ilk fark edilen, uçuruma açılan bir tepenin üzerine yerleştirilmiş Hz. Meryem heykeli. Hiç soğuk değil, anlamsız hiç değil belki tam tersi. Malula, Şam’ın kuzey doğusundaki KALEMUN dağlarının kayalıklarına kurulmuş bir köy. Hıristiyan ve Müslüman kimliklerden oluşan nüfusun çoğunluğu Hıristiyan. Bunu Meryem heykelinden ve mevcut kiliselerin bakımlı, görkemli varlığından anlamak sezmek mümkün. Burada beş kilise iki de cami var.
En görkemli manastır, Azize Takla Manastırı. Bir de bu köyde yaşamış olan Sergius ve Bahus isimli azizler adına yaptırılan kiliseden söz edilmekte. Biz bu seyahatimizde kiliseyi görememiştik. Kiliseyi ve manastırı önemli kılan hikayelerinin olmasıdır. Sergius ve Bahus Pagan inancına sahip iki Roma askeridir. Sonradan gizlice Hıristiyan olurlar . Bunu duyan Malula halkı onları görmeseler de bu iki asker adına Aziz Sergius ve Aziz Bahus kiliselerini Malula’nın tepesine yaparlar. S. Takla manastırı da Hıristiyan olup eziyetlerden kaçan Takla adındaki bir kızın Malula’ya gelişi, buraya sığınışı, çaresizlik anında dağın yarılıp geçit vermesiyle başlayan hikayesine dayanarak kurulmuştur.
Burada ziyaret edilecek yerlerden biri de Azize Takla’nın hikayesinin şahidi gibi duran Takla Kanyonu. Bu kanyon 1km kadar sonra, yolu Meryem Heykeline bağlamakta. Malula, en hareketli günlerini Eylül’ün 2. haftasında 12- 13 Eylül günlerinde yaşarmış. 13 Eylül’de M.S 4. yüzyıldan beri yapılan bir tören için dünyanın her tarafından ziyaretçiler gelirmiş.
Malula, öncelikle Hz. İsa ve Hz. Meryem’in burada 16 yıl yaşamaları ayrıca burada saf Aramicenin konuşulması bakımından önemli bir tarihi mekan. Son zamanlarda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın talimatıyla Malula’da Şam Üniversitesine bağlı olarak ARAMİCE DİL ENSTİTÜSÜ açılması buranın tarihi önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu enstitünün açılmasıyla şu an sadece konuşulur halde bulunan Aramice’nin konuşulan, yazılan, okunan bir dil olması için gramer çalışmalarının yapılması buranın tarihi kimliğinin kavranması için önemli bir adımdır.
Yorumlar
“524) MALULA: ARAMİLERİN İKİ BİN YILDIR YAŞADIĞI KÖY” yazisina 5 Yorum yapilmis
Yorum yap
karar verdim, kısmet olursa gideceğim…
Hz.İbrahim’in Arami olduğu söylenir. Hz.Resullah da Hz.İb.in soyundan geldiğine göre çok önemli ve aziz bir millet…
Neye yarar ki soyu kurumuş, aslı unutulmuş…
Arap hegemonyası ile lisanlarını unutmuşlar ve bir kısmı araplaşmış, bir kısmı kürtleşmiş ve bir kısmı da Türkleşmiş…
Bir soyun var olmasında en önemli köşe taşı dil’dir. Hele ki o milletin dili eğitim dili olmaz ise (Asteriks’in Galya’sı gibi) o millet yeryüzünü terkeder…
Evet Hz.İsa Aramice konuşurdu ve bu dil sami dillerinin atasıdır. Ama Hz. İbrahim Ur kentinde yaşayan bir Sümerli rahibin oğluydu ve sümerce konuşurdu. Sümerlerin bizim yani Türklerin atalarından olduğunu sanırım söylemeye gerek yok!
Eğer araştırırsanız Peygamberimizin Türk olduğunu ispat edebilirsiniz” (M.Kemal Atatürk)
Muharrem Kılıç In araştırma ve kanıtlara ulaşma yolunda hazırladığı Gizlenen Türk Tarihi/Hazreti Muhammed” adlı kitabından alıntılar …
Kitabı esas olarak iki bölüme ayırabiliriz:
İlk bölümde varlığı Naakal Tabletleri ile ortaya çıkan MU uygarlığının bir Türk uygarlığı olduğu, MU kıtasının o “Büyük Tufan” la yok olduğunda, bu uygarlığın Uygur Türkleri aracılığı ile dünyanın muhtelif yerlerine saçıldığı iddiası (Aztek, Maya, İnka gibi); sağlam kanıt, bulgu ve bilgilerle berkitiliyor. Sümerler de işte bu Uygurların devamı. Öz be öz Türkler ve dilleri de Turanî bir dil. Dahası; Türk dili, o zamanlar bütün insanlığın ortak diliydi. (Bu son tespit, Atatürk’ün “Güneş-dil Teorisi” ni yeniden gündeme sokuyor.)
İkinci bölümde ise, Hazreti İbrahim’in, Musevilerin iddialarının aksine (Kur’an-ı Kerim de bu iddiayı yalanlıyor) Yahudi değil, Sümer asıllı bir Türk olduğu kanıtlanıyor. Muharrem Kılıç Bey, işte tam burada, benim de çocukluğumda Hocalardan bellediğim bir ifadeye dikkati çekiyor: “Muhammed’ in ümmmetinden, İbrahim’in milletindenim.”
Aslında Hazreti Peygamber de İbrahim’in milletinden. Muharrem Kılıç Bey, Yüce Peygamber’in kısa ve uzun şeceresini de kitabına almış. Bu kitapta bu şecereyi destekleyen ve doğrulayan sayısız delil var. Bunların bir kısmını aktaralım.
-Hazreti Peygamber’i Medine’ye davet eden Evs ve Hazreç kabileleri Sümer asıllı idiler, Sümerler’in dağılışı sırasında Yemen’e göçmüşlerdi. Medine’ye gelişleri daha sonraydı. Akabe biatında “Muhammed bizdendir” demişlerdi ve Hazreti Peygamber’den “Kanınız kanımdır” yanıtını almışlardı.
-Kureyş ileri gelenleri Ebu Talip’in yanına gelmişler ve ona; ya yeğenini susturup davasından vazgeçirmesini ya da Türk yurtlarına çekip gitmelerini tavsiye etmişlerdi.
Peygamberimizin amcası Ebu Talip, bu tehdit dolu talebe, 94 beyitten oluşan “Kaside-i Lamiyye” ile cevap verdi. İşte o şiirden bazı bölümler:
“Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor
Halbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler kapılarına sığınmamızı isterler
Allah’ın evine ant olsun ki sizler yalan söylüyorsunuz
İşleri karmakarış etmeden ne Mekke’yi terk
Ne de buralardan Türk yurtlarına gitmeyeceğiz.”
Ebu Talip’in bu şiirinde Türkler yanında “Aftalitle r” yani “Akhunlar” dan söz etmesi oldukça ilginç ve önemli. Demek ki Araplar Hazreti Peygamber’in soyunu sopunu çok iyi biliyorlardı.
-Hazreti Peygamberin torunu Hazreti Hüseyin’in Kerbela olayından önce Türk yurtlara gitme isteği, Yezit tarafından reddedildi, çünkü Hazreti Hüseyin Horasan’daki soydaşlarıyla birleşerek tekrar gelecekti.
-Bir gün Peygamberimiz ashabıyla otururken, bilinmeyen bir dille “Ne güzel üzüm” dedi. Sahabe anlamayarak “Ya Muhammed Arapça konuş” dediler. Yüce Peygamber: “Durun yakınmayın, ben köküm olan Hz. İbrahim’in dili ile konuşuyorum, Arap benden ama ben Arap’tan değilim” diye yanıt verdi….
En yüce insan olan Hazreti Muhammed, Hazreti İbrahim’in oğlu Hazreti İsmail’in soyundandır.
Hazreti İbrahim, bir Sümerlidir…
Sümerler Türk’tür…
Öyleyse, Hazreti Muhammed soy olarak Türk’tür.
Bunu dedim ve diyorum ki, böylesine yüce bir insanın Türk soylu olmasından kendisini Türk sayan herkes kıvanç ve övünç duyar. Ben de kıvanıyorum ve övünüyorum.
Peygamberimiz’in, İbrahim Peygamber’in soyundan olduğu konusunda tartışma yok… Sümerler’in Türklüğü’nü ise yazmıştım.
Bu yazıda ise Hazreti İbrahim’in, Sümerli olup olmadığını incelemek istiyorum.
Elimde Prof. Dr. Mümin Köksoy’un yazdığı Nuh Tufanı ve Sümerler’in Kökeni adlı eser var. Yeni Avrasya Yayınları’ndan çıktı. Meraklısı için telefon 0.312 4687248..
Sümerler, ilk Türkler
KÖKSOY Hoca’ya göre, Sümer halkına Âdem’den sonra da peygamberler gönderildi. Bunlardan en ünlüsü, Peygamber Âdem’in 10. nesilden torunu olan ve MÖ 2900’lü yıllarda yaşamış olan Nuh Peygamber’dir. Nuh’un tufandan sonraki hayatıyla İbrahim’e kadar olan çocukları ve torunları, Yukarı Mezopotamya’da yaşamışlardır. Nuh, Sümer ülkesinin Şuruppak şehrinde doğmuştur. Best’a (1999) göre Nuh, Sümer şehir devletlerinden birisi olan Şuruppak’ın kralıdır.
Hz. Nuh’un torunları Hz. İbrahim’in önderliğinde âdeta göçe zorlanmışlardır. Hz. İbrahim ve yakınları bir süre Harran’da kaldıktan sonra, Filistin’e göç etmiş ve orada İbrahim’in (İbrahimoğullarının) atası durumuna gelmiştir. Bu yönüyle Hz. İbrahim, dünyanın en etkin kültür taşıyıcısı sıfatıyla anılmaktadır.
Sümerce konusunda araştırma yapan her ülkedeki bilim adamının birleşmiş oldukları en önemli husus, Sümerce’nin Ural-Altay Dil Grubu’na ait olduğu ve özellikle Türkçe ile çok yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğudur.
Ayrıca bilim adamları, Sümerce ile Türkçe arasında bugüne kadar 1000 kadar ortak kelime tespit etmişlerdir. Her geçen gün elde edilen yeni veriler, Sümerler’in ve Türkler’in ilk Türkler (Proto Türkler) diyebileceğimiz ortak bir kökten gelmiş olabileceklerine dair yaygın görüşü destekler niteliktedir.
M. İhsan Oğuz’dan
KASTAMONULU büyük bilgin ve mürşit Muhammed İhsan Oğuz’un İslam’da Mübarek Günler ve Geceler adlı kitabından da bir bölümü birlikte okuyalım mı:
– İsmail Aleyhisselâm’ın bu iyi ve soylu eşinden nesli türeyip devam ederek, Peygamberimiz, yegâne sığınağımız, Peygamberler’in sultanı ve efendisi Hazret-i Muhammed dünyaya geldi. Peygamberlerin sonuncusu olan şanlı Peygamberimiz, annesi yönünden saf Arap, (tarihin rivayetine göre İbrahim Aleyhisselam Türk olduğundan) babası yönünden de saf Türk neslinden gelmiş olurlar. Bundan dolayı bütün Araplar’ın ve Türkler’in, Peygamberimiz’le övünmeye ve şeref duymaya hakları vardır… (Allah’a hamdolsun.) Hazreti Muhammed, Hz İbrahim’in soyundandır. Hz. İbrahim ise, Sümer kavmine gönderilen bir peygamberdir.
Sümerler hakkında yapılan bir çok bilimsel araştırma sonucunda, Sümer ırkı yerli ve yabancı Sümerologlar tarafından Türk ırkı (Turani bir ırk) olarak kabul edilmektir. ( Örneğin, dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın araştırmalarına bakılabilir)(Muazzez İlmiye Çığ’ın Bilim ve Ütopya dergisinin Nisan 2009 sayısında bu konuda yayınlanmış yazısına bakılabilir. kutadgu)
Sümerler mezapotomya milletlerinin genel adıdır. abi. ad, semud ve ba’al kavimlerinde oluşmuşlardır. Hz. Muhammed(s.a.v) efendimizin kökeni Araplarda Adnani’ler diye geçen Arap kökenli olmayıp ‘Araplaşmış Arap’ diye tabir edilen bir kavimden gelir..
“…Araplar bendendir, ama ben Arap değilim…” Hadis-i Şerif’i belki de bu gerçeği açığa vurmaktadır.
Ve ilginç olan yapılan araştırmalar sonucunda Adnanilerin aslında beyaz bir ırk olduğu görüldüğüdür (esmer tenli Arapların aksine)
Yine, Hz. İbrahim’in oğlu, Hz İsmail’in soyundan gelen, Hz Muhammed’de bir çok hadis kaynağında kendi soyunu İbrahim(a.s)’a dayandırdığını görürüz.
Hz. İbrahim’in iki oğlundan, Hz İsmail Mekke’de yaşamış ve orada vefat etmiştir. Hz İbrahim diğer oğlu İshak Kudüs’e gitmiştir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, Bütün peygamber’lerin soyu, ve Hz. İbrahim’in soyuna dayanır. Bu Hıristiyan, Yahudi ve dahi birçok semavi dinde böyledir. Ve Dinler arasında bu konuda bir çelişme yoktur.
Beklide Hz. Muhammed bu nedenle bir hadis-i şerifinde “..Kendisinin her kavimle bir akrabalığı olduğunu..” söylemiştir.
Hz. Muhammed’in, Neden Medine’ye hicret ettiği de çok önemle üzerinde durulmalıdır. Peygamberi medineye bizzat davet eden İsrail oğullarından Yahudi olan, Evs ve Hazrec kabileleri Sümer asıllı Yahudilerdendi. Yani (Yahudi olan hazar Türkleri gibi), Sümerler’in dağılışı sırasında Yemen’e göçmüşlerdi. Medine’ye gelişleri daha sonraydı. (Bu konuda yazara katılmıyorum. Hz. Muhammedi Medineye davet eden Evs ve Hazrec, yani Hicretten sonra ENSAR(yardım eden) olarak adlandırılacak Medineli kabileler yahudi değildi. Medineli Yahudiler ayrı bir grup oluşturuyordu. Yanlız bu Evs ve Hazrec kabileleri Sümer kökenli Türkler olabilir! Unutmayalım Biz Türklerin çok saygı duyduğu İstanbuldaki Eyüp Sultan Hz. de Medineli ve Ensardandı, yani Türk asıllı olma ihtimali var. Türklerin alacağı İstanbula önceden geldi ve kuşatmada vefat etti. Peygamberin teşvikiyle İstanbula geldi. Kutadgu)
Akabe biatinde “Muhammed bizdendir” demişlerdi ve Hazreti Peygamber, Sümer ırkından gelen, Evs ve Hazrec kavimlerine hitaben,
“Kanınız kanımdandır” yanıtını almışlardı..
Asıl ilginç olan olan ise, putperest, Kureyş kabilesi ile Hz. Ali’nin babası ve Hz. Muhammed’in amcası Ebu Talip arasında geçen şu diyalogdur:
“… Ey Ebu Talip! Ya yeğenini susturup davasından vazgeçir! Ya da Türk yurtlarına çekilip gidin!..”
Ebu Talip, bu tehdit dolu talebe, 94 beyitten oluşan “Kaside-i Lamiyye” ile cevap verdi. İşte o şiirden bazı bölümler:
“…Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor
Halbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler kapılarına sığınmamızı isterler
Allah’ın evine ant olsun ki sizler yalan söylüyorsunuz/
İşleri karmakarış etmeden ne Mekke’yi terk/
Ne de buralardan Türk yurtlarına gitmeyeceğiz.”
Ebu Talip’in bu şiirinde Türkler yanında “Aftalitler” yani “Akhunlar” dan söz etmesi oldukça ilginç ve önemli. Demek ki Araplar Hazreti Peygamber’in soyunu sopunu çok iyi biliyorlardı.
Hazreti Peygamber’in torunu Hazreti Hüseyin’in Kerbela olayından önce Türk yurtlarına gitme isteği, Yezit tarafından reddedildi, çünkü Hazreti Hüseyin Horasan’daki soydaşlarıyla birleşerek tekrar gelecekti…
Bir gün Peygamberimiz ashabıyla otururken, bilinmeyen bir dille “Ne güzel üzüm” dedi. Sahabe anlamayarak “Ya Muhammed Arapça konuş” dediler. Yüce Peygamber: “Durun yakınmayın, ben köküm olan Hz. İbrahim’in dili ile konuşuyorum, Arap benden ama ben Arap’tan değilim” diye yanıt verdi…
Yazın oluşturulurken yararlanılan kaynak: Muharrem Kılıçın Gizlenen Türk Tarihi/Hazreti Muhammed’
bu iddialar ve araştırmalar yeni değil.ve birçok profösör ve Tarih bilimci Bu iddiaları destekeleycek bulgularda eminler.Şanlı Türk Tarihi tarafsız olarak Bu konuyu Bilgilendirme amaçlı sunmuştur…
Bildiğimiz ve şimdi yazılı olan tarihten çok önce kadim bir medeniyetin var olduğu artık su götürmez bir gerçektir.İlginçtir bu medeniyetin son dönemlerine ait buluntular örneğin dil gibi günümüzde yaşayan bir ulusla neredeyse yüzde yüz eşleşiyor.Aslında bu gerçekler ülkemiz hariç özellikle batılı ülkeler tarafından eskiden beri biliniyordu.Bunun gözle görünür kanıtlarından biri son elli yılda çektikleri eski çağları anlatan sinema filmleri.Sonra askeri politikalarına bakarakda bunlar kolaylıkla gözlemlenebilir.Örneğin Nato .Merkez yönetimi kendilerinde ama güç bağlı olan ülkelerin ordularında.Eski tarih biraz araştırıldığında benzer askeri örgütlenmeler görülecektir.
Sümerlerin, Türklerin atası olduğu yalanını,,sahte sümerolog,,Muazzez İlmiye Çığ uydurdu..sadece müzede…Kil tabletleri düzenleyen ,doktorası olmayan bu kadını uluslararası areneda sümerceyi..çüzdü ve sümerlerin türk olduğunu ıspatladı diye anlatıldı…bu büyük bir yalan.. çünkü sadece bu bilgi doğru olsa tüm tarihi bilgilerimizin değişmesi lazım..şöle bakalım…diyelim sümerler türktü ve Orta Asyadan geldi…ve ord da türkler aldı…önasyada yani Mezopotamyada dönemin türkçesi konuşuldu…devleti kuruldu…yerleşik hayata geçildi..neden…o dönemde Sümerlelr Mısırlılar dahi irtibat halinde iken aynı dili konuştuğu söylenen Orta Asya türkleri irtibata geçmedi…bu cidden önemlidir…zira eğer sümerler türk ve aynı dilde ise..orta asyada türk ise…o halde M.Ö. 3000 de devlet kuran sümerler dönemine denk bir dönemde Türklerin Orta asyada yazıya geçmesi,devlet kurması,yerleşik hayatı benimsemesi beklenilir…ancak türk tarihini öğrendiğimiz..dünemin çin kaynakları bunları söylemiyor….velev ki Türk ve iritibata geçilmedi…dönemin yazılı olarak anlatılan türkçe olan tek eseri Orhun abideleridir..neden M.Ö. 3000’e daha yakın olan bu eserlerin türkçesi ile değilde. bugunun anadolu türkçesi ile sümerce kıyaslanıp…türkçe kelimeler var bunlar türk olmalı deniliyor…Anadolu türkçesi mix olamaz mı?,,bir değer sorun Türk tarihidir…bizim bildiğimiz,,Türkler göçebe yaşadı…bu nedenle….hayvancılık yaptı..bu nedenle sanaatta hayvan uslubunu geliştirdi..bu nedenle savaşçıydı bu nedenle özgürdü…bu nedenle askeri alanda gelişti..ama sümerler böyle değil…sümerler tarımla uğraştı..bu nedenle yerleşikti…bu nedenle devletşti..din toplumuydu…bu nedenlerle tooplum sınıflra ayrılırdı…bu nedenle teokratik..bu nedenle….kölelerde vardı….yani iki zıt toplum…hangisi türk sizce…ve bana biri Sümerlerin türklüğünü nedenleri ile anlatmalı…Temmuz var ooo türkçe dememeli…yani yüzlerce arapça kelime var türkçede ama türkler arap değil….tek bir tez kalıyor geriye….Dünya türktür…bu gerçe değildir…siz faşistseniz…bu yalana inanmak istersiniz..ve iyi ki Sümerler Türk denildi..yoksa eminim..asurilerin başına gelen onunda başına gelirdi..yani tarihi kalıntıları yok edilirdi….türk sanıp dokunmuyorlar en azından..ve en azından geleceğe aktarılıyor…..nasılsa…yalanda yazılsa bugun tarih gelecekte gülecek ve bunları çürütecek çok tarihçi çok sümerolog olacaktır…siz hangi türksünüz…ayrıca..Tiimurlular ve türk boyları…anadoluda türkleri öldürdü…sonucu çıkıyor bu durumda..dedimya tüm tarihi bilgiler değişir…ama teori yalan olduğu için değişmiyor..düşünün türkler sümerlerle anadoluda medeniyet kurdu…ama orta asya türkleri ve moğollar..gelip baş üstünde baş taş üstünde taş kalmadı…medeniyetten habersizlerdi……çünkü..Sümerler türk bile olsa….barbar türk istilaları temize çıkamıyor….isterseniz…türk bilin….ama tarihi barbarlar değiştirdi….Kavimler göçü gibi…..