97) ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KANSIZ OLMAZ !
Yayin Tarihi 11 Şubat, 2008
Kategori BASIN-YAYIN
Anayasa değişikliği kansız olmaz
Akşam yazarı Serdar Akinan, anayasa değişikliğinin ‘kansız’ olmayacağını savundu.
11 Şubat 2008
Sevgili arkadaşlar, siz çok ciddi bir kavram kargaşası yaşıyorsunuz.
Yasayla anayasayı karıştırıyorsunuz.
411 adet elin kanla yazılmış bir temel metni; bir felsefeyi “sorunsuz” değiştirebileceğini varsayıyorsunuz.
Felsefeci İoanna Kuçuradi’nin anayasa kavramına getirdiği tanıma bir bakalım mı önce?
“Bir grup, bir başka gruptan siyasi bağımsızlığını kazandığında, yani yeni bir devlet kurulduğunda, günümüzde insanların yaptığı ilk iş, bir anayasa hazırlamaktır.”
“Siyasal bir birim olarak devletin iç yapısı ya da anayasası, başka bir deyişle belirli bir devlette devletin nasıl kurulduğu, çeşitli devlet tipleri arasındaki farkı oluşturur.”
“Bu rejim farkından daha temel bir farktır ve aynı rejimin farklı ülkelerdeki işleyişini de etkiler.”
Anlamadınız mı?
Peki bir de şöyle anlatayım… Sevgili bir üstadım toparlamış…
ABD Anayasası: 1775-1783 arası kolonyal İngiliz güçlerine karşı verilen uzun ve kanlı bir savaştan sonra kabul edilmiştir. En önemli değişikliklerin başında gelen köleliğin kaldırılması ise ( 13th amendment) iç savaş ile gerçekleştirilebilmiştir.
İngiliz Anayasası: Hemen İngiliz Anayasası diye bir şey yok ki demeyin. Evet, İngiliz Anayasası’nın kökenleri Magna Carta (1215)’ ya dayanır ve onun üzerine kuruludur. Şekil yönüyle de Yahudilerin Talmud’unu çağrıştırır. Yazılı olmayan, geleneğe ve tarihe bağlı kurallar sistemi. Ancak biraz tarih bilenler de bilir ki, bugünkü İngiliz yasaları, Cromwell’in I. Charles’a karşı ayaklanması (1642-1650 arası; ilk burjuva devrimi olarak da kabul edilir) sonucunda, daha sonra II. Charles’a kabul ettirdikleri Habeas Corpus (1679)’a dayanır. Bunlar da kapı gibi yazılı kurallardır. Yani İngiliz Anayasası vardır ama diğerlerine benzemez. Bu savaş da epey kanlı olmuştur.
Fransız Anayasası: Söylemeye gerek yok herhalde: 1789 Fransız devrimi. Kan mı dediniz?
Japon Anayasası: (1947) General Mc Arthur neredeyse kendi elleriyle yazmıştır bu anayasayı. Hiroşima ve Nagazaki epey ikna edici olmustur sanırım.
Alman Anayasası: (1949) Müttefikler dikte ettirmişlerdir.
İtalyan Anayasası: (1949) Müttefikler dikte ettirmişlerdir.
Rus Anayasası: (1993) Yeltsin’in tankların üstündeki görüntüleri hâlâ gözlerimizin önündedir sanırım. Diğer yandan onu önlemeye çalışanlar da hapsi boylamıştır. Kelleleri uçmadıysa, bunu Kızıl Ordu’nun saf değiştirmesi ve kanlı bir yönetim değişimine yol açmamış olmasına borçludurlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası: (1924) Kurtuluş Savaşı; (1960) askeri darbe, (1982) askeri darbe… Üç anayasa da epey bir kan üzerine inşa edilmiştir, değişik nedenlerden olsa da…
Şimdi bu işbirlikçi arkadaşlar anayasamızın “laiklik” taşını kaldırıp atıyor.
Ne tarihten, ne felsefeden, ne sosyolojiden ne de laftan anlıyorlar…
ABD ve İngiltere bunlara, “Yürü koçum kim tutar seni…” dedi ya…
Oysa kurucu felsefe ile oynuyorsun…
Kılıç çekiyorsun.
Kime?
88 yıl önce bu toprakları o Müslüman katillerine vermeyenlere…
Müslümanların katilleriyle işbirliği yapan sen değil misin?
Bu adamlar 88 yıl önceki aynı katiller değil mi?
Masalarında hâlâ o haritalar dolaşmıyor mu?
Yanlış yaptınız.
Mertçe; karşımıza çıkarak; “Kemalizmi yıkacağız, manda olacağız…” diyerek ve delikanlı gibi kan dökerek yapmadınız.
Öte mahallenin itlerini arkanıza alıp kaçak güreştiniz.
Şimdi adam seçiyorsunuz… Yanınızda üç tane Neo-İslamcı, dört tane eski solcu aydın… Karşınızda şahsiyetsiz bir muhalefet, üniformalarını hızla epriten bir üst yapı…
O 411 el “gerçekte” kaç kişiyi temsil ediyor? Göreceğiz…
Söz bitmiştir.
Kansız olmaz.
Ben demiyorum… Tarih diyor.
AKŞAM
Yorumlar
“97) ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KANSIZ OLMAZ !” yazisina 6 Yorum yapilmis
Yorum yap
Bu memlekette laikliği o kadar kolay söküp atamazlar. Tarih hiç bir şeyi affetmiyor, affetmeyecektirde.
sn silvan güneşe bir hatırlatmam olacak 5000 yıllık türk tarihinde laiklik 80 küsür senedir gündemde size islam ve türk tarihini okumanızı tavsiye ederim islam ve türk devletlerinde türk ve müslüman olmayanların burunları kanamamıştır maalesef türkiyede laiklik dindarlara baskı aracı olarak kullanılmıştır 2.cisi ise akşam yazarına olacak çağdaş gelişmiş ileri sanayi ülkelerinde ise anayasayı halk yani siviller yapar 2 sinide son sözüm şu olacak türkiyedeki laiklik uygulaması islam düşmanlığı olarak uygulanıyor millet olarak şuna karar vermrk durumundayız laiklik din ve vicdan hürriyetimi yoksa katı laiklik anlayışımı yani komünist ülkelerde uygulanan laiklik anlayışımı
Ben bu yazıyı gerçekçi bir yaklaşım olarak görmüyorum.
Tam tersine halkı ve tarafları karşı karşıya getirmeye çalışan bir zihniyetin kalemi olarak görüyorum.
İnsanlara potansiyel suçlu muamelesi yapmak çok yanlıştır. Düzeni korumak için düzeni bozanlar ilgili kurum ve kuruluşlarca gerekli işlemler yapılır. Ama kesinlikle potansiyel suçlusun deyip yargılayamazsınız…
Yazarı ve okurlarını sağ duyuya çağırıyorum..
sayın yazarın dediklerine tamamen katılıyorum. çünkü anayasa yapmak asli kurucu iktidarların işidir. bunun dışında oluşturulan anayasalar demokrasiyi kullanarak yalanla dolanla milletin saf duygularıyla oynayarak başa gelmiş bir gurup çoğunlukçunun kendi çıkar ve görüşleri için yaptığı düzenlemeler ve yaptıkları usulsüzlükleri kapatmak için gösterdikleri bir meşruiyet kazandırma oyunudur. halkı din diye özgürlük diye uyutarak işlerine geleni ayrıca ceplerine geleni uygulama yoludur.bu gün Türk halkına özgürlük diye yutturmaya çalıştıkları türbanda tamda bu olayın bir göstergesidir. tarihin tekerrür ettiğini anlatan yazılarda olduğu gibi önce kadınların çocuklarımızı yetiştiren anaların başlarını sonra o yetişen nesilin aydınlık düşünlerini kapatarak yüce bir milleti karanlığa geri çekme çabalarıdır tüm bunlar.EY YÜCE TÜRK HALKI UYAN SENİ ALLAH İLE ALDATANLARA GÜCÜNÜ GÖSTER.
Sayın Yaşar TOPTAN’a cevap vermek istiyorum. Elbette bir şeyi savunuyorsak bilmeden fikir sahibi olanlardan değiliz. Cumhuriyet ile Osmanlı’nın eski düzeninden bahsetmişsiniz. 5000 yıllık geçmişte Saraylarda, konaklarda, imtitaz sahiplerinin yaşantıları ile halkın yaşamı aynı değildi. Türkler her zaman köylü ve çiftçi olarak kaldılar. Osmanlı devrinde de iyi ve kaliteli yaşam sürenler zaten devşirme olarak sürekli saraylarda yaşayan ve iyi eğitim alanlarla azınlıklardı. Biler Türklüğümüzü asla bilmedik. Aaptık. Kendi dilimizi bile konuşamayan ve tarihin tahmin edildiği ve insanlığın var olduğundan beri her türlü arkelojik ve etnografik bilgi ve yaptıkları eserlerle hep adından bahseden TÜRK ne yazık ki adı”Türkmenistan” olan başka bir “Türk” adı ile anılamadı. islamiyette sürekli arap kültürünün yaşam felsefesini Türkler’in yaşamasını ve eğer böyle olmazsa İslamiyeti de yaşayamayacağını savunuyorlardı. Din de bir siyasettir, sanatta, kültür de. Eğer kendi Milli değerlerinizi savunamaz ve kaybederseniz sonra sizlerden başka geriye bir şey de kalmaz. Mustafa Kemal ULU TÜRK biz Türklerin aklını başına getirdi. Kendi harflerimizi kullanabildik. Kendi tarihimizi o zamana kadara bu derece ilk defa araştırdık. Din ile devlet işlerini ayırdı. Ama ne yaızk ki onun ölümü ile Cumhuriyet ve onu getirdiği Laiklik bu memlekette yaşanamadı. Bu yüzden side de tavsiyem. Cumhuriyete neden istenilen, ve olması gerekendüzene kavuşamadık bunları araştırmaısnı yapmanız…selamlar
neden bu ülkede laiklik yasanamadı.nasıl yasanırmıs laiklik.cok zor birseymi bunu yasamak.acaip birsey sanırım.laiklik her ülkede yasandıgından farklımı birsey yoksa.Türkiyeye özel bir seymi.böyle masal gibi olaganüstü birseymi.ben din ile devlet işlerinin ayrılması insanların din ve vicdan hürriyetine ve bunu özgürce yasama hakkının devlet tarafından saglanması sanıyordum.ama türkiyede farklı birsey uygulanıyor.evet dediginiz gibi laiklik uygulanmıyor tam anlamıyla.laiklik yasam biçimi degil.yasama seklini baskı olmadan yasama hakkıdır.sadece bunun uygulanmasının adıdır laiklik.