874) OF’UN SON MÜDERRİSLERİ

Yayin Tarihi 1 Nisan, 2011 
Kategori BASIN-YAYIN

 

OF’UN SON MÜDERRİSLERİ

 image001.jpg

Of ve Çaykara’yı içine alan Solaklı Vadisi, Osmanlı döneminde adeta üniversiteler kentiymiş. 1869 tarihli resmi belgelere göre, sadece Of’ta 350 medrese, 2.364 öğrenci vardı. 


Of ve Çaykara’nın toprağını sıksanız alim fışkıracak. Of vadisi boyunca dağların yamaçlarına serpilen köylerin hepsinde en az bir tane medrese ve birkaç anlı şanlı müderris var.

İlahiyat fakültesindeki hocaların birçoğu da bu müderrislerin ya oğlu ya da öğrencisi. Çaykaralı yönetmen Muhammet Çakıral ‘medreseler kenti Of’u’ anlatan bir belgesel çekiyor.

Oflu Hoca’ deyince akıllara hep fıkralar ve yarım hocalar gelir. Oflu hocaların fetvaları, komik hatıraları dillerde dolaşır da neden Of’un hocaları çoktur bilinmez. Çaykaralı yönetmen Muhammet Çakıral hazırladığı belgeselle bunu anlatıyor. Osmanlı döneminde Şeyhülislam’ın yani Saray’ın fetvasını bozabilecek kadar muktedir olan Oflu hocaların bugün neden halkın nezdinde itibarının düştüğünü irdeliyor.

Of ve Çaykara’yı içine alan Solaklı Vadisi, Osmanlı döneminde adeta üniversiteler kentiymiş. 1869 tarihli resmi belgelere göre, sadece Of’ta (1940’lı yıllara kadar Çaykara, 1980’lere kadar Dernekpazarı ilçeleri de Of’a bağlıydı) 350 medrese, 2.364 öğrenci vardı. Aynı belgeye göre Trabzon’daki medrese sayısı 9. Bölgeyi teftişe gelen müfettişlerin hazırladığı bu raporda dağ köylerinde 82 müderris, yani profesör yaşadığı yazıyor. O dönemler İstanbul uleması arasında, bu Oflu müderrislerin saygın bir yeri vardı. Mehmet Akif’in Safahat’ta bahsettiği meşhur Oflu Hoca var ki padişahı, namaz kılmak için geldiği camide paravan arkasında oturuyor diye kürsüden eleştirebilmiş bir müderristi. Mezarı Çaykara’nın dağ köylerinden birinde medresesinin yanı başında duruyor.

Toplumsal hafıza, Oflu hocaları fıkralardaki gibi algılasa da, Oflular dini ilimlerde hâlâ ekol oluşturacak etkinliğe sahip. Halihazırda birçok ilahiyat fakültesinin dekanı ve hocası Oflu bir müderrisin ya oğlu ya da icazetli öğrencisi. Erzurum İlahiyat Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ve Trabzon İlahiyat Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk gibi…

 image002.jpg

Kur’an kursu öğrencileri hafızlık eğitiminin yanında sosyal faaliyetlere de zaman ayırıyor.

Elyazmalarını önce jandarmadan saklamışlardı, şimdi hırsızdan…

Of ve Çaykara müderrislerinin dağ köylerindeki ahşap evlerinde paha biçilemez hazineler yatıyor. Devlet ve kamuoyu henüz bu el yazmalarının farkında değil ama hırsızlar 200-300 yıllık kitapların peşine çoktan düşmüş. Birçok medreseyi kolaçan etmişler. Yöre halkı, bir zamanlar jandarmadan köşe bucak kaçırarak kurtardıkları kitapları şimdi hırsızlara kaptırmama derdinde. Çaykara Müftüsü Ali Fuat Baycan, bu konuda ne yapacaklarını şaşırdıklarını söylüyor. Halkın elindeki kitaplarınsa hem çalınma hem de rutubet tehlikesi altında olduğunu söylüyor.

Geçtiğimiz hafta Muhammet Çakıral’la birlikte biz de bu medreseleri ve birçoğunun yerine yapılan Kur’an kurslarını gezdik. Oflu hoca fenomeninin gerisindeki yüzlerce yıllık eğitim geleneğinin kalıntılarını yerinde gördük. Ahşap medreseler birer birer yıkılıp yerine beton binalar yapılıyor. Bölgenin kültürel birikimi dolayısıyla acilen koruma altına alınması gerekiyor. Çakıral’a göre Of veya Çaykara’ya bir eğitim müzesi kurulması şart. Kendisi müze için de uğraş veriyor. Oflu işadamlarının, bürokratların kapısını çalıyor. Ancak böylelikle, kitapların ve müderrislerin şahsi eşyalarının korunma altına alınacağını düşünüyor. Çakıral, “Müderrisler, kitaplara döneminin önemli olaylarına dair notlar düşmüş. Bu kitaplar ilahiyatçılar kadar tarihçileri ve edebiyatçıları da ilgilendiriyor.” diyor. Of Kaymakamı Tuncay Sonel de bölgeye bir ilahiyat fakültesi gerektiğini ifade ediyor.

Son nefesine kadar müderris

Son nefesine kadar öğrenci yetiştiren Oflu müderris Hacı Hasan Efendi’nin (1982) sınıfı bıraktığı gibi muhafaza ediliyor. Minderi, tahtadaki son yazı, sıralar, ders kitapları ve silgisi… Solaklı Vadisi’ni kuş bakışı gören bu sınıfta çok sayıda ilahiyatçı ve devlet adamı yetişmiş. Oğulları olan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz ve Marmara Üniversitesi Kelam Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Yavuz ve Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Salih Sabri Yavuz (fotoğraftaki) gibi.

 image003.jpg

Eskiden iki üniversite vardı, şimdi çocuklar başka köyde okuyor

Eski Çaykara-Bayburt yolu üzerindeki Uzuntarla (Alisinos) köyü tam bir inziva yeri. Müderris Muhammet Efendi’nin kabri burada. Medresesi ve evi kitap dolu. Köyün ikinci medresesinin yanına müstakil bir minare yapmışlar, medrese olmuş cami. Caminin az yukarısında kartal yuvasını andıran evlerinde Hanife ve Osman Özsoy, huzuru yaşıyor. Çay fabrikasından emekli Osman bey odun keserken, anne yemek yapıyor, birazdan oğulları elinde çantası olduğu halde saç baş dağılmış gömleğinin önü açılmış bir vaziyette servisten inip evine tırmanacak. Okula başka köye gidiyor çünkü.

Of eğitim vadisinin bugünkü durumu

Eski medreseler ya boş ya da müderrislerin torunları oturuyor. Çoğu yıkılıp yerine beton binalar yapılmış. Köklü medreseleriyle bilinen birçok köyde 4-5 katlı Kur’an kursları açılmış. Eğitim burada hafızlık üzerine devam ediyor. Çaykara’da 13, Of’ta 20 Kur’an kursu var. Hakkari Yüksekova’dan da Trakya’dan da öğrencileri var. Bölgeye en çok Çorum’dan öğrenci geliyor.

 image004.jpg

 Gümüşhanevî Hazretleri’nin köydeki kütüphanesini bekliyor

Süleyman Nihat Öztemel, Çayka-ra’nın Uğurlu beldesinin medrese görmüş son hocası. 8 oğlu var, 7’si hafız. Oğullarından biri beldenin Kur’an kursunun yöneticisi. Öztemel hocanın eğitim gördüğü medrese ve camisi geçtiğimiz yıllarda restore edilmiş. Bu medresenin son müderrisi Mehmet Rüştü Aşıkkutlu’nun kabri camiyle kütüphane arasında. Kütüphane binasını ise medresenin müderrislerinden Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretleri kendi elleriyle yapmış, kitaplarını hediye etmiş. 150-200 yıllık elyazması kitaplar 2006 yılına kadar buradaymış, hırsız girince Ankara’ya götürmüşler. Öztemel, medresede sadece fıkıh ve kelam dersi değil Arapça, Farsça, astronomi ve fizik gibi dersler de gördüklerini söylüyor. Hoca’ya göre bölgenin tek eksiği zamanında erkek çocukların eğitimi için gösterilen bu özenin kız çocukları için gösterilmemesi.

 image005.jpg

Yaşayan son müderrisin kışları tek öğrencisi eşi

Meşhur Oflu Molla Muhammed’in oğlu Mustafa Öner (63), müderris olan dedesinin dedesinden kalma ahşap evde yaşıyor. Bu ev bir zamanlar 80 öğrenciyi ağırlıyormuş. Öner’in dedesinin dedesinden beri ailenin bütün erkekleri bu evde müderrislik yapmış. Kendisi de babasından icazet almış bir müderris. Türkçe’den başka çok iyi Rumca, Arapça ve Farsça biliyor. Gerisini kendisinden dinleyelim: “Dedemin dedesi, dedemin babası, dedem ve babam bu evde çocuk okuttu. Sıra bize gelince ilahiyat fakülteleri açıldı, imam hatip okulları derken zaman geçtiği için biz artık kendi halimizle baş başa kaldık. Kitaplarımı kendim okuyorum. Bir de yazları çocuklara Kur’an öğretiyorum.” Öner hocanın kışları tek öğrencisi eşi. Hafız olan oğlu İstanbul’da emlakçılık yapıyormuş. Hafız iki kızı ise Of’taki Kur’an kurslarında çalışıyormuş. Dedelerinden kalma elyazması kitapları saklamış. Evindeki kitaplıkta matbaa basımı (ki onlar da en az 80-90 yıllık) kitaplar var.

Eskiden beri dini eğitim merkeziymiş

Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz: Eskilerimizden duyduğum kadarıyla bu bölgede İslamiyet’ten önce de Hıristiyan din alimleri yetiştiriliyormuş. Trabzon fethedildikten sonra bölgede eğitim, İslami ilimler üzerine devam etmiş. Buranın eğitime önem vermesinin birinci sebebi bölge insanı çok zeki. Bunun yanında coğrafi yapı da insanları eğitime yönlendiriyor. Cumhuriyet döneminde medreseler kapatıldıktan sonra bu gelenek kaçak olarak devam ettirildi. Hocalar evlerini öğrencilerine açtı. Rahmetli babam ve hocam Hacı Hasan Efendi de evimizin alt katında 40 yıl din adamı yetiştirdi. İlahiyat çevrelerinde Oflu ve buradaki medreselerden icazet almış çok sayıda bilim adamı var. Bunlar Osmanlı’dan tevarüs eden bilgiyi İlahiyat fakültelerine aktararak köprü vazifesi gördüler.

Kaynak: Zaman

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap