843) Ermeni Sorunu Karşısında Albayrak ve Hadisat Gazeteleri (1918–1919)
Yayin Tarihi 19 Şubat, 2015
Kategori ERMENİ SORUNU, TÜRK DÜNYASI
Etkili Birer Propaganda Aracı Olarak Ermeni Sorunu
Karşısında Albayrak ve Hadisat Gazeteleri (1918–1919)
Ermeni sorunu, XIX. Yüzyıldan itibaren uluslar arası siyasal bir sorun olarak ilk kez Rusya ve ingiltere tarafından gündeme getirilmeye baslandı. Hem Sanayi hem de Fransız inkılabı sonunda, Avrupa’nın sosyal, siyasal ve ekonomik yapısında ciddi degisikliklerin meydana gelmesi Avrupa devletleri ile Osmanlı imparatorlugu arasındaki iliski açısından da yeni bir dönemin baslamasına neden oldu. Basta Rusya olmak üzere, İngiltere, Fransa ve İtalya Osmanlı topraklarını paylasmak, imparatorlugun zenginliklerinden faydalanmak ve elde edecekleri kazançların devamlılıgını saglamak amacıyla Gayrimüslim Osmanlı tebaasını kullanmaya basladı. Batılı devletler, imparatorluk üzerindeki amaçlarını elde etmek için Fransız inkılabı ile gündeme gelen hürriyet, kardeslik, adalet gibi kavram ve düsüncelerden de fazlasıyla yararlandılar ve Gayrimüslim tebaayı kıskırtıp harekete geçirerek onlar üzerinden imparatorluktaki menfaatlerini koruma imkanını elde ettiler.
Osmanlı diplomasisinde Ermeni sorunu ilk kez 1877–1878 Osmanlı- Rus Harbi sonunda gündeme gelmeye basladı. Bu baglamda sorunla ilgilenen ilk devlet ise Rusya oldu. Önce 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlasması’nın 16.maddesi, sonra da 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antlasması’nın 61. maddesinde Vilayât-ı Sarkiye’de Ermeniler lehine ıslahat yapılması istenmekteydi.1 Aslında ıslahat talebinin arkasındaki temel neden Batılı devletlerin imparatorluktaki menfaatlerini kaybetmek istememeleriydi. Ermeniler, Ruslar için sıcak denizlere inebilmenin yolu, ingiltere için sömürge yollarının güvenligi, Fransa için ise Akdeniz’in güvenliginin temini anlamına gelmekteydi. Ancak ingiltere, Berlin Kongresi’nde Rusya’nın Ermenileri kullanarak sıcak denizlere açılma politikasını sömürgelerinin güvenligini tehdit etmesi nedeniyle engellemek istediginden Ermeni sorununda daha etkin olmaya basladı. Berlin Kongresi sonunda ingiltere’nin yeni Baskanı Gladston, yüz yıllık ingiliz politikasını degistirerek, Osmanlı topraklarının bütünlügünü korumaktan vazgeçti.2
Rusların Osmanlı-Rus Harbi sonunda isgal ettigi Kars, Ardahan ve Batum’da Ermeni baskı ve zulmüne göz yummasına ragmen Ermeni sorununun yogun bir sekilde gündeme gelmesi ve hissedilmesi 1880’li yıllarda bagımsız bir Ermenistan’ı amaç edinen Ermeni ihtilal Komitelerinin kurulmasıyla oldu.3 Komitelerin bagımsız bir Ermenistan kurmak amacıyla Batılı devletlerden de aldıkları destekle baslattıkları faaliyetler ve Batılı devletlerin imparatorluk üzerindeki yogun baskısı sonucunda, Ermeniler için Vilayât-ı Sarkiye’de (Vilayât-ı Sitte)4 yapılması istenen ıslahatlar, hükümetin 16 Subat 1914’de imzaladıgı bir antlasma ile kabul edilmek zorunda kalındı. Ancak ıslahatlarla ile ilgili uygulamaların gündeme gelmesine fırsat kalmadan I. Dünya Savası basladı. Savas yıllarında da Ermenilerin faaliyetlerine devam etmeleri ve ayaklanmaların önüne geçilememesi üzerine hükümet, 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkardıgı yasa ile Ermenileri baska bölgelere sevk ve iskân etmeye basladı.5 Hazırlanan yasa ile hükümet Ermeni isyanlarını önlemek istedigi gibi Ermeni çetelerinin Türk birliklerini cephe gerisinde vurmasını da engellemeyi amaçlıyordu. Hükümet, çıkardıgı yasa ile Ermeni faaliyetlerinin önüne geçmeye çalısırken, Rusya ise Dogu Anadolu’daki isgal sahasını genisletmekteydi. Erzurum’u ele geçirdikten kısa süre sonra, Mus, Van ve Bitlis’i de isgal eden Rusya, 19 Nisan 1916’da ise önemli bir tarihi liman kenti olan Trabzon’u ele geçirdi. Ancak savasın sonlarına dogru Bolsevik ihtilalinin patlak vermesiyle Rusya savastan çekilmek zorunda kaldı ve Osmanlı imparatorlugu ile 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi’ni imzaladı. Ancak mütareke geregi geri çekilmesi gereken Rus birliklerinin yerine Ermenilerin yerlestirilmesi kısa süre içinde bölgede bir Ermeni milis teskilatının kurulmasına neden oldu.6 Bu gelisme bölgedeki Müslüman Türk halkın Ermenilerin baskı ve katliamına maruz kalmasına zemin hazırladı.7 Mütareke sonrasında gelisen bu ortam, imparatorluk için yeni bir askeri harekâtı zorunlu hale getiriyordu. Nitekim 12 Subat 1918’de Osmanlı ordusunun ileri harekât sonunda Ruslar geri çekilmek zorunda kaldı ve 3 Mart 1918’de imzalanan Brest Litovsk Antlasması ile de Kafkasya’da 1877–1878 sınırlarına ulasılmıs olundu. Antlasma geregi kısa süre içinde Elviye-i Selâse’de yapılan plebisit sonunda da Kars, Ardahan ve Batum yeniden imparatorluk topraklarına katıldı.8 Ancak Osmanlı imparatorlugu’nun I. Dünya Savası’ndan yenik ayrılması ve 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzalamasıyla imparatorluk Kafkasya’da 1914 yılı sınırlarına çekilmek zorunda bırakıldı. Mütarekenin imzalanmasından sonra ise Ermeni sorunu açısından yeni bir dönem de baslamıs oldu. Artık Bagımsız bir Ermenistan’ın kurulması için hem itilaf devletleri hem de Ermeni çeteleri için son derece uygun bir ortam gündemdeydi. Nitekim mütareke ile Dogu vilayetlerinde bir Ermeni devletinin kurulması için zemin hazırlanmaktaydı.
İtilâf devletleri, mütarekeden kısa süre sonra Anadolu topraklarında isgale basladı. Özellikle Vilâyât-ı Sarkiye ile Adana, Urfa, Maras ve Antep’de itilâf devletlerinin destegini alan Ermeniler, bölge halkına baskı ve zulme basladı.9 Ancak gerek itilâf devletlerinin haksız isgalleri ve gerekse de Ermenilerin Müslüman halka yaptıgı baskı ve zulüm, Türk halkının Anadolu’da sekillenmekte olan Milli Mücadele etrafında toplanmasını ve Ermenilerle mücadele etmesini de sagladı.
Makalemizde Mondros Mütarekesi sonrasında imparatorluk toprakları üzerinde kurulmak istenen Bagımsız Ermenistan projesi ve bu amacı gerçeklestirmek için Ermenilerin faaliyetleri karsısında önemli birer propaganda aracı olan Hadisat ve Albayrak gazetelerinin gelismeler karsısındaki tavrı ve degerlendirmeleri incelenecektir.
14 Mart 1913’de yayın hayatına baslayan Albayrak gazetesinin ilk kurucusu Selim (Polat)’tır ve gazetenin bu ilk yıllardaki temel yaklasımı ise Türkçülüktür.10 I. Dünya Savası yıllarında kapatılan gazetenin yeniden yayın hayatına baslaması geçici Kars Milli Sura Hükümeti tarafından saglanır. Albayrak gazetesinin bu yıllardaki hem mesul müdürü hem de basyazarı Süleyman Necati (Güneri) Bey’dir. Gazetenin bu tarihten sonraki öncelikli politikası Vilayât-ı Sarkiye halkını uyarmak, aydınlatmak ve bölgedeki Türk nüfusun çogunlugu teskil ettigini dile getirmektir. Nitekim Albayrak gazetesi, “Vilâyât-ı Sarkiye Ermenistan Olamaz” ifadesini her nüshasında sürmanset yaparak Mondros Mütarekesi ile isgale açılan ve bir Ermenistan kurulması tasarlanan bölgenin haklarını atesli bir sekilde savunmaya basladı. Gazete aynı zamanda Erzurum’daki Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin de yayın organıdır. Nitekim Albayrak gazetesinin iki önemli ismi Süleyman Necati (Güneri) ve Cevat (Dursunoglu) Bey’ler Erzurum Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti idare Heyeti’nde yer almaktaydı.11
Milli Mücadele döneminin Anadolu’daki en etkili propaganda ögelerinden biri olan Albayrak gazetesinin Ermeni sorunuyla ilgili olarak yogun bir sekilde üzerinde durdugu konulardan biri Mondros Mütarekesi’nden sonra itilaf devletlerinin de destegini alan Ermenilerin Vilayât-ı Sarkiye ve Kafkaslarda yaptıgı baskı ve katliamlardır.12 Gazetenin “Kafkas Haberleri”13 baslıklı sütununda Kafkaslardaki gelismelere dair haberlere yer verilirken Ermenilerin bölge halkına yaptıgı zulüm hem hükümet hem de itilaf devletlerine gösterilmek istenir. Albayrak gazetesinin 18 Agustos 1919 tarihli nüshasındaki “Ermenilerin Hakkımızda Reva Gördükleri Zulümler Tahkikatından” baslıklı haberinde ise Ermenilerin Dogu’da Van, Bitlis, Erzurum ve civarında Müslüman Türk halka yaptıgı saldırılar üzerinde durularak hükümetin gelismeler karsısında tepkisiz kalması elestirilir. Albayrak gazetesinin Ermenilerin Türk halka yaptıgı “haksız ve insanlık dısı”14 davranısları ile ilgili haberlerinin temel amacı, yasananları tüm dünyaya duyurmak ve halkın hem isgaller hem de Ermenilere karsı mücadeleye geçmesini saglamaktır.
4 Aralık 1918’de istanbul’da kurulan Vilayât-ı Sarkiye Müdafaa-ı Hukuk-ı Millîye Cemiyeti’nin15 resmi yayın organı olarak yayınlanmaya baslanan Hadisat gazetesi de Ermenilerin baskı ve zulümlerini yakından takip ederek protesto eder. 176 sayı yayınlanan gazete, Vilayât-ı Sarkiye’nin haklarını savunmak ve bir kamuoyu olusturmak amacıyla etkili yayınlar yapar. Hadisat gazetesi, özellikle hem Ermeni hem de Le Progres ve Lyon gibi Fransız gazetelerinde yayınlanan Türklerin Ermenileri katlettigi yönündeki iddialar karsısında son derece tepkilidir. Türk birliklerinin özellikle Kafkasya’dan çekilirken Mütareke hükümlerine aykırı olarak Ermenilere eziyet ettigi yönündeki haberlerin asılsız Ermeni iddiaları oldugunu vurgulayan Hadisat gazetesi, gerçegin ise tam tersi bir durum arz ettigini ve hem Kafkasya hem de Vilayât-ı Sarkiye’de siddet görenlerin Müslüman Türk halk16 oldugunu vurgular.17 Bu gerçek karsısında hükümet ve halkın daha dikkatli olması gerektigini belirten gazete, Vilayât-ı Sarkiye’nin haklarını savunurken Ermeni propagandası karsısında da etkin bir karsı propaganda sürecini baslatır.
Albayrak gazetesinde ise Müstak Sıdkı, Ermeni propagandası nedeniyle yanlıs yönlendirmeleri engellemek özellikle de Türklerin Ermenilere katliam yaptıgı yönündeki asılsız iddialar karsısında durulması gerektigini belirterek bu durumun en temel ve büyük bir vazife oldugunu vurgulamaktadır. Ermeni iddialarını sert bir sekilde elestiren Müstak Sıdkı, “Cihanın en necip ırkı olan islam-Türk böyle kahbe ellerle bogulurken, bogulana cani, bogana masum diyen Avrupa’nın kör ve namert politikasına”18 boyun egilmemesi ve karsı çıkılmasını da istemektedir.
Ermenilerin Adana, Urfa ve Antep’te Türk halka yaptıgı baskı ve katliamlar da her iki gazetenin gündemindedir. Özellikle Fransızların bölgeyi İngilizlerden aldıktan sonra Adana, Antep ve Urfa’daki Ermenileri silahlandırmaları ve Ermenilerin Fransız ordusunda görev alarak, Fransız üniforması altında Türk halka yaptıgı katliamlara19 dair elestirel haberler Albayrak ve Hadisat sütunlarında yer alır.20 Her iki gazetenin de bölgede yasananlara dair yaklasımı Vilayât-ı Sarkiye’nin oldugu gibi Adana, Urfa, Maras, Antep ve Kilis’in de “Cami’a-i Osmaniyye’den”21 ayrılmak istemedigi yönündedir. Ayrıca Albayrak gazetesi “hürriyetin simgesi olarak görülen Fransızların”22 yasananlara göz yummasının anlasılır bir hareket olmadıgı, Türk halka uygulanan katliamlara biran önce son verilmesi ve hükümetin bu baglamda üzerine düsen sorumlulugu yerine getirmesi gerektigini vurgular. Her iki gazetenin konuya dair makaleleri incelendiginde Kilikya ve civarındaki Ermeni faaliyetlerine karsı son derece tepkili oldukları ve bölgenin haklarını savunmak amacıyla etkili yayınlar yaptıkları görülür.
Paris Barıs Konferansı ve Ermenilerin diplomatik faaliyetleri de Albayrak ve Hadisat gazetesinin üzerinde durdugu ve karsı propaganda gelistirdigi konulardan biridir. I. Dünya Savası sonunda basta Amerika Birlesik Devletleri olmak üzere ingiltere, Fransa ve italya, Paris’te savas sonrası yeni dünya düzeni için bir araya geldi. Bu yeni dünya düzeni içinde üzerinde en çok durulan ve temel amaç edinilen konu, imparatorluk topraklarının paylasılmasıydı. Aslında bu konu Müttefikler arasındaki temel anlasmazlık sebebiydi ve Paris’teki konferansta problemin çözülmesi düsünülmekteydi. Paris Barıs Konferansı’nda görüsmelere, 1919 yılının Ocak ayında baslandı.23 Ermeniler, konferansa Bogos Nubar’ın baskanı oldugu Avrupa Millî Ermeni Delegasyonu, Tasnak Lideri ve Ermeni Millî Meclisi Baskanı Avedis Aharonyan baskanlıgındaki Ermeni Cumhuriyeti Delegasyonu ile din adamlarından olusan ve baskanlıgını da Ermeni Patrigi Terziyan’ın yaptıgı Din Adamları Delegasyonu’ndan olusan kalabalık bir grupla katıldı.24. Ayrıca konferansa katılan Ermeni heyetleri basın yoluyla da propaganda yapabilmek amacıyla, Ermeni Matbuat Cemiyetini kurarak, kamuoyu olusturmak için faaliyete geçti.
Albayrak gazetesi bu tarihlerde Ermeni basınında sıklıkla üzerinde durulan bagımsız Kürdistan projesi kapsamında Paris’te bulunan Kürt temsilcilerle Ermeni temsilcilerin Türk topraklarındaki paylasımları konusunda anlastıkları yönündeki haberlerle yakından ilgilenir. Gazetenin “Sarkî Anadolu’nun intizârı” baslıklı makalesinde Ermenilerin bölgedeki Kürt asiretlerle anlastıkları yönündeki haberlere karsı, Kürtlerin “Cami’a-i Osmaniye’den” ayrılmak gibi bir düsüncelerinin olmadıgı vurgulanır. Konferansta gündeme getirilen bu iddialar karsısında güçlü bir propaganda ve protesto sürecine girilmesi gerektigini belirten gazete, bölgedeki hem Kürt hem de Türk halkın Ermenilerin tehcirden önce ve sonra yapmıs oldugu zulüm ve siddeti unutmadıgını25 vurgulayarak Ermeni basınına karsı güçlü bir propaganda faaliyetine koyulur.
Hadisat gazetesi ise Paris Barıs Konferansı’nın yapılacagına dair haberlerin gündeme gelmesiyle Vilayât-ı Sarkiye’nin hukukunun korunmasını saglamak amacıyla ciddi bir propaganda faaliyetine basladı. Gazetenin basyazarı Süleyman Nazif’in makaleleri bu propaganda faaliyetinin en etkileyici ve etkin örneklerindendir. Nitekim konferans öncesinde 5 Aralık 1918 tarihli nüshasında yayınlanan “Can Noktamız” baslıklı makalesinde Süleyman Nazif, Ermenilerin tarihin hiçbir devrinde Vilayât-ı Sarkiye’de çogunluk olmadıklarını ve bölgenin Selçuklular zamanından beri Türk oldugunu ve Türk kalması gerektigini vurgular. Konferansta da bu hususun göz önünde bulundurulması gerektigini kendilerinin ve Dogu illerinin haklarını korumak amacıyla Kurulan Vilayât-ı Sarkiye Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin (V.S.M.H.M.C) sonuna kadar bunu savunacagını belirtir.26 Süleyman Nazif, 13 Aralık 1918 tarihli makalesinde ise, yine V.S.M.H.M.C’nin faaliyetleri üzerinde durur ve bölge halkının hiçbir devletin onayını beklemeden kendi haklılıgını herkese kanıtlayacagını ve Batılı devletlerin de bunu onaylayacagını: “Biz hakkı Avrupa ve Amerika kapılarında zelilâne dilenmeyecegiz: açık alın ve vakur-ı itminan ile biz onu istida’a edecegimiz zaman, Amerika ve Avrupa’nın rical-izi- insafı görecek ve tasdik edecektir. Türkün Vilayât-ı Sarkiye’de dahi hakkı sarihi vardır.”27 seklinde dile getirmektedir. Nitekim Süleyman Nazif baslattıgı propaganda faaliyeti ile konferans öncesinde halk ve hükümet temsilcileri arasında Ermeni faaliyetleri karsısında belli bir hassasiyetin ve tepkinin olusmasını sagladı. Hadisat gazetesi, konferans basladıktan sonra ise Paris’teki gelismeler ve Ermenilere verilen ayrıcalıklar karsısında son derece elestirel yorumlarla gelismeleri protesto eder. Gazetenin 28 Subat 1919 tarihli nüshasında bu tepki dile getirilerek “alem-i islam’a sulh tohumları” ekilmedigi üzerinde durulur ve böylesi bir yaklasımın Müslüman Türk halkın Cemiyet-i Akvam’a karsı hissettigi güvenin sarsılmasına neden oldugu vurgulanır. Hem Albayrak hem de Hadisat gazetesi28 konferansa katılacak olan Türk temsilciler heyetinden Vilayât-ı Sarkiye’nin haklılıgını ve Türk oldugunu, Türk kalması gerektigini etkili bir sekilde gündeme getirmelerin istemektedir.
Ermeni sorunu baglamında hem Albayrak hem de Hadisat gazetelerinin yakından takip ettigi bir diger gelisme de manda meselesidir. Nitekim Paris Barıs Konferansı’nda yeni dünya düzeni çerçevesinde, manda ve himaye sistemi kabul edilmisti.29 Konferansta Ermenistan mandasının gündeme gelmesi ise, imparatorluk ile yapılacak olan barıs antlasmasına dair meselelerin konusuldugu toplantılarda A.B.D.’ye Ermenistan mandasını kabul etmesi yönündeki önerinin resmen sunulmasıyla oldu. Kendisine yapılan tekliften sonra A.B.D., konu ile ilgili arastırmalarda bulunmak üzere Anadolu’ya bazı heyetler göndermeye karar verdi.30 A.B.D. Baskanı hem Anadolu’daki durum hakkında daha ayrıntılı bilgi toplamak hem de Ermenilerin nüfus ve sosyo-ekonomik durumlarını tespit etmek amacıyla, King-Crane Komisyonu’nu 1919 yılının yazında Orta Dogu’ya, General J G. Harbord baskanlıgındaki diger bir heyetti de 1919 yılının sonbaharında Anadolu’ya gönderdi.31 Her iki heyet ve çalısmaları Albayrak ve Hadisat gazetelerince yakından takip edilmektedir. General J.G. Harbord baskanlıgındaki heyetin arastırmalarda bulunacagı sehirlerden birinin Erzurum olması Albayrak gazetesinin heyete olan ilgisini daha da arttırdı. Gazetenin 18 Eylül 1919 tarihli nüshasındaki “Amerikan Heyeti Memalik-i Osmaniye’de” baslıklı haberinde, heyetin Anadolu’ya gelisine dair bazı yorumlarda bulunulur. Haberde özellikle Paris Barıs Konferansı’nda Ermeni propagandası sonucu “uydurma” haberlerle Türkler hakkında yanlıs kanaatlere varıldıgı üzerinde durulur ve Anadolu’da bulunan A.B.D temsilcilerine “milletin haykıran sesinin ikaz tesiri” yapacagı ve heyetin dogudaki gezileri sonunda, bölgede yüzyıllardır Türk yasam ve kültürünün süregeldiginin anlasılacagı vurgulanmaktadır. Heyet Erzurum’a gelmeden önce ciddi bir propaganda faaliyetine baslayan Albayrak gazetesi, General Harbord Heyeti’nden beklentisini ise; “Bu tetkikattan memnunuz. Biz Amerikanın fazıl, insaniyetperver evladından bu hakikatlerin tayin ve tesbit edilmesini ümit ediyoruz”32 seklinde dile getirmektedir. 25 Eylül’de Erzurum’a gelen heyetle Süleyman Necati (Güneri) ve Cevat (Dursunoglu)Beyler ilgilenir. Her iki görevli de heyete, sehrin Türklere ait oldugunu, bölgede Türk nüfusun çogunlugu olusturdugunu ve Ermenilerin Türk halka yaptıgı baskı ve zulmü göstermeye çalısır. Bugünlerde Albayrak gazetesi ise sütunlarını Ermenilerin 1914 yılı sınırları ötesindeki Türk halka yaptıgı zulme ayırmaktadır. Nitekim “Amerikalıların Nazar-ı Dikkatine” baslıklı makale ile heyet, bölgede gerçekte yasananlar hakkında bilgilendirilmek istenmekteydi. Albayrak gazetesi, General Harbord Heyeti’nin tespit ve gözlemlerinin Türklerin haklılıgını Ermenilerin ise haksızlıgını ortaya koyacagından emindir. “Beseriyetin Amerika’dan Bekledikleri” baslıklı makalede ise daha adil bir yeni dünya düzeni iddiası ile gündeme gelen ve bu vazifeyi üstlenen A.B.D’den tüm dünya gibi Türklerin de “hissiyat ile degil hak ve adalet ile” 33 hareket edilerek karar verilmesini istedigi vurgulanır.
Manda meselesi Hadisat gazetesinin de gündemindedir. Konu ile ilgili arastırmalarda bulunmak üzere Anadolu’ya çesitli heyetlerin gelecegine dair haberin duyulması üzerine gazete, Vilâyât-ı Sarkiyye’nin kesinlikle Türk oldugu, Türklerin bölgede çogunlugu olusturdugu yönündeki haberlere agırlık verir.34 Her iki heyetin çalısmalarını yakından takip eden Hadisat gazetesi, tıpkı Albayrak gazetesi gibi heyetlerin arastırmaları sonunda Vilayât-ı Sarkiye’nin Türk oldugunun ortaya çıkacagını vurgular. Gazetenin Ermenistan mandası karsısındaki propaganda faaliyeti kapsamındaki temel söylemi ise, manda kapsamındaki bölgede çogunlugun Türklerde oldugu, Amerika’nın Ermenistan mandasını kabul etmesi durumunda büyük bir hata yapacagı ve ekonomik olarak ciddi bir kayba ugrayacagıdır.35
Ermeni sorunu baglamında her iki gazetenin de etkili propaganda yöntemlerinden biri nüfus istatistiklerine yer vermektir. Amerika Baskanı W.Wilson’un hazırladıgı 14 maddelik Prensipler özellikle de nüfus çogunlugu esasına dayanan 12. maddesi, her iki gazetenin de temel propaganda unsurudur. Hem Albayrak hem Hadisat gazeteleri,36 12.maddenin dikkate alındıgı takdirde Türklerin Büyük Ermenistan’ın kurulmasının tasarlandıgı bölgede çogunlugu olusturdugunun kanıtlanmasına yardımcı olacagı üzerinde durmaktadır.
Hadisat gazetesinin 5 Aralık 1918 tarihli nüshasında ise Vilayât-ı Sarkiye’de Ermenilerin azınlık oldugu ve bu bölgede sadece Ermenilerin degil Hıristiyan nüfus altında Ermeniler gibi azınlık olan Süryani, Keldani ve Nasturilerin de bulundugu vurgulanır. Aynı gazetenin 5 Nisan 1919 tarihli nüshasında da Büyük Ermenistan içinde yer alan Trabzon vilayetinde de Ermenilerin azınlık durumunda oldugu belirtilir. Hadisat gazetesi, 30 Mayıs 1919 tarihli nüshasındaki “Kilis için Muhtıra” baslıklı makalede ise Ermenilerin Çukurova ile ilgili taleplerine karsılık, Halep Vilayeti’nin resmî salnamesi ve Fransız Mösyö Kinenen’in 1894 yılında yayınladıgı kitabından yapılan alıntılarla Kilis nüfus istatistiklerini yayınlar. Makalenin devamında Kilis halkının yüzde doksanının Türk oldugu, Fransız seyyahın tespitleri ile Kilis’te 73.500 Müslüman, 9.620 Ermeni, 742 Yahudi bulundugu vurgulanır. 6 Subat 1919 tarihli Hadisat gazetesinde ise, ilk önce Van ve Bitlis vilayetlerindeki Türk ve Kürt nüfusu üzerinde durularak bu iki vilayete ait nüfus istatistikleri verilir.37 Gazetenin bölge ile ilgili istatistikleri yayınlamaktaki amacı Türklerin haklılıgını kanıtlamak ve Ermenilere göre çogunlugu olusturduklarını açık bir sekilde ortaya koymaktır. Nitekim istatistikler üzerinden yapılan yayınlar her iki gazetenin de etkili propaganda unsurları arasında yer alır.
Hadisat gazetesinin 5 Nisan 1919 tarihli nüshasındaki “Nüfus Müdüriyet-i Umumiyesinin Yeni Bir istatistikî” baslıklı haberinde de Vilâyâtı Sarkiye’nin nüfus durumu ele alınarak, Büyük Ermenistan sınırları içinde bulunan bazı illere ait nüfus istatistikleri yayınlanır. Bu istatistikler, Erzurum, Adana, Bitlis, Elazıg, Van, Sivas, Diyarbakır, Maras ve içel’i kapsamaktadır. Ele alınan bölgede ahalisi bütünüyle Müslüman olan köyler 14.055, ahalisi bütünüyle Ermeni olan köyler 649, ahalisi bütünüyle Rum olan köyler 648 ve ahalisi muhtelif halklardan olusan köylerin sayısının da 1.655 oldugu belirtilir.38 Nüfus istatistikleriyle Vilayât-ı Sarkiye’nin Ermenistan olamayacagını vurgulayan Hadisat gazetesi “Van’da” baslıklı haberinde de, Van’da çogunlugun Türk ve Kürtlere ait oldugunu belirterek bu iki unsurun da birbirlerinden ayrılmak istemedigi üzerinde durur. Haberin devamında, Van’daki Kürt ve Türk halkın birbirlerinden ayrılmak istemediklerini gösteren, Van Müftüsü, Belediye Baskanı ve halktan yaklasık yüz kadar kisinin imzasını tasıyan bir mektup39 yayınlanır. Görüldügü gibi Hadisat gazetesi bölge halkının hislerine tercüman oldugu gibi isteklerini de etkili bir propaganda usulüyle gündeme getirir.
Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra baslayan Milli teskilatlanma da dogal olarak her iki gazetenin gündemindedir. 5 Kasım 1918’de Kars ve havalisinde kurulan Kars islam Sura’sı40 ile 17 Ocak 1919’da bölgedeki tüm grupların birlesmesiyle kurulan Cenûb-ı Garbî Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Millîyesi’nin41 çalısmaları özellikle Albayrak gazetesi tarafından yakından takip edilmektedir.42 Gazete özellikle hükümetin kurulusu ile ilgili olarak “Millî Meclis halklara kendi kaderlerini serbestçe tayin etme hakkı tanıyan Wilson Prensiplerine dayanarak, Kafkasya’nın güneybatısında kalan toprakları, buralarda yasayan halkların mesru mülkü sayar. Buna delil olarak gösterilebilecek tarihi ve tarih öncesi haklar bir yana bu insanlar bu topraklara menfaat bagıyla da baglıdırlar…”43 seklindeki yorumuyla Türk halkının ne kadar kararlı oldugunu ve bölgeden vazgeçmek niyetinde olmadıgını bu haklılıklarının da her zeminde gündeme getirilecegini vurgular.
Merkezi istanbul’da bulunan Vilayât-ı Sarkiye Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum’da açılan subesi ve çalısmaları ile Erzurum Kongresi44 de Erzurum’daki örgütlenmenin yayın organı olan Albayrak gazetesinin etkili propaganda özelligi tasıyan haberleri arasında yer alır. Bu örgütlenme sürecine yönelik olarak gazetenin temel yaklasımı45, bölgedeki gelismelerin en kısa sürede tüm yurda ve dünyaya duyurulması, kongrede Vilayât-ı Sarkiye ile ilgili olarak alınan kararların etkili bir sekilde gündeme getirilerek Vilayât-ı Sarkiye’nin Ermenistan olamayacagının vurgulanmasıdır. Albayrak gazetesinin gerek V.S.M.H.M.C.’nin Erzurum Subesi’nin çabalarıyla düzenlenen Vilayet Kongresi ve gerekse de Erzurum Kongresi ile ilgili haberlerindeki temel vurgusu; bölgenin imparatorluktan ayrılmak istemedigi, Vilayât-ı Sarkiye’de Türklerin çogunlugu olusturdugu ve bölgeden asla göç edilmemesi gerektigi noktasında toplanabilir.46 Gazete, bölgedeki teskilatlanmayı o güne kadar yapılan propagandaların ete kemige bürümüs sekli olarak degerlendirir ve bölgenin gelecegi için çok daha etkili adımların atılacagını vurgular.
Sonuç olarak; tarih çalısmalarının önemli kaynaklarından bir olan basın47 üzerinden yaptıgımız çalısmamızda Ermeni sorunu karsısında sergiledikleri tavır ve yaptıkları yayınlarla önemli birer karsı propaganda aracı olan Hadisat ve Albayrak gazetelerini ele alarak inceledik. Her iki gazetenin de özellikle Kafkasya ve Vilâtayat-ı Sarkiye ile Adana, Urfa, Antep ve Maras’ta Ermenilerin Türk halkına yaptıgı baskı ve katliamlar, Ermenilerin diplomatik faaliyetleri ve Ermenistan mandası kapsamındaki gelismeleri yakından takip ederek etkili bir karsı propaganda gelistirdigi görülmektedir. Ermenilerin hem basın hem de Paris Barıs Konferansı aracılıgıyla gündeme getirdikleri Vilayât-ı Sarkiye’de çogunlugu olusturdukları, Türklerin Ermenileri katlettiklerine dair propaganda faaliyetleri her iki gazete tarafından dikkatle takip edilen konular arasındadır. Hem Albayrak hem de Hadisat gazetesinin özellikle nüfus istatistiklerini kullanarak Ermeni iddialarının aksine Türklerin Vilayât-ı Sarkiye ile Kilis ve civarında çogunlukta oldugunu, asıl baskı gören ve katledilenlerin ise Türkler oldugunu etkili bir sekilde vurguladıkları görülür. Her iki gazetenin Ermeni sorunu ile ilgili yayınları; sorun karsısında ciddi bir kamuoyu olusturulmasının, Ermeni sorununa karsı belli bir ilginin, ortak bir tavır ve bilincin gelismesinin, halkın yeni bir mücadele sürecine hazırlanmasının saglanmasında etkili olmustur. Ayrıca her iki gazetenin konu ile ilgili yayınlarının Ermeni sorununun kaynagı ve tehlikesi hakkında kamuoyunu bilgilendirme noktasında önemli katkıları oldugu gibi özellikle Ermenilerin her alandaki propaganda faaliyetlerine karsı güçlü bir karsı propaganda faaliyeti gelistirerek Vilayât-ı Sarkiye’nin hukukunun savunulmasında da etkili oldugu görülür.
Funda Selçuk Şirin
A.Ü. Dil ve Tarih Cografya Fakültesi Tarih Bölümü Arastırma Görevlisi.
Makalenin tamamı dosya(pdf) halinde sunulmuştur: 11716
Yorumlar
“843) Ermeni Sorunu Karşısında Albayrak ve Hadisat Gazeteleri (1918–1919)” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
Çoook guzel