827) İKİ DİLCİLER, GENELKURMAY HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU!

Yayin Tarihi 20 Aralık, 2010 
Kategori BASIN-YAYIN

‘Biz de Genelkurmay’ı uyarıyoruz’

image00116.jpg

Genelkurmay’ın internet sitesinde yerel yönetimlerde ‘iki dilin’ kullanılması tartışmalarına ilişkin yayınlanan ‘basın açıklaması’ ile ilgili olarak bugün suç duyurusunda bulunuldu. Aynı konuda ‘Biz de Genelkurmay’ı Uyarıyoruz başlıklı yaygın bir imza kampanyası başlatıldı.

Söz konusu eylemin Askerî Ceza Kanunu Md. 148/C ve E’ye göre cezalandırılması istemiyle, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Aydın Engin, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Cengiz Algan ve Gencay Gürsoy’un imzalarıyla bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Genelkurmay Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

İMZA KAMPANYASI

Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde, yerel yönetimlerde iki dilin kullanılmasına ilişkin BDP’nin önerisi ve tartışmalara ilşkin yayınlanan basın açıklaması ile ilgili olarak, internet üzerinden yaygın bir imza kampanyası başlatıldı

“Biz de Genelkurmay‘ı Uyarıyoruz” başlıklı imza metni şöyle:

“Ülkemizde askerî darbe ve muhtıra için 27 Mayıs’tan beri tercih edilen Cuma günü (17 Aralık 2010), Genelkurmay internet sitesinde “basın açıklaması” adı altında yine emredici görüşlere rastlanmıştır.

Yerel yönetimlerin Kürtçeyi resmî dilin yanı sıra ikinci bir dil olarak kullanma tartışmaları siyaset düzleminde sürmektedir. Bu tarihini şaşırmış (anakronik) askerî müdahale, TBMM‘nin yetkilerini gasp için talihsiz bir çaba, umutsuz bir meydan okuma girişiminden ibarettir. Türkiye 28 Şubat ve 27 Nisan gibi askerî disiplinsizlikleri ve suçları çoktan tarihe gömmüştür.

Dahası, demirbaşında silah bulunan kimi devlet memurları tarafından tehdit edici bir üslupla yayınlanan ve son paragrafında böyle yapmaya devam da edeceğini ilan eden bu müdahale, Askerî Ceza Kanunu Md. 148/C ve E’ye göre “1 aydan 5 yıla kadar hapis” gerektiren bir suçtur. Bu suçun duyurusu Cumhuriyet Savcılığı’na yapılmış bulunmaktadır.

Siyaset, dil veya edebiyatla uğraşmak Genelkurmay‘ın üzerine vazife değildir. Bu devlet kurumunun tek vazifesi, Hükümet ve TBMM‘nin talimatları doğrultusunda ülkemizi yurt dışına karşı savunmaktan ibarettir.”

Metnin ilk imzacıları: Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Aydın Engin, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Cengiz Alğan, Gencay Gürsoy, Ümit Kardaş


HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI: GENELKURMAY TÜRKİYE’NİN SİYASETİNE MÜDAHALE ETMEK İSTEMİŞTİR

Hukukçular Birliği Vakfı, “Genelkurmay Başkanlığının internet sayfası üzerinden yapılan açıklama ile yine ve yeniden siyasi söylem içerisine girerek Türkiye’nin siyasetine müdahale etmek istediğini” savundu.

Hukukçular Birliği Vakfı’ndan yapılan yazılı açıklamada, genel seçimlere 6 ay kalmışken, iki dilli yaşam girişiminin zamanlamasının dikkat çekici bulunduğu ve oy hesapları ile yapıldığının düşünüldüğü ileri sürülerek, “Ne var ki yasama ve yürütmenin başı olan organlar tarafından dile getirilen tepkiler siyasi olarak tabii karşılanabilir ise de ancak çağdaş demokrasi kriterlerine göre olağan olmayanın, askeri bürokrasini bir gündeminde yerini almadır” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, Genelkurmay Başkanlığının internet sayfası üzerinden yapılan açıklama ile yine ve yeniden siyasi söylem içerisine girerek Türkiye’nin siyasetine müdahale etmek istendiği iddia edildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Genelkurmay, devletin vatandaş tarafından yönetildiği değil vatandaşın devlet tarafından yönetildiği bir siyaset kültürüyle yetiştiğinden Kürtçenin tartışılmasını kesmek üzere böyle insan zihnini rahatsız eden bir müdahaleyi yine yapmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri artık demokrasiyi özümseyerek sözde değil özde demokrat olmaları gerektiğini anlayarak söylenmesi gerekeni siyaset kurumuna, yargı kurumuna bırakmalıdır.
Siyaset yapmak askerin görevi değildir. Elinde silah olanın çıkıp da taraf olduğunu ilan etmesi toplum tarafından açıkça darbe tehdidi olarak algılanmaktadır.”

Açıklamada, özünde devletlerin güç ve kuvvet kullanmasını gerektiren durumlarda, yasama ve yürütmenin ortak işlemi ile devreye soktuğu siyasi otoriteye bağlı olması gereken askerlerin, çok boyutlu sorunların çözümünde bir aktör olarak kendiliğinden devreye girmesinin, üniter devletin korunmasına hizmet etmeyeceği savunuldu.

“Askerlerin siyasi olaylarda bu şekilde devreye girmesinin, toplum nazarında üniter devletin hukuk zemininde değil, askeri güçle korunduğu ve sürdürüldüğü izlenimi verdiği” ileri sürülen açıklamada, bir ülke toplumunun bütün kesimlerinin birlikte yaşamasın ve medeniyetin nimetlerinden faydalanmasının ancak hukuk yoluyla gerçekleşebileceği belirtildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Askeri bürokrasinin, siyasi bir organ gibi ülkemizin hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına müdahil olma alışkanlığını devam ettirmesi, toplumun kardeşlik ve farklılıklara saygı ve hukuk temelinde yükselen birlikte yaşama istek ve iradesini yok edecektir. Bu tür yersiz müdahalelerin devam etmesi korkarız gelecekte ülkenin bölünmesine neden olacaktır.”

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16579645.asp?gid=373

Paylaş:

Yorumlar

“827) İKİ DİLCİLER, GENELKURMAY HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU!” yazisina 5 Yorum yapilmis

  1. Oğuzhan yorum tarihi 20 Aralık, 2010 19:47

    Bana burda en çok dokunan şudur :'(

    “Bu devlet kurumunun tek vazifesi, Hükümet ve TBMM‘nin talimatları doğrultusunda ülkemizi yurt dışına karşı savunmaktan ibarettir.”

  2. Barış AYKUL yorum tarihi 20 Aralık, 2010 20:54

    Olacağı buydu…

    Olacak olanı aylar ve yıllar önce bizler gibi naçizane vatandaşların görmüş olupta Genelkurmay Başkanlarının ve komuta kademelerinin görememiş olması esef vericidir.

    Oysaki dünün darbe kahramanları,darbe zamanlarında yolaçtıkları onca mağduriyete rağmen PKK ile mücadele sayesinde toplum tarafından desteklenmiş,sonrasında toplum tarafından Atatürkçülüğü ve Cumhuriyeti savunan güçlü müessese olarak algılanmış ve sempati duyulan bir kurum haline gelmişti…

    Gelip geçen Genelkurmay Başkanları her fırsatta TSK nın halkın güvendiği kurumlar listesinin başında olmasının haklı gururunu duymuşlar ancak maalesef icraatlarla desteklenemeyen gururların bir gün gelip ayaklar altına alınabileceği gerçeğini öngörememişlerdir…

    Gelinen nokta şudur:Ayıkla pirincin taşını…

    Bundan sonra yapılması gereken önümüzdeki ilk genel seçimlerde gelmiş geçmiş alışkanlıkları bir tarafa bırakarak bizim söylemlerimizi dile getirebilen adam gibi adamlara oy vermektir…

    ”Ne Mutlu Türküm Diyene!” diyemeyen hiçbir lider,bu ülkenin samimi Atatürkçü ve Cumhuriyetçi vatandaşlarının oylarından sebeplenmemelidir…

    Aksi takdirde bu filmlerin devam filmlerininde çekileceği çok açıktır,bizde böylesine jeopolitik konum ve konjonktürel anlayış olduğu müddetçe…

  3. Haydar OKUR yorum tarihi 21 Aralık, 2010 00:25

    Anayasanın TSK verdiği görev ve sorumluluk anayasal düzeni korumak ve kolamaktır… İki dilli bir devlet yapısı anayasaya göre ağır bir suçtur.. Anayasanın ilk üç maddesinde bu konu vardır ve değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez kesin hükmü ile bağlanmıştır.İki dilli bir devlet düzenini savunmak devletin üniter yapısı ile de oynamak demektir. Eğer TSK anayasanın kendisine tanıdığı sorumluğunu icra ediyorsa ki, son basın açıklaması bunu gösteriyor bu sadece bir uyarı niteliğindedir. Bu açıklamayla birlikte iki dilli bir devlet yapısını kamuoyuna deklare edenler hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunması gerekiyordu. Bunu genelkurmay başkanlığı yapmadığı ve yassal yollara baş vurmadığı için bunu siyasete müdahele olarak niteleyenler genelkurmay başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır.
    TSK da biliyor ki en iyi savunma saldırıdır.. uyarı bir saldırı değildir. Yani Genel Kurmay başkanlığı bu işte de ne yazık ki geç kalmıştır.

  4. seyit kılıçkaya yorum tarihi 21 Aralık, 2010 23:13

    TSK NIN GÖREVİ MİLLETİMİZİ DEVLETİMİZİ VE TAM BAĞIMSIZ YAPIMIZI KORUMAKTIR VE TSK DA AYNEN ÖYLE YAPMIŞTIR..İKİ DİLLİ BİR DEVLET YAPISINI ÖNERENLER DELETİMİZE VE MİLLETİMİZE EN BÜYÜK SALDIRI TEŞEBBÜSÜNDE BULUNMUŞLARDIR..YANİ BUNDAN DOLAYIDA TSK NIN MÜDAHALE ETMESİ YANİ RAHATSIZLIĞINI BİLDİRMESİ GAYET DOĞALDIR..ÇÜNKÜ TSK BU MİLLETİN EVLATLARIDIR VE KORUYUCUSUDUR…

  5. Ali ÖZTÜRK yorum tarihi 22 Aralık, 2010 14:48

    Bu ve bunun gibi açıklamalar aslında Güçlü Bir İmanla dolu yüreğimi hiç tedirgin bile etmiyor.Çünkü Demir tavında dövülür , baktık müdahale eden yok Ülkücü Türk Gençliği olarak Hertürlü,Vatan bölücülerine karşı mücadelemiz son nefes son nefer son damla kana kadardır mücadelemiz milliyetçi türkiyeye turan a kadar dır..ALAYINA İSYAN GEREKİRSE..BİZİM KORKMADIĞIMIZI O KOMÜNİST BEYİNLİLER İYİ BİLİR..

Yorum yap