800) Rusya’nın Dış Politika Üslubu
Yayin Tarihi 7 Aralık, 2015
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
Rusya’nın Dış Politika Üslubu
Uçak hadisesinden sonra, Rusya cenahından peş peşe yapılan resmî açıklamalara baktığımızda, evrensel diplomatik üslubun esnekliğinden ziyade, kaba ve hoyrat bir ifade tarzı görüyoruz. Bu hiç de şaşırtıcı değil.
Dünyadaki siyasi liderlere, tecrübeli diplomatlara, siyasi tarih alanında iştigal eden bilim adamlarına; “Rusları nasıl bilirsiniz?..” diye bir soru sorulsa, ekseriyetle “Kaba, hoyrat, hırçın, ölçüsüz” vb. cevapların alınacağından hiç kuşku yok… Tarih boyunca, özellikle kendilerini güçlü hissettikleri zamanlarda, Rusların dış politika üslubunda bariz bir kabalık hep öne çıkmıştır. Çarlık Rusya’sı, Sovyetler Birliği dönemi ve nihayet bugünkü Rusya’da, bu ülke devlet adamlarının; sıfatları, konumları ve yönetime geliş biçimleri değişse de, bahse konu hoyrat üslupta pek bir değişmenin görülmediğini belirtmeliyiz. Bunu Rus milletinin karakteristik özelliğine, tarihteki hırs, hedef ve iddialarına; bunları hayata geçirmek için giriştikleri serüvenlere filan dayandırarak, sosyolojik, psikopolitik vs. birtakım analizler yapmak mümkün şüphesiz. Ancak bu tahlillerden kim hangi sonuçları çıkarırsa çıkarsın, ne denli farklı izahlar yaparsa yapsın, Rus Milleti hesabına netice değişmez…
Sovyetler Birliğinde, muhtemel rakiplerini tek tek ortadan kaldırarak ipleri ele geçiren ve otuz yıllık iktidarı boyunca, en az 20 milyon insanın hayatını kaybetmesine sebep olan; mensubu olduğu Gürcü ırkı üzerinde bile kırım-katliam yapan, acımasız uygulamaların arkasındaki korkunç yüzü, Çukaşvili Josef Stalin’i hatırlayalım… Ufak bir detay: Gürcü dilinde kendisine ‘Koba-çivi’ lakabı verilmiştir. İşte bu Stalin, İkinci Dünya Savaşından sonra, resmen Türkiye’den toprak talep etmiştir. Bu sebeple Türkiye ulusal savunmasını güçlendirmek için Batı Bloku içinde yeni ittifak arayışlarına girmiştir. Stalin’in yerine geçen ve daha ılımlı bir Rus olarak bilinen Kruşçev’in, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda; kendisine söz hakkı verilmediği için ayakkabısını çıkarıp oturduğu sıraya vurarak, yaptığı Ruslara has protesto görüntüleri, hâlâ çok ilginç bir örnek olarak zaman zaman yayınlanır. Brejnev’in yerine Komünist Parti Genel Sekreterliğine seçilen Yuri Andropov’un, yaptığı daha ilk konuşmada, Batı Blokunu nükleer bir savaşla tehdit etmesi, o gün için fazlasıyla ürpertici idi. 1980’lerde, esasen Sovyetler Birliği çöküş dönemine girmişti. Fakat Andropov, bu kritik durumu Rusların geleneksel politik üslubu ile kamufle etmeye çalışıyordu! Neyse ki Politbüro’nun başında ömrü uzun sürmedi…
Neticede beklenenden de kısa bir zaman içinde ve şaşırtıcı bir şekilde, tek kurşun dahi atılmadan dağılan Sovyet İmparatorluğu’nun ana omurgası olan Rusya Federasyonu, belki de tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaya başladı. Kızıl Ordu’nun son darbe teşebbüsüne karşı, tankın üzerine çıkarak bütün dünyada takdir gören, ancak daha sonraki safhalarda çok başarısız bir profil çizen, bu yüzden çekilmek zorunda kalıp ömrünün son demlerini alkol pençesinde tamamlayan Boris Yeltsin de, Kruşçev’e benzer protesto yöntemleri kullanıyordu… İstanbul’daki Barış İçin İşbirliği Konferansında, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un konuşmasından hoşlanmayan Yeltsin, kaba bir küfür savurduktan sonra salonu terk etmişti.
Gelelim Yeltsin’in halefi Putine… O da, zaman zaman ABD liderliğindeki Batı Blokuna (Artık bloktan bahsetmek ne derece doğru, tartışmak gerekir…) gözdağı vermek için, ürettikleri yeni nesil nükleer silahlardan, gelişmiş uçak ve denizaltılardan filan bahseder. Velhasıl dış politikada pazu göstermek, Rusların geleneksel bir davranış biçimi. Bu her zaman sonuç getirmiş midir? Tabii ki hayır! Lakin Rusların bu üsluptan vazgeçmesini beklemek de beyhude olur.
Evet, uçak hadisesinden sonra Rusya cenahından peş peşe yapılan resmî açıklamalara baktığımızda, esasen bize şaşırtıcı gelecek bir durum yok. Zira tarihe şöyle bir baktığınızda, Rusların benzer atraksiyonlara çokça başvurduğunu hemen görürsünüz… Ama şunu unutmayalım: Rusların her homurdanmasının altının dolu olmadığı da bir gerçektir.
Yrd. Doç. Dr. İSMAİL KAPAN
Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
http://akademikperspektif.com/
Yorumlar
“800) Rusya’nın Dış Politika Üslubu” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
2010 YILININ HAZİRAN DÖNEMİNDE.BATUM ÜNÜVERSİTESİNDE BİR SEMPOZYUMDA PUTİN’İN POLİTİKALARI ANLATILIRKEN.II.ÇAR NİKOLA’NIN POLİTİKALARI OLDUĞU TESPİT EDİLMİŞTİR.ŞÖYLEKİ:II.ÇAR NİKOLA,AHISKA.ARDAHAN,VAN AĞRI ERZURM,İLLERİNİ DAĞLARIYLA RUS TOPRAKLARINA KATILMASINI ÖNERMİŞTİR.AMAÇ;DAĞLARIN YÜKSEK KISIMLARINDA HAYVAN YETİŞTİRİLEREK,RUSYA’NIN ET İHTİYACINI KARŞILAMASI İKİ AY YÜKSEK DAĞLARDA İKİ AYDA DAĞLARIN AŞAĞI KISIMLARINDA YETİŞTİRİLECEK HAYVAN EKİM KASIM DA KESİME HAZIR HALE GELMEKTEDİR.BİLİNDİĞİ GİBİ SİBİRİYA DA REN GEYİĞİNDEN BAŞKA BİR ŞEY YETİŞMEZ.RUS HALKININ ET İHTİYACINI UZUN YILLAR BU BÖLGELERDEN KARŞILAMIŞTIR.İŞTE BU POLİTİKALAR DAHİLİNDE BU TOPRAKLARA EL KONULMASI ÇAR TARAFINDAN ELZEMDİR.BUGÜN PUTİN BU HEVES İÇERİSİNDE OLMAKTADI.II.ABDULHAMİD’İN ARDAHAN OLAYI VARDIR.RUSLARLA.BU TARİH İNCELENDİĞİNDE HERŞEY APAÇIK GÖRÜLECEKTİR.BATUM’DAKİ SEMPOZYUMDA ANLATILAN DÜŞÜNCELER ,II.ÇAR NİKOLA’NIN DÜŞÜNCELERİDİR.TÜRKİYE UYANIK OLMALIDIR.