798) HAŞİM KILIÇ: “ANAYASA’NIN İLK 3 MADDESİ DONDURULAMAZ”
Yayin Tarihi 1 Ekim, 2010
Kategori BASIN-YAYIN
Kılıç: İlk 3 madde dondurulamaz
Anayasa tartışmalarının gelecek yılı da teslim alacağı kesin.
Bu konuda ağırlıklı söz sahibi olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bugüne kadar tartışmaların uzağında kaldı.
Röportaj isteğimde, fazla konuşmak istemeyen tarafı ağır bastı; talebimi sohbet seviyesinde bıraktı.
Sonunda dört Ankara Temsilcisi ile önceki gün kapısını çaldık.
Anayasa’nın değişmez 3 maddesinden türban sorununa, yeni bir Anayasa’dan yargının içinde bulunduğu duruma kadar birçok şeyi konuştuk.
Sözlerinin tartışma yaratacağını kendisi de öngörüyordu; özellikle Anayasa’nın değiştirilemez ilk 3 maddesine ilişkin görüşlerini birkaç kez yineledi.
İki saati aşkın konuşmamızın özeti şöyle:
İLK 3 MADDE DEĞİŞİR Mİ?: Bence ilk 3 maddeyi dondurmak, evrensel hukuk kurallarına uygun değil. Ben ilk 3 maddeyi donmuş maddeler olarak görmüyorum. Aksi halde Anayasa’yı dondurursunuz. Hukuk devletini, demokrasiyi, laikliği geri götüren uygulamaya geçit verilemez. Laikliği, demokrasiyi, hukuk devletini daha ileri götürecek düzenlemelere engel olmaması gerekir. Örneğin, Anayasa Mahkemesi son Anayasa değişikliğini hukuk devleti yönüyle ilk 3 maddeye aykırı görmedi. İlk 3 maddeyi hayata geçiren, anlamlı kılan, ilk üç madde dışındaki maddeler. O maddeler, ilk 3 maddeye zenginlik katıyor. Buradaki değişiklikler, ilk 3 maddedeki değerleri geri götürmüyorsa, Anayasa Mahkemesi izin veriyor. Bu değerlerin içini boşaltan düzenlemelere ise izin vermiyor. İlk 3 maddeyi zenginleştiren düzenlemelerle bu maddelerin pozitif gelişmelerle değiştirilmesi mümkün.
(Demokrasi, evrensel hukuk alanında ise bu 3 maddeye dokunulabilir mi?): İlk 3 maddeyi hayata geçiren maddeleri değiştirerek, zaten onu zenginleştiriyorsunuz. Anayasa Mahkemesi kararıyla bunu daha da ileri götürenlere izin veriyor. Zenginleştirmeyip boşaltana ise izin vermiyor. O nedenle gerektiğinde ilk 3 maddeye pozitif olarak dokunulabilir. Bu hassas bir nokta… Ben “Dokunulur” derken, pozitif, olumlu anlamda bir süreçten söz ediyorum.
YENİ ANAYASA: Halk yoruldu. Yeni Anayasa konusunu biraz buzdolabına koymak lazım… Takvim zor. Uyum yasaları, seçim süreci var. Sağlıklı müzakere ortamı doğmayabilir. Seçimden sonraya bırakılması daha uygun…
DEVLETTEN YANA: Yüksek yargı, devlet ile birey arasındaki tercihlerini hep devletten yana kullanmıştır. Yargının bireyi ön plana almak yerine daha çok devletten yana ağırlığını koyması, bu sorunların artmasına neden olmuştur.
TÜRBAN: Anayasa’yı, yasaları zorlamadan, uygulamayla çözülmesi doğru idi. Yargıya güven duymayan bir kesim var. Anayasa ve yasaların detaylı olması, yargıya yorum hakkı verilmemesi yönünde anlayış gelişiyor. Yargı yorum zenginliği geliştirseydi, pek çok sorun çözülebilirdi. Özgürlük talepleri yanında karşı düşünceleri, korku ve vehimleri de hesaba katmak gerekiyor. Çekincelerin iyi analiz edilmesi lazım… Toplumsal uzlaşma ile ortak bir siyasete varılmalı. Her şeyi yasa ile yapmayı düşünmemeliyiz. Anayasal ve yasal düzenlemeler yapmadan da çözüm getirilebilir. Şu anda farklı uygulamayla yürütülen durumlar da var. Uygulamayla rahatlıkla çözülebilecek bir konu.
TÜRBANDA BİREYSEL BAŞVURU: “Daha önce verdiğimiz karar, bireysel başvuru ile önümüze gelirse ne yapacağız” diye de düşünüyoruz. Geçen hafta bu konuyu konuştuk. Arkadaşlarımız çeşitli ülkelerde inceleme yapıyor. Anayasa Mahkemesi, AİHM’nin bir modeli haline geliyor; adeta “Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi”…
YARGIYI HUKUKA ÇEKMEK: Bireysel başvurunun ana damarı, yargıyı hukuk alanına çekmek. Yasama ve yürütmenin hukuk dışı eylemlerine karşı yargı yolu var. Yargının sebep olduğu hak ihlallerinin götürülebileceği bir yer yoktu, şimdi var.
SEÇENLER-SEÇİLENLER: (HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçim) Arkadaşlarımız, kimin seçileceğini bilmeden, kimin seçeceğini veya kimin seçtiğini gözeterek, yargının kuşatılması gibi bir kuşkuya kapıldılar. Dört Cumhurbaşkanı’nın (Özal, Demirel, Sezer, Gül) seçtiği arkadaşların kararları incelenirse, seçenlerin düşünceleriyle örtüşmediği görülebilir.
‘YARGI SİYASALLAŞTI’ Yargı ile yasama ve yürütme arasında güven sorunu var. Yasama ve yürütme açısından bu sorun, yargının tarafsızlığı biçiminde ortaya çıkıyor. Yasama ise iki gücün kendisini kuşattığını düşünüyor. Yargı iş itibarıyla tıkanmış noktada. Sorun yüksek yargıda… Yargının içindeki seçimler, yargıyı siyasallaştırmıştır. Yargıdaki çekişmenin, siyasete kaymasının nedeni, bu seçim sisteminden kaynaklanıyor. Yüksek yargıda ya seçim sayısı azaltılmalı ya da seçim sistemi derhal değiştirilmeli.
‘HALK DIŞLAR’ Referandumda halk, daha çok demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti anlayışını onayladı. Tabandan gelen güçlü istek var. Halk, kulak vermeyeni dışlıyor. Egemenlik yetkisi kullananlar, özgürlüklerle, demokrasiyle, hukuk devletiyle kavga etmemeli. İyi geçinmezlerse, toplum bunları sürecin dışına itiyor.
FARKLILIKLARIN BİRLİKTELİĞİ: Başbakan’ın yüzde 42’yi önemsediğini, incelenmesi gerektiğini söylemesi ümit verici bir gelişme. Yüzde 42’yi sahiplenenler de yüzde 58’i analiz etmeli. Yüzde 42’nin içindeki korku ve kaygı anlaşılmalıdır. Halkın en büyük hassasiyeti, hayat tarzının ve özel yaşam biçiminin müdahaleye uğrayacağı yönünde… Olumsuzlukların giderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Yoksa farklılıkları bir arada tutamayız. Farklı kültürler birbirlerini anlıyorsa, bir arada yaşayabilir.
‘TUTUKLULUK CEZA OLDU’ Maalesef tutukluluk süresi cezalandırmaya dönüştü. Cezaevlerindeki 115 bin kişinin 65 bini tutuklu. Bu, insan onuruna vurulan en büyük darbedir.
İŞTE O 3 MADDE
Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk 3 maddesi şöyle:
MADDE 1: Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
MADDE 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
MADDE 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
Muharrem Sarıkaya
Yorumlar
Yorum yap